DÎVÂNU LUGÂTİ'T-TÜRK’TE YER ALAN DİNÎ VE SOYUT KAVRAMLAR.pdf (original) (raw)
Related papers
DÎVÂNU LUGÂTİ’T-TÜRK’TE MİTOLOJİK UNSURLAR
AVRASYA 10TH INTERNATIONAL CONFERENCE ON SOCIAL SCIENCES, 2024
Dîvânu Lugâtı't-Türk is the first Turkish dictionary of Turkish literature. The purpose of writing the work is to show that the Turkish language has a deep-rooted historical past. The work not only gives the meanings of Turkish words but also provides important examples of how these words are used in proverbs, poems and narratives. For this reason, it provides very important data both in terms of language and culture. One of these cultural elements is the motifs of Turkish mythology. In this study, mythological elements in the proverbs in the Divan will be identified and examined with the myth criticism method of imaginary structuralism. The unchangeable feature of proverbs has played a more protective role in the transmission of any cultural element from generation to generation. This makes proverbs a mirror of culture. Identifying mythology motifs, one of the elements of folk culture, in the proverbs in the Divan is very important in terms of showing the value of this work and the proverbs in it. It emphasizes the importance of proverbs in terms of identifying folk culture elements and preserving and transmitting cultural elements. Proverbs, which have been an accumulation of people's experiences for many years, have been instructive sayings about how people should behave in the face of events and situations. Proverbs are verbal products that are least subject to change due to their formulaic structure. In this way, it has a more resilient structure in protecting the social and cultural elements within it. It is possible to come across various mythical elements in proverbs, which form the mirror of social accumulation from the very ancient periods of history to the present day. These mythological elements, which continue to exist thanks to proverbs, functionally direct the society and the individual in the subconscious of the society.
“DİVANÜ LUGATİ'T-TÜRK”TE TASAVVUFÎ VE AHLAKÎ UNSURLAR
Uluslararası Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi, 2023
Öz: “Divanü Lügati't-Türk”te 11. yüzyılda Türk topluluklarının yaygın olarak kullandığı kelimelere yer verilmiştir. Döneminde yazılan diğer Türkçe eserlere göre tamamına yakını Türkçe kökenli kelimelerdir. Bu eserin yazıldığı dönem Türklerin kitleler halinde İslam’a geçtiği bir dönem olma özelliğine sahiptir. Bu sebeple Divan’da İslami birçok kavrama da yer verilmiştir. Tasavvuf, Türklerin İslam’ı kabul ettiği bu dönemde İran ve Arap ülkelerinde yaygınlık kazanmış ve Türk coğrafyasının İran’la komşu olduğu bölgelerde etkisini göstermeye başlamıştır. 11. yüzyılın başında Farsça ve Arapça olarak ilk tasavvuf eserleri verilmeye başlanmıştır. Divan’da yer alan Türkçe kelime ve metinlerde de tasavvuf düşüncesinin etkisini görmek mümkündür. Bu da Türklerin tasavvuf öğretisine çok erken dönemlerde ilgi duyduğunu ve ona dâhil olduğunu göstermesi bakımından önemlidir. Divan’da dinî, tasavvufî ve ahlaki birçok konuda örnekler vardır. Bunlar: Tanrı, peygamber, ahret, nefis ve akıl, ibadet, Allah dostları, hayatın faniliği, sabır, dünyanın aldatıcılığı, bilge insanlara yakın olmak, yumuşak huy, iyilik ve cömertlik gibi konulardır. Bu ve benzeri birçok malzemeyi içinde barındıran “Divanü Lügati't-Türk” o dönemki Türklerin tasavvuf konusunda hiç de azımsanamayacak bir söz varlığına sahip olduklarını göstermektedir. Anahtar Kelimeler: Divanü Lügati't-Türk, tasavvuf, ahlak, din. MYSTICISM AND MORAL ELEMENTS IN DIVANU LUGATI'T-TURK Abstract: In Divanü Lügati't-Türk, the words commonly used by Turkish society in the 11th century are included. According to other Turkish works written in the period, almost all of them are words of Turkish origin. The period in which this work was written also has the characteristic of being a period when Turks converted to Islam en masse. For this reason, many Islamic concepts are also included in the Divan. Sufism gained prevalence in Iran and Arab countries in this period when Turks accepted Islam and started to show its influence in the regions where Turkish geography is neighbor to Iran. At the beginning of the 11th century, the first Sufi works began to be given in Persian and Arabic. The influence of Sufi thought is also seen in the Turkish words and texts in the Divan. This is very important in terms of showing that the Turks were interested in and included in the Sufi teaching in very early periods. There are many examples of religious, mystical and moral issues in the Divan. These are: God, the prophet, the hereafter, the soul and reason, worship, the friends of Allah, the transience of life, patience, the deceitfulness of the world, being close to wise people, mild disposition, goodness and generosity. Divanü Lügati'tTürk, which contains this and many similar materials, shows that the Turks of that period had a notable vocabulary on Sufism. Keywords: Divanü Lügati't-Türk, sufism, morality, religio
DİVÂNU LUGÂTİT-TÜRK'TE YER ALAN OKÇULUK TERİMLERİ VE "yük - yü?" SÖZCÜKLERİNİN
The Journal of Academic Social Science Studies, 2015
On birinci yüzyılın anıt eserlerinden olan Divânu Lugâti't-Türk, birçok alanda olduğu gibi ok ve okçuluk terimleri açısından da önem taşıyan bir eserdir. Bir savaş aleti olmasına rağmen Hz. Muhammed'in buyurduğu birçok hadiste oktan ve yaydan bahsetmesi oka dinî bir hüviyet de kazandırmıştır. Ayrıca yüzyıllar boyu bir eğlence unsuru olarak kullanıldığı da bilinmektedir. Tarih boyunca kurulmuş Türk devletlerinde oka ve okçuluğa önem verilmiştir.
TÜRKÇE DİVANLARDA İMAN, İSLÂM VE KÜFÜR KAVRAMLARI (15-16. YÜZYIL)
2024
İman, İslâm ve küfür, kültür ve medeniyetimizin İslâmiyet dairesine girmesiyle birlikte hayatımızı ve bunun sonucunda tabiî olarak edebiyatımızı doğrudan ilgilendiren kavramlar hâline gelmiştir. Bunun neticesinde eserlerini ortaya koyarken günlük hayattan ve toplumsal yaşamdan etkilenen şairler divanlarını oluşturan şiirlerinde bu kavramlara da yer vermiştir. Edebî ortamın giderek ilerleme kaydettiğinin görüldüğü 15. ve 16. yüzyıl divanlarında da ilgili kavramların pek çok farklı şekilde ve zengin örneklerle ele alındığı tespit edilmiştir. Bu çalışmada, klasik Türk edebiyatı sahasında ortaya konulan 15. ve 16. yüzyıl divanlarından yola çıkılarak; iman, İslâm ve küfür kavramlarının ilgili yüzyıllar içerisinde kaleme alınmış eserlerde nasıl bir görünüme sahip olduğu, bahsi geçen kavramların incelenen şiirlerdeki kullanım şekilleri ve divanlarda hangi biçimlerde yer aldığı araştırılmıştır. Çalışma sırasında 15. yüzyıldan 31; 16. yüzyıldan 88 olmak üzere basılı ve elektronik kaynak olarak toplam 119 divan taranmıştır. Söz konusu divanlardan elde edilen tarama sonuçları neticesinde, örneklerin çokluğu sebebiyle kavramların yer aldığı beyitler söyleyiş güzelliği ve özgünlük bakımından bir seçime tâbî tutularak ilgili başlıklar altında çalışmada yer almıştır. Sonuç olarak; iman, İslâm ve küfür kavramları üç bölüm hâlinde ele alınmış ve bu kavramların 15-16. yüzyıl divanlarındaki görünümünün, hangi anlam ve bağlam ilişkisi içerisinde kullanıldıkları çeşitli örneklerle ortaya konulmaya çalışılmıştır.
DİVANU LÜGATİ'T-TÜRK'TE YER ALAN MİMARÎ TERİMLER ÜZERİNE
ÖZET Türk Milletinin gerek tarihini, gerek kültürünü, gerek sanatını, gerekse medeniyetini konu edinen çalışmalarda özellikle de batı kaynaklı olanlarında bu milletten genellikle göçebe bir kültürün sahibi olarak bahsedilir. Bu söylenenlerin bir kısmı doğru olmakla beraber önemli bir bölümü de hatalarla doludur. Bazıları bilgi eksikliğinden, bazıları yetersiz araştırmaların sonucu olarak, bazıları ise belki bir ön kabulün sonucunda yapılarak yayınlanmış çalışmalardır. Biz bu yanlışlıkların giderilmesine katkı sağlayacak çalışmaların Türklerin yerleşik hayata geçtikten sonra ki medeniyetini ve kültürünü anlatan eserlerden faydalanılması yolu ile elde edilebileceğini ve anlaşılacağını bu konuda yapılacak olan çalışmaların çoğalması sonucu bu alandaki hataların ve eksikliklerin bir nebze dahi olsa giderilebileceğini düşünüyoruz. Türk Mimarisinin XI. Yüzyıl Türk Dünyasında ki durumunun anlaşılabilmesi hususunda bize rehberlik edebilecek eserlerden biriside Kaşgarlı Mahmud tarafından kaleme alınan ve Türkçenin bilinen en eski sözlüğü olarak kabul edilen Divanu Lügati't-Türktür. Üzerinde yaşadıkları Dünya'yı, vatan olarak benimsedikleri coğrafyayı ve kullandıkları mekânı algılama biçimlerinin yanı sıra yerleşik hayata geçen Türklerin mimarlık anlayışı ile birlikte mimarîyi algılama biçimlerini ve bunların Türk kültür dairesinde ki yerini ve önemini kavramak açısından önemli olduğunu düşündüğümüz bu eser çalışmamıza temel teşkil etmiştir. Türkün algılamasında ürettiğine ya da yaptığına ad verme geleneği vatan edindiği topraklarda inşa ettiği yeni yurtluk mekânlar Türk mimari ve sanat anlayışının önemli göstergeleri olmuştur. İnşa edilen bu mekânlarda tabi olarak yeni mimari adlandırmaları da Türk onomastiğinin ulaştığı seviyeyi de göstermesi açısından son derece önem arz etmektedir.
DiVANÜ LÛGAT-İT·TÜRK'TE MÜZİK VE ŞİİR KAVRAMLARI < Bağlamda İşlevci Yorum Açısından >
Bu yazıda Kaşgarlı Mahmud'un kadim eseri Divanü Lugat-it-Türk'de anlatılan dönemin müzik ve şiir kavramlannın, terimlerinin tespiti ve bu tespitler neticesinde eserde geçen örneklemlerin bağlamlan ile anlatılması üzerinde durolmaya çalışılacaktır. Bu kapsamda, "otükçü", "otgünç", "yır", "yırağı", "koşuk", "ninni", "ağıt", "sagu" gibi kelimelerin eserin yazıldığı XI. yüzyılda toplum içindeki anlamları, anlamlandırılmalan toplumun yaşam şekli, ilişkileri bağlamında biçim, içerik yönünden Kaşgarlı Mahmud'un bu terimleri nasıl bir araya getirdiği "bağlamda işlevci yomm " aracılığı ile değerlendirilecektir.'
KAŞGARLI MAHMUT’UN İSİM MONİZMİ VE DÎVÂNU LÜGÂTİ’T-TÜRK’TE VARLIK KAVRAMLARI
KAŞGARLI MAHMUT’UN İSİM MONİZMİ VE DÎVÂNU LÜGÂTİ’T-TÜRK’TE VARLIK KAVRAMLARI The Name Monism of Kashgarlı Mahmut and the Concepts of Existence in Divānu Lugāti’t-Turk, 2021
Bu makale, İslam metafiziğinin Türkçe imkânı hakkında yapılan çalışmalardan birisidir. Özgün adıyla bir meta-varlık çalışmasıdır ve Kaşgarlı Mahmut’un Dîvânu Lügâti’t-Türk adlı eserine odaklanmaktadır. Eser, bir sözlüktür ve grameri barındırmakta, Arapça örnekliğinde Türkçeyi anlatmaktadır. Onun bu anlatımları, içinde felsefî bakıştan izler barındırmaktadır. İşte bu çalışmada, eserde yer alan felsefî izler ile ontoloji kavramları tespit edilmektedir. Kaşgarlı Mahmut’un dile bakışı, düalizmden monizme yükselen, oradan metafiziğe ulaşan bir bakıştır denilebilir. Onun meselesi, dil, dilin ilkeleri ve unsurlarıdır. Kaşgarlı, dili düalist bir ilkeyle temellendirir. Bu iki ilkeden biri isim, diğeri fiildir. Fiil, isme verilen bir sıfattır. İsim ise kendisinden fiil ortaya çıkan (hudûs) kimsedir. Buna göre fiil, etkin öznedir, teknik Arapça terimle el-ismü’l-fâildir. İsm-i mefûl, fiilden tesir almış isimdir. Zaman, alet, mekân isimleri, etkin özneyle ilişkili olarak var olan isimlerdir. Kaşgarlı Mahmut isim monizmi içerisinde ontik kavramlara da yer vermektedir. Var (bar), öz’ün fiilidir. Bu fiil, öz’ün sıfatıdır. Arapça mukabili kâne’dir, zıddı olan leyse’nin Türkçe mukabili ‘yok’tur. Bir diğer dilci Endülüsî’ye göre bar, “mevcûd”un, yok “madûm”un mukabilidir. Kaşgarlı ontolojisinde bir diğer varlık fiili turur fiilidir. Bu fiil, -dır, -dur bağ fiilidir. Kaşgarlı’nın monizmini ortaya koyan kavramı ise “ol” kavramıdır. Ol hem ismin, yani etkin-öz’ün hem yüklemin yani özfiilin yerine kullanılan bir kavramdır. This article is one of the studies about the possibility of Islamic metaphysics in Turkish. With its original name, it is a meta-varlık (meta-existence) work and focuses on Kashgarlı Mahmut’s work named Divânu Lügati’t-Türk. The work is a specialized dictionary and naturally contains grammar. These expressions of him contain traces of a philosophical perspective. In this study, the philosophical traces in the view of language and ontological concepts are determined. It can be said that Kashgarlı Mahmut’s view of language is a view rises from dualism to monism and reaches from there to metaphysics. His issues are language, principles and elements of language. Kashgarlı bases the language on a dualist principle. One of these two principles is the noun and the other is the verb. Verb is an adjective given to a name. The name is the person from whom the verb comes out (hudûs). Accordingly, the verb is the active-subject and its name in Arabic as the technical term is ism al-fâil. İsm al-maful is a name influenced by the verb of active-subject. Time, tool, place names are names that exist in relation to the active-object. Kashgarlı Mahmut also includes ontic concepts in his monism of name. Var (bar) is the verb of the essence. This verb or act is the adjective of the essence. Its Arabic synonym is “kâna”, antonym is “laysa” and Turkish antonym is “yok”. According to another linguist al-Andalusî, bar is the synonym of “existence (mavjud)” and yok is “absence (madûm)”. The verb of turur is another being verb in the ontology of Kashgarlı. This verb is the bond verb of - dir and –dur. The concept of Turkish “ol” is the concept reveals the monism of Kaşgarlı. Ol is a concept used instead of the name that the active-essence, and the predicate that the act of essence.
DİVÂNÜ LUGÂTİ'İT TÜRK'TE DENİZCİLİK TERİMLERİ TARAMASI
Anadolu öncesi Türklerin denizcilikle olan ilgileri zaman zaman tartışma konusu olmaktadır ve konuya ilişkin yeterli veriye sahip olmadığımız söylenir. Ancak, milletlerin, ilgilendikleri konularla ilgili terim türetmelerinin kaçınılmaz oluşundan hareketle, Anadolu öncesi Türk dilinin taranması, bize yeterli veriyi sağlayabilir. Bu konuda elimizde çok yeterli ve değeri tartışılmaz bir eser bulunmaktadır: Divânü Lugâti't-Türk. Kâşgarlı Mahmûd'un bu dev eseri, 11. yüzyıl öncesi Türklerin hangi konularla ilgilendikleri, hayatlarında neye öncelik ve değer verdiklerinin açık kanıt ve izlerini taşır. Bu bağlamda, Türk denizcilik tarihinin Anadolu öncesi bölümü de, yine Türk dilindeki izler takip edilerek aydınlığa kavuşturulabilir. Türklerin Anadolu'ya gelmeden önce, denizcilikle ilgilendiklerine ve ilgilenmediklerine dair iki karşıt görüş vardır. Her ne kadar bu görüşlerden biri (Türklerin Anadolu'ya gelmeden önce denizcilikle ilgilendikleri tezi), diğeri kadar kanıta sahip değilse de, konu üzerinde önyargılı davranmadan, serinkanlılıkla çalışmak gerekir. Peşin hükümlerle hiçbir fikir desteklenemez. Dil, bir milletin ortak hafızasıdır. Bir milletin nelerle uğraştığını anlamak, ancak dilini incelemekle mümkün olur. Bir dile ait iyi bir sözlüğü (lügati) alıp incelediğimizde, o dilin ait olduğu milletin uğraşları, dertleri, bilgisi hakkında bilgi ve fikir sahibi oluruz. Çünkü dil, istikrarlı bir şekilde ilgilendiği her konuda terim/sözcük üretir. İstikrarlılık, kısa dönemlerle ilgilenilmiş, gelip geçici uğraşların dışarıda bırakılması gereğini ortaya koyar. Zira kısa süre (tarihsel açıdan kısalık görelidir) ilgilenilmiş konularda dil sözcük üretmez, üretse de kalıcı olmaz, bunun yerine başka bir dilden veya dillerden ödünç sözcük almayı tercih eder. Bazen de tercüme yoluyla sözcük ve terimler alınmaya çalışılır ancak terim tercümesi, hayli zor ve çoğunlukla anlamın kaybolmasına sebep olan bir eylemdir. İstikrar eğer süreklilik arz etmez, konuyla ilgili uğraş belirli bir süre sonra biterse, toplum hafızası bir zamanlar üretilmiş terimleri unutur. Terimler sözlüklerde kalır belki ama aktif hafızada kalmaz, toplumsal yaşamda kullanılmaz. Buna bir örnek olarak, bu incelemede ele aldığımız Divânü Lugâti't-Türk'te de göreceğimiz gibi Türk dilinde atlar ve atçılıkla ilgili çok sayıda terim vardır. Yüzlerce yıl atlarla birlikte çok zaman geçirilmiş, atçılıkla çok yakından ilgilenilmiş ve dolayısıyla ata ve atçılığa dair en küçük ayrıntılar bile terimleşerek Türk diline yerleşmiştir. Konuya ilişkin birkaç örnek, makale içinde verilecektir. Ancak bugün söz konusu terimlerin pek azı dilimizde varlığını korumaktadır. Bunun nedeni, hiç kuşkusuz ki artık hayatımızda atın sadece spor veya turistik amaçlı kalmış olmasıdır. Bir zamanlar hayatın olmazsa olmazı niteliğindeki at, varlığını bugün çok sınırlı bir yaşam alanında korumaktadır. Dolayısıyla atçılık terimleri de dilimizden uzaklaşmıştır. Bu çok tipiktir. Bir milletin uğraşı, diline yansır. İşte bu bakış açısı ve açık kanıtlarla Türk milletinin denizle olan ilgisinin izini süreceğiz.