İtilaf Kuvvetleri’nin Gelibolu Yarımadası’na Çıkarma Harekâtı (25 Nisan 1915) (original) (raw)
Related papers
Gelibolu Yarımadası Savaşın Coğrafyası
Atlas Dergisi, Sayı 118, 2003
E ge Denizi'ne doğru saate beş buçuk kilometreye varan güçlü akıntılar, buharlı gemilerin bulunuşuna kadar, Çanakkale Boğazı'ndan yelkenli ve kürekli deniz araçlan için geçişi nerdeyse olanaksız kılıyordu. Bu zorlayıcı koşullar Antikçağ'da yanmadanın güneye doğru hafif eğimli koylannda birçok yerleşimin kurulmasına neden olmuştu. Gemiler bu koylarda geceleyip, bir sonraki gün yollanna devam edebiliyordu. Tabii ki koylardaki yerleşmeler de gemilerden aldıklan vergilerle oldukça rahat yaşıyorlardı. Bu yerleşmelerden Eski Hisarlık (Eleussa), Eceabat, Kilia ve Sestos'ta gemilerin tehlike olmadan yanaşabilecekleri limanlar bulunmaktaydı. Antik dönemde Gelibolu'ya, Kırım'dan ayırmak için Trakya Yanmadası adı veriliyordu. Adını Kallipolis antik kentinden alan yanmadaya Ortaçağ'da ise Gallipoli denmiş ve bu isim Cenevizli tüccarlar sayesinde İtalya'ya kadar yayılmıştı.
OSMANLI ARAŞTIRMALARI / THE JOURNAL OF OTTOMAN STUDIES, 2023
Abstract: For the early Ottomans, the conquest of the Gallipoli Peninsula constituted the most critical step in the process of transition and settlement to Rumelia. That process is related in early Ottoman chronicles with mystic narratives and conflicting plots. This reality is also reflected in the studies of researchers working on this subject; a clear conquest process cannot be followed in these studies. Along with the "Cinbi" captured on the way to the region's conquest, the inability to locate or identify many forts and sites on the Gallipoli Peninsula or their misidentification leads the researchers to misinterpret the context of the conquest route. This research aims to determine the early Ottomans route during the Gallipoli Peninsula's conquest. For this purpose, an attempt was made to specify the conquest route using toponymic-topographic (place names) evidence in chronicles; this is supported by the Tahrir Registers' data compared with the results of field research. First, the argument that the Rumelia conquests might have started after the earthquake on 1-2 March 1354, not in 1352, was strongly emphasized. In addition, the locations of the forts and sites captured in the peninsula and their roles in the conquest of the region, especially "Cinbi", were highlighted. At that point, it was determined that the chronicles did not actually present a mixed narrative but actually complemented each other. Based on that, it was concluded that the early Ottomans landed at two points of the Gallipoli Peninsula and besieged the city of Gallipoli. Öz: İlk Osmanlılar için Gelibolu Yarımadası’nın fethi, Rumeli’ye geçiş ve yerleşme sürecinin en önemli basamağını oluşturmaktadır. Erken dönem Osmanlı kroniklerinde bu süreç, mistik anlatılarla ve birbirleriyle çelişen olay örgüleriyle aktarılmaktadır. Bu durum, konu üzerinde çalışan araştırmacıların çalışmalarına da yansımış olup, bu çalışmalarda sağlıklı bir fetih süreci takip edilememektedir. Özellikle bölgenin fethine giden yolda ele geçirilen “Cinbi” ile birlikte Gelibolu Yarımadası’ndaki birçok kale ve mevkinin yerinin tespit edilememesi veya yanlış tespiti, fetih güzergâhı bağlamında araştırmacıları hatalı yorumlamalara sevk etmektedir. Bu araştırma, ilk Osmanlıların Gelibolu Yarımadası’nı fethi sürecinde nasıl bir güzergâh takip ettiklerini tespit etmeyi amaçlamaktadır. Bu amaç doğrultusunda fetih güzergâhı, kroniklerde yer alan toponomik- topografik (yer adları) kanıtların Tahrir Defterleri verileriyle desteklenerek, saha araştırması sonuçları ile karşılaştırılması neticesinde belirlenmeye çalışılmıştır. Öncelikle Rumeli fetihlerinin 1352’de değil de 1-2 Mart 1354 tarihinde gerçekleşen depremin ardından başlamış olabileceği görüşü kuvvetle vurgulanmıştır. Ayrıca başta “Cinbi” olmak üzere yarımadada ele geçirilen kale ve mevkilerin yerleri, bilhassa bölgenin fethindeki rolleri ön plana çıkarılmıştır. Bu noktada kroniklerin aslında karışık bir anlatım sunmadığı hatta birbirini tamamladığı tespit edilmiş, buna dayanarak ilk Osmanlıların Gelibolu Yarımadası’nın iki noktasından çıkartma yaptıkları ve Gelibolu şehrini kuşatma altına aldıkları anlaşılmıştır.
Türkiye Karşıtı Bir Anlatı: 1915 Olayları
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Yayınları, 2021
"28 Ocak 1982 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti’nin Los Angeles Başkon- solosu Kemal Arıkan, sabah saatlerinde aracıyla evinin yakınındaki trafik ışıklarında beklerken iki teröristin çapraz ateşi sonucu sui- kasta uğramıştır. Suikastı, “Ermeni Soykırımı Adalet Komandoları” üstlenmiştir. Dönemin Los Angeles şehrini ve Kaliforniya eyaletini hatırlamakta fayda vardır."
Savaşların En Yoğunu: Çanakkale Harbi – 1915
Dünya savaş tarihi açısından da Çanakkale Harbi ilklerle doluydu. Belki de tarihin o güne kadar kaydetmediği teknolojileri ve savaş biçimlerini gündeme getirmişti. Amfibi harekâtından uçak gemilerine, denizaltılardan sabit balonlara, siper savaşlarından süngü hücumlarına, 20. yüzyılın tüm “modernite”leri bu savaşta denendi.
1915 OLAYLARININ 100. YILINDA TÜRK BASINI: BİR METAFOR ÇÖZÜMLEME ÇALIŞMASI
Türk Dünyası Araştırmaları, 2024
Bu çalışma, 24 Nisan 2015 tarihinde Türkiye’de yayımlanan basılı ulusal gazetelerde 1915 olayları ve Ermeni iddialarına ilişkin kullanılan söylemi ve metaforları karşılaştırmalı incelemektedir. Bu bağlamda Ermeni iddiaları ve tehcir etrafında gelişen olayların metaforik olarak nasıl kavramsallaştırıldığı ve bu kavram etrafında şekillenen söylemlerin ulusal basında kullanımları araştırılmıştır. Çalışmada ana veri kaynağı olarak 2015 yılının 24 Nisan tarihinde yayımlanan Posta, Hürriyet, Sözcü ve Haber Türk gazeteleri derlem olarak kullanılmıştır. İncelemede metaforlar, Metafor Tespit Yöntemi vasıtasıyla tespit edilmiştir. Belirlenen metaforlar, tarihî, sosyal ve politik bir olgu olarak tehcire dair kavramların Türkçede nasıl kavramsallaştığına ve bu kavramın içeriğinin farklı yönlerine dair bilgi vermektedir. Metaforların tespitinin yanı sıra ayrıca bir söylem takibi de yapılmıştır. İncelemede düğüm sözcük olarak 1915, soykırım, Ermeni, tehcir, sorun, diaspora ve mesele kelimeleri seçilmiş ve bunların yer aldığı metinler daha büyük metaforik yapılar açısından tetkik edilmiştir. Metafor, dilden ziyade bir düşünce ve akıl yürütme meselesi olarak ve gerçekliğin inşası ve yorumlanması için bilişsel bir araç olarak görüldüğünden, basında yer alan söylem metaforlarının incelenmesi, o günlerin sosyal ve politik gerçekliğinin belirli kesimlerin zihninde nasıl kavramsallaştırıldığını ve nasıl aktarıldığını ortaya koymaktadır.
1915 Tarihli Bir Şecere-İcâzetnâme Tetkiki
Turk Kulturu Ve Hacı Bektas Veli Arastırma Dergisi, 2004
Şecereler, dikkatli ve diğer kaynaklarla karşılaştırılarak kullanıldığı taktirde önemli tarihi belgelerdir. Üzerinde çalıştığımız belge, Kadirî tarikatine ait olup, icâzetnâme ve şecereler içermektedir. Bu çalışmada belgenin kritiği de yapılmıştır.