"Yeni Türk Edebiyatı Sahasına Yansımalarıyla Yunus Emre" (original) (raw)
Geçmişten Günümüze Yunus Emre, 2021
Abstract
Yaşamı hakkındaki malumatın, muhtelif eserlerinden hareketle yapılan çıkarsamaların yanı sıra rivayet düzeyinde kalan birtakım anlatılarla sınırlı olduğu Yunus Emre, Türk edebiyatı tarihinin bütüncül bir yaklaşımla kavranabileceği iddiasını temellendirmek üzere başvurulabilecek kalem sahiplerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Yunus Emre’nin yaşamına ışık tutma amacını merkeze alan araştırmaların önemli bir bölümü, şairin Eskişehir’in Mihalıççık ilçesine bağlı Sarıköy’de doğduğu, Taptuk Emre adlı mutasavvıfın tekkesinde yetiştiği kabulü üzerinde (Kurdakul, 1985: 663) ittifak hâlindedir. Yunus Emre, XIII. yüzyılın başlarında Türk dilinde ilk ifadesini Mevlana’nın tek tük beyitlerinde, Sultan Veled’in yine sayıları pek az Türkçe şiirlerinde, Ahmed Fakih’in Türkçe küçük bir mesnevisinde ve Şeyyad Hamza’nın on kadar şiirinde bulmaya başlayan tasavvuf akımını taşkın ve gür lirizmi, halk ruhu ve dili ile halka ve hayata bağlı kalarak milletine devretmiş (Necatigil, 1989: 345) önemli bir yol açıcıdır. Bu yönüyle Yunus Emre, tasavvuf kültürünü metafizik referanslarla sınırlayan bilincin yerine dış dünya gerçekliğiyle ve hayatla irtibatını sürdüren bir vahdet-i vücut anlayışını ikame etmiş görünür. O’nun Türk kültür hinterlandının kapsadığı farklı coğrafyalarda ve edebiyat tarihimizin muhtelif devirlerinde eserleriyle varlığını ve etkisini sürdürmesi, temelde insan gerçeğine nüfuz etmeyi başarmış olmasıyla açıklanabilir. Bu bağlamda Yunus Emre’nin yalnızca tekke edebiyatı ya da halk kültürü için değil, Türk edebiyatı tarihinin hemen tüm dönem ve akımları açısından sıklıkla başvurulan bir kaynak olma vasfını sürdürdüğü belirtilmelidir. Bilhassa yenileşme devri Türk edebiyatının erken safhalarından günümüze kadar uzanan süreçte Yunus Emre’nin farklı edebî türlerde vücuda getirilen eserler aracılığıyla yaşatıldığı; üslubu, imajları, hayat görüşü, insana ilişkin kavrayışı ve sesiyle farklı ideolojik ve estetik yönelimlere mensup sanatkârlar üzerinde derin tesirler uyandırdığı ifade edilebilir. Söz konusu tesiri tüm cepheleriyle eksiksiz bir biçimde nakletmek, kuşkusuz bu çalışmanın sınırlarını ziyadesiyle aşacaktır. Dolayısıyla Yunus Emre’nin Yeni Türk Edebiyatı alanı üzerinde uyandırdığı estetik, ahlaki ve düşünsel tesire dair genel bir kuramsal çerçeve çizilmeye çalışılacak; bahsi geçen tesirin ana hatlarına işaret edilecektir. Yûnus Emre’nin, çağdaşı şairlere kıyasla devrinde Türkçe sözcüklere en çok yer veren şair olduğunu söylemek yanlış olmaz. Şiirinde geçen Arapça-Farsça sözcüklerle söz birliklerinin büyük kısmı ise halkın konuşma dilinde kullanılan ve manası hemen herkes tarafından bilinir olanlardır. Bu nedenle, belirli bir düzeyde okuma –yazma bilen bir kişi için Yûnus Emre'nin şiiri, anlaşılması sözlüğe ihtiyaç duyulmayan bir şiirdir. Bir başka ifade ile, Yûnus Emre’nin şiirlerini anlayabilmek için sözlüğe pek gerek yoktur. Toplum hayatı ve halk kültürü ile ilgili olan bir kişi Yûnus’un şiirini okurken söyleneni anlamakta güçlük çekmez. Çünkü, Yûnus şiirini halkın çarşıda-pazarda, günlük konuşma dilinde kullandığı sözcük ve söz birlikleriyle yazar. Şiirde meram açık bir şekilde dile getirilir, okuyanın ve dinleyenin anlayabilmesi için bozuk ifadelere yer verilmez. Amacı eğitip öğretme olduğu için şiiri de bu amaca uygun olarak anlaşılır mahiyettedir.
Doç. Dr. Cem Yılmaz Budan hasn't uploaded this book.
Let Doç. Dr. Cem Yılmaz know you want this book to be uploaded.
Ask for this book to be uploaded.