Müze Uzmanlarının Müzelerin Eğitimdeki Rolü Hakkındaki Görüşlerinin İncelenmesi (original) (raw)

Müzelerin Eğitimsel İşlevine ve Kullanımına İlişkin Müze Uzmanlarının Görüşleri

Anadolu, binlerce yıldan bu yana onlarca uygarlığa ev sahipliği yapmış ve günümüzde birçok ülkenin sahip olmadığı eşsiz bir tarihi ve kültürel mirası bünyesinde barındırmaktadır. Ünlü tarihçi Heredot’un “gök kubbenin altındaki en güzel coğrafya yeryüzünün en güzel iklimine sahip” olarak tanımladığı ülkemiz coğrafyasında Türk müzeciliğinin ilk izleri, Selçuklu Dönemi’nde (13.yy) eski Konya’nın bulunduğu höyüğü çevreleyen sur duvarlarının etrafına çeşitli dönemlere ait eserlerin nizami bir şekilde dizilmesi ile karşımıza çıkmaktadır (Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü, 2017). Ülkemizde gerçek anlamda ilk müzecilik faaliyeti ise 1846 yılında Fethi Ahmet Paşa tarafından İstanbul’da Aya İrini Kilisesi’nde toplanan ve günümüzde İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nin de temelini oluşturan Mecma-ı Âsâr-ı Atika (Eski Eserler Koleksiyonu) ile başlamıştır. Bu koleksiyonun geliştirilmesiyle 1869 yılında Müze-i Hûmâyun adıyla Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk müzesi kurulmuş ve 1881 yılında bu müzenin başına Osman Hamdi Bey’in getirilmesiyle birlikte Türk müzeciliğinde yeni bir dönem başlamıştır. Başlangıçta ülkemizdeki eserlerin yurtdışına kaçırılmasını engellemek amacıyla eserlerin toplanması ve korunması yönünde yürütülen müze faaliyetleri, müzelerin halka açık ziyaretlere açılmasıyla birlikte dolaylı olarak eğitimsel işlevini de harekete geçirmiştir. 21. yüzyıl ile birlikte müzeler artık klasik müze anlayışını geride bırakarak çağdaşlaşma sürecine girmiştir. Karadeniz’e (2014) göre bu yüzyılda müzeler; “toplumun bütün kesimleri için, yoğun kitle iletişimine dayanan sunumlar, eğitim programları ve sosyal etkinlikler düzenleyerek aktif izleyicilerini artıracakları “yeni müzecilik” anlayışını benimsemiştir. Postmodern müzecilik olarak da yorumlanan bu anlayışla müze, her konuyu özgürce tartışıp yorumlayan, interaktif sunum teknikleriyle sergileyen ve farklı birikim ve ilgilere sahip izleyicileri aynı çatı altında buluşturan bir kurum” olarak tanımlanmaktadır. ICOM’un (Uluslararası Müzeler Konseyi) tüzüğünde geçen tanıma göre müze, toplumun ve onun gelişiminin hizmetinde, kamuya açık, eğitim, çalışma ve haz amacıyla insanlığın ve etrafındakilerin somut ve soyut mirasını toplayan, muhafaza eden, araştıran, ileten ve sergileyen, kar amacı gütmeyen kalıcı bir kuruluştur. Tanımda da vurgulandığı üzere müzelerin eğitimsel işlevi, uluslararası alanda özellikle son yıllarda daha da önemli bir hale gelmiş ve gelmeye devam edeceği gözlemlenmektedir. Ülkemizde ise müzeler hem nicelik hem de nitelik bakımından önemli gelişmeler göstermektedirler. İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre ülkemizde 2010 yılında 185’i devlet, 149’u özel olmak üzere toplam müze sayısı 334 iken bu rakam 2015 yılında 193’ü devlet, 216’sı özel olmak üzere toplamda 409’a ulaşmıştır. Buna karşılık Kültür ve Turizm Bakanlığı verileri de ülkemizde artan müze sayısıyla birlikte ziyaretçi sayısında da önemli bir artış olduğunu göstermektedir. Nitekim bu verilere göre 2000 yılında 6.887.344 olan müze ziyaretçi sayısı nispeten devamlı bir artış göstererek 2015 yılı itibariyle 28.454.284 kişiye ulaşmıştır. Tüm bu gelişmelerden hareketle araştırmanın amacı ülkemizde müzelerin eğitimsel işlevine ve kullanımına ilişkin müze uzmanlarının düşüncelerini anlamak, anlamlandırmak ve değerlendirmektir. Araştırma ülkemizin farklı şehirlerinde ki özel ve devlet müzelerinde görev yapmakta olan 13 müze uzmanıyla gerçekleştirilmiştir. Çalışma, Nitel Araştırma deseniyle dizayn edilmiştir. Araştırmadan elde edilen veriler nitel veri toplama yöntemlerinden biri olan görüşme yoluyla edinilmiştir. Verilerin analizinde ise nitel veri analiz yaklaşımlarından Tümevarımsal Analiz kullanılmıştır. Araştırma sonucunda ülkemizde özel müzeler başta olmak üzere müzelerin eğitimsel faaliyetlerinin artış gösterdiği ancak özellikle okul gruplarının yaptıkları müze ziyaretlerinin öğretmen, öğrenci ve müze uzmanlarından kaynaklı birtakım nedenlerce yeterince verimli geçmediği, verimli bir müze ziyareti için ise ziyaretçilerin müze ve içeriği hakkında ziyaret öncesinde bir ön hazırlık yapması gerektiği, MEB’in müzeler ile yeterince işbirliği içerisinde olmadığı gibi birtakım sonuçlara ulaşılmıştır. Anahtar sözcükler: Eğitim, Görüşler, Müze, Müze Uzmanları, Müze Eğitimi

Okul Öncesi Öğretmenlerinin Müze Eğitimine İlişkin Görüşleri

Okul öncesi öğretmenlerinin müze eğitimine ilişkin algılarının eğitim sürecindeki uygulamaları da etkileyeceği düşünülmektedir. Çocukların müzelerden yararlanmasında etkin rol üstlenen öğretmenlerin bu konudaki bilgilerini, uygulamalarını ve süreçte karşılaştıkları sorunları belirlemek ülkemizde müze eğitiminin hedeflerine ulaşıp ulaşmadığı konusunda önemli ipuçları verecektir. Bu çalışmanın amacı; okul öncesi öğretmenlerinin müze eğitimine ilişkin görüşlerinin incelenmesidir. Bu amaçla 41 okul öncesi öğretmeni ile yarı yapılandırılmış görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Müze eğitiminin gerekliliğine, müzedeki uygulamalara ve karşılaşılan sorunlara ilişkin veriler toplanmıştır. Veriler, betimsel analiz tekniği ile daha önce belirlenen temalar çerçevesinde düzenlenip yorumlanmıştır. Araştırma sonucunda; okul öncesi öğretmenlerin müze eğitiminin gerekliliğine inanmalarına rağmen müzelerin eğitim ortamı olarak kullanılması potansiyelinden yeteri kadar faydalanamadıkları belirlenmiştir.

Müze Eğitiminin Gelişimi

HUMANITAS - Uluslararası Sosyal Bilimler Dergisi

Öz: Tüm dünyada müzecilik, nadir nesnelerin nüfuz sahibi kişiler tarafından toplanmasıyla başlamıştır.18. yüzyılda bir yüzyıl kadar devam edecek kurumsallaşma sürecinde, koleksiyonların güç ve prestij gösterisi olarak elit bir zümreye sergilenmesi söz konusudur. 19. yüzyılda Fransız Devrimi'nin getirdiği özgürlük ve eşitlik fikirleri sonucunda, 1793'te Louvre'da düzenlenen halka açık ilk sergi ile günümüzde halen gelişmekte olan müze eğitimi alanında ilk adım atılmıştır. O tarihten günümüze, müze eğitimi, yaşanan politik, ekonomik, teknolojik ve dolayısı ile toplumsal dönüşümlerin etkisi altında ve değişen pedagojik yaklaşımlarla ilişki içerisinde gelişim göstermiştir. Bu gelişim sürecinde, müze eğitim uzmanlarının yetişmesi için üniversitelerde açılan müzecilik ya da müze eğitimi bölümleri, yapılan akademik çalışmalarla zenginleşen literatür ve ulusal, uluslar arası kuruluşların belirlediği ölçütler, profesyonelleşme sürecini hızlandırmıştır. Günümüzde müze eğitimi, eleştirel yaklaşımı esas alan ve bu bağlamda, koleksiyondan önce ziyaretçiyi merkeze koyan bir yapıdadır. Müzeler bugün, eğitim programlarını oluştururken farklı hedef kitlelere yönelik, farklı uygulamaları dikkate almaktadırlar. Genel olarak tüm müzelerde birincil hedef kitle olan öğrencilerin, müzelerden doğrudan eğitimi destekleyecek dolaylı ya da yaygın bir eğitim kurumu olarak yararlandırılmaları için müze-okul işbirliğini öngören programlar hazırlanmaktadır. Bunun yanı sıra interaktif uygulamalar ve internet ortamında ulaşılabilen koleksiyonlar, müze eğitimindeki güncel seçenekler olarak değerlendirilebilir. Müze eğitiminin temel amacı, müzenin sahip olduğu nesneleri ziyaretçi ile buluşturarak deneyim yoluyla öğrenme sağlamaktır.

Bir Öğrenme Ortamı Olarak Müze Atölyeleri

2019

Öz Araştırmanın amacı müzelerdeki çocuk atölyelerinin öğrenme ortamı olarak incelenmesidir. Araştırma, nitel araştırma yöntemlerinden, durum çalışması deseni kullanılarak yürütülmüştür. Araştırmanın çalışma grubu Ankara ilinde bulunan ve çocuk atölyesi olan toplam 7 müzeden oluşmaktadır. Veri toplama aracı olarak atölye ortamlarında kullanılmak üzere araştırmacılar tarafından hazırlanmış olan yarı yapılandırılmış gözlem formu kullanılmıştır. Buna ek olarak müze ve / veya atölye sorumluları ile görüşme amacıyla hazırlanan yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılmıştır. Gözlem ve görüşmelerden elde edilen verilerin analizi sonucunda, fiziksel çevre koşulları açısından atölye ortamlarının genellikle yeterli olduğu ortaya çıkmıştır. Ancak, özel gereksinimli bireylerin atölye ortamlarına katılımını sağlayacak düzenlemelerin eksik olduğu görülmüştür. Atölye ortamlarında donanım unsurlarının (masa, sandalye, vb.) çoğunlukla yeterli olduğu saptanmıştır. Teknolojik donanım açısından hemen hemen tüm atölyeler uygun kaynaklara sahiptir. Sarf malzemeleri (farklı renk, doku, boyutta kağıtlar, fırçalar, boyalar, açık uçlu materyaller, vb.) açısından ise atölyelerde kullanılan materyaller değişkenlik göstermekte fakat gelişimsel uygunluk açısından tartışma yaratmaktadır. Müze atölyelerinin 4 tanesinde eğitim programının bulunduğu ve 5 tanesinde atölye sorumlusu olduğu görülmüştür. Atölye ortamlarının erişilebilirlik açısından uygun donanıma sahip olduğu görülmüştür.

Öğretmen Adaylarının Sosyal Bilgiler Dersinde Müzelerden Yararlanmaya İlişkin Görüşleri

Nowadays education is considered as one of the basic functions of museums. In this context museums are one of the institutions which can be taken as an important teaching material for social studies courses. This study aims to determine teacher candidates’ views about using museums in social studies education. This study is conducted with 72 teacher candidates in Afyon Kocatepe University, primary teacher education and social studies education department. Data were collected by a questionnaire prepared for this study. . Descriptive analysis technique of qualitative research approaches was used for data analysis. As a result of this study teacher candidates’ level of information on museum field trips is sufficient. The most frequent statements of teacher candidates that are related to benefit from museums are increasing the permanence of learning and embodying some concepts. Teacher candidates added also that museum visits would be of enormous importance for social study courses. Most of the teacher candidates stated that in Turkey museums are not used for educational purposes enough and added that people working in museums are not well-educated and not able to give sufficient information on the subjects.

Okul Öncesi Öğretmenliği Öğretim Programında Yer Alan Seçmeli Müze Eğitimi Dersinin Gerekliliğine İlişkin Öğrenci Görüşlerinin İncelenmesi

Sanat eğitimi özelinde "Müze Eğitimi" kavramı ülkemizde son yıllarda önem kazanmaya ve örgün eğitim kurumlarında klasik gezi hareketliliği dışında tanımlanmaya başlanmıştır. Bunun yanında gezi hareketliliği klasik gez, gör, soru, cevapla anlayışından çıkarak, gez, gör, yaşa, içselleştir ve yeni bağlantılar kur başlıklarına doğru everilmektedir. Bu araştırma, okul öncesi öğretmenliği programının sekizinci yarıyılındaki seçmeli derslerden biri olan Müze Eğitimi dersini alan okul öncesi öğretmen adaylarının, programlarında yer alan seçmeli müze eğitimi dersinin programdaki gerekliliğine ilişkin görüşlerinin neler olduğunu açığa çıkarma amacını taşıyan betimsel bir çalışmadır. Eğitim alanında var olan sorunları açığa çıkararak betimleme yapılmaksızın derinlikli çalışmalara geçmek çoğu zaman olanaklı değildir. Betimsel nitelik taşıyan bu çalışmada veri toplama aracı olarak açık uçlu sorularla oluşturulmuş yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılmıştır. Araştırma grubunu 2012 yılı bahar döneminde seçmeli "Müze Eğitimi" dersini seçen ve Ege Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü 2 okul öncesi ö ğretmenliği lisans programı 4.sınıf öğrencisi 25 öğretmen adayı oluşturmaktadır. Veri toplama sürecinde yarı yapılandırılmış açık uçlu görüşme sorularıyla bireysel görüşmeler yapılmıştır. Bu görüşmeler sonucunda elde edilen veriler betimsel analizle çözümlenmiştir. Veri analizi sonucunda ulaşılan kodlar ve temalar doğrultusunda seçmeli olan dersin zorunlu olup olmaması gerektiği konusu öğretmen adaylarının bakış açısına göre ortaya konmaya çalışılmıştır.

Türki̇ye’Deki̇ Müzeleri̇n Öğrenme Amaçli Olarak Yapilandirmaci Eği̇ti̇m Yaklaşimina Katkisi

2019

One of the issues that has been meticulously discussed in recent years is the question of how museums have positioned themselves to assume social responsibilities. Museums are private and official institutions that deal with human development from a sociological, psychological and philosophical perspective. The museums also carry out the task of educating the visitors with the works it contains. One of the main reasons for using museums as an educational and teaching environment is the presence of many stimuli that will appeals to multiple sensory organs of its visitors. Museums exhibit their extracurricular activities in workshops, classrooms, and galleries with serious studies. This contemporary formation is the new museum attitude that undertakes the mission of educating visitors leaving meaningful learning and deep emotions. In today's contemporary understanding of education, based on teacher-centered memorization, the passive participation of students, the classical underst...