GÖÇ TEORİLERİNİN KARŞILAŞTIRMALI ANALİZİ (original) (raw)
Related papers
GÖÇ TEORİLERİ ÜZERİNE ELEŞTİREL BİR OKUMA DENEMESİ
İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER KONGRESİ KRİZLER, BELİRSİZLİKLER, ARAYIŞLAR, 2021
Massey’in Uluslararası Göç Teorileri (Theories of International Migration) ve Portes’in Latin serüveni (Latin Journey) eserlerinde göç kavramı üzerine çıkan sorunların göç kuramları ile ilişkisi üzerinden ortaya çıktığını tespit etmişlerdir. Ancak tüm göç türlerini açıklayacak tek bir kuramın olmadığı ve hatta böyle bir kurama ulaşma çabasının da yerinde olmadığı onlarla birlikte göç araştırmaları alanında neredeyse ortak bir kabuldür. Liberallerin çoğunluğunun tiranlığı bu olsa gerek, bir yaklaşım bir kavramı açıklarken onun türevleri noktasında zorlanıyorsa ve çelişkiye düşüyorsa hatta bu durumu bertaraf etmek için yeni kavram veya kavramlar ortaya atıyorsa kulağa ne kadar hoş gelirse gelsin entelektüel olursa olsun gerçeklikte hiçbir karşılığı yoktur. Tabii olarak göç konusunda kuram geliştirme çabasında olmak tüm göç türlerinin ortak yönlerini saptama ve çözüm üretme konusunda önemlidir ve yapılmalıdır. Göç kavramını açıklarken göçmeni, göçmen karşıtlığını, göçmen-mekân ilişkisini, göçmen haklarını vb. yani göçe dair tüm kavramları açıklarken bir ahengin ve aynı temel dayanaklarının olması gerekir. Oysaki genel göç kuramlarının hiç birinde böyle bir tutarlılık yoktur. Göç kuramları göç sorunsalını açıklamak için yola çıkmalarına rağmen kendileri sorun haline gelmiştir. Bu defada kuramın temelinin dayandığı bakış açısını sorgulamak yerine ontolojik göç, ekonomik göç, uluslararası göç, ulus ötecilik, ulus aşırıcılık, kültür farklılığı, göçün kimlik sorunu, mekânsal göç, uyum, göçmen hakları gibi binlerce kavram üreterek bu sorunsalın içinden çıkmaya çalışmaktadır. Göç kuramlarının en büyük talihsizliği göçü açıklarken en başından kavrama ekonomik, sosyal, tarihi, psikolojik temelli olarak bakmaları yanlışıyla başlamalarıdır. Ancak diğer tüm kavramlar gibi göç ve türevi tüm kavramlarda siyasal kavramlardır. Göç, göçmen, göçmen karşıtlığı, sınır, göçmen hukuku, göçmen hakları vb. kavramları içeren, siyasal olan, dost-düşman, siyasal birlik, çatışma gibi siyasal kavramlar üzerinden siyasal bir bakış açısıyla sorunların çözümlenebileceği göz ardı edilmektedir.
KÜRESEL NÜFUS HAREKETLERİNİN KURAMSAL TEMELLERİ: GÖÇ TEORİLERİ
Livre de Lyon, 2023
Uluslararası göç hareketleri, son yarım yüzyılda eski dünya kıtaları ile birlikte sömürgecilik dünyasını da (Afrika ve Amerika kıtaları) kapsayan, birçok boyutun etkisinde şekillenen, yüz milyonlarca kişiden oluşan toplulukları etnik ve nüfus miktarı bakımından etkileyen kapsamlı bir süreçler ağı olarak dünyayı biçimlendirmeye devam etmektedir. Bu açıdan değerlendirildiğinde Fransız ihtilalinin beklenmedik sonuçlarından birisi olan milliyetçilik ve bu kavrama bağlı olarak gelişen ulus devlet düşüncesi, göçün çok boyutlu etkisi sonucunda birçok sosyolog, tarihçi ve coğrafyacı açsısından sorgulanmaktadır. Özellikle 20. yy.’ın son yarısında başta Batı Avrupa ve Amerika’nın sosyal bilimler uzmanları göç kavramını gerek kuramsal gerekse ülkeler arası siyasi çekişmeler bağlamında ele almıştır. Bu alanda yapılan detaylı çalışmalar sonucunda söylenebilir ki; tüm göç süreçlerini açıklayabilen tek ve büyük bir kuram bulunmamaktadır (Abadan, 2006). Çağlayan’a Göre (2006); Günümüzde toplumlarda meydan gelen her bir sosyal olay ve olgu, bünyesinde çok parçalı ve kırıklı yapılar ihtiva etmektedir. Bir taraftan büyük, kitlesel özellikli olgu ve olaylara şahit olunurken, diğer taraftan bu olay ve olgularının kendi içerisinde parçalandığını, adeta kristalize hale geldiğini gözlemlemekteyiz.
ULUSLARARASI GÖÇÜN KARŞILAŞTIRMALI BİR ANALİZİ: GÖÇMEN KAÇAKÇILIĞI SUÇU ÜZERİNE TESPİTLER
2021
Göçün dinamik ve süregelen yapısı, ülkelerin sosyo-mekânsal durumlarından etkilenerek göç sürecine karar veren bireylerin tercihlerini optimize etmektedir. Küreselleşmeyle birlikte yaşanan toplumsal değişimler nüfus hareketliliğine ivme kazandırırken, cazibe merkezleri olarak görülen yerleşim yerlerine göç sürecini de hızlandırmıştır. Yaşanan bu gelişmeler ülkelerin göçü idare etmelerinin yanı sıra göçün nesne konumunda yer aldığı bir suçla da mücadele etmelerine neden olmuştur. Amaç: Bu çalışma Avrupa Birliğinde göç oranlarının yüksek olduğu ülkelere ilişkin eurostat üzerinden temin edilen veriler sayesinde uluslararası göç kavramını sosyal politika araçları arasında yer alan minimum (asgari) ücret üzerinden analiz etmektedir. Böylesine bir amaç göç sürecine karar veren bireylerin ekonomik ideal arayışına yanıt ararken, Türkiye’de son yıllarda artış gösteren göçmen kaçakçılığı suçuna ışık tutmaktadır. Yöntem/Tasarım / Metodoloji / Yaklaşım: Araştırmada nicel araştırma yöntemi çerçevesinde ikincil veri analiz tekniği kullanılmış, kümülatif olarak yıllara göre artış gösterdiği anlaşılan göç değişkeni ülkelerin ulusal para birimleri esas alınarak minimum ücret üzerine etkisi test edilmiştir. Ayrıca Türkiye özelinde göçmen kaçakçılığı suçunun düzensiz göçmen sayısı üzerinden ilişkisel durumu araştırılmıştır. Bulgular: Parametrik olmayan test sonuçlarına göre göç yoğunluğu ile ülkelerin minimum ücretleri arasında negatif düzeyde bir ilişkiye rastlanmıştır. Bununla beraber İspanya ve Türkiye’nin 2015 yılından sonra artan göç oranlarının karşılığı ise coğrafi açıdan göç rotasını ve sosyal ağların önemini bizlere göstermiştir. Türkiye’de son on yıllık süreçte göçmen kaçakçılığı suçun artış gösterdiği anlaşılmıştır. Özgünlük: Göçmen kavramının sosyal ağlar nedeniyle Türkiye özelinde göçmen kaçakçılığı suçu açısından ilişkisel rolü yıllara göre artan suç istatistiklerine yansımış ve organize suç teorileri açısından önemi yeniden sorgulanmıştır.
TERÖR VE GÖÇ İLİŞKİSİ ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME
TERÖR- 20. ULUSLARARASI KAMU YÖNETİMİ FORUMU TAM METİN BİLDİRİ KİTABI, 2021
Devletler ve toplumlar açısından terör ve terörizm en büyük tehditler arasında yer almaktadır. Zira uluslararası barış ve güvenliğe ilişkin bir tehdit olarak gelişen terör güvenlik tehditleri arasında ön plana çıkmaktadır. Modern çağın bir ürünü olarak kabul edilen terör kavramı, korku ve dehşet yayarak baskı kurmaya dayalı gerçekleştirilen fiiller olarak nitelendirilmektedir. Aynı zamanda, terör içinde şiddeti barındıran ve ideolojik boyutlarıyla sivilleri hedef alan eylemler olarak da tanımlanabilir. Tarihsel süreç içerisinde terör kavramı farklı aşamalardan geçmiş ve devletler terör konusunda ortak bir fikir birliğine ulaşamamışlardır. Uluslararası sistemde devletlerin terör konusunda ortak bakış açısı geliştirmemesi ise ilgili devletlerin yasalarında terör örgütleriyle ilgili yapılan tanımlamalara ve devletlerin terör konusunda geliştirdikleri tutumlara bağlanabilir. Günümüzde küresel boyut kazanan terörün hem devletler hem de toplumlar üzerinde farklı boyutlarda derin etkileri görülmektedir. Bu boyutlardan biride göç olgusudur. Tarihsel süreçte insanların yaşamış olduğu mekandan ayrılmasının önemli bir nedeni de terördür. Terörden kaynaklı olarak yaşanan göç hareketleri özellikle 1990’lı yıllarda Türkiye’de de yoğun bir şekilde yaşanmıştır. Özellikle Doğu ve Güneydoğu illerinde yaşanan terör olaylarından dolayı bu göç hareketleri gerçekleşmiştir. Göç alan ve göç veren iller düşünüldüğünde terörden kaynaklı zorunlu mekânsal yer değişikliğinin siyasi, ekonomik, toplumsal ve kültürel bazı sonuçları ortaya çıkmıştır. Bu çalışmada; öncelikle terör ve göç kavramları üzerinde durulacaktır. Ardından terör ve göç ilişkisi çerçevesinde Türkiye’de terörden kaynaklanan sorunlar bağlamında göçlerin sonuçları değerlendirilecektir.
GÖÇ - TURİZM İLİŞKİSİNE YÖNELİK TEORİK BİR DEĞERLENDİRME
Soğuk Savaş Sonrası Uluslararası Göç Politikaları , 2024
İnsanların çeşitli sebeplerden dolayı yaşadıkları yerlerden farklı bir yere taşınmaları göç kavramıyla açıklanabilmektedir. Bu sebeple amaç olarak farklı nedenlerle de olsa göç, turizm ile ilişkilendirilmektedir. Turizm her ne kadar göçten farklı nedenlere ve amaçlara sahip olsa da göç kavramıyla karşılaştırıldığından yakından bir ilişkiye sahip olduğu görülmektedir. Bu yüzden bu iki kavramın birbirini destekleyen, besleyen unsurları bulunmaktadır. Dünya’da ve ülkemizde turizm faaliyetlerinin her geçen gün gelişmesiyle birlikte turizm hareketliliği de artmaktadır. Turizm hareketliliği ile birlikte göç olaylarında da artışların olduğu görülmektedir. Yoğun çalışma ve şehir hayatından kaçmak isteyerek emekliye ayrılan ve turistik bölgelere göç edenler tarafından gerçekleştirilen göçler de turizmle ilgili göç çeşidi olarak görülmektedir. Özellikle farklı ülkelerden turistik destinasyonlar da yaşamayı tercih eden birçok insanın göç ettiği bilinmektedir. Bu kişiler göç ettikleri ülkelerden konut alımı gerçekleştirmektedirler. Türkiye’de son dönemlerde göç alan ülkelerin başında gelmektedir. Birçok farklı ülkenin vatandaşları tarafından ziyaret edilmekte ve belki de bunun sonucunda göç etme kararı alınmaktadır. Ülkemizde farklı ülkelerin vatandaşlarının ikincil konutlar olarak ülkemizin birçok ilinden mülk edindikleri görülmüştür. Bu çalışma kapsamında turizm ve göç kavramları açıklanacak, emekli göçleri ve uluslararası göçler, turistik destinasyonlara olan hareketlilik ele alınacak, turizm-göç-uyum ilişkisine değinilecek ve turistik bölgelere yapılan yabancı göçlerle ilgili basında yer alan haberler örnek olarak verilecektir. Bu çalışmanın amacı doğrultusunda göç olaylarının turizm ile ilişkisini açığa çıkarmak adına literatür taraması yapılmıştır.
GÖÇ ARAŞTIRMALARINDA KESİŞİMSELLİK YAKLAŞIMININ ÖNEMİ
İZMİR DEMOKRASİ ÜNİVERSİTESİ IV. ULUSLARARASI BEŞERÎ BİLİMLER Sosyal Bilimler Perspektifinden Dünden Bugüne Göç Kongresi, 2023
Bu çalışmada, kesişimselliğin göç araştırmalarında geliştirilmesi gereken eleştirel bir perspektif olduğu savunulacak ve kesişimsellikle analiz edilmiş göç çalışması (Sarıgöl, 2013) örneğiyle çalışmanın savı desteklenecektir. Çeşitli sosyal grupların toplumsal cinsiyet, sınıf, ırk, etnisite, engellilik, yaş gibi farklı kategoriler açılımında özgünleşen bireysel deneyimler birbirlerinden ayrıştığı veya kesiştiği eksenlerin yörüngesinde araştırmacıyı farklılıklardan kolektif sorunlara ve dolayısıyla analitik bir sonuca götürecektir. Temel eksenler etrafında ilerlediğimizde kadın ve erkeğin toplumsal cinsiyet deneyimi, siyah ve beyazın iş deneyimi ya da zengin ve yoksulun okul deneyimi örneğin birbirinden farklılaşabilir. Kesişimselliğin başladığı kritik nokta işte burasıdır. Bu başlangıçtan yol alarak sınıfsal, ırksal ve toplumsal cinsiyete bağlı eşitsizlikleri farklılıklar nezdinde okumak, her farklılığın toplumsal sonucunu ve yol açtığı/açacağı problemleri tespit etmek önemlidir. Bu nedenle, göç araştırmalarında özellikle farklı nüfus gruplarının hareketi, karşılaşması, yerleşmesi, yerleşirken yaşadıkları ve karşılaştıkları problemler detaylandırılarak kesişimsellikle incelenebilir. Bununla da kısıtlı kalmayarak, göçmen gruplar arasındaki farklılıklar cinsiyet, ırk, etnik köken, yaş, eğitim durumu, inanç, engellilik, sınıf gibi bağlamlarda kesişimsellik perspektifiyle detaylandırılabilir ve dahası sosyolojik araştırmalarda yeni ayrıştırıcı toplumsal kategorileri keşfetmeyi sağlayabilir. Kesişimsellik perspektifinin açacağı bu hat, özellikle göç araştırmalarında farklılıkların doğurduğu sonuçları ve göçmenlerin kendi aralarındaki farklılıkların çeşitli zorlukları beraberinde getireceği sonucunu görmek açısından önemlidir. Göçmenlerin entegrasyonu gibi geniş göçmen nüfus gruplarına yönelik politikaların ve programların standart sonucuna bağlanmak Almanya örneğinde göreceğimiz gibi kemikleşmiş ayrışmaları beraberinde getirmektedir. Bu örnekle birlikte kesişimsellik ve göç araştırmalarında en başta öne sürdüğümüz sav hatırlatılarak çalışma sonuçlandırılacaktır. Anahtar Kelimeler: Kesişimsellik, göç, ırk, toplumsal cinsiyet, sınıf, feminizm.
GÖÇ ÇEŞİTLERİ BAĞLAMINDA ZORUNLU GÖÇLER: MÜLTECiLiK VE SIĞINMACILIK
BÖLGESEL VE KÜRESEL GELiŞMELER IŞIĞINDA ULUSLARARASI GOÇLER, 2022
Bu baskının bütün hakları Nobel Akademik Yayıncılık Eğitim Danışmanlık Tic. Ltd. Ştl.ne aittir. Yayınevinin yazılı izni olmaksızın, kitabın tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve dağıtımı yapılamaz. Nobel Yayın Grubu, 1984 yılından itibaren ulusal ve 2011 yılından itibaren ise uluslararası düzeyde düzenli olarak faaliyet yürütmekte ve yayınladığı kitaplar, ulusal ve uluslararası düzeydeki yükseköğretlm kurumları kataloglarında yer almaktad ı r.
İKTİSAT ALANINDA GÖÇ KONUSUNDA YAPILAN LİSANSÜSTÜ TEZLERİN BİBLİYOMETRİK ANALİZİ
Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Dergisi, 2022
Uluslararası göç, bireysel bir eylem olmanın ötesinde toplumları ve gelecek kuşakları etkileyen önemli bir olgudur. Bu araştırmanın amacı, ekonomi konusunda göç alanında yapılan lisansüstü tez çalışmalarını çeşitli parametreler doğrultusunda bibliyometrik olarak incelenmesidir. Bu amaçla YÖK ulusal tez merkezi veri tabanı üzerinden 131 lisansüstü tez çalışması tespit edilmiş ve ilgili çalışmalar bibliyometrik tekniklerle analiz edilmiştir. Analizlerden elde edilen sonuçlar incelendiğinde, en çok Türkçe dilinde tez yazıldığı ve yıllar itibariyle en fazla tezin 2019 yılında yazıldığı görülmüştür. Kadın araştırmacıların erkek araştırmacılardan fazla olduğu ve Prof. Dr. unvanlı danışmanların fazla olduğu bulunmuştur. Marmara Üniversitesinde en fazla tez yayınlandığı ve ağırlıklı olarak yüksek lisans tez çalışmaları yapılmıştır. Devlet üniversitelerinin vakıf üniversitelerine göre fazla olduğu ve tezlerde nicel araştırma yöntemlerinin tercih edildiği gözlemlenmiştir. Nicel araştırma yöntemi içerisinde ekonometrik analiz tercih edilmiştir. Tezlerin yoğunlukla iktisat anabilim dalında hazırlandığı ve göç ile en fazla ilişkilendirilen konunun makroekonomik etkilerinin olduğu sonuçları bulunmuştur. Analiz sonucunda ekonomi alanında göç konusuna yönelik gelişim sürecinin izlenmesi, genel eğilimlerin ortaya konulması, literatüre katkı sunulması ve gelecekte çalışma yapacak bilim insanlarına yol gösterici olması hedeflenmektedir.