Dershanelerin Kapatılması Bağlamında AKP - Gülen Çıkar Çatışması ve Güç İlişkileri (original) (raw)
Related papers
Dershane Tartışması: AK Parti İktidarı ve Gülen Hareketi Arasındaki Uyuşmazlığa Dair Haber Söylemi
Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2014
AK Parti iktidarının dershanelerin kapatılarak özel okula dönüşmesi ya da tamamen kapatılmasının yolunu açacak yasa hazırlığına girmesi, Türkiye'de yoğun tartışmaların yaşanmasına neden olmuştur. Gündemden uzun süre düşmeyen tartışmalar AK Parti ile Gülen Cemaati arasında huzursuzluğa yol açmış, konu eğitim meselesi olmaktan çıkarılarak AK Parti ile Cemaat arasında iktidar/güç mücadelesi haline dönüştürülmüştür. Bu sürecin gazete haberlerinde nasıl yer bulduğunu konu alan bu çalışmanın amacı, dershanelerin kapatılması gündeminin arka planındaki AK Parti ile Gülen Cemaati arasındaki gerilimin yansımalarını ele almaktır. Teun Van Dijk'in eleştirel söylem çözümlemesi yönteminden yararlanılarak haberlerin analiz edildiği bu makalede, söz konusu gazetelerde haberlerin ne şekilde yer aldığı, neden sonuç bağlantıları kurularak, karşılaştırmalı olarak irdelenmiştir. Sabah, Zaman, Taraf, Hürriyet ve Cumhuriyet gazeteleri incelenip, 15 Kasım-4 Aralık 2013 tarihlerinde yer alan dershanelerin kapatılma kararına ilişkin haberler analiz edilmiştir. Çözümlemenin eksiksiz biçimde yapılabilmesi için konuyla ilgili gazetelerdeki bazı fotoğraflar göstergebilimsel çözümlemeye tabi tutulmuş ve özellikle Roland Barthes'ın düz anlam-yan anlam kavramsallaştırmalarından da yola çıkarak yorumlanmıştır.
SUIFD30_DİN EĞİTİMİ AÇISINDAN BABA-OĞUL İLİŞKİSİ, EYÜP KİRPİTÇİ
Aile içerisinde annenin ve babanın birbirinden farklı rolleri bulunduğu gibi, ikisinin birlikte üstlendikleri ortak rolleri de vardır. Bunların tümü çocuğu etkilemekte ve onun kişiliğini şekillendirmektedir. Bunlardan hangisi daha önemlidir, gereklidir, diye sorulsa, genel olarak annenin rolü önemlidir denilebilir. Ama babanın da yeri doldurulması mümkün olmayan özellikleri vardır. Dolayısıyla bu soruya net bir cevap vermek mümkün değildir. Bu soruya doğru cevap verilebilmesi için çocuğun cinsiyetinin bilinmesi zorunludur. Çünkü ebeveynin aile içerisindeki en önemli rolü, çocuklar için bir model olmalarıdır. Kız çocuklar anneyi, erkek çocuklar ise babayı model alırlar. Baba figürü eksikliği olan bir erkek çocuğu ve anne figürü eksikliği olan bir kız çocuğunun, sağlıklı bir gelişim göstereceğini düşünmek güçtür. Bu sebeple erkek çocuğunun bulunduğu ailede babanın, kız çocuğunun olduğu ailede annenin, her iki cinsiyetten çocuğun olduğu ailede ise hem annenin, hem de babanın rolü önemlidir.
LİSE ÖĞRENCİLERİNİN AKRAN İLİŞKİLERİ ALGILARI İLE OKULA İLİŞKİN TUTUMLARI ARASINDAKİ İLİŞKİ
Özet Bu araştırmanın amacı lise öğrencilerinin okula ilişkin tutumları ve akran ilişkilerine yönelik görüşleri arasındaki ilişkiyi belirlemektir. İlişkisel tarama modelinde yürütülen araştırmanın çalışma evrenini 2015-2016 eğitim öğretim yılında Düzce ili, Akçakoca ilçesindeki Anadolu ve meslek lisesine devam eden 400 öğrenci oluşturmaktadır. Araştırmada veri toplama aracı olarak Okula İlişkin Tutum Ölçeği ve Akran İlişkileri Ölçeği kullanılmıştır. Araştırma verilerinin analizinde ortalama, standart sapma ve korelasyon analizi yapılmıştır. Araştırma sonucunda öğrencilerin akran ilişkileri algılarının orta düzeyde, okula ilişkin tutumlarının ise düşük düzeyde olduğu tespit edilmiştir. Lise öğrencilerinin akran ilişkileri algısı ile okula ilişkin tutumlara yönelik görüşleri arasında negatif yönlü, düşük düzeyde ve anlamlı ilişki ortaya çıkmıştır. Abstract The purpose of this study is to define the relation between high school students' attitudes about school and their opinions about peer relations. The sample of the study was figured with relational survey model and it was carried out at Anatolian and Vocational high schools in Akçakoca district in Düzce province. Study group consists of 358 students who are volunteers. Research data were collected via " School Attitude Scale " and " Friendship Qualities Scale ". On data analysis, mean, standard deviation and correlation analysis were used. According to the results of the study, it has been confirmed that students' attitudes about school are at low level, friendship qualities levels are at medium-level and also there is a negative directional and meaningful relation at a low-level between high school students' attitudes about school and their opinions about peer relations. GİRİŞ Bir toplumun kalkınmasında en belirleyici rolü oynayan eğitim sadece içinde bulunduğu zamanı etkilemekle kalmamakta, geçmişi geleceğe ışık tutar hale getirerek toplumu refahı için yarınlara hazırlamaktadır. Nitekim eğitim, çağın şartlarına uyum sağladığı ölçüde kabul görüp amacına ulaşmaktadır. Bu durum karmaşıklıktan uzak, anlaşılır ve kabul edilebilir bir eğitim için, eğitim sürecinin uygulama alanı olan okulların değişmesi gerekliliğini beraberinde getirmektedir ki; değişimin etkisi altında olan öğrencilere ulaşabilmek mümkün olsun. Çünkü değişimin en önemli göstergesi olan 21. yüzyıl öğrencisi olan kristal çocuklar, eskimeye yüz tutmuş
Eğitim İsteği: Açık ve Örtük Program Bağlamında Bir İnceleme
İlköğretim Online, 2017
Eğitim isteği (educational aspiration) kavramı, eğitimden beklentiler ve eğitime verilen anlam; motivasyon, bireylerin akademik başarıları, okula devam/ devamsızlıkları, okul terki gibi konular ile yakından ilişkilidir ve bireylerin içinde bulundukları sosyo-ekonomik konum ile de organik bir bağa sahiptir. Eğitim isteği bireylerin daha yüksek kademelerdeki okullara devam etme isteğini işaret etmektedir. Bu çalışmanın temel amacı "eğitim isteği" kavramını Türkçe alanyazına kazandırmak ve bu kavram ile ilgili araştırmaları ekolojik kuram çerçevesinde derlemektir. Bu bağlamda, mikrosistem, mezosistem, makrosistem ve kronosistem içerisinde eğitim isteği kavramının nasıl ele alınabileceği ve ilgili araştırmalar özetlenmiştir. "Eğitim isteği" kavramı uluslararası alanyazında; eğitim programları, eğitim sosyolojisi, eğitim ekonomisi, eğitim politikaları, halk sağlığı, eğitim psikolojisi ve rehberlik gibi pek çok alanda disipliner ve disiplinler arası şekilde incelenmektedir. Bununla birlikte, eğitim isteği ve örtük program ilişkisi üzerinde odaklanan çalışmaların daha çok kuramsal düzeyde olduğu, Bourdieu'nun kültürel kapital ve habitus kavramları çerçevesinde analizlere dayandığı görülmektedir. Bu çalışma ile kavramın niteliği ve boyutları, farklı alanlar ile ilişkileri ortaya konmaya çalışılacaktır.
Turkish Studies TOPLUM BAĞLAMINDA DİN-KÜLTÜR ETKİLEŞİMİ
ÖZET Bu çalışma, din ile kültürün toplumsal zeminde cereyan eden karşılıklı ilişkilerini konu edinmektedir. Çalışmanın amacı, toplumsal hayatta onsuz olunamayacak bir boyut olan kültür ile yine onsuz olunamayacak bir inanç ve hayat tarzı olan din arasındaki etkileşimi sosyolojik bakış açısıyla anlamak ve anlamlandırmaktır. Araştırmada, toplumsal düzlemde kültür-din etkileşimi olgusu, özsel-işlevsel yaklaşımla kültür ile din hakkındaki çalışmalardan yararlanılarak ele alınmaktadır. En karmaşık antropolojik, etnolojik, folklorik, sosyolojik vs. kavramlardan biri olan kültürün çok farklı tanımları yapılmış ve yapılmaktadır. Aslına bakılırsa, toplumda üretilen her türlü insanî ürün olarak kültür, toplumsal hayatın en önemli veçhelerinden biridir. Bir dizi toplumsal süreçlerin bileşkesi olan kültür, toplumsal hayatta karmaşık bir semboller ve kavramlar bütünü olarak anlaşılabilir. Kültürün sembolik yönü, toplumun onun anlamlar dünyası, inanç dünyası ve din ile etkileşiminde de kendini gösteren çok önemli bir yöndür. Sembolik boyut, kültürle dinin etkileşim zeminidir. Dini de sembol boyutunu görmeden anlamak mümkün değildir; zira dinî inanç, düşünce ve pratikler, toplumsal hayatta sembollerle ortak nokta haline gelir, kuşaktan kuşağa aktarılır, insanın iç dünyası ve hayatında, kolektif ruh, bilinç, bellek ve yaşamda derinleşir, kalıcı hale gelir. Toplumun kutsalla iletişim kurması, kutsala yönelmesi, kutsala yönelimini toplumsal zeminde ortaya koymasında yine dindeki sembolizm veya semboller sistemi zorunludur. Kültür-din etkileşiminden bahsedildiğine göre din ile kültür toplumsal hayatta iki ayrı varlığa sahip demektir. Bu çerçevede toplumda din kültürü, kültür de dini çeşitli biçimlerde ve farklı etkenlerle etki altına alır. Din-kültür ilişkileri, bazen ahenk ve uyum, bazen de şiddet, çatışma ve uyumsuzluk içinde gerçeklik bulur.
Kamu Politikası Oluşturma Sürecinde Güç ve Güç İlişkileri
Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi , 2024
Hayatımız boyunca kendileriyle doğrudan ilgili olmayan kişiler üzerinde bile etki ve sonuçları olan birçok alandaki kamu politikalarından etkileniriz. Politika oluşumu sürecindeki güç konusuna odaklanmak kamu politikalarının oluşumunu kavramamıza yardımcı olur. Gündem oluşturmada toplumdaki güç odaklarının önemli bir rolü vardır. Bu çerçevede gündemi kimin oluşturacağı, gücün nerede yoğunlaştığına bağlıdır. Bu makale, güç ve güç ilişkileriyle ilgili temel yaklaşımları incelemekte ve bu yaklaşımların kamu politikalarının oluşumunu nasıl etkilediğini analiz etmektedir. Bu çalışma, plüralist (çoğulcu) ve elitist (seçkinci) modelleri ile Gaventa'nın güç yaklaşımını ele almakta ve Kingdon'un analizinde çıkarları ve çıkarların rolünü nasıl ele aldığını tartışmaktadır. Son olarak, bu çalışma Gaventa'nın güç tipolojisini Kingdon'un politika süreci yaklaşımına uygulamakta ve hangi unsurun dışarıda kaldığını belirlemektedir.
Hacettepe University Journal of Education
Araştırmanın amacı, örgütsel güç oyunları ve örgütsel muhalefet arasındaki ilişkiyi öğretmenlerin görüşleri doğrultusunda incelemektir. Çalışmada nicel araştırma yönetimi kullanılmıştır. Araştırma ilişkisel tarama modelinde desenlenmiştir. Araştırmada, öğretmenlerin örgütsel güç oyunu ve örgütsel muhalefet algılarını tespit etmek amacıyla öğretmenlere "Güç Oyunu Algı Ölçeği" ve "Örgütsel Muhalefet Ölçeği" uygulanmıştır. Elde edilen veriler doğrultusunda ilköğretim ve ortaöğretim kurumlarında görev yapan öğretmenlerin örgütsel güç oyunları ve örgütsel muhalefet davranışlarına yönelik betimsel istatistik yapılmış, aynı zamanda örgütsel güç oyunu algıları ile örgütsel muhalefet davranışları arasındaki ilişki incelenmiştir. Araştırmada ilişkisel araştırma deseni kullanılmıştır. Araştırma verilerinin analizinde, betimsel istatistikler, t-testi, ANOVA ve Pearson analizlerinden yararlanılmıştır. Öğretmenlerin güç oyunlarına ilişkin görüşlerinin, sıklıkla İttifak Kurma Oyunu", "Stratejik Aday Oyunu" ve "İmparatorluk Kurma Oyunu" boyutlarında; , nadiren "Islık Çalma Oyunu", "Direnme Oyunu" ve "Genç Türkler Oyunu" boyutlarında yer aldığı görülmektedir. Örgütsel muhalefet bağlamında ise "Açık Muhalefet", "Gizli Muhalefet" davranışlarına göre daha sık görülmektedir. Örgütsel güç oyunları ve örgütsel muhalefet değişkenleri arasındaki ilişkiye bakıldığında; örgütsel güç oyunları ile örgütsel muhalefet arasında pozitif yönlü düşük seviyeli bir ilişki tespit edilmiştir. Güç oyunları ile örgütsel muhalefetin birbirleri ile ilişkili kavramlar olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
GEZİ EYLEMCİLERİ ARASINDAKİ Y KUŞAĞININ DİN ALGISI
ÖZET Toplumsal bütünlüğü koruma ve süreklilik için ne yapılması gerektiğini anlamak adına yapılan çalışmalar ve atılan adımlar hem sosyolojiye hem de din sosyolojisine olan ihtiyacı artırmaktadır. Sosyolojinin ve din sosyolojisinin gerek toplumsal hareketler, kuşaklar, kuşak çatışmaları, sosyal medya etkileri ve gerekse sosyal bir kurum olan din ve manevi değerlerin etkileri konusunda sunduğu verileri, toplumu oluşturan tüm sosyal üyelere yardımcı olmaktadır. Eski kuşakla yeni kuşak arasındaki mesafenin seviyesi nedir, yeni kuşağın din algılaması toplumsal yapı için bir tehdit midir, yeni kuşak olan Y Kuşağına nasıl bakmalıdır, Y Kuşağının din algısına etki eden faktörler nelerdir? Gibi soruların cevapları için yapılan her nevi çalışma, sosyal kurumların gelecek dizaynı ve şu anki durumları için yapılacak olan düzenlemelere etki edebilecektir. Kuşak olgusu her dönemde görülen bir olgu olmakla birlikte kuşaklar arası mesafe değişkenlik göstermektedir. Buna bağlı olarak toplumu ayakta tutan sosyal kurumlar da değişimin kaçınılmaz hedefi haline gelmektedir. Sosyal kurumların yeni durumlara adapte olabilme ve onlara etki edebilme güçleri, yeni durumları sağlıklı analiz edebilme ve bunu fonksiyonel hale getirebilmelerine bağlı olmaktadır. Sosyal kurumların hızlı teknolojik gelişme ve birçok diğer sebep yüzünden değişime ayak uyduramaması ve yeni nesle rehber olucu fonksiyonunu yitirmesi, toplum için cevher özelliği taşıyan gençlerin yine aynı toplum için, o toplumu ayakta tutan sütunların zarar görmesi anlamına gelebilir. Bu yüzden yeni nesil olan Y Kuşağının din ve değer algısını anlamak, değerler konusundaki davranış ve tutumlarının altında yatan sebepleri anlamayı kolaylaştırabilir, eksik yanlarından hareketle atılması gereken adımlar hakkında ipuçları verebilir.