4046 Sayili “Özelleşti̇rme Uygulamalari Hakkinda Kanun”Un 20 a Maddesi̇ni̇n Türk Ti̇caret Kanunu’Nun İlgi̇li̇ Hükümleri̇ Karşisinda “Özel Kural” Sayilip Sayilmacaği Sorunu (original) (raw)

4046 Sayılı “Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun”un 20 A Maddesinin Türk Ticaret Kanunu’nun İlgili Hükümleri Karşısında “Özel Kural” Sayılıp Sayılmayacağı Sorunu

FSM İlmî Araştırmalar İnsan ve Toplum Bilimleri Dergisi, 2016

Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun'un 20 A maddesi, özelleştirme kapsamında, sermayesinin tamamı Devlet'e ait bazı şirketlerin çeşitli şekillerde bölünmeleri veya birleşmeleri hakkında hükümler sevk etmiştir. Bu hükümlerin Ticaret Kanunu'nun ticari şirketlerin bölünme ve birleşmelerine ilişkin hükümleri karşısında bir yönüyle "özel kanun", bir başka yönüyle "genel kanun" olduğu anlaşılmaktadır. Özellikle birleşen şirketlerin alacaklılarının korunması bağlamında Ticaret Kanunu daha ayrıntılı ve özel hükümler içerdiğinden, özelleştirme kapsamındaki olgulara da uygulanması gerekir. Buna karşılık, birleşme veya bölünme konusunda ilgili şirketlerin karar alma süreçlerinin yerine 4046 sayılı Kanun'la öngörülen idari kararların alınması yeterli sayılmalıdır. Makalede bu sorun, yoruma ilişkin genel kural ve ilkeler ışığında değerlendirilmiştir.

The Problem of Whether the Article 20 A of the Privatization Enforcement Code No. 4046 Is “Lex Specialis” in Comparison to the Relevant Articles of Turkish Commercial Code

2015

Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun’un 20 A maddesi, özelleştirme kapsamında, sermayesinin tamamı Devlet’e ait bazı şirketlerin çeşitli şekillerde bölünmeleri veya birleşmeleri hakkında hükümler sevk etmiştir. Bu hükümlerin Ticaret Kanunu’nun ticari şirketlerin bölünme ve birleşmelerine ilişkin hükümleri karşısında bir yönüyle “özel kanun”, bir başka yönüyle “genel kanun” olduğu anlaşılmaktadır. Özellikle birleşen şirketlerin alacaklılarının korunması bağlamında Ticaret Kanunu daha ayrıntılı ve özel hükümler içerdiğinden, özelleştirme kapsamındaki olgulara da uygulanması gerekir. Buna karşılık, birleşme veya bölünme konusunda ilgili şirketlerin karar alma süreçlerinin yerine 4046 sayılı Kanun’la öngörülen idari kararların alınması yeterli sayılmalıdır. Makalede bu sorun, yoruma ilişkin genel kural ve ilkeler ışığında değerlendirilmiştir

Mali̇ Kurallar: Türki̇ye Deki̇ Uygulamalar Üzeri̇ne Bi̇r Değerlendi̇rme

Journal of International Social Research

Keynesyen düşüncenin hakim olduğu, 1930'lu yıllarda ön plana çıkan takdiri maliye politikası uygulamaları, açık yanlısı politikaların bir sonucu olarak kamu harcamalarının zaman içinde artmasına neden olmuştur. Artan harcamalarla birlikte ortaya çıkan bütçe açıkları ve kamu borç yükü özellikle 1970'lerden sonra bir alternatif olarak kurallı maliye politikalarının tartışılmasına neden olmuştur. Mali disiplini sağlamak amacıyla mali performansın özet göstergeleri üzerine getirilen kısıtlamalar olarak tanımlanan mali kurallar, Türkiye'de IMF programları kapsamında ve çeşitli yasal düzenlemelerle örtük olarak uygulanmıştır. Özellikle 2000 yılı sonrası dönemde kamu yönetimindeki reform süreci kapsamında yapılan düzenlemeler ve sıkı mali disiplin temelinde şekillenen maliye politikası uygulamaları sonucu Türkiye'nin mali göstergelerinde önemli düzelmeler gerçekleşmiştir.

İdari̇ Yargilama Usûlü Kanunu’Na 24.06.2021 Tari̇h Ve 7329 Sayili Kanunla Eklenen 20/C Maddesi̇ Hükümleri̇ni̇n Değerlendi̇ri̇lmesi̇

Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2022

24.06.2021 tarihli ve 7329 sayılı Kanun’la 2577 sayılı İdari Yargılama Usûlü Kanunu (İYUK)’na 20/C maddesi eklenmiştir. Kanun yapım tekniği bakımından maddenin bir ek madde olarak düzenlenmesi gerekirdi. Bu tercih edilmezse, her fıkra hükmü Kanunda ilgili olduğu maddeye tek tek dâhil edilebilirdi. Maddede askeri hizmete ilişkin uyuşmazlıkların ilgili olduğu Milli Savunma Bakanlığı’ndaki kamu görevlileri, askerler ve askerlik yükümlüleri hakkında bazı istisnai hükümlere yer verilmiştir. Bu kişileri ilgilendiren askeri uyuşmazlıklarla ilgili davalarda dilekçeler en yakın âmire de verilebilecektir. İYUK m.3’tekilere ilâveten bu dilekçelerde sicil, sınıf ve rütbelerin yazılması zorunlu hâle getirilmiştir. Bu kurallardan daha önemlisi, mahkemeler savaşta yürütmeyi durdurma kararı veremeyecektir. Üstelik aynı yasak olağanüstü hallerde yapılan naklen atama işlemlerini de kapsamaktadır. Maddenin son fıkrasına göre, “Yüksek Askerî Şûranın terfi işlemleri ile kadrosuzluk nedeniyle emekliye ay...

DENİZ HUKUKUNDA TAŞIYANIN SORUMLULUĞUNUN SINIRLANDIRILMASINA İLİŞKİN 6762 SAYILI TÜRK TİCARET KANUNUNUN 1114.MADDESİNİN VE MADDEYE İLİŞKİN ÖRNEK YARGITAY KARARLARININ İNCELENMESİ VE 6102 SAYILI TÜRK TİCARET KANUNUNUN 1186.MADDESİ, MADDENİN OLUŞUMDA ETKİLİ ULUSLARARASI KONVANSİYONLAR

Taşıyan deniz yolu ile yük taşımayı taahhüt eden kimsedir. Taşıyan donatan olabileceği gibi, onun başkasının gemisini deniz ticaretinde kullanan kimse, yani gemi işletme müteahhidi olması da mümkündür. Fakat bunlar dışında denizde yük taşımayı taahhüt eden herhangi bir kimse de taşıyan sayılır . Ticaret Kanunu taşıyanın sorumluluğunu iki ayrı şekilde sınırlamıştır. Bunlardan ilki; 6762 sayılı TTK 1112.madde uyarınca yükün tamamen veya kısmen zıyaı yüzünden veya 1113. madde uyarınca yükün hasarı yüzünden 1061 ve 1062.maddeler gereğince tazminat verilmesinin gerektiği hâllerde malın piyasa değeri ile getirilen sınırlamadır. İkincisi ise; 1114.madde uyarınca koli veya parça başına miktar ile getirilen sınırlamadır . Çalışmamızda taşıyanın sorumluluğunun koli veya parça başına getirilen miktar ile sınırlandırılmasını ele alacağız. Bu sınırlamanın yer aldığı 6762 Sayılı Kanun’un 1114.maddesini inceledikten sonra, Yargıtay’ın 1114.madde üzerinden kurduğu kararları aktaracağız. Ardından 6102 Sayılı Kanun’da aynı sorumluluğun nasıl ele alındığını, 1186.maddenin uluslararası konvansiyonların bir yansıması olduğunu belirterek, çalışmamızı değerlendirme ile sonlandıracağız.

Türk Ti̇caret Kanunu’Nun 1264’ÜNCÜ Maddesi̇ni̇n Kapsami İle İlgi̇li̇ Yargitay Kararlari Ve Değerlendi̇ri̇lmesi̇

Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2003

Özel hukuka hakim olan sözleşme özgürlüğü ilkesi, sigorta hukukunda da kısmen geçerlidir. Fakat sigorta sözleşmelerinin güvene dayalı bir söz leşme olması, taraflardan sigorta ettirenin özel olarak korunması ilkesi nede niyle sözleşme özgürlüğü ilkesinin sigorta hukukunda mutlak olarak uygu lanmasına imkan yoktur. Bu sebeple devlet, sigorta sözleşmeleri alanına bir takım müdahalelerde bulunmaktadır. Sigorta sözleşmelerinde yer alan genel ve özel şartların tamamen serbest bir şekilde tayin edilmesi, sigortalı tarafın yeterince korunması düşüncesine ve kamu menfaatlerine aykırı bulunmuştur. Bu sebeple bazı hükümlere aykırı sözleşme şartları dolayısıyla bazen söz leşme batıl sayılmakta, bazen sadece o şart hükümsüz hale gelmekte, bazen de söz konusu sözleşme şartlan yerine kanun hükümleri uygulanmaktadır. TTK m. 1264'de bahsedilen emredici hükümler aynntılı bir şekilde ortaya konulmuştur.

6102 Sayili Türk Ti̇caret Kanunu’Nun Muhasebe Bi̇lgi̇ Si̇stemi̇ Uygulamalarina Geti̇rdi̇ği̇ Düzenlemeler

2013

Bilgi, işletmeler için yadsınamayacak ölçüde önem arz etmektedir. İşletmeler sahip oldukları ve kullanabildikleri bilgi ölçüsünde bulundukları pazarda üstün konuma ulaşabilmektedir. Günümüzde işletmeler gitgide karmaşıklaşan iş süreçleri ile başa çıkabilmek için bilgi sistemlerine ihtiyaç duymaktadırlar. Bilgi sistemleri arasında yer alan muhasebe bilgi sistemi ise, işletme içi ve dışı bilginin toplandığı, kaydedildiği, analiz edilip, raporlandığı sistemin temel öğelerinden birisi olarak önemli bir yere sahiptir. Muhasebe bilgi sistemine sahip işletmeler yasal mevzuat çerçevesinde ticari işlemlerini sürdürmektedirler. Türkiye'de faaliyet gösteren işletmelerin ticari faaliyetlerine ilişkin kayıt standartlarından bazıları, 1 Ocak 2013 tarihinden itibaren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu çerçevesinde yeniden düzenlenmiştir. Çalışma bu kapsamda ele alınarak, ticari işletmelerin defter tutma ve envanter oluşturması, açılış bilançosu ve yıl sonu tablolarını düzenlemesi, envanter verilerinin değerlemesi ve cezai sorumluluk konularına yer verilecektir.

Genel İşlem Koşullarında Saydamlık Kuralının, Bunun TBK m. 20 vd.’daki Görünümlerinin ve TTK m. 55 f. 1 f ile TBK m. 20 vd.’nın Birlikte Uygulanabilirliğinin Değerlendirilmesi

Genel İşlem Koşullarında Saydamlık Kuralının, Bunun TBK m. 20 vd.’daki Görünümlerinin ve TTK m. 55 f. 1 f ile TBK m. 20 vd.’nın Birlikte Uygulanabilirliğinin Değerlendirilmesi, 2018

Genel işlem koşulları birçok yararlı fonksiyonlar içermesi yanında kötüye kullanılma riski de taşır. Dürüstlük kuralına aykırı genel işlem koşulu kullanımının sözleşmeler hukuku yanında rekabet hukukuna ilişkin bir yönü bulunmaktadır. Bu bağlamda saydamlık kuralı da genel işlem koşulu hukukunun gelişimi sırasında yaşanan en önemli yenilik ve prensiplerinden biri olarak kabul edilmektedir. Bu makalede ilk olarak saydamlık kuralının tanımı, fonksiyonları aktarılacak. Daha sonra saydamlık kuralının TBK m. 20 vd.’daki anlamı değerlendirilecektir. Makalemizin son bölümünde ise ticari standart sözleşmelerde TTK m. 55 f. 1 f ile TBK m. 20 vd.’nın birlikte uygulanabilirliği değerlendirilecektir.