“Gegen Vorurteile” Adlı Reklam Filminin Entegrasyon ve Ön Yargı Bağlamında Söylemsel ve Göstergebilimsel Açıdan Analizi (original) (raw)

Ön Yargı Karşısında Rasyonel Bir Bakış: Eleştirel Düşünce - Muhammet Candemir

Ön Yargı Karşısında Rasyonel Bir Bakış: Eleştirel Düşünce, 2023

Ön yargı, bireylerde görülen bir çeşit "akıl öncesi tutumdur. Bu tutum, bireylerin psikolojik ve sosyolojik sebeplerden dolayı geliştirdiği bir çeşit mekanizmadır. Bu mekanizmada herhangi bir "sebep-sonuç" bağlamında düşünce eylemi gerçekleştirilmemektedir. Hayatın belli safhalarında, farklı şekillerde ortaya çıkan ön yargı, herhangi bir düşünce süzgecinden geçmeden düşüncelere karşı cephe alır veya yer tutar. Eleştirel düşüncede durum tam tersinedir. Eleştirel bakışa sahip bireyler, düşüncelerini bir çeşit akıl süzgecinden geçirirler. "Sebep-sonuç" bağlamında rasyonel bir bakış açısında değerlendirirler. Değerlendirme, yargılama ve ayırt etme aşamalarından sonra hakikatte bilginin ne olduğunu anlamaya ve anlatmaya çalışırlar. Bu bakımdan bu iki zıt düşünce sistemi, birbirleriyle savaş halindedir. Ön yargının olumsuz bir düşünce yapısı olduğu düşünüldüğünde, eleştirel düşüncenin bu yapıya karşı en etkili silah olduğu söylenebilir. Bu çalışmada ön yargının neliği üzerine durulmuş, eleştiri ve eleştirel düşünce fikirleri aktarılmış ve nihayetinde ön yargıya karşı eleştirel düşüncenin tercih edilme sebepleri ve etkisi anlatılmıştır.

Psikolojide Yapılan Etik İhlallerin Sinemada Yansıtılması Bağlamında “Deney” Filminin Değerlendirilmesi

Ayna Klinik Psikoloji Dergisi, 2017

Sinema toplu mun her parçasını etkileyen görsel ve kültürel bir alandır (Sön mez ve Bilge, 2014). Geçmişten günümüze kadar sinema ve psikolo ji iç içe yer almıştır, fakat filmlerde ruh sağlığı alanındaki uzmanların uygulamaları çoğu zaman etik açıdan olu msuz aktarılmaktadır. (Cannon, 2008). Et ik, bir kişin in herhangi bir olayla karşılaştığı sırada nasıl davran ması gerektiğin i b ild iren ve doğru davranışın ne olduğunu anlatan genel bir kavram olarak tanımlanabilir (Behnke, 2001). Araştırma katılımcılarının haklarını ve güvenliğin i koruyan birçok etik kuralın ihlal ed ild iğini ve bunun da nelere mâl o labileceğini açık biçimde gösteren "Deney" (The Experiment, 2010) filminin de, bu açıdan değerli b ir film olduğu düşünülmektedir. " Deney" (Das Experiment) filmi ilk o larak 2001 tarihinde yayınlan mıştır ve bunun üzerine psikolojik yönden birçok analiz yapılmıştır. Fakat 2010 tarih inde yayınlanan "Deney" filmi üzerine detaylı değerlendirmeye rastlan mamıştır. Film, Paul Scheuring tarafından yazılıp yönetilen psiko lojik gerilim denemesi ve 1971 yılında Ph ilip Zimbardo tarafından yapılan "Stanford Hapishane Deneyinin" uyarlamasıdır. Film içinde yer alan etik ih laller, TPD (2004), APA (2002) ve EFPA Etik Yönet meliği'ne (2005) göre tartışılmıştır. Film içerisinde ihlal ed ilen et ik kurallar arasında zarar vermekten kaçın mak, kendi yararları doğrultusunda araştırma katılımcılarını sömürmemek, doğru bilgilendirme soru mlu luğu, insan haklarına saygı ve ayrımcılık yap mamak vard ır. Ayrıca, araştırmacılardan yeterince bilgilendirilmiş onam almak, kayıt lar için izin almak, araştırma katılımcılarını uygun bir şekilde teşvik etmek ve araştırmalarda yanıltmalardan kaçınma kurallarının ihlal edildiği tartışılmıştır.

Toplumsal Cinsiyet Bağlamında Odak Grup Görüşmesi ile İçerik Analizi: “Ben Senin Bildiğin Erkeklerden Değilim” Film Örneği

İstanbul Üniversitesi Kadın Araştırmaları Dergisi / Istanbul University Journal of Women’s Studies

Bu çalışmanın amacı, toplumsal cinsiyet ve rolleri konusunun ayrıntılı bir biçimde irdelenmesi ve bu bağlamda görüşmecilerin ifade ettikleri fikirleri değerlendirmek ve yorumlamaktır. Bu çalışmanın amacı doğrultusunda nitel çalışma uygun görülüp, odak grup görüşmesi yöntemi kullanılarak içerik analizi yapılması hedeflenmiştir. Bu doğrultuda "Ben Senin Bildiğin Erkeklerden Değilim" aldı toplumsal cinsiyet rollerinin ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin yansıtılmaya çalışıldığı film seçilmiştir. Altı üniversite öğrencisine, çalışmanın konusuna uygun olarak seçilen filmin izlettirilmesinin ardından önceden belirlenen on iki adet soru yöneltilmesi amacıyla tek oturumluk odak grup görüşmesi yapılmıştır. Verilen yanıtların "Toplumsal Cinsiyet Rolleri", "Cinsiyet Eşitliği" ve "Filme Dair Genel Değerlendirmeler" olmak üzere üç tema altında içerik analizi yapılmıştır. İçerik analizi sonucu üniversite öğrencilerinin duruş ve tutumları incelenip yorumlanmıştır. Çalışmadan elde edilen bulgular alanyazın ışığında sonuç kısmında karşılaştırma ve değerlendirmeye tabii tutulmuştur. Bu çalışmanın seçilmesindeki amaç, toplumsal cinsiyet eşitliği konusuna dikkat çekmek aynı zamanda alanyazın taramasında bu konu bağlamında nitel çalışmalara pek fazla yer verilmediğinin saptanmasıdır.

“Atasun Optik ‘Görüşürüz’ ” Reklam Filminin Edimbilim Açısından Değerlendirilmesi

Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi

Günümüzde dil olgusuna geleneksel bakıştan daha çok dilbilimsel açıdan bakıldığını söyleyebiliriz. Özelikle sözcelem kuramlarından sonra, gerek dil öğretiminde gerekse dilin kendi yapısıyla ilgili çalışmalarda dilbilimsel bakış açısı daha belirleyici olmuştur. Bu kuramlardan biri olan "edimbilim" dil kullanımını ve algılanmasını farklı açılardan değerlendirmektedir. Ortaya çıktığı ilk zamanlarda felsefi bir hareket olarak görülen edimbilim, zamanla dilbilimin en önemli alanlarından biri olmuştur. Edimbilim, dilin kullanımını tek bir açıdan değil birçok açıdan değerlendirerek yorumlamaya çalışan bir yaklaşımdır. Edimbilimle ilgili günümüzde de birçok çalışma yapılmaktadır. Bu çalışmalardaki temel amaç, dili daha iyi anlayabilmektir. Dilin kim tarafından, nerede, ne zaman ve nasıl kullanıldığına eğilen edimbilim, göstergebilim açısından da oldukça önemli bir alandır. Günümüzde insan algısını yönetmenin birçok yolu olmakla birlikte, gelişen teknik imkânlar sayesinde en çok kullanılan yöntemin; iletişim teknolojileri olduğunu söyleyebiliriz. Tüketim tercihlerimizden siyasi görüşlerimize, tuttuğumuz takımdan beğendiğimiz sanatçılara kadar uzanan çizgide algı yönetimlerinin belirleyici olduğu, hemen herkes tarafından kabul edilmektedir. İletişim ve teknoloji çağı olarak adlandırılan çağımızda, reklamların özellikle tüketim tercihlerimize yön verdiği su götürmez bir gerçektir. Reklamların içinde kullanılan dilin, düz sözden öte derin yapısıyla, edimleriyle birçok algımıza hitap ettiğini söyleyebiliriz. Edimbilime göre dilin kullanımının üç temel edimi vardır: Düzsöz, edimsöz, etkisöz. Bu makalede, 35 saniyelik "ATASUN OPTİK 'Görüşürüz' Reklam Filmi", görselleri ve sözleriyle birlikte edimbilimin düzsöz edimi, edimsöz edimi ve etkisöz edimi açısından değerlendirilmeye çalışıldı.

“Anlatısal Karşıtlık” Açısından Haldun Taner’in “Fasarya” Adlı Öyküsünde İçerik ve Yöntem

Türkiyat Mecmuası

Türk öykücülüğünün önemli isimlerinden Haldun Taner'in Şişhane'ye Yağmur Yağıyordu adlı kitabı 1953 yılında yayımlanmıştır. Bu yazıda, kitapta yer alan "Fasarya" adlı öykü, içerik ve yöntem açısından incelenecektir. Genel bir ifadeyle, öykünün anlamsal düzlemini oluşturan konu, tema ve içerik gibi unsurların metnin anlatısal stratejisinde "karşıtlıklar" üzerine inşa edildiği gözlemlenmektedir. Aynı durum yöntem başlığı altında inceleyeceğimiz anlatıcı ve zaman gibi problemlerde de kendini göstermektedir. Anlatısal karşıtlık ifadesiyle kast edilen, salt edebiyatın temel enstrümanlarından olan tezat sanatının öyküde oynadığı rol değildir. Burada aynı zamanda, anlatıcının öykünün içindeki konumu ve bakış açısı sonucu oluşan anlatısal bir strateji söz konusudur. Bu strateji ise yapmış olduğumuz inceleme sonucunda iki şekilde ortaya çıkmaktadır. Bunlardan ilki Fasarya'yla anlatıcı arasındaki ilişkiye, ikincisi ise yine onun toplum ve toplumsal olaylar karşısındaki konumuna dayalıdır. Dolaysıyla bu yazıda, "Fasarya"nın içerik ve yöntemini belirleyen temel unsur olduğunu düşündüğümüz "anlatısal karşıtlık" durumunun öykünün kurgusallığında ne ölçüde rol oynadığı sorunsalı üzerinde durulacaktır. Şüphesiz bu durum aynı zamanda, Haldun Taner'in öykücülüğünde benzer öykü tekniklerinin kullanılıp kullanılmadığı hususunda yeni çalışmaların yapılmasını sağlayacaktır.

Çingenelerin Ötekileştirilmesi Bağlamında Korkoro Filmi Üzerine Dekonstrüktif Bir Okuma

SineFilozofi Dergisi, 2019

Özet Kendini tanımlama biçimi olarak görülen öteki, tarihsel bağlamda bakıldığında farklı olanı anlatma biçimi olarak kullanılmaktadır. Öteki olana bakış, stereotip, damgalama, ön yargı, ötekileştirme ve dışlama şeklinde gerçekleşmektedir. İnsanlık tarihinden bu yana pek çok ötekileştirme türü ortaya çıkmış, bireyler kendilerini tanımlamak için "öteki/ötekiler" belirlemişlerdir. Çalışmada etnosentrik ötekileştirmeye maruz kalan Çingeneler ele alınmıştır. Göçebe bir topluluk olarak yaşayan Çingeneler, gittikleri her ülkede ötekileştirilmiş, pek çok dışlayıcı tanımlama ile karşı karşıya kalmışlardır. Bu çalışmanın amacı, Çingenelerin yaşamış olduğu ötekileştirme problemlerine tarihsel bir izlek çerçevesinde incelemek ve bir sanat dalı olan sinemanın, Çingeneler gibi dışlanmış kişilere daha fazla eğilmesi gerektiğini vurgulamaktır. Çalışmanın amacına yönelik ise yönetmenliğini Tony Gatlif'in yapmış olduğu Korkoro (Özgürlük, Tony Gatlif, 2010) filmi ele alınmıştır. Yönetmen, filmde gerçek bir Çingene ailesinin yaşamış olduğu travmatik olayları anlatmaktadır. Korkoro filmi, çalışma ile doğrudan örtüştüğü için seçilmiştir. Film çözümlemesi Derrida'nın dekonstrüktif okuması üzerinden yapılmıştır. Okuma gerçekleştirilirken New Mexico Literacy Project'in belirlemiş olduğu 5 soru üzerinden film analiz edilmiştir. Batılı filmlerin hepsi tek tek incelenmese de genel bağlamda bakıldığında, Çingene kökenli olmayan yönetmenlerin Çingenelerin ötekileştirilme sorununa çok fazla eğilmedikleri açık bir şekilde görülmektedir. Bu nedenle gerek literatür çalışmasında, gerekse film incelemesinde Batılı yönetmenlerin Çingenelerin ötekileştirilmesi konusunda daha fazla film yapılması gerektiği sonucuna varılmıştır.

Anti̇-Sosyal Davranişlar Üzeri̇ne Kavramsal Bi̇r İnceleme

2019

The process of industrialization and globalization has been the premise of innovation in terms of organization and management as well as in production and consumption. Especially the last 50 years has been a rapid and important development in this field and it continues to be. Within this fast course, the values of the employees within the organization have been taken into consideration. In this way, the reasons and consequences of individuals' feelings, thoughts, decisions and behaviors are important in both real life and academic literature. It is the general opinion and the expectation that the organizations that try to maximize their profitability by adapting to the rapid change process in the most suitable environment for their employees and responding to their needs as well as achieving the maximum benefit from them. In this sense a positive atmosphere within the organization sought to be dominant. However, with the effect of many factors, especially the individual charact...