KENT GÜVENLİĞİNDE FARKLI BOYUTLAR: SİYASAL GÜVENLİK İLİŞKİSİ (original) (raw)

GÜVENLİ KENT ve KENT GÜVENLİĞİ ÜZERİNE BİR İRDELEME

Giresun Üniversitesi iktisadi ve idari bilimler fakültesi dergisi, 2020

Cities are places where people come together to meet their local and common needs. Cities are provided the opportunity, from past to present for many nations and cultures, to live together by being organized in physical, economic and social aspects. Many history and urban scientists identify civilization history with urban history where the traces of change and transformation of humanity. According to them, the processes experienced in these two areas went parallel to

KENT MEKÂNINDA SOSYAL DIŞLANMA VE GÜVENCESİZLEŞTİRME

Kapitalizmle birlikte tarımsal yapının parçalanması, kırsal alanda iş olanaklarından yoksun kalanların kentlere göç etmesi, kentlerde istihdam sorunu yaratan yoğunlaşma, güvencesiz işlere yönelme, kentlerde zamanla enformel sektörün büyümesi, kentlerdeki mekânsal ve toplumsal farklılaşma gibi gelişmeler kentsel yoksulluğu tanımlamada önemli faktörlerdir. Özellikle 1980"li yıllardan itibaren, post-fordist üretim tarzının getirdiği esnek çalışma koşulları, kent mekânlarının küresel sermayenin kontrolü altına girmesi ve devletin mekânsal gelişmelere müdahale olanaklarının sermaye lehine tırpanlanması, kentlerde toplumsal ve mekânsal parçalanmayı derinleştirmektedir. Günümüzde kent yoksulluğu; güvencesizleştirme ve dolayısıyla sosyal dışlanmayı önlenemez bir boyuta taşımaktadır. Bu çerçevede araştırmanın amacı, süreklilik kazanan sosyal dışlanma ve güvencesizleştirmenin kent mekânı bağlamında tartışılması, bu iki kavramın yoksulluk sorunsalı üzerinden açıklanmasıdır. Çalışmanın temel problemi, sosyal dışlanma ve güvencesizleştirmenin, kent yoksulluğunun bir sonucu olarak ortaya çıkması ve güvencesizlik ile sosyal dışlanmanın da yoksullukla birlikte birbirlerini yeniden üretmeleridir. Anahtar Kelimeler: Kentsel yoksulluk, sosyal dışlanma, güvencesizleştirme 1 Bu çalışma, 18-20 Mayıs 2017'de Alanya'da düzenlenen II. Uluslararası Sosyal Bilimler Sempozyumu'nda sözlü bildiri olarak sunulmuştur. 2 Arş.

DEĞİŞEN KENT ALGISINDA GÜVENLİK KAVRAMI: AKILLI KENT VE AKILLI GÜVENLİK UYGULAMALARI

The concept of security, in its most general sense, refers to freedom from threats to the basic values of individuals and groups. The first purpose of every living thing as soon as it is born is to preserve and maintain its existence. Like all living things in the world, states have also acquired the aim of preserving and maintaining their existence over time. Throughout history, people have built cities to feel safe and have made the area they live in safe from all kinds of violence and danger. But today, cities continue to grow day by day and their population continues to increase rapidly. This situation has brought with it the increase in crime, violence, terrorism, disruption in basic city services such as transportation, health, education, housing, employment, unemployment and many other problems. The foremost need for the solution of all these problems is the need for security. However, as the perception of the city changes, the concept of security also changes. Information and communication technologies, which develop at a dizzying pace, cause the necessity of making cities smart, as well as the fact that the security phenomenon has become smart. The subject of the study is to examine the change in the understanding of security as cities become smart. The aim of the study is to see how it approaches the issue of security in the smart city concept, which is a new concept and includes many components and tools. Literature review technique was used as a research technique. Looking at the results of the study, it is seen that the city and its people produce sustainable and innovative solutions in a very comprehensive area from drinking water safety to cyber security, pedestrian and traffic safety and health safety, with smart city applications.

KENTSEL DÖNÜŞÜM ÇALIŞMALARINDA SOSYAL BOYUTUN İNCELENMESİ - FİKİRTEPE ÖRNEĞİ

İkinci Dünya savaşından sonra Dünya’da, 1980’li yıllardan sonra da Türkiye de önem kazanan Kentsel Dönüşüm Projeleri, nüfusu her geçen gün artan metropol kentlerin yeniden planlanması, yapılanması ve halkın daha rahat, daha sağlıklı, daha modern bir çevrede yaşaması; sosyal donatı ve yeşil alanlarıyla daha ferah ve daha güzel bir kent yaratma isteği açısından artık vazgeçilmez bir gereksinim haline gelmiştir .. 1980’li yılların ikinci yarısından itibaren yeni bir boyut kazanan mekansal dönüşüm süreci metropollerin yanı sıra orta ve küçük ölçekli kentlerde de yeni bir dönüşüm evresinin başladığını göstermektedir. Bu süreçte gecekondular kentsel arazi bağlantılarıyla dönüşmeye başlamakta, kapitalist kentleşmenin küresel evresiyle bağlantılı olarak özel bir önem kazanan gecekondu yerleşimlerinin üzerinde bulundukları araziler, farklı bölgesel avantaj sistemleriyle dönüşüm açısından özel bir önem taşımaktadır . Kentsel dönüşüm projelerinde anahtar kurum olan TOKİ düşük gelir gruplarına yönelik konut üretimini sübvanse ederek bir yandan çöküntü alanlarını yaşanabilir hale getirme, diğer taraftan da dar gelirli vatandaşları sağlıksız ve plansız gecekondu bölgelerinden çıkararak konut sahibi olma imkanları sunan bir sosyal politika uygulamasının baş aktörü olarak faaliyet göstermektedir. Ancak bu uygulamalar birçok eleştiriyi de beraberinde getirmektedir .Bu çalışmada kentsel dönüşüm projesinin sebep olacağı sosyal ve mekânsal değişim üzerinde durularak, projeye yönelik olarak anket mülakatlar yapılmış ve elde edilen sonuçlar sosyolojik bir bakış açısı ile yorumlanmıştır. Fakat öncelikle, kentsel dönüşümün kavramsal çerçevesi, hedefleri, farklı boyutlarından bahsedildikten sonra ‘’Kentsel dönüşümden sosyal değişime’’ altkonusu üzerinde durulmuştur.

KENTTE GÖÇ VE GÜVENLİK İLİŞKİSİ ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME: ESENLER İLÇESİ ÖRNEĞİ

YENİ DÜNYA EKONOMİ VE GÜVENLİK MİMARİSİ, 2020

2011 yılında Suriye’de başlayan iç savaş nedeniyle daha önce göç veren bir ülke olan Türkiye yoğun bir şekilde göç almıştır. Bu nedenle son yıllarda ülkemizdeki mülteci sayısının artmasıyla Türkiye’nin uygulayacağı göç politikaları önem kazanmıştır. Göç eden “geçici koruma altındaki Suriyeliler” çoğunlukla kentlere yerleşmiştir. Bu bağlamda kentlerde ortaya çıkan sorunları çözmek için merkezi yönetim kadar yerel yönetimlerin uygulayacağı göç politikaları da oldukça önemli hale gelmiştir. Kentlerin güvensiz oluşu kentte yaşayanların hayatlarını olumsuz yönde etkilemektedir. Bu politikaların belirlenmesi ve uygulanması kent güvenliği açısından önem taşımaktadır. Göç nedeniyle kentlerde yaşayan nüfusun artması birçok sorunu da beraberinde getirmiştir. Bu durum hem kentlerde düzensizliğe hem de suç oranının artmasına neden olmuştur. Böylece kentlerin güvenliğini sağlamak önemli bir sorun haline gelmiştir. Bu bağlamda da kentlere yerleşen Suriyelilerin kentlere uyumu, yaşam koşulları, temel ihtiyaçlara ulaşımı kentin düzeni ve güvenliği için önem taşımaktadır. Bu çalışmanın amacı göçün kentlerdeki güvenlik algısına olan etkisini değerlendirmek ve göçle gelen Suriyelilerin kentte yaşamaya başladıktan sonra diğer vatandaşlar için kenti güvensiz hale getirip getirmediklerini sorgulamaktır. Çalışma kapsamında alan araştırması için 2011 yılından itibaren İstanbul ilinde en fazla mülteci alan ilçelerden biri olan Esenler ilçesi seçilmiştir. Çalışmada Esenler ilçesinde mültecilerin yoğun olarak yaşadığı mahallelerden seçilmiş 50 kişi ile derinlemesine mülakat yapılmıştır. Bununla birlikte Esenler Belediyesi yetkilileri ve mahalle muhtarları ile de görüşmeler yapılmıştır. Çalışmanın ilk bölümünde kent, göç ve güvenlik kavramları ile kavramsal çerçeve çizilmiştir. İkinci bölümünde göç sonucunda kentteki güvenlik algısı ele alınmıştır. Son bölümde ise Esenler ilçesinde 50 kişi ile yapılacak derinlemesine mülakat ve Esenler Belediyesi yetkilileri ve mahalle muhtarları ile yapılan görüşme sonucunda elde edilen veriler üzerinde ilçedeki güvenlik algısı incelenmiştir. Anahtar Kelimeler: Kent, Göç, Mülteci, Güvenlik, Esenler İlçesi

KENT KONSEYLERİNİN SİYASAL İŞLEV VE SİYASAL KİMLİK PARADOKSU

Bu çalışmada, kent konseyleri “siyasal işlev” ve “siyasal kimlik” bakımından sorunsallaştırılmaktadır. Çalışmada ele alınan sorunsal, pratik bir olay üzerinden incelenecektir. Bu amaçla, Atakum (Samsun) kentinde gerçekleşen ve hâlihazırda kentte iki farklı kent konseyi oluşumuyla sonuçlanan örnek olay irdelenecektir. Son yerel seçimlerde Atakum Belediye Başkanlığı’nı, önce dönemdekinden farklı bir partinin adayı kazanmıştır. Öte yandan önceki dönemde oluşan kent konseyi yönetimi, yeni belediye oluşumuyla birlikte yeniden seçilmiştir. Belediye başkanı, mevzuata aykırılık gerekçesiyle mevcut kent konseyi yönetimini tanımadığını belirterek, yeni bir kent konseyi için genel kurulu çağrısı yapmış ve seçimler yapılmıştır. Hâlihazırda Atakum’da iki adet kent konseyi bulunmaktadır. Söz konusu durum, ülkemizde kent konseylerinin “siyasal işlevi” ile “siyasal kimliği” arasındaki paradoksal ilişkinin görülebilmesi bakımından örnek olay niteliği taşımaktadır. Çalışmada kent konseylerinin yerel siyaset bağlamındaki işlevleri ele alındıktan sonra “siyasal kimlik” oluşumuna yol açan yasal ve yönetsel süreçler tartışılacaktır. Söz konusu tartışmalar, Atakum’da oluşan her iki kent konseyi yönetimiyle yapılacak görüşmelerde elde edilecek değerlendirmeler üzerinden gerçekleştirilecektir. Literatür taraması ve derinlemesine mülakat yöntemiyle gerçekleştirilecek olan çalışma, ülkemizde kent konseylerinin etkinlik sorunlarına farklı bir boyuttan bakacak olması nedeniyle önemlidir. In this study, city councils are problematized in terms of “political function” and “political identity”. The problematic disscussed in this study will be analyzed on the basis of a practical case. For this purpose, the case currenty took place in Atakum (Samsun) and led to the constitution of two different city councils will be disscussed. In last local elections, a different party’s candidate won the Mayorship of Atakum than previous one. On the other hand, the city council administration constituted in the previous period was elected again along with newly changed municipality formation. The new mayor declaring derecognition of this newly elected administration due to violation of legislation summoned general assembly for a new city council and elections were held. Currently, the city of Atakum is of two city council administration. In this context, this situation can be seen as an essential case study in terms of the paradox between “political function” and “political identiy” issues in our country. After having been discussed the functions of city councils in the context of local politics, legal and administrative processes that leads to formation of “political identity” of city councils will be analyzed. These discussions will be carried out on the basis of the assessments that will be obtained during the interviews, which will be conducted with these two newly formated city councils of Atakum. This study carried out by literature review and in-depth interviews is significant to look at the efficiency problems of city councils from a different dimension in our country.

KENTSEL RANTIN SİYASİ, ULUSAL ve KÜRESEL BOYUTU

ÖZET:Sanayileşme; gerek barındırılan nüfus, gerek kent çeperlerinden taşan fiziki büyüme açısından hızlı kentsel büyümeye neden olmaktadır. Kent nüfusunun artması kentsel yayılmayı, kentsel yayılma da kent nüfusunun artması döngüsünü oluşturmaktadır. Birbirini tetikleyen, döngüsel nüfus-kent büyüme ilişkisi yapı yoğunluklarını ve çeşitliliklerini artırmaktadır. Bu döngüsellik rant odaklarının ilgisini kentlere çekmektedir. Çokuluslu mekanizmalar, merkezi ve yerel yönetimlerin katkılarıyla oluşan rant mekanizması, özünde eşitsiz bir ilişki oluşturan mülkiyet olgusunu güçlendirmektedir. Bu nedenle; toplumlar ortak yaşam alanları olan toprağa yükledikleri ulusallık anlamını, değişim değeri olan pazar aracı yönünde değiştirmektedir. Böylece; bölüşüme dayalı kentsel rant yönetiminin ulusal ve küresel boyutta siyasal, finansal bağlantıları gündeme gelmektedir. ABSTRACT:Industrialization; causes urban growth in terms of both hosted population and physical growth of the urban area. The increase in the urban population forms urban sprawl, urban sprawl forms the cycle of urban population increase. The cycle of population-urban enlargement relation, triggering each other, increases the density and variety of architecture. This cycle draws attention of unearned income focus onto cities. Unearned income mechanism formed by the help of multinational mechanisms, centralized and local governments strenghten the property phenomenon which forms unequal relation substantially. That's why; societies exchange the term nationalism which they imposed to their common living space for market instrument which has exchange value. Thus; political, financial connections of urban unearned income management based upon sharing in the national and global dimensions come up.

KENTSEL POLİTİKA VE GÜVENLİK PERSPEKTİFİNDEN GÖÇ VE KENTSEL DİRENÇ

Altıncı Ulusal Yerel Yönetimler Sempozyumu Bildiriler Kitabı, 2024

Kentler, değişimin çok hızlı yaşandığı yerler olarak, güvenlik ihtiyacının en çok hissedildiği alanlardan biridir. Değişim ve dönüşümler neticesinde ortaya çıkabilecek sorun alanları arttıkça, kentsel alanlardaki güvenlik konusunun kapsamı genişlemiştir. Bunun sonucunda güvenlik konusu kentsel dirençlilik bağlamında değerlendirilmesi gereken önemli bir konu olarak ortaya çıkmıştır. Kentlerde değişim ve dönüşümün temel sebeplerinden birisi göçtür. Dolayısıyla çalışmada kentsel politika ve iç güvenlik konularından biri olan kentsel güvenlik konusu, göç olgusu çerçevesinde ve kentsel dirençlilik bağlamında ele alınmıştır.