Savaş , Bellek ve Kimlik Psikopolitik Açıdan Kosova 1389 (original) (raw)
Tarih Bellek ve Kimlik: Psikopolitik Açıdan Kosova 1389
Dr. Nevzat Gündağ'a Vefa Kitabı, 2021
Volkan, "seçilmiş zafer" ve "seçilmiş travma" olarak adlandırdığı ve geniş grup kimliğini oluşturan temel unsurlardan olduğunu iddia ettiği psikolojik olguların anlaşılması için tarihçi ile psikanalistlerin iş birliği yapması gerektiğini belirtir.
PSİKOSOSYAL KİŞİLİK KURAMI VE OTANTİKLİK ÇERÇEVESİNDEN KİMLİK GELİŞİMİ
Güncel Psikoloji Araştırmaları II, 2021
Kişinin dünyadaki yerini, kim olduğunu ve neye göre hareket etmesi gerektiğini anlama ve anlamlandırma süreci yaşam boyu devam eden dinamik bir süreçtir. Psikososyal Gelişim Kuramı bu süreci sistemli bir şekilde incelemiş ve egonun bu süreçte önemli bir yeri olduğunu iddia etmiştir. Bebeğin doğumuyla birlikte meydana gelen egonun en önemli işlevlerinden birisi kimliğin gelişimini ve korunmasını sağlamaktır. Kimlik gelişimi ise en yoğun olarak ergenlik döneminde yaşanmaktadır. Bu dönemde kişi farklı rolleri deneyimlemekte ve sosyal çevresinin de etkisiyle nasıl birisi olacağına karar vermektedir. Karar verme süreci ergen için zorlayıcı olmaktadır ve ergen bu dönemde kimliğe karşı kimlik karmaşası çatışmasıyla baş başa kalmaktadır. Deneyimlediği bu çatışma ile işlevsel bir biçimde baş edebilen ve bir kimlik geliştiren ergenler “bağlılık” temel gücünü kazanmakta ve kimliklerine uygun hareket edebilme yetisi geliştirmektedirler. Kişilerin kendileri olabilme ve kimliklerine uygun hareket edebilme yetenekleri ise otantiklik olarak isimlendirilmektedir. O halde Psikososyal Gelişim Kuramına göre gelişim dönemlerini sağlıklı bir şekilde atlatan ve bir kimlik geliştiren bireyler geliştirdikleri bu kimliklerine uygun hareket edebildikleri sürece otantik bir yaşam sürmektedirler. Bu noktada birbirleriyle oldukça yakından ilişkili gözüken bu yapıları derinlemesine incelemek süreci daha iyi anlamak adına faydalı olacaktır.
Siyasi Savaş ve " Güvenlik Açığı "
ÖZ Devletleşme ve modernleşme olgularının farklı disiplinlerin bakış açıları bağlamında değişik betimlemeleri yapılmaktadır. 2500 yıllık Güvenlik ve Strateji çalışmaları literatürünün de bu konuda söyleyecek bazı şeyleri tabii ki vardır. " Bir toplumun ilkel kavga ve çatışmalardan uygar (doğru) savaşa geçişi devletleşmedir ". Yine " ilkellikten modernliğe geçişin ana göstergesi subayları olan ordunun ortaya çıkışıdır " 1. Siyasi ve askeri kültürün birlikte evrimleştiği modern süreçte geleneksel dürtülerden (dini veya haklara ilişkin) arınmış, " kendi demokrasilerini kurmak " üzerine yapılan savaş " politik/siyasi savaş " olarak tanımlanmış ve modern devletleri türetmiştir. ABD Stratejik aklının önemli nöronlarından Rand Corp.'un 2 Nisan 2018 tarihinde yayınlamış olduğu " Modern Siyasi Savaş, Güncel Uygulamalar ve Olası Yanıtlar " 3 incelemesinde, politik/siyasi savaş " kavramını; " etkilemek, zorlamak, sindirmek, zayıflatmak amacıyla, belirli bir spektrumda politik, enformatik, askeri ve ekonomik tedbirlerin kullanılması " şeklinde ele alarak, kurucu savaşı silahlı siyasal yıkım projesine evirmiştir. Rand'ın siyasi savaş analizi, hibritleşen siyasi güç mücadelesinin ahlaki ve etik çizgilerini tamamen ortadan kaldırmaya yönelik akademik ve ideolojik meşruiyet zemini hazırlama gayreti içermektedir. " Sınırsız ve sürekli savaş " jeopolitik şekillendirmenin temel konsept ve aracı seviyesine yükseltilmektedir. Savaş olgusunun siyaseti kuşattığı bir dönemde Türkiye Cumhuriyeti'nin güvenlik yönetimi bu gelişmeleri karşılamaya ne ölçüde hazırlıklıdır? Güvenlik kadrolarında gerçekleşen " çifte " tasfiye süreci sonrasında kurumsal hafıza kaybı, devletin tüm stratejik kurumlarındaki gizlilik dereceli bilgilerin ve istihdam edilen personelin dışarıya aktarılmış olması bu tehdidi karşılamada ne tür bir zafiyet yaratmaktadır ve nasıl giderilecektir? Bu noktadan itibaren Ulusal Güvenlik Kültürü ve Stratejik Kültürün değişimi hangi dinamiklerle ne yönde şekillenmelidir? Bu makalede mevcut verilere ulaşma güçlüğü ve güvenlik alanının genişliği nedeniyle cari resmin çizilmesi mümkün olmamakla beraber stratejik resim " Ordu Örgütsel Kültürü, Savaş Kültürü, Askeri Akıl, Ulusal Güvenlik Kültürü ve Stratejik Kültür " kavramsallaştırmaları çerçevesinde ortaya konulmaya çalışılmıştır.
Türk Dünyasında " Memduh " Bağlamında Savaş ve Epik Kişilik Özellikleri
Özet Türk dünyası edebiyatı genelinde methedilen, övgüye mazhar görülen durumlarla ilgili nitelendirebileceğimiz " memduh " kavramı, Klasik Türk Edebiyatı dönemiyle ilgili metinlerde ve özellikle kaside geleneğinde ideal olanı yansıtmak bağlamında ciddi bir yer teşkil etmektedir. Söz konusu dönemlerin edebi metinlerinde tavsifi yapılan özelliklerden hareketle idealize edilen memduh tipiyle methedilen kişilerin karakteristik özellikleri yanında adalet, liderlik, cömertlik gibi kavramlar odağında işlenerek mücerret bir varlığa dönüşümü irdelenmektedir. Tarihi dönemlerin ortaya çıkardığı durumlar ve yüzyıllara göre şekillenen zihniyet anlayışındaki değişim ve dönüşümlerin sonucu, savaşı ve yeni yerler fethetmeyi kurdukları devletlerin politikası olarak benimsemiş bir toplumun parçası olan memduhun, yiğitlik, cesaret, komuta yeteneği ve savaş sanatlarındaki ustalığı gibi epik kişilik özelliklerinden mahrum kalması kabul edilebilir bir durum değilidir. Bu sebeple araştırmamızda memduhun karakterini süsleyerek onu ideal bir insana dönüştüren meziyetlerden olan ve savaş etrafında şekillenen epik kişilik özelliklerinin Türk dünyasının klasik şairleri tarafından estetik kaygıların da gözetilerek nasıl ön planda tutulduğu metinlerden hareketle ortaya konulacaktır. Bu kapsamda Türk dünyası genelinde ve Anadolu sahası klasik Türk edebiyatı özelinde özellikle kaside formlarında memduhların vasıflarını yücelten çeşitli söz öbekleri ve terkibler belirlenmiş, adalet, cömertlik ve yiğitlik gibi kavramlardan öne çıkarılanlar karakter özelliğine göre tasnif edilmiş, bu vasıflar içinde savaşçılık, yiğitlik, cesaret gibi epik kişilik özelliklerini yansıtanlar sınıflandırılarak değerlendirilmiştir. Anahtar kelimeler: Klasik Türk Edebiyatı, kaside, memduh, savaş, epik.
Kosova Savaşı Gazilerinin Depresyon Anksiyete ve Stres Düzeylerinin Belirlenmesi
Cyprus Turkish Journal of Psychiatry & Psychology, 2020
Bu çalışmanın amacı, Kosova'da yaşayan gazilerin depresyon, anksiyete ve stres düzeylerinin: mesleki durum sosyo-ekonomik ve eğitim durumuna göre farklılaşıp farklılaşmadığı belirlemektir. Araştırmanın örneklemini Kosova'nın farklı bölgelerinde ikamet etmekte olan gaziler arasından 'Basit Seçkisiz Örnekleme yoluyla seçilen gaziler oluşturmaktadır. Araştırma örneklemi 468'i erkek ve 87 kadın olmak üzere toplam 555 gaziden oluşmaktadır. Çalışmada verilerin toplanması için, ''Depresyon, Anksiyete ve Stres (DASS) Ölçeği'' kullanılmıştır. Araştırmadan elde edilen verilerin istatistiksel analizi sonucunda; Kosova gazilerinin, mesleki durum, sosyo-ekonomik ve eğitim durumu açısından depresyon, anksiyete ve stres düzeyleri arasında anlamlı farklılıklar olduğu bulunmuştur.
Türkiye'de Toplumsal Kimlik ve Bellek İnşası: Kutü'l Amare Zaferi Örneği
Yüksek Lisans Tezi, 2023
Osmanlı mirası ve geleneğini canlandırmaya dair politikalar, bugün kimlik ve bellek inşasına dair yeni bir siyasi eğilimin parçası olarak görülmektedir. Yeni Osmanlıcılık olarak adlandırılan ve günümüzde de varlığını sürdüren bu politikalar, Kemalist ulus inşa projesine alternatif bir şekilde ve Osmanlı geçmişine ve mirasına atıflarla nostaljik bir söylem oluşturmaktadır. Cumhuriyet döneminde ötekileştirilen Osmanlı geçmişi, sık sık hatırlanan ve özlenen bir anlatıya dönüşmektedir. Bu anlatıya paralel olarak, 2016 yılında Kutü'l Amare Zaferi, Kemalist ulus inşa projesi bağlamında unutturulduğu iddia edilerek, "Osmanlı'nın son büyük zaferi" sloganıyla birden ve yoğun bir biçimde hatırlanmaya başlanmıştır. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı törenlerinin ilk kez iptal edildiği bu yılda, Kutü'l Amâre Zaferi'nin 100. yıl dönümü için resmi kurumlar tarafından pek çok etkinlik düzenlenmesi, Kemalist kesim tarafından Cumhuriyet karşıtı bir adım olarak görülerek tartışma yaratmıştır. Bu tez çalışmasının amacı, Kutü'l Amâre Zaferi'nin hatırlanması süreçlerine odaklanarak, Türkiye'de kimlik ve bellek inşasının değişen dinamiklerini ve bu doğrultuda iktidarın rolünü anlamaktır. Tezin amacına binaen 2016-2022 yılları arasında Kutü'l Amare Zaferi'ni anmak için gerçekleştirilen etkinlikler ve zaferi anarken kullanılan söylemler içerik analizi ve eleştirel söylem analizi yöntemleri ile incelenmiştir. Kutü'l Amare Zaferi'nin hatırlanma nedenleri, Yeni Osmanlıcı tarih yazımı ve kimlik inşası doğrultusunda bir gelenek olarak nasıl icat edildiği, bu geleneğin hangi hafıza mekânları ve performanslarla kolektif belleğin bir parçası haline getirilmeye çalışıldığı araştırılmıştır.
Psikopolitik Boyutuyla İran Devrimi
Her devrimin gerçekleşmesinde ekonomik, dini, kültürel, siyasal, sosyal ve hatta psikolojik nedenler etkili olmaktadır. 1979 yılında gerçekleşen İran Devrimi de benzer nedenler üzerinden şekillenmiştir. Ancak İran Devrimi'ni konu alan çalışmalarda devrimin psikolojik temelleri üzerinde fazla durulmamıştır. Halbuki yaklaşık aynı dönemlerde gerçekleşen diğer devrimlere kıyasla İran Devrimi'nin farklı bir yöne sapmasındaki dini söyleminin ve eyleminin ardında çok önemli psikolojik faktörler bulunmaktadır. Bu arka plandan hareketle çalışma, 1979 Devrimi'nde İran toplumunun geçmişiyle ilintili psikolojik süreçlerin rol oynadığı iddiasındadır. Bu iddianın temellendirilebilmesi amacıyla da devrimin arka planını oluşturan ve devrim süresince İran toplumuna yön veren psikolojik etkenlere odaklanılmıştır. Çalışmada, devrimin ardındaki nedenlerin salt psikolojik etkenlere indirgenmesi yerine psikopolitik bakış açısıyla tekrar değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Konuya psikanalitik ekolün varsayımları üzerinden yaklaşılmış ve devrim yıllarında İran toplumundaki psikolojik süreçler Vamık Volkan'ın 'geniş gruplar ve liderler' yaklaşımı ile analiz edilmiştir. Ayrıca İran Devrimi'nin arka planındaki psikolojik etkenlerin açıklanabilmesi amacıyla bir psikolojik motivasyon piramidi geliştirilmiştir. Bu minvalde piramidin tabanından zirvesine doğru sırasıyla 'seçilmiş travmalar', 'mağduriyet/suçluluk psikolojisi', 'başkaldırı duygusu' ve 'liderlik' kavramları ile devrimin psikolojik motivasyonu irdelenmiştir. ----- Economic, religional, cultural, political, social and even psychological reasons are influential in the realization of every revolution. The Iranian Revolution, which took place in 1979, was shaped by similar reasons. However, the studies on the Iranian Revolution did not focus much on the pyschological foundations of the revolution. However, there are very important psychological factors behind the religious rhetoric and action of the Iranian Revolution in a different direction compared to other revolutions of the same period. From this background, this study claims that psychological processes related to history of Iran society played role in Iranian Revolution. In order to ground that claim, psychological factors which constitutes the background of revolution and guides Iran society throughout revolution are centered upon in this study. In the study, it was aimed to reevaluate the reasons behind the revolution with a psychopolitical point of view instead of merely reducing it to pyschological factors. Subject approached through the assumption of the psychoanalytic school and psychological processes in Iranian society were analyzed by Vamık Volkan’s 'large groups and leaders' approach in the years of revolution. Additionaly psychological motivation pyramid was developed in order to describe the psychological factors of process that led to the Iranian Revolution. In this manner, psychological motivation of the revolution in order from the base of the pyramid to the top ‘chosen traumas', 'psychology of victimization/guilt', 'disobedience feeling' and 'leader' notions was discussed.