İslam Ümmetinin Yetimleri Kürtler-islam ümmetinin yetimleri kürtler (original) (raw)
Related papers
Kürtler / Kurds, 2024
Kürtler, günümüzde en çok tartışılan etnik gruplardan biridir. 30 milyondan fazla nüfusa sahip olup, herhangi bir "Etnik" temelli devleti bulunmayan Dünya’nın en büyük azınlığı konumundadırlar. Günümüzde çoğunlukla Türkiye'nin güneydoğusu, İran'ın kuzeybatısı, Irak'ın kuzeyi ve Suriye'nin kuzeydoğusunda yaşamaktadırlar. Ayrıca Türkiye'nin batı bölgelerinde ve Avrupa'da (özellikle Türk nüfusunun fazla olduğu Avrupa ülkelerinde) de yaşamaktadırlar. / The Kurds are one of the most debated ethnic groups today. With a population exceeding 30 million, they are considered the world's largest minority without a state based on "ethnic" identity. Today, they predominantly live in southeastern Turkey, northwestern Iran, northern Iraq, and northeastern Syria. Additionally, they reside in Turkey's western regions and across Europe, particularly in countries with significant Turkish populations.
Evrenselci kurtulus ideolojileri ve Kürtler
Duvar Gazetesi, 2018
An op-ed essay criticizing the limitations of the universalist ideologies (such as socialism and Islamism) and their relative disservice to the Kurdish need for recognition.
"Müslüman Kürt Kardeşim": İç Sömürge ve İslamcı İktidar
Kürt Araştırmaları Dergisi, 2020
Teorik temelde bu makale Türk devletinin Kürt coğrafyasındaki egemenlik pratiklerinin ne ölçüde bir iç sömürge uygulaması olarak kabul edileceğini ve AKP döneminde İslamcı ideolojinin siyasal alanı dönüştürmede ve şekillendirmede rolünün ne olduğunu sorguluyor. AKP rejimi, İslamcı söylem ve pratikleri benimseyerek ‘Kürt sorununa’ alternatif bir çözüm yarattı mı? AKP’nin iktidara gelmesi Kürtlere karşı sürekli baskı durumunu nasıl etkiledi? İslamcılık, Kürt siyasal alanındaki iç sömürgeciliği uygulamada ve meşrulaştırmada nasıl bir rol oynadı? AKP iktidarının gelişimine ve güçlenmesine büyük katkı sunduğu Türk dininin politik teolojisinde ve onun ümmet kurgusunda Kürtler, eşit ‘din kardeşleri midir’ yoksa sömürge tebaası mı (colonial subjects)?
Rasim Özdenören bağlamında bir "İslamcılık"; Sabri Ülgener (ve biraz da Şerif Mardin) bağlamında, Türk sosyolojisinin bir "damarı"nın okunması...
OSMANLI IRAN MUNASEBETLERINDE HUDUT BOYLARINDAKI KURT ASIRETLERININ ILTICA VE DEHALET MESELESI
Öz 19. yüzyılda Osmanlı ve İran devletleri arasındaki hudut anlaşmazlıklarını körükleyen ve hatta iki devleti savaşın eşiğine getiren temel neden Kürt aşiretlerinden kaynaklanan meselelerdi. İki devlet arasında Kürt aşiretlerinden kaynaklanan en önemli meselelerden biri de iltica meselesiydi. Osmanlı-İran hudut boylarında ikamet eden Kürt aşiretleri, tebaası oldukları devletle menfaatleri örtüşmediğinde bazı bahaneler öne sürerek karşı devlete iltica ve dehalet talebinde bulunmaktaydılar. İltica ettikleri devletin topraklarında da umduklarını bulamadıklarında veya yönetimle araları iyi olmadığında bu sefer tekrar eski yurtlarına dönme talebinde bulunmaktaydılar. Dönme arzusunda olduklarını eski tebaası oldukları devlete aracılar vasıtasıyla bildirdiklerinde çoğu zaman bu talepleri olumlu karşılanmış ve hatta kendilerine teminatlar dahi verilmiştir. Çünkü devlet için iltica eden bir aşiret, aynı zaman da asker ve vergi kazanımı ve boş olan yerlerin imar edilmesi anlamlarına gelmekteydi. Ayrıca iki devlet arasında 1843 ve 1847 yıllarında imzalanan I. ve II. Erzurum antlaşmalarındaki hükümler ve ihtilaflı yerler meselesi Kürt aşiretlerinin hudut boyundaki ehemmiyetini artırmıştı. Devletler kendilerine yapılan dehalet ve iltica taleplerine olumlu bakıp bu hususta bazı teşebbüslerde dahi bulundukları halde tebaaları olan aşiretlerin, diğer bir devletin topraklarına iltica etmelerine izin vermemişlerdir. İltica niyetinde olan tebaalarını bu
ISLAM HUKUKU NUN YURURLULUGUNU TEMINDE MERHAMET ICERIKLI KAVRAMLARIN ETKISI
En temel insani değerlerden birisi olan merhametin tüm dünya üzerinde sessizliğe büründüğü, bebeklerin, çocukların vahşice katledildiği bu utanç verici günlerde dünyanın İslam dininin merhamet anlayışına, Peygamber efendimizin sevgi ve şefkate dayalı ahlakına ne kadar çok ihtiyaç duyduğu bir kere daha tebarüz etmiştir. Tüketim kültürü ve faydacı ahlak anlayışıyla kendinden olmayana karşı her geçen gün daha da duyarsızlaşan modern birey en temel insani hasletlerini de kaybetmektedir. Bu kaybediş gözünün önünde gerçekleşen bir soykırıma karşı sessiz kalmasına ve kendi içine kapanarak cansızlaşmasına ve kurumasına neden olmaktadır. Öte yandan içindeki merhamet pınarı kurumamış mazlumun yanında zalime karşı saf tutmaya çalışan insanlar da sadece bu niyetlerinden ötürü kendi fıtratlarına yakınlaşma onu keşfetme imkânı bulmaktadır. Kahramanları doğuran en önemli unsurlardan birisi toplumsal koşullardır. Bugünlerde kahraman olmak için yapılması gereken belki de Filistin'de yaşananlardan ötürü başını utançla yere eğebilme şuuruna sahip olmaktır. Bugünlerde kahraman olmak için yapılması gereken sorumluluk bilincini merhamet pınarlarıyla sulayıp İslam dininin değerlerini önce yaşamaya sonra da yaşatmaya karşı yeniden arzu duymaktır. Kahraman olmak merhametli olmaktır. Merhametli olmak insan olmaktır.