TV Dizileri Yoluyla Yeniden Üretilen Tüketim Kültürü (original) (raw)

TV Dizileri Yoluyla Yeniden Üretilen Tüketim Kültürü / The Re-produced Consumption Culture by TV Series

Journal of History Culture and Art Research

Tüketme terimi tahrip etmek, harcamak, israf etmek, bitirmek anlamlarını taşımaktadır. Jean Baudrillard ise, tüketimi kodlar ve kurallarla düzenlenmiş bir göstergeler sistemi olarak tanımlamaktadır. Tüketim tarzları kişilerin kimliklerinin birer unsuru haline gelmektedir. Özneler kimliklerini ifade etmek amacıyla metaları kullanmakta ve kişilerin toplum içindeki statüsü tükettikleri ile ölçülür hale gelmektedir. TV dizileri de, bireylere tüketilecek sonsuz nesneler yoluyla oluşturulacak yaşam tarzları ile ilgili bilgiler vermektedir. Çalışmada, seçilen on dizide üretilen anlam dünyası, yeniden üretilen tüketim ideolojisi ve oluşturulan kadın ve erkek rol modelleri çözümlenmektir. The Re-produced Consumption Culture by TV Series The concept of consumption means 'to destroy, spend, waste or finish something’. Jean Baudrillard describes the consumption as a semiotic system regulated of codes and rules. Consumption styles are nowadays becoming an element of people’s identity. Indi...

Televizyon Reklamlarında Dizi Karakteri Kullanımıyla Sunulan Tüketim Kültürü Değerleri: Yalan Dünya Örneği / Values of Consumption Culture Presented by the Use of Characters of TV Series in Advertisements: “Yalan Dünya” Sample

Journal of Yaşar University, 2015

Tüketim kültürü, toplumsal değerleri ve bireylerin yaşam kalıplarını tüketim odaklı şekillendirmek üzere oluşturulan bir kültürdür. Tüketim kültürüne ait değerlerin yeniden üretilmesinde özellikle reklamlar ve yerli televizyon dizileri büyük öneme sahiptir. Son yıllarda tüketim kültürü değerlerinin toplum geneline yayılması için reklamlar ve televizyon dizileri adeta iç içe geçmiştir. Dizilerde görülen marka ve ürün yerleştirmelerin yanı sıra artık reklamlarda da sıklıkla dizi karakterlerinin kullanılması bu durumu örneklemektedir. Bu uygulamanın en önemli nedeni, özellikle 2000'li yıllarla birlikte ana yayın kuşağında yer alan yerli dizilerin yüksek izlenirlik oranlarına sahip olmasıdır. Böylece yüksek izlenirlik oranlarının ve alışılmış mitsel değerlerin kullanıldığı dizilerin karakterleri izleyicilerin günlük hayatlarının bir parçası haline gelmiştir. Bu durum kaçınılmaz olarak son yıllarda popüler kültürün bir unsuru haline gelen dizi karakterlerinin, reklamlarda da sıklıkla karşımıza çıkması sonucunu doğurmuştur. Bu doğrultuda çalışmanın temel varsayımı, reklamlar ve televizyon dizilerinin, tüketim kültürü değerleriyle egemen sistemi yeniden ürettiğidir. Bir başka deyişle çalışmanın amacı, reklamlardaki dizi karakterleri kullanımı ile yeniden üretilen tüketim kültürünün egemen ideolojik değerlerinin gözler önüne serilmesidir. Bu bağlamda çalışma kapsamında, Yalan Dünya dizisinin farklı karakterinin yer aldığı üç televizyon reklamı göstergebilimsel olarak çözümlenmiştir. Göstergebilimsel çözümleme yapılırken Seiler'ın (2006), "Göstergebilimsel Çözümleme Rehberi" çalışmasındaki iletişim alanı için ortaya konulmuş çözümleme adımlarından faydalanılmıştır. Çalışmanın sonucunda, farklı ürün kategorilerinden olan (banka, gıda ve otomobil) ve Yalan Dünya karakterlerinin yer aldığı reklamlarla, bireycilik, rekabet, hazcılılık, cinsiyetçilik, gösterişçilik ve statü arayışı gibi tüketim kültürünün egemen değerlerinin yeniden üretildiği ortaya konulmuştur.

Televi̇zyon Alaninda Yaşli Ev Kadinlarinin Kültürel Tüketi̇m Prati̇kleri̇

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ İLETİŞİM FAKÜLTESİ AKADEMİK DERGİSİ

Televizyon alanındaki araştırmaların Türkiye literatüründe klasik iletişim araştırmaları etrafında toplandığı ve sosyolojik olarak sınırlı düzeyde ele alındığı görülmektedir. Bu araştırmada televizyon, etki ve alımlama araştırmaları dışında bir kültürel tüketim alanı olarak, Bourdieucü perspektifle ele alınmıştır. Bu kavramsallaştırmadan hareketle ev kadınlarının kültürel tüketim pratikleri anlaşılmaya çalışılmıştır. Araştırma Hatay'da yaşayan 55 yaş ve üzeri 100 yaşlı ev kadını ile yüz yüze görüşülerek gerçekleştirilmiştir. Katılımcıların kültürel tüketim pratikleri, yaş, gelir, eğitim düzeyi, günlük televizyon izleme süresi değişkenleri göz önünde bulundurularak analiz edilmiştir. Yapılan analizler sonucunda, yaşlı kadınların %56'sının tekçil ve %18'inin hepçil kültürel tüketimleri varken %26'sı ise televizyon alanında pasif oldukları tespit edilmiştir. Bu bulgular, televizyon alanında üç grubun görünür olduğunu ortaya koymaktadır; pasifler, tekçiller ve hepçiller. Hepçil tüketim sadece seçkin beğenileri olanların tekelindedir. Yaşlı kadınların arasında popüler beğenilerin, seçkin ve sıradan beğenilere göre daha seyrek tüketimi, yatayda gerçekleşen ayrımın olduğuna dair ipuçları sunmaktadır.

GEÇMiŞTEN GÜNÜMÜZE TÜRK KAHVESi <Tüketim Kültürü Bağlamında>

Bu makalede kahvenin Tiirk kiiltiirii içindeki etkisi, zaınaıı ve melain bağlamında kafıve içme geleneğinin değişimi • ve değişim siireçleri incelenmiş; tüketim kiiltiirii bağlamında Tiirk kahvesinin geçmişten giiniimiize kadar gelen seriiveni iizerinde dıırulnı11şhır.

Televizyon ve Yeni Medyada Yöresel Türk Yemek Kültürlerinin Yeniden Üretimi

9. MİLLETLERARASI TÜRK HALK KÜLTÜRÜ KONGRESİ BİLDİRİLERİ, 2018

Geleneksel Türk yemek kültürü geniş bir çeşitlilik arz etmektedir. Göçlerin odak noktası ve toplanma yeri olan Anadolu bölgesi çok geniş çapta ve türlü bitkisel ve hayvansal potansiyeli barındırmaktadır. Bu nedenle doğu ve batının kesişme noktası olan bu bölgede çok zengin ve farklı yemek kültürleri oluşmuştur. Bunun nedeni Orta Asya’dan göç eden Türk topluluklarının çeşitlilik arz etmesi ve Anadolu’ya geldiklerinde farklı ve değişik kültürlerle karşılaşmalarıdır. Bu göç günümüze dek sürmüş ve bu bölgede geniş bir maddi ve maddi olmayan kültür alanı meydana getirmiştir. Bir tarihçi için toplumsal gruplara, sınıflara, ülkelere, dönemlere göre insanların yeme pratiklerini, beslenme tarzlarını, ne yediklerini, nasıl yediklerini, yiyeceklerini nasıl temin ettiklerini, nasıl ürettiklerini, ekonomik, sosyal, dinsel çerçeve içinde nasıl biçimlendiklerini, sofraların nasıl kurulduğu, kap kacakların toplumsal tabakalara göre nasıl farklılık gösterdiğini bilmek önemlidir. Ve en önemlisi bütün bu yeme içme kültürüne ait en küçük şeyleri dahi belirleyen bir üslup vardır. Bugünkü modern gündelik hayat ise bu tür bir üsluba duyulan nostalji ve inatla üslup aranması gibi özellikleriyle öne çıkmaktadır. Bu bildiride Türk ulusal yemek kültürlerinin yeniden üretimi süreci televizyon bağlamında ele alınmıştır. Bir ulusal mutfağı temsil eden yerel yemek kültürleri, toplumların hayat anlayışlarının, dünya görüşlerinin, toplumsal ilişkiler ve üretim tarzlarının ürünüdür ve toplumların gündelik yaşamlarının değişimini yansıtır. Son iki on yılda tek tipleşmeye, hızlı yemek endüstrilerine karşılık yerel, yöresel, tarihi kültürü savunmak, yeniden üretmek ve korumak, yeni çerçeveler, yaklaşımlar içinde sunmak, büyük ölçekli maddi ve söylemsel getirilerine odaklanmak çabası örgütlü biçimde yaygınlaşmaktadır.

Televi̇zyonda Tasarlanan Hayatlar Ekseni̇nde "Gösteri̇şçi̇ Tüketi̇mi̇n" Sunumu: Cesur Ve Güzel Di̇zi̇si̇ Örneği̇

The Journal of International Social Research, 2017

Öz Tüketim olgusu, sanayi toplumunun işleyişini sağlayan önemli bir mekanizmadır. Ürünlerin ya da hizmetlerin üretilebiliyor olması önemli bir aşamayken günümüzde bu ürünlerin tüketiciler tarafından tercih ediliyor ve satın alınıyor olması çok daha önemli bir boyut haline gelmiştir. Burada oluşan tercih seçeneğinin devreye sokulması, rakiplerden farklılaşacak özelliklerin ortaya konması gerekliliğini doğurmuştur. Ürünün faydasından ziyade o ürünün kullanılmasının bireye vereceği mutluluk, haz, statü, diğerlerinden farklılaşma, toplumda öne çıkma gibi özellikler kitle iletişim araçları ile topluma empoze edilmeye başlamıştır. İçinde bulunduğumuz çağda yalnızlaşan bireyler için tüketim kendini dünyaya anlatmanın bir yolu haline gelmiştir. Olduğun gibi görün yerine yaşamak istediğin gibi görün felsefi toplumun geneline yayılmıştır. Çalışan ve yalnızlaşan birey, kitle iletişim araçlarının bildirilerine daha savunmasız yakalanmakta ve orada sunulan imgelere göre yaşamını şekillendirme gayretine girmektedir. Özellikle televizyon dizileri izler kitleyi etkileyen en önemli programlardır. Gerçek yaşamdan kesitler sunduğu iddiasını taşıyan bu yapımlar maddi, manevi algılarımızı şekillendirmektedir ve dünyayı değerlendirmemizi etkilemektedir. Orada sunulan imgeler karşıtlıklar dizisi ile güzelçirkin, iyi-kötü, zengin-fakir, saygın-itibarsız, genç-yaşlı, başarılı-başarısız olarak bize olması gerekeni iletmektedir. Çizilen stereotipler gibi görünebilmek ve yaşayabilmek için yapılması gereken etkinlik tüketmekten geçmektedir. Artık dizilerde ana karakterlerin görünümleri sponsorlar aracılığı ile desteklenmekte ve oyuncular bunları sunan manken vazifesi görmektedir. Ürün yerleştirme etkinliği ile öykü içine yedirilen ürünler doğal akışın parçası gibi görünerek tüketicileri koşullamaktadır. Özenilecek hayatlar özellikle dizilerde zengin yaşamı üstünden kurgulanarak aktarılmaktadır. Bu bağlamda diziler ve tüketim ilişkisi öykünme ekseninde kesişmektedir. Çalışmanın amacı, televizyonda yayınlanan zengin aileleri konu alan diziler ile aktarılan hayatlar ekseninde gösterişçi tüketim olgusunun nasıl sunulduğunun belirlenmesidir. Bu amaç ekseninde Cesur ve Güzel dizisi, gösterişçi tüketim göstergelerine hangi sıklıkla yer verdiğinin tespit edilebilmesi için içerik çözümlemesi yöntemi ile irdelenmiştir.

Örtünmeni̇n Anlami Ve Tüketi̇m Kültürü Etki̇si̇nde Dönüşüm: Tesettürde Moda

Journal of International Social Research

Türkiye'de 2000'li yıllarda İslami kesimde değişimin bir boyutunu tesettür-moda ilişkisi oluşturmaktadır. Araştırmamızda tesettürün modalaşma olgusunu ve tüketim kültürü etkisinde dönüşümünü kadınların gözünden ele almaya çalıştık. Çalışma, son yıllarda artış gösteren tesettür giyimdeki modalaşmaya nasıl yaklaştıkları, tüketim kültürü ve israfla nasıl ilişkilendirdikleri, tesettür defileleri ve markalı ürünler hakkında ne düşündüklerini öğrenmek istediğimiz tesettürlü 8 kadınla gerçekleştirdiğimiz görüşmeler üzerine inşa edilmiştir.