Levels of Death Anxiety, Death Related Depression of Health Personnel Providing Emergency Medical Services and Their Coping Methods (original) (raw)

Nursing Attitude to Death

DergiPark (Istanbul University), 2001

Thanatas Yunan mitolojisinde ölüm tanr›s›-d›r. Gece'nin o¤lu ve uyku tanr›s› Hypnos'un kardeflidir. Kardefli ile birlikte Hades'in Ölüler Diyar›'nda yaflar.

Investigation of Death Anxiety Among Depressive Patients

The general aim of this study was to examine the relationship between depression levels and death anxiety levels among patients diagnosed with depressive disorder. Method: The research sample consists of 135 (100 women 74.1% and 35 men 25.9%) patients who are diagnosed with depressive disorder at one of the psychiatry out-patient clinics of a state hospital in Istanbul. Individuals who volunteered to attend the research are between ages 18 and 60 years. The patients are given Beck Depression Inventory (BDI), Templer's Death Anxiety Scale (DAS) and a questionnaire for demographics. Results: Correlation analysis pointed out that there was a significant relation between the depression points and death anxiety points in the depressive patients group (r=.366, p<01). Furthermore, research sample is divided into 3 groups as high, moderate and low levels of depression. Then all three depression groups are compared for death anxiety levels. It was found that, there were significant relation between the level of depression and death anxiety (F=10.765, p<.001). This finding suggests that the high and moderate level depression groups had higher death anxiety than low level depression group. Conclusion: The hypothesis of this study was that when depression levels get higher the death anxiety level would be higher. Consistent with the study hypothesis, results demonstrated that, depression levels effects death anxiety level. Consequently, the results of this study highlight the relationship between depression level death anxiety. In addition, it was speculated that depressive people think more about death.

Examining Death Anxiety and Depression Level Related to Death of the Elderly Living in Nursing Home

Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi, 2020

Bu çalışmanın amacı huzurevinde kalan yaşlı bireylerde ölüm kaygısı ve ölüme ilişkin depresyon düzeylerinin bazı sosyodemografik değişkenler açısından incelenmesidir.Çalışmaya Darülaceze Başkanlığına bağlı Huzurevi Yaşlı Bakım Rehabilitasyon Merkezinde kalmakta olan 290 yaşlı (140 kadın, 150 erkek) katılmıştır. Çalışmaya katılan yaşlılara kişisel bilgi formu ve ölüm kaygısı ölçeği ile ölüme ilişkin depresyon ölçeği uygulanmıştır. Ölüm kaygısı ölçeği ile ölüme ilişkin depresyon ölçeği arasında pozitif yönlü orta derecede bir ilişki saptanmıştır. Sosyodemografik değişkenlerle ölçekler arasındaki korelasyonlar değerlendirildiğinde ölüm kaygısı ölçeği ve ölüme ilişkin depresyon ölçeği ile huzurevinde kalma süresi arasında negatif, çocuk sayısı ve yaş açısından pozitif korelasyon saptanmıştır. Cinsiyet, kronik sağlık sorunu ve eğitim durumu ile ölüm kaygısı ölçeği ve ölüme ilişkin depresyon ölçeği puanları arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir fark saptanmamışken ibadet etme sıklığı ...

Death and Death Anxiety [Ölüm ve Ölüm Kaygısı]

Although death and life concepts seem so different from each other, some believe that death and life as a whole that death is accepted as the goal of life and death completes life. In different cultures, societies and disciplines, there have been very different definitions of death which changes according to personality, age, religion and cultural status of the individual. Attitudes towards death vary dramatically according to individuals. As for the death anxiety, it is a feeling which starts right after birth, lasts a whole life, is the underlying basis of all fears, have an impact on character development and is formed after realization that the person will no longer exist, can lose the world and everything is actually meaningless. The aim of this review is to overview death and death anxiety, the components of death anxiety, approaches about death anxiety, scales that are used to evaluate the death anxiety and the local and international research on that subject.

The Death Awareness Levels of the Nurses Taking a Part in the End-Term Care Process Determining the Effect on Care Behaviors

DergiPark (Istanbul University), 2023

Bireyin kronolojik yaşından bağımsız olarak yaşamının son döneminde olması, hemşirelerin kendi bakım davranışlarına yönelik farkındalıklarının yüksek düzeyde olmasını gerektirir. Çalışmanın amacı son dönemde bakım sürecinde rol alan hemşirelerin ölüm farkındalık düzeylerinin bakım davranışlarına olan etkisinin belirlenmesidir. Tanımlayıcı ve kesitsel tipte olan bu araştırma 20/11/2021-01/03/2022 tarihleri arasında, bir üniversite hastanesinin reanimasyon yoğun ve palyatif bakım kliniklerinde çalışan 75 hemşire ile tamamlanmıştır. Araştırma verileri katılımcı tanıtım formu, Bakım Davranışları Ölçeği (BDÖ-24) ve Çok Boyutlu Ölüm Farkındalık Ölçeği (ÇBÖFÖ) ile toplanmıştır. Hemşirelerin %72'si 30 yaş altında, %52'si 0-5 yıl yıllık çalışma deneyimine sahip ve %88'i reanimasyon kliniğinde çalışmaktadır. Ayrıca hemşirelerin %69,3'ü çalıştığı klinikten memnun olduğunu, %68'i son dönem bakım hakkında özel bir eğitim almadığını belirtmiş ve %57,3'ü kendini merhametli olarak tanımlamıştır. Hemşirelerin BDÖ-24 toplam puan ortalaması 4,90+1,01 ve ÇBÖFÖ toplam puan ortalaması 122,80+16,8'dir. Çalışılan bölümden memnun olma durumu ölümü kabul etme alt boyutu ve ÇBÖFÖ toplam puan ortalamasını etkileyen bir değişken iken, son dönem/ölüm/yaşam sonu bakımla ilgili bir eğitim alma durumu ise ölümü kabul etme ve ölüm korkusu alt boyutlarını etkileyen bir değişkendir. Çalışılan klinikten memnun olma durumunun BDÖ-24 toplam puan ve tüm alt boyut puan ortalamalarını etkilediği belirlenmiştir. Ölüm anında bireye müdahale etme durumunun ise yalnızca BDÖ-güvence alt boyut puan ortalamasını etkilediği belirlenmiştir. Araştırmaya katılan hemşirelerin ölüm farkındalıklarının çalıştıkları klinikten memnun olma, ölümü kabul etme ve ölüm korkusu kavramlarıyla ilişkili olduğu belirlenmiştir. Ayrıca son dönem bakım alma sürecinde olan bireye yönelik bakım algıları yüksek düzeydedir.

Din Görevlilerinin Hayatı Anlamlandırma Seviyelerinin Ölüm Kaygısı ve Bazı Değişkenler Açısından İncelenmesi Investigation of the Meaning in Life Levels in Terms of Death Anxiety and Some Factors among Religious Officers

Yaşam ve ölüm birbirleri ile sıkı bir şekilde ilişkilidir. Yaşam güdüsü ve ölüm güdüsü insanda var olan en temel güdülerdendir. Anlam arayışı, hayatın amacını ve değerini belirlemekte, hayatımıza ve davranışlarımıza yön vermektedir. İnsandaki yaşama arzusunun önündeki en büyük engel olan ölüm gerçeği, insanı hayatın ve ölümün anlamını sorgulamaya sevkeden en önemli faktördür. Hayata verilen anlam ile çoğu zaman insanda kaygı ve korku sebebi olan ölüm olgusu da yeni bir anlam kazanmakta, stres ve sıkıntı kaynağı olmaktan çıkmaktadır. Bu araştırmada, din görevlilerinin hayata anlam verme düzeyleri ile yaş cinsiyet, eğitim, gelir, meslek türü, meslekte çalışma süresi, ölüme karşı sergilenen tutum vb. sosyodemografik özellikleri ve ölüm kaygısı düzeyleri arasındaki ilişki incelenmeye çalışılmıştır. Araştırmanın evrenini, Marmara bölgesindeki bulunan bir ilde çalışan din görevlileri, örneklemini ise tesadüfi örnekleme yöntemi ile seçilen 124 din görevlisi oluşturmaktadır. Veri toplama aracı olarak, ‚Hayatın Anlam ve Amacı Ölçeği‛, ‚Ölüm Kaygısı Ölçeği‛, ve ‚Kişisel Bilgi Formu,‛ kullanılmıştır. Anket tekniği ile toplanan verilerin analizinde SPPS 18 paket programı kullanılmış ve t-testi, ANOVA, korelasyon vb. gibi analiz tekniklerinden yararlanılmıştır. Araştırmanın sonucunda, din görevlilerinin hayatı anlamlandırma düzeylerinin orta, ölüm kaygısı düzeylerinin düşük düzeyde olduğu görülmüştür. Ayrıca din görevlilerinin cinsiyet, yaş, eğitim, gelir, meslek türü, meslekte çalışma süresi, ölüme karşı tutumları vb. sosyo-demografik özelliklerine göre hayata anlam verme düzeylerinde istatiksel olarak anlamlılık derecesinde farklılıklar olmadığı tespit edilmiştir. Son olarak örneklemin hayatı anlamlandırma düzeyleri ile ölüm kaygısı düzeyleri arasında pozitif yönde anlamlılık derecesinde bir ilişki olduğu görülmüştür.

An analysis of the healthcare personnel’s anxiety levels during the COVID-19 Pandemic in terms of their psychological resilience and the problems they experienced

Psikiyatri hemşireliği dergisi, 2021

Orjinal Makale COVID-19 pandemi sürecinde sağlık çalışanlarının anksiyete düzeylerinin psikolojik sağlamlıkları ve yaşadıkları sorunlar açısından incelenmesi D ünyada ilk olarak Aralık 2019'da Çin'in Wuhan kentinde görülen COVID-19 tüm dünyayı etkisi altına almıştır. Türkiye'de ilk COVID-19 vakası resmi olarak 11 Mart 2020 tarihinde tespit edilmiş olup, 12 Mart 2020 tarihinde ise Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından pandemi yani küresel salgın hastalık olarak ilan edilmiştir. WHO verilerine göre 17 Ağustos itibariyle, 216 ülkede, onaylanmış 208.470.375 COVID-19 vakası bulunmakta olup ölenlerin sayısı da 4. 377.979'u bulmuştur. [1] Dünya nüfusunun %3'ünü COVID-19 vakalarının ise %14'ünü sağlık çalışanları oluşturmakta olup, Türkiye'de bu oranın %57.4 olduğu ve ölen her 74 kişiden birinin sağlık çalışanı olduğu, [2] 22 Haziran 2021 tarihine kadar COVID-19 nedeniyle yaşamını yitiren 403 kişinin aktif sağlık çalışanı olduğu belirtilmiştir. [3] COVID-19 pandemisinde yüksek risk altında bulunan sağlık çalışanları, virüsün ilk ortaya çıkışından itibaren Çin'de ve daha sonra diğer ülkelerde tüm bilinmezlik ve risklere rağmen görevlerini yerine getirmişlerdir. Bu süreçte sağlık çalışanları fiziksel ve ruhsal yönden güçlükler yaşayabilmekte ayrıca fiziksel ve psikolojik birtakım belirtiler sergileyebilmektedirler. [4-6] COVID-19 hastalığına yol açan SARS-CoV-2 virüsünün çok hızlı form değiştirmesi, ölüm riskinin yüksek olması, aşılarla ilgili tartışmalar ve temin etmede güçlükler, tedavi sürecine ilişkin Amaç: Bu çalışma COVID-19 pandemi sürecinde sağlık çalışanlarının kaygı düzeylerinin psikolojik sağlamlıkları ve yaşadıkları sorunlar açısından incelenmesini amaçlamaktadır. Gereç ve Yöntem: Çalışma ilişkisel tarama modeliyle gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın örneklemini Türkiye'deki çeşitli hastanelerde çalışan toplam 411 sağlık çalışanı (hekim, hemşire, ebe, diş hekimi, eczacı, acil tıp/ ameliyat teknikeriteknisyeni, sosyal hizmet uzmanı, psikolog, diyetisyen, paramedik, laborant, tıbbi sekreter gibi) oluşturmaktadır. Araştırmada veri toplama aracı olarak Kişisel Bilgi Formu, Beck Anksiyete Envanteri (BAI) ve Connor ve Davidson Psikolojik Sağlamlık Ölçeği (CD-RISC) kullanılmıştır. Verilerin analizinde tanımlayıcı istatistikler için Pearson Momentler Çarpımı Korelasyonu ve Çoklu Hiyerarşik Regresyon Analizi kullanılmıştır. Bulgular: Araştırmanın sonuçları, sağlık çalışanlarının anksiyetelerinin orta düzeyde olduğunu (=17.25 ve ss=14.81), kadınların, COVID-19 belirtileri gösterenlerin, odaklanma sorunu yaşamanın, fiziksel yorgunluğun, yeterli koruyucu ekipman temin edememenin, virüs bulaştırma endişesiyle dışlanmanın, eş/partnerle iletişim sorunlarının sağlık çalışanlarının anksiyete düzeylerini pozitif yordadığını göstermiştir. Bununla birlikte sosyal hayatı eskisi gibi sürdürememe ve psikolojik sağlamlık düzeyinin yüksek olmasının ise sağlık çalışanlarının anksiyete düzeylerini negatif yordadığı ve modelin toplam varyansın %57.3'ünü açıkladığı bulunmuştur. Sonuç: Sonuçlar ışığında, özellikle pandemi sürecinde sağlık çalışanlarının kaygı düzeylerini azaltmaya yönelik önleyici gelişimsel ruh sağlığı müdahalelerinin planlanarak, disiplinler arası ekiple uygulanması önerilebilir.

Ölümle Çok Karşılaşılan Servislerde Çalışan Hemşirelerle Meslekleri Gereği Ölümle Karşılaşmayan Kişilerde Ölüm Kaygısı, Sürekli Kaygı Ve Umutsuzluk Düzeylerinin Karşılaştırılması

2019

Bu arastirma, meslekleri geregi cok fazla olum vakasi ile karsilasan, yetiskin yogun bakim ve onkoloji servislerinde calisan hemsireler ile meslekleri geregi olum vakasi ile karsilasmayan ogretmen, bankaci ve akademisyenlerin olum kaygisi, surekli kaygi ve umutsuzluk duzeyleri, olumle sik karsilasma veya karsilasmama durumuna gore farklilasip farklilasmadigini ortaya koymak amaciyla genel tarama modeli kullanilarak yapilmistir. Arastirma, 100 yetiskin yogun bakim hemsiresi ve 100 onkoloji hemsiresi olmak uzere toplam 200 hemsire ile 65 bankaci, 70 ogretmen ve 70 akademisyen olmak uzere toplam 405 katilimci ile yapilmistir. Veriler Thorson-Powell Olum Kaygisi Olcegi (TPOKO), Spielberger Surekli Kaygi Olcegi (SSKO), Beck Umutsuzluk Olcegi (BUO) ve Kisisel Bilgi Formu (KBF) ile toplanmistir. Verilerin degerlendirilmesinde T-Testi, Mann-Whitney U Testi, One-Way ANOVA, Kruskal-Wallis H Testi ve Pearson Korelasyon analizi kullanilmistir. Yapilan istatistiksel analizler sonucunda, mesle...

Evaluation of Anger Status of Health Care Professionals of the Emergency Ambulance Services: A Questionnaire Study

Phoenix Medical Journal, 2020

Objectives: Anger is the emotional state experienced as a result of being unable to express oneself in positive ways in the face of an individual's desire, needs and plans to be obstructed and to suffer injustice. In this study, we aimed to evaluate the anger level and its way of expression on emergency medical service staff by using the Trait Anger and Anger Expression Scale Material and Method: This study was performed between 01.05.2017 and 01.06.2017 by using the State-Trait Anger Inventory on 112 commands and control center staff in the European part of Istanbul. Participants were divided into groups according to age, gender and occupation. Results: When the scores obtained from the subscales of the State-Trait Anger Inventory according to gender were examined, the average scores of males were higher. There was no statistically significant difference between the groups in the scores of the subscales of the State-Trait Anger Inventory of the participants. A negative relation...