SANATTA ETKİLEŞİM BAĞLAMINDA VAN GOGH VE SETTAR BEHLÜLZADE’NİN RESİMLERİ ÜZERİNE (original) (raw)

ÇAĞDAŞ SANATTA KÜTLE VE YÜZEY İLİŞKİSİ

ÇAĞDAŞ SANATTA KÜTLE VE YÜZEY İLİŞKİSİ, 2019

ÇAĞDAŞ SANATTA KÜTLE VE YÜZEY İLİŞKİSİ Özet Sanatta kütle ve yüzey denildiğinde akla ilk gelenin heykelin kütle, resmin ise yüzey sanatı olduğudur. Heykel dendiğinde, mekân içerisinde yer kaplayan, gölgesi yere düşen üç boyutlu nesneler; resim dendiğinde ise bir takım araçlarla üzerine müdahale edilmiş ve boyanmış, iz bırakılmış yüzeyler akla gelir. Ne var ki modernist sanatın eleştirel kutbunda gerçekleşen ifade biçimleri günümüzde bu iki alanın sınırlarını çizmeyi zorlaştırır. Bu metinde günümüz sanatından örneklerle geleneksel heykel ve resim tanımlamalarının kütle ve yüzeye dayalı sınıflandırılmasının nasıl sorunsallaştırıldığı ele alınmıştır. Disiplinler arası üretimin heykel ve resim arasındaki sınırları eritmesine rağmen, gene de geleneksel anlamıyla resim ve heykel üretiminin paralel tarihine dikkat çekilmiştir. Anahtar kelimeler: Kütle, Yüzey, Çağdaş Sanat MASS AND SURFACE RELATIONSHIP IN CONTEMPORARY ART Abstract The discussions on mass and surface in art quickly concludes in the association of mass with sculpture and surface with painting. Sculpture calls to mind three dimensional objects in space with shadow casting on the ground, and painting, lines and paints on a flat surface. Nonetheless, it is not simple to draw the boundaries between these two fields in the aftermath of modernist criticism. This article aims to unpack how the contemporary forms of artistic practice questions the definitions of sculpture and painting based on the distinction between mass and surface. Moreover, it draws attention to the still persisting histories of painting and

SANATTA İMGE, MANTIK VE BİLİNÇ İLİŞKİSİ ÜZERİNE DİYALEKTİK ÇÖZÜMLEME

Journal of Art and Human, 2022

Sanatçı, nesnenin dış dünyaya yansıyan görüntüsünden ve kendisinde çağrıştırdığı duygusal deneyimden hareketle, zihnindeki görüntüye yeniden anlam ve görüntü yükler. İç dünyasında nesneler üzerinde kurguladığı görüntü, sanatçının zihinsel bir tasarısıdır. Sanatçı tarafından düş nesnesine dönüşen dış dünyaya ait nesne, sanata imge olarak yansımaktadır. Dış dünya nesnesi, sanatçının eserinde fantazyasını yansıtacağı bir imgeye dönüştüğünde asıl amacı ve işlevinden uzaklaşarak zihni boyutta sanatçının düş kontrolü altına girer. Sanatçının oluşturduğu zihinsel aygıtı, bu kontrolü ele alarak nesneye görünenin ötesinde bir perspektiften bakar. Sanatçının eserinde yer verdiği imge, nesnenin dış dünyadan koparılmış halidir, İmge sanat eserinde anlam deformasyonu yaşayarak özgün bir gerçekliğe ulaşır. Dış dünya nesnesi imgeye dönüşürken nesne mantığından, işlevinden ve varsayılandan uzaklaşarak sanatçının kendi mantığının ve bilincinin ötesinde bir düzeye erişir. Sanatçının özgün dili ve yorumu ile ortaya koyduğu imge, eşsiz bir nitelik taşımaktadır. Sanatçının yaşanmışlıkları ve deneyimlerinin bilinçaltında oluşturduğu kalıntılar, sanat eserlerinde kendini imgeler aracılığıyla gün yüzüne çıkarır. Sanatçının istemsizce ve farkına varmadan oluşturduğu imgeler onun mantığı ve bilinç durumunun ötesinde bilinçaltı patolojik etkileridir.

SENGLAH SÖZLÜĞÜNÜN FERAĞİ’DEN YANLIŞ AKTARMALARI ÜZERİNE-FARHAD RAHİMİ 2024 TAŞKENT

Alí Şír Nevāyí'nin eserlerini anlamak üzere dünyanın her köşesinde birçok Çağatay Türkçesi sözlüğü düzenlenmiştir. Bunlardan bir tanesi 17. Yüzyılda İran sahasında Safevi şahı Ŝafí bin Ŝafí'nin adına yazılmış Ferāġí mahlaslı Muģammed bin Żiyā'u'd-dín Ģüseyní'nin Miftāģu'l-Luġat adlı Çağatay Türkçesi-Farsça sözlüğüdür. Toplam madde sayısı 720 olan bu eser, Farhad Rahimi tarafından 2021 yılında Türkiye'de ve 2024 yılında İran'da yayımlanmıştır. 1642'de yazılan bu eserin biricik nüshası İran-Tahran Milli Kütüphanesinin 5-19055 numarasında saklanmaktadır. Bu sözlüklerden bir diğeri Mirza Mehdi Han Esterabadi tarafından H. 1172-1173'te (1758-1760) İran'da yazılmış Çağatay Türkçesi-Farsça bir sözlük olan Senglaĥ'tır. Genellikle Osmanlı imparatorluğu, İran, Azerbaycan, Horasan, Hindistan veya Türkistan'da yazılan ve Türk dilinin gelişme tarihi için çok büyük bir değere sahip olan bu sözlükler bir sözlükçülük ekolü oluşturmuştur. Bu sözlükler, Caferoğlu'nun deyimi ile, ne yazık ki yanlışlıktan uzak kalmamışlardır. İşte bütün yazılan bu sözlüklerde olduğu gibi Senglaĥ ve Ferāġí sözlüğünde de bu tür yanlışlıklar bulunmaktadır. Ferāġí'nin yanlışlarının bir kısmı Senglaĥ'ta belirtilerek düzeltilmiştir. Ferāġí'de doğru olduğu halde Senglaĥ'ta yanlış sayılan maddeler bulunmaktadır. Bu çalışmanın bir diğer amacı bu türlü yanlışları belirlemek olmuştur.

ÇAĞDAŞ SANATTA KURUMSAL ELEŞTİRİ ve TÜRKİYE’DEKİ TARTIŞMALARI

Ġstanbul, 2010 6) Muhalif Sanat 6) Resistant Art Bütün hakları saklıdır. Kaynak göstermek koĢuluyla alıntı ve gönderme yapılabilir. © Sena Çakırkaya, 2010 i ÖZET Kurumsal eleştiri, sanatı tanımlayan, değerleyen, yaşama geçiren kurumların araçlarını ve yöntemlerini sorgulayan bir sanat pratiği olarak 1960'ların eleştirel bakışıyla beraber ortaya çıkar. Sanatsal çalışmalar, yaratıcı politik aktivizm ve makaleler aracılığıyla getirilen eleştiri; bireysel koleksiyonerlerden, büyük müze ve müzayede salonlarına kadar eğitim ve yayın organlarını da kapsamı altına alarak gelişir. Sanatın sermaye, sınıf, piyasa ile olan yakın bağları ve bu ortamda muhalif sanatın olanakları kurumsal eleştirinin temel sorunsallarını oluşturur. Bu bağlamda gerçekleştirilen tez çalışmasında, ilk bölümde eleştirel bir yaklaşımla sanat kurumlarının dışsal tarihi ele alınmış, sonraki bölümde kurumsal eleştirinin öne çıkardığı konular incelenmiş ve araştırma bölümünde ise, bu tartışmaların Türkiye sanat ortamındaki yansımalarını sanatçılar, küratörler ve sanat yöneticileri ile yapılan görüşmelerle ortaya koymak amaçlanmıştır. Sonuç olarak, sanat kurumlarına karşı Avrupa ve ABD'de getirilen eleştiriler Türkiye'de de geçerli olmakla beraber, sanat ortamının tarihsel gelişimi bakımından daha yakın bir zamana dayanması, bu eleştirilerin yoğunluğunu da göreli olarak azaltmaktadır. Ancak Türkiye'deki sanat eğitimin ve eleştirisinin kısıtlı ve olgunlaşmamış olduğu sonucu göz önünde bulundurulursa, hızla gelişen sanat piyasasının kurumsal eleştirinin sorunsallarına daha açık hale gelmesi beklenebilir.

ÇAĞDAŞ SANATTA RESMİN SANAT NESNESİ BAĞLAMINDA GÖSTERGE OLARAK YER ALMASI

2009

Toplumsal değişimlere bağlı olarak gelişen teknoloji ve medyanın egemen olmasıyla oluşan kitle kültürü sanatı da etkilemiş; sanat, çok sesli ve heterojen bir yapıya dönüşerek disiplinler arası sanat anlayışı benimsenmiştir. Bütün bu değişimler resim sanatına da yansıyarak resmin sanat içerisinde ayrı bir anlatım biçimi olarak yetersiz kaldığı düşüncesi, resmin sadece kendi geleneksel teknik ve yöntemleriyle sınırlı olamayacağı ve resmin sanattan bağımsız, ayrı bir konumda tutulamayacağı anlayışı ortaya atılmıştır. Çağdaş sanatın nesnesi olarak resim, modernizmdeki görüşün aksine gelenekler ve resmin kendi içerisinde getirdiği zorunlulukları dışlayarak geleneksel biçim, içerik ve ölçütlerinden kurtulur. Temsiliyetten uzak, `fikir' olarak resim anlayışını benimseyen resim, içerisinde bir alt metin ve fikir barındırır. Anlamak için üzerine okumalar yapılmasını gerektiren bu yaklaşım fikri ön planda tutarak resmi araçsallaştırır. -------- The mass culture, formed by the dominant media and the technology developed as a result of social changes, has also affected the art; the art is transformed into a polyphonic and heterogeneous structure and inter-disciplinary sense of art is adopted. All these changes are also reflected in the painting and the idea that painting, as an independent form of expression within the art is inadequate, the fact that painting can't be limited to its own traditional techniques and methods as well as the perception that painting can't be isolated from the art are suggested. Contrary to the Modernist point of view, painting, as the object of the contemporary art, is freed from the traditional forms, contents and criterion by rejecting the traditions and the difficulties that are found within the art itself. The painting, adopting the painting apart from the representation as an 'idea' is the one that includes a sub-text and a notion. This approach, requiring relative readings to understand it, instrumentalizes the painting by prioritizing the notion.

ÇAĞDAŞ SANAT FELSEFESİNİ SİNEMATOGRAFİK ANLATI ÖRNEĞİNDE TARTIŞMAK

ECSAC Proceedings Book, 2019

Sanatın, "görünen dünyanın yansıması", "maddi yaratım süreci ile bu sürece eklemlenen estetik beceri"; "işin/üretimin gösterilip paylaşıldığı hatta yer yer ve zaman zaman eğitsel kanallar kullanılarak da aktarıldığı eylemler bütünü" ya da "bilinmezliğin somutlaştırıldığı, özgül değerler ve göstergeler sistemi" olarak tanımlanması, olgunun/pratiğin anlam felsefesi düzleminde yeniden kavranmasını ve tartışılmasını zorunlu kılmaktadır.

SEVDA DUYGUSU GAGAUZ ARTİSTİK LİTERATURASINDA

Т. 3 : Филология. История и философия. Культура и искусство. – 2024. – 465 p. : fig., tab. – Antetit.: Ministerul Educaţiei şi Cercetării Republicii Moldova, Universitatea de Stat din Comrat. – Texte : lb. rom., engl., găgăuză, etc. – Rez.: lb. engl. – Referințe bibliogr. la sfârşitul art. – 10..., 2024

İn this article, the author, analyzing the works of Gagauz writers, reveals the theme of love. the text provides examples from the works of poets and writers in which this theme is most clearly expressed. it also lists certain artistic means by which Gagauz writers convey to the readers the feelings of the characters, their pain and suffering or the joy of love.

ÇAĞDAŞ SANATTA ALTERNATİF MALZEME OLARAK TEKSTİL VE ZANAATTEN SANATA DÖNÜŞÜMÜ

Journal of ARTS, 2018

Binlerce yıldır insanların temel ihtiyaçlarını karşılayan tekstil ve ham maddesinden üretilmiş-sanayi ya da insan yapımı-lif materyalleri bugün sanatsal anlamda birçok sanatçıya yaratıcı üretim olanakları sağlamaktadır. Dünyada ortaya çıkan farklı kültürlerin yansımaları ile tekstil, çok geniş bir yelpazede sanatçıların teknik ve yöntem arayışlarına cevap vermektedir. Dokuma, örme ve keçeleştirme doğal ya da yapay liflerin bir araya getirildiği uygulamaları ile tekstil üretim geleneği, küresel kültürleri bir araya getiren bir disiplin olarak varlığını ortaya koymaktadır. Lif (fiber) sanatlarını içeren çalışmalar artık pek çok sanatsal etkinlikte (sergi, bienal, fuar sergileri vb.) ilgiyle izlenmektedir. Tekstil üretim biçimleri "kadın" kimliği ile özdeşleştirilmiş olduğundan, sanat düzeyinde değer görebilmesi çok uzun yıllar uğraş gerektirmiştir. Ancak son yıllarda özellikle Avrupa'da ,tekstil ürünlerini bir araç olarak kullanmaya başlayan sanatçı sayısı artmıştır. Bu makalenin amacı; plastik kaygı taşıyan sanatçının farklı teknikler ve malzemeler ile sanatsal üretim yapabileceğine işaret etmektir. Today, fibrous materials, industrial or handmade, made from textile and its raw material which have met basic human needs for thousands years, provide many artists with creative production opportunities in an artistic sense. Thanks to different cultures' reflections in the world, textile appeal to artists' search for a wide range of techniques and methods. With weaving, knitting, and felting or practices whereby natural and artificial fibers are collectively used, textile production tradition exists as a discipline that draw global cultures together. Works which include fiber arts are being curiously viewed in many artistic activities such as art galleries, biennials, and art fairs. Because textile manufacturing styles are closely associated with "woman", it has taken a very long time for it to be valued in the artistic milieu. But in recent years, the number of artists who have started to use textile as a tool has increased, especially in Europe. The purpose of this paper is to indicate that artist suffering from "plastic" concern can render artistic production with different techniques and materials.