ALİ ŞERİATİ'NİN DÜŞÜNCELERİ ÇERÇEVESİNDE "AYDIN" KAVRAMINA DAİR BİR DEĞERLENDİRME (original) (raw)

ALİ ŞERİATİ’NİN KUR'AN ALGISI

2008

"Iranian Muslim intellectual Ali Shariati (1933-1977) tried to find solutions to Muslim societies’ problems considering Islamic principles without disregarding some data of modern sociology and philosophy. After graduation from Sorbonne University, he returned to Iran but he was put into prison based upon a claim that he was involved in anti-governmental activities while in France. He was released in 1965. Afterwards, he gave influential conferences addressing a great number of devout listeners. As in the period before the Islamic Revolution in Iran, Shariati’s views are still current in Iran and in the world. In this study, we will try to show how he understands and comments verses (آيات), (sometimes partly) Surahs (chapters) and parables of the Quran. As this study proceeds, first we will mention his views in general and then interpret them by focusing on the Quran’s integrity and especially its classical exegesis. Keywords: scientific exegesis, miracle, symbolism, angel, human.xxxx xxxx İranlı Müslüman bir entelektüel olan Ali Şeriati (1933-1977), Müslüman toplumların sorunlarına İslâmî prensipler doğrultusunda çözümler aradı. Bunu yaparken de modern sosyoloji ve felsefenin verilerini de dikkate aldı. Fransa’nın Sorbonne Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra İran’a döndü ama “Fransa’dayken devleti yıkıcı faaliyetlerde bulunduğu” iddiasıyla hapse atıldı. 1965’te serbest bırakıldı ve çok sayıda dinleyici çeken etkili konferanslar verdi. İran İslâm Devrimi öncesinde olduğu gibi, Şeriati’nin görüşleri günümüzde İran’da ve hatta tüm dünyada güncelliğini korumaktadır. Bu çalışmada onun ayetleri, (bazıları kısmen olmak üzere) sureleri ve kıssaları nasıl yorumladığını ortaya koymaya çalışacağız. Bunu yaparken de önce genel olarak onun görüşlerini belirtip ardından da özellikle klasik tefsirleri de göz ardı etmeksizin Kur'an bütünlüğünü dikkate alarak bu görüşlerini değerlendirmeye gayret edeceğiz. Anahtar kelimeler: Bilimsel tefsir, mucize, sembolizm, melek, insan. "

AYNÎ'NİN HADÎS ALANINDA BABERTÎ'YE YÖNELTTİĞİ BAZI ELEŞTİRİLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Hz. Peygamber'den sonra, sahâbe devri başladı. Bu dönemden itibaren hadisler, fıkıh, tefsir, akaid ve diğer İslâmî ilimler ile iç içe tabiûn nesline aktarıldı. Tabiûn dönemi, temel İslâm bilimlerinin temellerinin atıldığı adeta bir dönemi haline geldi. Hadisler kayıt altına alındı. Kûfe, Basra, Medine gibi İslâm fıkhının merkezleri oluştu. Hadis hâfızları ve fıkıh âlimleri yetişti. Hadis ve fıkıh, İslâm'ın temel ilimleri arasında yer aldı.

ALİ ŞERİATİ VE ESERLERİ ÜZERİNE BİR TAHLİL

61 kitap yazmış bir insan olup, elbette boş değildir. Ancak her şeyi de hoş demek değildir. Hakkında olumlu şeyler yazıldığı gibi, olumsuz şeyler daha çok yazılmıştır. Mesele dikkatli, temkinli bir şekilde onu ele almak, müsbet yanlarının dışında tehlikeli ve mayınlı olan noktalarını elbetteki göz önünde bulundurarak, bütün yönleriyle değerlendirmek gerektir.-Şeriati kendi içerisinde de bir bocalama yaşamıştır.-Ali Şeriati ile ilgili bu yazıyı yazmama sebep; değerli, eğitimci bir arkadaşın ondan almış olduğu olumlu bir cümle üzerine. Bazı kişilerin Facebook'ta ona tepki göstererek, ondan alıntı yapmamasını söyleyerek, olumsuz tavırlarına bir cevap olarak ben de birkaç kaynak göstermiş, yine Facebook'ta bulunan bir kardeşimizin bazı ifadeleri neticesinde, kendi internet sitemden (www.tesbitler.com www.mehmetözçelik.com) kendi yazdığım eserlerden kaynak vermiş ve bunu daha detaylı olarak yazıp, böylece oradaki daha net tavrımı ortaya koymak için ele almış oldum. Ancak daha önce onun hakkındaki düşüncem kesin idi. Ve onun ile ilgili Google'da yazıldığı zaman onbinlerce olumsuz görüşün karşınıza çıktığını da rahatlıkla görebilirsiniz. Bu amaçla ondan ziyade eserini pdf olarak indirip tahlilde bulundum. Hülasası budur.-Fikir ve düşünce mali umumidir, umuma ait maldır ancak bizim memleketimizde ki Aydınlar'ın bir zaafı şudur ki; solcu olanlar kendilerine sürekli batıdan marksist, materialist, bazen ateist insanları ölçü alır, onların eserlerini tercüme eder, onların fikirlerini savunurlarken; sağcı ve maneviyatçı olarak geçinenler de ortadoğu'dan, Arap ülkelerinden insanların kitaplarını doğrudan doğruya aynısı ile tercüme edip ve aynısıyla kabullenme yoluna giderler. En büyük zaafı ise kendisinden bir şey üretme, kendi ürünlerinden bir şeyleri derleme, yeniden ortaya çıkma, ihraç etme gibi durumlarından eksik ve noksanlıklar içindedir.-Bu zamanda en büyük hizmet; insanları doğruya götürmek değil, insanları yanlıştan alıkoymak, korumaktır. Mecelle'nin hükmünce de; Def-i şer, celb-I nef'a racihtir. Yani hayrı çekmektense, şerri def etmek daha önemlidir, daha üstün ve önceliklidir. Bu aynı zamanda dini ifadeyle takvadır. Takvada imandan sonra ameli salih olarak İslam'ın en temel esasıdır.-Bizler millet olaraktan ehli-sünnet silsilesi ve zinciri içerisinde hareket etmiş, Kur'an-ı Kerime ve Hadis-i Şeriflere ve sahabiye şiddetli derecede muhabbet beslemişiz. Aynı durumu haklı olarak başkasından da beklemekteyiz. Ali Şeriati bu noktalarda pek hassas değildir. Onun içindir ki onun bazı noktalarda olumlu olduğunu kabul etmekle beraber, olumsuz olan noktalarına ve dikkat çeken yanlışlarına sahiplenmemek yolunu açmış olacağız. Elbette ki bir insanın her yönü ile iyi olması gerekmediği gibi, her yönüyle de kötü olması elbette gerekmez. Her yönüne sahiplenilmesi mümkün olmadığı gibi, her yönününde reddedilmesi elbette mümkün değildir.

AYNTAB ŞER'ÎYYE SİCİLİ'NİN TRANSKRİPSİYONU VE DEĞERLENDİRMESİ

İKSAD Publishing House, 2020

Şer’iyye sicilleri, kadıların tuttuğu çeşitli kayıtları içermektedir. Bunların başında ilam ve hüccetler gelmektedir. Şer’iyye sicilleri, zapt-ı vekâyi sicilleri, mahkeme defterleri, kadı defterleri isimleri ile de anılmaktadır. Osmanlı Devletinden miras kalan arşiv belgelerinden olan Şer’iyye sicillerinde yerel kayıtlar tutulmuştur. Bu nedenle bu kayıtlar hem yerel alanda hem de merkez konusunda, siyasi, idari, askeri, kültürel, sosyal, ekonomik, hukuki ve benzeri farklı alanlarda bilgileri ihtiva etmektedir. Siciller, sicilin ait olduğu mahallin sosyal ve ekonomik hayatını yansıtan mahkeme kararları, kadıların, merkezi idare ile yaptığı yazışmaları, mahalli idarelere yönelik yapılan hukuki düzenlemeleri içeren ferman ve hükümleri ve halkın şikâyetleri ile dilekçelerini içermektedir. Bu nedenle, Osmanlı Devleti’nin siyasi, sosyal, idari tarihini tam olarak ortaya koymak için Şer’iyye sicillerinin incelenmesi gerekmektedir. Sicillerin genel olarak tarihe katkısına bakıldığında, önemli tarihi olaylar, önemli tarihi şahsiyetler, mahalle adları, önemli tarihi müesseseler gibi farklı konularda ayrıntılı bilgiyi ihtiva etmektedir. Bununla birlikte siciller, sadrazamlar, kazaskerler ve şeyhülislamlar gibi büyük devlet adamlarının hayatı hakkında da bilgiler içermektedir. Zira sicillerde memurların tayin edildiği yer, tarih, memurun aldığı görev gibi bilgiler kaydedildiği gibi sicillerden, Osmanlı Devleti’nin yer isimleri de elde edilmektedir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin genç kuşakları ulusal kalkınma, ekonomik ve siyasal yönden güçlenme hedefine ulaşmada vârisi bulunduğu Osmanlı Devleti’ni gerçek boyutlarıyla ve çok iyi tanımak zorundadırlar. Onlar ancak bu suretle genç Cumhuriyet’in karşı karşıya bulunduğu çeşitli sorunları analitik olarak çözebilmenin yollarını bulabileceklerdir. Tarih araştırmalarında günümüze kadar gelebilen belgeler geçmişin aydınlatılması ve geleceği daha doğru görebilmek için büyük öneme sahiptir. Bu düşüncelerden yola çıkarak Osmanlı Devleti döneminden Hicri 1310-1314 (M.1892-1896) yıllarına ait 156 Numaralı Ayntab Şer‘îyye Sicili’nin ikinci yarısını oluşturan kısmının transkripsiyonu ve değerlendirmesi yapılmışt

SABAHATTİN ALİ'NİN "KIRLANGIÇLAR" HİKÂYESİNİN "TUTARLILIK GÖRÜNÜMLERİ" BAKIMINDAN ÇÖZÜMLENMESİ

ULUSLARARASI DİSİPLİNLER ARASI DİL ARAŞTIRMALARI DERGİSİ [DADA], 2021

Textlinguistics is a linguistic discipline focused on the distinction between text and non-text. Textlinguistics, which examines the levels and regularities in the production and reception of texts, tries to detect structural, logical and semantic patterns between utterances, which are considered as units larger than sentences. Beaugrande and Dressler accepted "cohesion" and "coherence" as basic text-centered textuality criteria in their joint works, Introduction to text linguistics (1996). Although cohesion can be seen in the surface structure of the text through various language relations and elements; Coherence refers to the logical and semantic connections in the deep structure of the text. While cohesion refers to the verbal structure of a text; Conherence refers to the conceptual relationships created in this verbal structure. In this study, which is a textlinguistic study; It is aimed to reveal the appearances of coherence reflecting the large-scale structure of Sabahattin Ali's story "The Swallows" written in an allegorical-didactic style. In the study, which is a descriptive study, statistical data obtained through the "Cibakaya 2.3" index program was used. With the analysis, it has been concluded that the diversity and depth determined in the coherence aspects of the story in question are important in terms of reflecting Sabahattin Ali's rich conceptual world.

EVLİYÂ ÇELEBİ SEYAHATNÂMESİ’NİN ACÂİB EDEBİYATI AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ

Evliyâ Çelebi, in his work Seyahatnâme (Book of Travels), draws the reader’s attention to certain narratives by repeated recourse to specific narrative genres. One such genre, which is important for appreciating Evliyâ Çelebi as a storyteller and understanding the fictional dimensions of his work, is that of “marvels and wonders” (acayib ü garayib). Considering the long-standing history of Acâib in the tradition of travel narratives, Evliyâ’s use of this category seems to be a conscious decision based on the Islamic tradition of travel writing. To fully understand what Evliyâ finds to be “strange and wondrous” and why he does so, the narratives in question can be classified under certain concepts, such as talismans and spells, magic and witchcraft, dreams and prophecies, adventures, physical appearances, animals, different beliefs or cultures, landforms, architectural structures, and so on. These include most of the basic concepts in Evliyâ’s travels, and indeed in his life. Thus, it is difficult to say that the narratives of “marvels and wonders” in the Seyahatnâme focus on certain restricted topics. The common characteristic of these texts is that they all evoke a feeling of “astonishment”. Besides this, Evliyâ rarely places a totally fictitious, supernatural, or fantastic story under the title of acayib or garayib. Rather, in the majority of the texts, these terms refer more than anything else to the realm of reality, rather than to that of fantasy. In this study, focusing on acayib ü garayib of Seyahatnâme, the concept of Acâib literature will also be analyzed through such concepts as “true and untrue”, “reality and fiction”, “context” and “knowledge”. Key Words Evliyâ Çelebi’s Seyahatnâme (Book of Travels), acayib ü garayib, fantastic, reality and fiction.

ÖMER SEYFETTİN’İN “BAŞINI VERMEYEN ŞEHİT” HİKÂYESİNİ YENİ TARİHSELCİLİK BAĞLAMINDA OKUMA DENEMESİ

Yazar: Oğuzhan KARABURGU * ÖMER SEYFETTİN'İN "BAŞINI VERMEYEN ŞEHİT" HİKÂYESİNİ YENİ TARİHSELCİLİK BAĞLAMINDA OKUMA DENEMESİ Özet: Türk hikâyeciliğinin önde gelen adlarından biri olan Ömer Seyfettin, kısa süren hayatına pek çok hikâye sığdırmıştır. Millî şuuru uyandırmak adına 'Eski Kahramanlar' üst başlığı ile konusunu tarihten alan hikâyeler de yazmıştır. "Başını Vermeyen Şehit" adlı hikâyesi de bunlardan biridir. İbrahim Peçevî'nin tarihinde yer alan manzum bir destandan hareketle yazılan bu hikâye, tarih metnine sadık kalmış ama yazarı tarafından birtakım seçme ve ayıklama işlemine tâbi tutulmuştur. Peçevî tarihindeki manzum destan, mensur bir hikâyeye dönüştürülürken tarih metninde bir addan öteye gitmeyen kişiler de ete kemiğe büründürülerek canlı bir varlık hâlini alırlar. 1980'li yıllarda Amerika'da ortaya çıkan Yeni Tarihselcilik, tarih metinlerinin nesnelliğini sorgulamış ve bu metinlerin bir edebiyat metni gibi kurmaca olduğunu iddia etmiştir. Yeni Tarihselciler, tarih yazarının kendi ideolojisi, bakış açısı ile tarih metnini oluşturduğunu, iktidar-güç bağlamında tarihi olayları kurguladığını bu yüzden de öznel bir tarih inşa ettiğini dile getirirler. Tarih metinlerinin kurgusallığını ortaya koyabilmek için yoğun betimleme ve metinlerarasılık yöntemleri Yeni Tarihselciler tarafından kullanılmaya başlanır. Bu yöntemler kullanılarak edebî metinlerle tarih metinleri karşılaştırmalı olarak incelenmeye çalışılır. Biz de bu makalemizde bu yöntemler ışığında Ömer Seyfettin'in "Başını Vermeyen Şehit" adlı hikâyesini incelemeye çalıştık.