MARKALARIN KİŞİLİK ARKETİPLERİNİN ALGILANMASI ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA (original) (raw)
Related papers
2020
Modern ve Postmodern zamanlara bakıldığında üretim faaliyetlerinin büyümesi, teknolojik yeniliklerin artış göstermesi, ulaşım ve iletişimin kolaylaşması gibi unsurların işletmeler ve markaların rekabet ortamını ve pazar paylarını oldukça genişlettiği görülmektedir. Dolayısıyla markalar, rekabetin yoğun olduğu bu ortamda farklılaşma çabasına girmektedirler. Farklılaşmak ve hatırlanır olmak isteyen markalar kendilerine bir kişilik oluşturma hedefi taşımaktadırlar. Bunu gerçekleştirmenin yollarından biri de arketiplerden faydalanmaktır. Bu çalışmada, Koronavirüs (Covid-19) Pandemisi sürecinde markaların reklam çalışmalarında oluşturdukları kişiliklerin neler oldukları ve hangi arketiplerden yararlandıkları tespit edilmeye çalışılmıştır. Türkiye'nin en değerli markalarının bu süreç içerisinde vermiş oldukları tepkilerin ortaya çıkarılması, pandemi gibi olağanüstü durumlarda marka kişilik çalışmalarını ve stratejilerini ne şekilde oluşturduklarının tespit edilmesi, bu çalışmanın amaçlarını ortaya koymaktadır. Brand Finance (2020) raporu esas alınarak yürütülen çalışmada en değerli markaların pandemi sürecinde yapmış oldukları çalışmalarda belirli arketiplere yer verdikleri, aynı zamanda süreç öncesinde belirlemiş oldukları marka kişiliği, konumlandırma ve segmentasyon faaliyetlerine göre değişkenlikler gösterdiği saptanmıştır.
MARKA REKLAMLARINDA KULLANILAN KORKU ÇEKİCİLİĞİ ÜZERİNE NİTEL BİR ARAŞTIRMA
ÖZET Korku, genel olarak insanlar tarafından istenmeyen, sakınılan bir duygu olarak bilinmektedir. Ancak korkunun aynı zamanda bireyleri etkileyen, ilgilerini toplayan çekici bir unsur olduğu iletişimciler tarafından kısa sürede fark edildi. Korkunun sahip olduğu güçlü çekicilik etkisi, diğer iletişimciler gibi reklamcılar için de etkiyi artırmak ve yaratıcılığı güçlendirmek için faydalanılması gereken bir değer haline dönüştü. Tüketiciler üzerinde güçlü bir etki bırakmak isteyen, onların dikkatlerini çekerek, ilgilerini toplamak ve tercihlerini şekillendirmek isteyen markalar, zaman zaman korku duygusundan da yararlanmaktadırlar. Reklamveren olarak markalar, iletişimlerini reklamcılarla birlikte kurgularken buldukları yaratıcı fikri korku çekiciliğiyle bezeli bir şekilde kullanarak etkiyi artırma yoluna gitmektedirler. Bu çalışma markaların korku çekiciliği kullanımı üzerine odaklanmaktadır. Özellikle markaların reklamlarda kullandıkları korku çekiciliği üzerinden konunun ele alındığı bu çalışmada, evreni temsilen oluşturulan bir fokus gruba izletilen korku içerikli reklam filmleri üzerinden korku çekiliğinin kullanımı deneklerin bakış açısı ortaya konmaya çalışılmaktadır. Deneklere öncelikle reklam hakkında genel sorular sorulmuş ardından izletilen reklam filmlerinden sonra reklamlarda korku çekiciliğine yönelik sorulara verilen cevaplar kaydedilmiştir. Elde edilen veriler Nvivo 11 programı aracılığıyla analiz edilerek deneklerin reklama ve reklamda korku çekiciliğine yönelik düşünceleri tartışılmıştır. A QUALITATIVE RESEARCH ON THE FEAR APPEAL USED IN BRAND ADVERTISEMENTS ABSTRACT Fear is generally known as an unwanted, avoided feeling by people. However, it was noticed that it was an impressive and interesting element for human. With have strong appealing effects, fear has a value for advertisers like other communicators that needs to be exploited to increase effectiveness and reinforce to creativity. Brands that want to make a strong impression, impressive their attention and gather their information on the consumers, also benefit from fear appeal sometimes. As an advertiser, brands are preferred the way using the fear appeal for increasing the creative idea effects when designing their communications with advertisers.
Günümüzde şehirler turistleri, yetenekli iş gücünü, yatırımcıları, fabrikaları, işletmeleri kendilerine çekebilmek, şehirde yaşayanların sorunlarını anında çözümleyerek onları memnun edebilmek ve dışarıya göçleri engellemek için birbirleriyle kıyasıya rekabet içindedirler. Birbirleriyle rekabet edebilmelerinin, birinin diğerinin önüne geçebilmesinin, fark yaratmalarının yolu ise şehirlerin markalaşmasından geçmektedir. Aslında her şehir birbirinden ayırt edici özelliklere ve farklılıklara sahip olduğu için bir markadır, önemli olan bu ayırt edici noktaların farkına varılarak doğru noktalara dikkatin çekilmesi ve hedef kitledeki imajın olumlu olmasının sağlanmasıdır. Bir şehrin " imajı " hedef kitlenin o şehri algılama biçimi, " markası " o şehrin nasıl algılanmak istediği, " kimliği " ise o şehrin gerçekte ne olduğudur. Onun için şehrin hedef kitledeki imajının belirlenmesi, marka yaratma çabalarının ilk adımı olarak önemlidir. Bu çalışmada Sandıklı şehrinin markalaşma çabaları içinde Sandıklı'da yaşayanlar ve hayatının bir döneminde Sandıklı'da yaşamış Sandıklı'yı tanıyan kişiler tarafından şehir imajının belirlenerek, şehir kimliğine ve markalaşma sürecine katkı sağlaması amaçlanmıştır. Bu temel amaç doğrultusunda bir anket formu hazırlanmış ve hazırlanan anket formunu 183 Sandıklılının eksiksiz doldurması sağlanmıştır. Hedef kitleden elde edilen veriler frekans analizi ve varyans analizlerine tabi tutulmuştur. Analizler sonucunda Sandıklı'nın tanıtılmasında ve pazarlanmasında ilk önceliğin termal öğelere, daha sonra Sandıklı patatesi ve Yunus Emre'ye verilmesi gerektiği tespit edilmiştir. Katılımcıların demografik özelliklerine ve Sandıklı'da yaşayıp yaşamamalarına göre Sandıklı'yı algılamalarında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık görülmemiştir. Ayrıca örneklem çerçevesinde şehrin imajını olumlu geliştiren unsurlar ve olumsuz etkileyen unsurlar belirlenmiş ve önerilerde bulunulmuştur. Anahtar kelimeler: Marka Şehir, Şehir İmajı, Şehir Kimliği, Şehir Pazarlaması, Sandıklı GİRİŞ Ürün ve hizmetlerde olduğu gibi günümüzde şehirler de turistleri, yetenekli iş gücünü, yatırımcıları, fabrikaları, işletmeleri kendilerine çekebilmek, içinde yaşayanların sorunlarını anında çözümleyerek onları memnun edebilmek ve dışarıya göçleri engellemek için birbirleriyle kıyasıya rekabet içindedirler.Şehirlerin
MARKA VE SOSYAL SORUMLULUK: KİŞİSEL BAKIM MARKALARI ÖRNEĞİ
Ayşe SARITAŞ 2 ÖZ Bu çalışmada, öncelikle günümüzde marka kavramının önemine değinilerek pazarlama, tanıtım ve reklamla ilişkisi değerlendirilmiştir. Aynı zamanda birey-marka ilişkisi ve marka-toplum ilişkisi ele alınarak markaların sosyal sorumlulukla bağlantısına vurgu yapılmıştır. Günümüzde markaların başarıları sadece kar elde etmeleriyle ölçülmemektedir. Markaların arasındaki farkların azalmasıyla sosyal sorumluluk kampanyaları markaların birbirinden farklılaşmasını sağlayan önemli faktörlerden biri olmuştur. Sosyal sorumluluk anlayışının gelişimi tarihsel açıdan değerlendirilmiş ve günümüzde markaların yalnızca müşteriye değil, içinde bulunduğu topluma da sorumlu olduğu tespitine varılmıştır. Kişisel bakım ürünleri yaygın olarak kullanılmakla birlikte, içerdiği maddeler nedeniyle hem sağlığa hem de çevreye zararlı olmasıyla da daima gündemde kalmaktadır. Kullanıcılar kişisel bakım ürünleri satın alırken, tercihlerini daha sağlıklı ve daha doğal olan markalardan yana yapmaktadırlar. Bu markalar ise bu beklenti karşısında kendilerini daha sağlığa zararsız, çevreye duyarlı olarak konumlandırmaya çalışmaktadır. Bu bağlamda, bu çalışmada Fortune Dergisi'nin 2017 "Yılın En Büyük 500 Şirketi" sıralamasına giren kişisel bakım markları olan; Unilever, Procter&Gambe, Avon ve Estée Lauder markalarının sosyal sorumluluk kampanyaları, kampanya süresi, türü, işbirlikçileri ve uygulama alanı bağlamında incelenmiştir. Sosyal sorumluluk türleri kategorize edilirken Geoffrey P. Lantos'un ayrımı temel alınmıştır.
GÖRÜNÜMÜ TAKLİT EDEN MARKALARIN, ORİJİNAL MARKA İMAJINA ETKİSİ: HALO ETKİSİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA
2022
Halo etkisi beğenilen nesnelere karşı duyulan ve bilinçsiz olarak oluşturulan bir tür pozitif ön yargıdır. Bu ön yargı, ürünün dış görünüşü ile ilgisi olmayan diğer niteliklerini de olumlu etkiler. Dış görünüş; ürünün kalitesi, performansı, kullanım ömrü gibi fiziksel özellikleri dışındaki özelliklerini de pozitif yönde etkilemektedir. Lovemark diye adlandırılan, herkes tarafından sevilip, beğenilerek kullanılan, tüketiciler üzerinde marka sadakati oluşturmuş markaların dış görünüşünü kopyalayarak, marka imajını kendilerine transfer etmeye çalışan ve markanın sahip olduğu pazar payından pay almak isteyen taklit marka sayısı her geçen gün artmaktadır. Tüketici taklit markayı, orijinaline yakın bulduğu için tercih edebilmekte ve kopya ürünle yaşadığı deneyim sonucunda orijinal markanın imajı ile ilgili düşüncelerinde olumlu ya da olumsuz değişiklik olabilmektedir. Tüketici çetin pazar şartlarında çoğu zaman hangi ürünün taklit, hangisinin orijinal olduğunu fark etmeyedebilmektedir. Bu çalışma, halo etkisini açıklamaktadır ve görünümü taklit eden markanın tüketici üzerinde yarattığı orijinal markaya ait imaj kavramı üzerindeki etkisini açıklamayı amaçlamaktadır. Anahtar Kelimeler: Halo Etkisi, Marka İmajı, Taklit Marka, Orijinal Marka
REKLAM MÜZİĞİNDE KÜLTÜREL MOTİFLERİN KULLANIMI VE MARKA KİŞİLİĞİNİN SUNUMU
İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Hakemli …, 2012
Öz Reklam, insanın günlük yaşamının neredeyse her anına nüfuz etmiş bir olgudur. Reklamı oluşturan temel unsurlar, insanın algısını inşa eden duyular ile eşleşir. Reklamda görme duyusuna yönelik yazılar, şekiller, renkler, nesneler söz konusu iken, duyma duyusuna da sesler, müzik veya sessizlik hitap eder. Reklamda görsel öğeler de dikkate alınarak kullanılan reklam müziği; stratejik olarak ürünün, markanın, kurumun tanıtılmasına ve hatırlanmasına, uzun dönemde ise hedef kitlenin zihninde bir marka kişiliğinin oluşmasına yardımcı olur. Reklamın hitap ettiği hedef kitlenin kültürel anlamda sahip olduğu değerlerin, gelenek ve göreneklerin, reklamda görsel unsurların yanı sıra müzik olarak da formüle edilerek kullanılabildiği görülmektedir. Reklam müziğinde yer verilen bu kültürel motiflerin de markanın ve dolayısıyla da marka kişiliğinin sunumuna yardımcı olduğu ifadesinin doğruluğunu ortaya koymak üzere gerçekleştirilen bu çalışmada; Türk kültürü açısından önem taşıyan bir dönem olan Ramazan ayının içindeki üç haftada, televizyonda üç ulusal kanalda, izlenme oranlarının yüksek olduğu prime time saatleri içinde yayınlanan reklamlar arasından seçilen örneklem üzerinde bir içerik analizi yapılmıştır. 112 reklamdan 28 reklamda reklam müziğinde Türk müziğine özgü çalgılardan yararlanıldığı, bu etkileşimin reklamda 'samimi' bir marka kişiliğinin sunumuna yardımcı olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
BİR MARKANIN ALGILANMASINDA GRAFİK TASARIMIN ROLÜ
Tezi Hazırlayan: Esin SAKIZ Danışman: Prof. Dr. Güler ERTAN İSTANBUL, 2015 ii YEMİN METNİ Yüksek lisans tezi olarak sunduğum "BİR MARKANIN ALGILANMASINDA GRAFİK TASARIMIN ROLÜ" başlıklı bu çalışmanın, bilimsel ahlak ve geleneklere uygun şekilde tarafımdan yazıldığını, yararlandığım eserlerin tamamının kaynaklarda gösterildiğini ve çalışmanın içinde kullanıldıkları her yerde bunlara atıf yapıldığını belirtir ve bunu onurumla doğrularım. Esin SAKIZ iii ÖZET BİR MARKANIN ALGILANMASINDA GRAFİK TASARIMIN ROLÜ Esin SAKIZ Temmuz, 2015 Tasarım, günümüzde hemen her alanda yer edinmiş önemli bir olgudur ve bir çok dalda ele alınmıştır. Grafik tasarım da, bunun bir boyutudur. Grafik tasarım, bir çok alanda etkili olmuş ve disiplinlerarası bir unsur haline gelmiştir. Özellikle günümüzde artmış olan rekabet ortamında önemli bir yere sahip olan grafik tasarım, bir firma veya markanın tanınırlığı ve algılanması konusunda da oldukça önemlidir. Bu çalışmada, oldukça kapsamlı bir konu olan marka ve markayla ilişkili kavramlar araştırılarak, son bölümde derinlemesine görüşme yöntemi ile farklı mecralarda bir markanın algılanmasında, tasarım unsurlarının ve grafik tasarımın rolü incelenmiştir. Çalışmanın araştırma kısmında, soru cevap uygulamasına yer verilerek derinlemesine görüşme ile şirketlerin ve farklı mecraların uygulamada neleri neden yaptığı irdelenecektir.