Ödemeler Bilançosunda Ekonomik Krizlerin Yol Açtığı Yapısal Kırılmalar: Türkiye Örneği (1998-2010) (original) (raw)
Related papers
Türkiye Ekonomisinin Yapısal Sorunları, Finansal Kırılganlıklar ve Kriz Dinamikleri
Mülkiye Dergisi, 2019
Türkiye ekonomisi 2018 ortalarında bir döviz krizi ile karşı karşıya kalmış, ekonomi yavaşlamaya, enflasyon hızla artmaya ve borç ödemelerinde yaşanan sorunlar yoğunlaşmaya başlamıştır. Bu makalede, yaşanan bu gelişmelerin, 2000'li yıllarda Türkiye ekonomisine hâkim olan dış sermaye girişlerine bağımlı, borç artışına dayanan, inşaat odaklı büyüme modelinin yapısal bir krizi olduğu öne sürülecek, Türkiye ekonomisinin dış sermaye girişlerine bağımlı yapısı tartışıldıktan sonra, borç artışı ve inşaat odaklı büyüme tercihleri incelenecektir. 2000'li yıllar boyunca dış sermaye girişlerinde yaşanan artışla birlikte ekonominin ani duruş veya çıkışlara karşı kırılganlığını daha da artmıştır. Özel sektörün toplam dış borcundaki artış, hem bankacılık sektörünü hem de finansal olmayan işletmeleri döviz kurlarındaki oynamalara karşı kırılgan hale getirirken yurtiçi borçluluk oranlarındaki artış da ekonomik büyümenin faiz oranları ve kredi genişlemesindeki değişimlere oldukça duyarlı olmasına yol açmıştır. Türk lirasının reel olarak uzun süre değerli seyretmesi, üretimde ithal ara malı kullanımını arttırarak 2000'li yıllarda büyümenin yüksek cari açıklarla birlikte gerçekleşmesine neden olmuştur. Dolayısıyla dış sermaye girişlerine bağımlı, borç artışına dayanan, inşaat odaklı büyüme modeli iç ve dış şartlar olumlu olduğunda ekonomik büyüme yaratırken zaman içerisinde ekonomideki kırılganlıkları arttırmış ve ekonomik istikrarsızlığa zemin hazırlamıştır. Bu şartlar altında ortaya çıkan döviz ve borç krizi sonrası ekonominin seyrinin ana belirleyicisi küresel likidite şartlarındaki gelişmeler olacaktır.
Türkiye Ekonomisinde Krizler, Ekonomik Kırılganlık ve Yapısal Reformlar
Economics Literature, 2020
Today, globalization has gained a different dimension, and with the increase of financial liberalization, internal economic turmoil has become to affect all economies regardless of geographical boundaries. This situation causes economies to remain vulnerable to external shocks and to be dragged into crises. The fact that economies were dragged into crisis due to internal and external shocks and could not recover in a short time brought the concept of fragility to the agenda. This study highlights the relationship between the crisis and the fragility, examines the Turkish economy's crisis and its fragile structure that led to the crisis, then assesses the structural reforms needed to improve its resilience.
Anadolu 2. Uluslararası Sosyal Bilimler Kongresi, 2019
Bu çalışmanın amacı, 1974-2017 dönemine ilişkin yıllık verileri kullanarak Türkiye’de doğrudan yabancı sermaye yatırımları ile ekonomik büyüme arasındaki kısa ve uzun dönemli dinamik ilişkilerin araştırılmasıdır. Bu bağlamda, çalışmada doğrudan yabancı sermaye yatırımları, Dünya Bankası veri tabanından elde edilen doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının Gayrisafi Yurtiçi Hasıla’ya oranı ve 2010 baz yıl olmak üzere sabit fiyatlarla ABD doları cinsinden Gayrisafi Yurtiçi Hasıla değişkenleri kullanılarak, 2010 yılının baz yıl olduğu sabit fiyatlarla ABD doları cinsinden hesaplanırken, ekonomik büyümeyi temsilen yine Dünya Bankası veri tabanından elde edilen 2010 baz yıl olmak üzere sabit fiyatlarla ABD doları cinsinden kişi başı Gayri Safi Yurtiçi Hasıla değişkeni kullanılmıştır. Çalışmada doğrudan yabancı sermaye yatırımları ile ekonomik büyüme arasındaki olası ilişkilerin belirlenmesi amacı ile iki aşamalı bir yöntem izlenmiştir. Birinci aşamada değişkenlerin durağanlık özellikleri Genişletilmiş Dickey Fuller (ADF), Phillips-Perron (PP) ve Kwiatkowski–Phillips–Schmidt–Shin (KPSS) geleneksel birim kök testlerinin yanı sıra , iki yapısal kırılmaya izin veren Lee ve Strazizich (2003) (LS) birim kök testleri ile belirlenmiştir. Birim kök testi sonuçları değişkenlerin farklı durağanlık derecelerine sahip olduklarını ortaya koyduğundan, çalışmanın ikinci aşamasında doğrudan yabancı sermaye yatırımları ile ekonomik büyüme değişkenleri arasındaki dinamik ilişkiler ARDL sınır testi yöntemi kullanılarak araştırılmıştır. ARDL sınır testi sonuçları 1974-2017 dönemi için Türkiye’de doğrudan yabancı sermaye yatırımları ve ekonomik büyüme değişkenleri arasında bir eş bütünleşme ilişkisi bulunduğunu ortaya koymuştur. ARDL sınır testi uzun dönem modeli bulgularına göre ekonomik büyümede meydana gelecek %1’lik bir değişim doğrudan yabancı sermaye yatırımlarında ters yönde %6,07 oranında bir değişime yol açmaktadır. Ayrıca, ARDL sınır testi hata düzeltme modeli çerçevesinde hata düzeltme teriminin bir dönem gecikmeli değerine ilişkin katsayı (-0.69 ) beklendiği gibi negatif işaretli ve istatistiksel olarak anlamlıdır. Bu çerçevede, modelde meydana gelen dengeden sapmaların %69’unun bir dönem içerisinde giderildiği bulgusuna ulaşılmıştır.
Türkiye’de Yapısal Kırılmalar Altında Yolsuzluk - Ekonomik Büyüme İlişkisi
Ekonomik büyümeyi etkileyen birçok faktör bulunmakla beraber bu çalışmada “Yolsuzluk – Ekonomik Büyüme” ilişkisi analiz edilmiştir. Yolsuzluk üzerine yapılan çalışmalarda yolsuzluğun ekonomik büyümeyi olumlu etkilediğini savunan görüşlerin yanı sıra olumsuz etkilediği görüşü de savunulmaktadır. Türkiye için, 1985:01- 2012:11 dönemi aylık verileri kullanılarak sonuçlar elde edilmiştir. Yapısal kırılmaları da dikkate alan Zivot-Andrews birim kök, Gregory-Hansen eşbütünleşme ve Toda-Yamamoto nedensellik testleri uygulanarak elde edilen bulgulara göre değişkenler arasında eşbütünleşme ilişkisi bulunmadığı, ancak ekonomik büyümeden yolsuzluklara doğru ve tek yönlü nedensellik ilişkisi bulunduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Yapısal Kırılmalar Altında Satın Alma Gücü Paritesinin Geçerliliği: Türkiye Örneği
Ülkeler arası nominal döviz kuru ve fiyatlar düzeyini dikkate alarak bir ülke para biriminin satın alma gücünün diğer bir ülkenin satın alma gücüne oranlayarak hesaplanan satın alma gücü paritesine (SAGP) göre, iki farklı ülke para biriminin birbirleri cinsinden değeri ve fiyatlar genel seviyesi oranının eşit olması durumunda bir ülkenin para birimi, yabancı bir ülkede aynı satın alma gücüne sahip olmaktadır. Buradan hareketle, satın alma gücü paritesinin geçerli olması durumunda, ülkeler arasındaki fiyat düzeyi değişimleri, nominal döviz kurundaki değişimle deflate edildiğinde fiyat düzeyinin başlangıçtaki değeri alması beklenir. Sonuç olarak reel döviz kurunun sabit bir ortalama düzeyinde hareket etmesini gerektiren bu durumun analizi döviz kurunun birim kök yapısının araştırılması ile gerçekleştirilmektedir. Ancak döviz kurunda meydana gelen kısa vadeli şoklar ve yapısal kırılmalar, döviz kurlarının uzun vadeli denge değerinden sapmaları beraberinde getirebilmektedir. Bu nedenle çalışmada hem geleneksel birim kök testleri (ADF, PP ve KPSS) hem de yapısal kırılmalı kırılmalı (ZivotAndrews, Lee-Strazicich) birim kök testleri kullanılarak Türkiye’de satın alma gücü paritesinin geçerli olup olmadığı sınanmıştır. 2003 ile 2016 yılları arasını kapsayan aylık veriler kullanılarak gerçekleştirilen analiz sonucunda satın alma gücü paritesinin Tükiye’de geçersiz olduğu belirlenmiştir.
Yapısal Kırılmalarla Birlikte Türkiye’de Kamu Harcamaları ve Ekonomik Büyüme İlişkisinin Analizi
Maliye Dergisi, 2017
1900’lü yıllardan sonra hükümetlerin ekonomi üzerindeki rolü ampirik olarak Wagner ve Keynes hipotezleri ile test edilmiştir. Bu çalışmada, ekonomik büyüme ve kamu harcamaları arasındaki ilişkiler Türkiye için 1960-2015 döneminde yapısal kırılmalı eş-bütünleşme testi ile incelenmiştir. Maki eşbütünleşme testi, FMOLS, DOLS ve hata düzeltme modelleri sonucunda hem mikro hem de makroekonomik düzeyde kamu harcamalarından ekonomik büyümeye doğru tek yönlü bir nedensellik ilişkisinin hem uzun hem de kısa dönemde var olduğu belirlenmiştir. Çalışmanın sonuçları güçlü bir şekilde Keynes hipotezini desteklemektedir. Bu nedenle, kamu harcamaları, Türkiye ekonomisinde önemli bir role sahiptir.
Yapısal Kırılmalar Altında Türkiye’de Ekonomik Büyüme ve Petrol Tüketimi Arasındaki İlişki
Yönetim ve Ekonomi: Celal Bayar Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 2017
There is a linear relationship between the development level of a country and its energy consumption. Based on a comprehensive literature review, the authors of the study find that there is a lack of research incorporating the role of structural breaks spanning 2015 and 2016 for Turkey. The purpose of this study is to investigate the relationship between economic growth and petroleum consumption in Turkey under structural breaks through econometric analyses based on a 1980-2016 data set. The findings of the study point to a long-term relationship between the research variables. Toda-Yamamoto causality test is conducted and the analysis reveals a unidirectional causality running from petroleum consumption to economic growth.
Yapısal Kırılmalar Altında Türkiye’de Enerji Tüketiminin Ekonomik Büyüme Üzerindeki Etkileri
Anemon Muş Alparslan Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi
Bu çalışmada, Türkiye'de ekonomik büyüme ile enerji tüketimi arasındaki ilişki, 1980-2013 dönemi için yapısal kırılmaları dikkate alan birim kök ve eşbütünleşme testleri ile incelenmektedir. Ele alınan değişkenler arasındaki ilişkinin yönü ve büyüklüğünü araştırmak üzere Gregory-Hansen eşbütünleşme ile hata düzeltme modeli ve uzun dönem katsayılarının tahmini için ise DOLS, FMOLS ve CCR analizleri uygulanmaktadır. Analiz sonucunda, enerji tüketimi ile ekonomik büyüme arasında uzun dönemde pozitif ve istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki tespit edilmektedir. Ayrıca, hata terimi katsayısının negatif ve istatistiki olarak anlamlı çıkması, değişkenler arasında kısa dönemde oluşan dengesizliğin uzun dönemde ortadan kalktığını göstermektedir.
Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler Alanında Yeni Trendler III, 2022
Bu çalışmada, gelir ve askeri harcamalar ilişkisi Pakistan örneği için, 1960-2022 dönemine ilişkin yıllık veriler kullanılarak, sınır testi yaklaşımı yardımı ile incelenmiştir. Sınır testi bulguları, askeri harcamalar ve gelir arasında gerek kısa gerek ise uzun dönemde dinamik ve istatistiki olarak anlamlı bir ilişki bulunduğunu ortaya koymuştur. Söz konusu bulgular kapsamında, uzun dönemde askeri harcamalar ve gelir arasındaki negatif bir ilişki bulunduğu gözlemlenmiştir. Bunun yanı sıra, yine uzun dönemde, askeri harcamaların karesi ile gelir arasında pozitif bir ilişki tespit edilmiştir. Bu bulgular ışığında, Pakistan örneği için, askeri harcamalar ve gelir arasında, Kuznets Eğrisi analizi çerçevesinde, dönüm noktasının 51.44 ABD doları olduğu U biçimli bir uzun dönemli ilişki bulunduğu sonucuna varılmıştır. Çalışmada elde edilen bulgular, Pakistan için ekonomik büyüme politikaları tasarlanırken, savunma politikalarının ve bu bağlamda özellikle kişi başı askeri harcamaların dikkate alınması gerektiğini göstermiştir. Diğer yandan, savunma politikaları belirlenirken, Pakistanlı politika yapıcıların, sabit fiyatlarla kişi başı 51.44 ABD dolarının altındaki askeri harcama düzeyinin kişi başı geliri azaltacağını; buna karşın, kişi başı 51.44 ABD dolarının üzerindeki askeri harcama düzeyinin ise kişi başı gelir bağlamında ekonomik büyümeyi hızlandıracağını akılda tutmalarında fayda bulunduğu tespit edilmiştir. Dahası, hata düzeltme teriminin bir dönem gecikmeli değerinin katsayısının, γ_(t-1)=-0.06 gibi göreli olarak zayıf bir uzun dönem dengesine dönüş mekanizmasına işaret eden bir değerde bulunması, askeri harcama ve ekonomik büyüme politikalarından sorumlu Pakistanlı yetkililerin, askeri harcama ve gelir arasındaki uzun dönemli dengenin sürdürülebilir olması için çok daha dikkatli olmaları gerektiğine işaret etmektedir.