Görsel Algının Sanatsal Yaratıcılık ve Tasarım Duyarlılığı ile Olan İlişkisinin İncelenmesi (original) (raw)
Related papers
Sanatsal Yaratma Sürecinde Estetik Kaygının İşlevi
2015
Son olarak bu çalışmayla ifade edilmiştir ki; estetik kaygı salt estetiği değil kavramıyla birlikte dönüşen bir sanatsal yaratma sürecini işaret eder. Kavram ve temanın daha etkili biçim bulması estetik sorgulama ile mümkündür.
Sanat ve Tasarım Kavramları Bağlamında İçmimarlığın Yeri
Mesleki ve Teknik Eğitimde Küresel Gelişmeler, The Global Development in Vocational and Technical Education. Uluslararası Mesleki Bilimler Sempozyumu-International Vocational Science Symposium. IVSS2017, 2017
Bu çalışma kapsamında, sanat nesnesi ve tasarım nesnesi arasındaki güçlü bağlantılar analiz edilecek, sanat ve tasarım eylemlerindeki ortak noktaların belirlenmesi, içmimarlık mesleğinin sanat mı? tasarım mı? Olduğu, mesleğin zanaatı nasıl hangi boyutlarıyla ele aldığı? sorularına veri toplama, karşılaştırma ve örnekleme yöntemleri kullanılarak cevap aranacaktır.
Görsel Sanatlara İlişkin Kişisel İlgi ve Deneyimlerin Temel Tasarım Eğitimine Yansıması
Sanat ve Tasarım Dergisi, 2016
Bu çalışmada, temel tasarım eğitiminde, öğrencilerin görsel algı becerileri ve gelişim düzeyi ile görsel sanatlara ilişkin ilgi ve geçmiş deneyimleri arasındaki ilişkinin sorgulanması amaçlanmaktadır. Gazi Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümünde temel tasarım dersini ilk kez alan 33 öğrenci üzerinde uygulanan görsel sanatlara ilişkin ilgi ve deneyimleri ölçen anket ve görsel algı düzeylerini belirleyen test çalışması araştırmanın temel veri kaynaklarını oluşturmaktadır. Nitel araştırma yöntemi kullanılarak yapılan çalışmada, anket ve test sonuçları ile öğrencilerin görsel algılarındaki gelişimi izlemek üzere iki boyutlu temel tasarım çalışmalarında sergiledikleri başarı düzeyleri arasındaki ilişki karşılaştırmalı olarak incelenmektedir. Çalışmanın sonuçları, temel tasarım eğitimi öncesinde görsel sanatlara ilgi ve deneyimi olan öğrencilerin olmayanlara oranla görsel algı ve ifade gelişim süreçlerinin daha olumlu olduğunu ve temel tasarım eğitimi ile görsel algının geliştirilebileceğini göstermektedir.
Sanat eği̇ti̇mi̇nde si̇nestezi̇ ve yaratıcılık
Journal of Arts, 2022
Sinestezi, günlük olaylar sırasında çoğu insan tarafından normalde deneyimlenen duyumlara ek olarak ortaya çıkan, belirli zihinsel olayların neden olduğu duyusal niteliklerin bilinçli bir deneyimidir. Sinestezi, birçok insanı özellikle duyusal birtakım ruh hâllerini bütünleştirerek yeni sanatsal ifade ve form anlayışları açısından etkilemektedir. Fenomenin günümüz çerçevesinden teorik ve kavramsal olarak güzel sanatlar eğitimine entegrasyonu, sanat eğitiminin güncelliği ve bütünselliği açısından önem taşımaktadır. Yaratıcılık kavramı ile ilişkilendirilen sinestezi fenomeni, her kültürde sanatsal yaratım süreçlerindeki esinlenme ve ilham alınan faktör olduğundan yaratıcılığı artıran yakın bir anlama sahiptir. Bununla birlikte sanat eğitimi öğrencilerine benzersiz ve sınırı olmayan duyusal ve duygusal deneyimler sağlayarak yaratıcılığı harekete geçirmek, hayal gücüne ilham vermek, ayrıca öğrenci ile sanatsal ürün arasındaki etkileşimi de artırabilmektedir. Dolayısıyla sinestezi, yaratıcılık üzerinde önemli bir etkiye sahip olmuştur. Sinestezi fenomeninin sanat eğitimi alanyazınında farkında olunamayışı ve anlamlandırılamayışı ile okullarda öğrencilerin gelişiminde duyusal olana çok az ilgi gösterilmektedir. Öğrencilerin dünyayı sadece kelimeler ve sayılarla değil, sinestezik deneyimlerle, kendi duyularıyla da bilme yetenekleri okullarda pek gelişememektedir. Kavramı anlamlandırmak için ise öncelikle hakkında bilgi sahibi olmamız gerekmektedir. Dolayısıyla duyusal becerilerin anlamlandırılarak yeniden geliştirilmesi, öğrenciler adına yararlı olacaktır. Böylelikle yaşadıkları sinestezik deneyimleri korumak ve geliştirmek adına daha fazla fırsata sahip olabileceklerdir. Bu anlamda araştırmanın amacı, sinestezi fenomenini kavramak, anlamlandırmak ve yaratıcılık, sanat eğitimi kavramlarıyla bağlantısını inceleyerek eleştirel bir bakış açısı geliştirebilmektir.
Görsel Kültürün Sanatsal Boyutu
Görsel olanı görülebilen herşey 1 olarak tanımlamıştır. Bu görsel olanın en geniş tanımıdır. Görülebilen herşeyi içine alan bu kavram, kesinlikle en geniş kapsamlı olanıdır. Üzerinde çalışılan tanım ne kadar geniş kapsamlı ise, görsel kültürün o derece iyi izah edilebileceği şüphesizdir. Görsel Kültürdeki, görsel olanın görülebilen herşey olduğu, dikkatle ele alınması gereken bir düşüncedir 2 .
Görsel Tasarımda Sanat, Temsil ve İletişim
2022
w w w. a k a d e m i s y e n. c o m iii EDITÖRDEN. İletişim; kişiler, toplumlar ve kümeler arasında çizim, resim, söz, yazı el kol hareketleri vb. simgeler vasıtasıyla düşünce dilek ve duyguların karşılıklı iletilmesini sağlayan bir etkileşim aşamasıdır. Sanat sözcüğü; genelde görsel sanatlar anlamında kullanılarak en genel anlamıyla yaratıcılığın ve hayal gücünün ifadesi olarak tanımlanmaktadır. Sanat; "İnsanların geçirdiği evrimleri, yaşama biçimlerini, yaşama bakışlarını, sanat biçimlerini ve sanata bakışlarını her zaman etkileyerek insanlara olumlu katkı sağlamıştır. Sanatı insan aklının ürünü olarak gören Hegel, sanattaki güzelliği doğadaki güzellikten üstün tutarak sanatın doğanın taklidi olmadığını, savunmuştur. 1 Sanat ve tasarımda mesajın anlaşılırlığı ve anlam bulması iletişim temsilleri aracılığı ile mümkün olmaktadır. Temsil; bir olgunun, bir şeyin ya da nesnenin dışsal bir gerçekliğin bir düzlemde, dil ya da düşüncede, aynen hiçbir anlam ve içerik kaybı olmadan yansıtılması ya da betimlenerek anlatılması yani aktarılmasıdır. Gravür, Resim, Fotoğraf, Heykel, Sinema, Televizyon ve daha sanatın birçok alanında mesaj ve anlatım temsiller üzerinden göstergebilim yoluyla çözümlenmektedir. Göstergebilim en genel tanımıyla göstergeleri inceleyen bilim dalıdır. Ferdinandde Saussure ve Amerikalı Charles Sanders Peirce ile temeli atılan daha sonra Fransız Roland Barthes, Umberto Eco, Christian Metz, Peter Wollen gibi düşünürlerinde katkıda bulunduğu çağdaş anlamdaki göstergebilim, yalnızca sözsel değil, sanat dillerinin çözümlenmesinede önemli bir katkı sağlamıştır. Böylece, Görsel tasarımda sanat, iletişim ve temsil ilişkisi geçmişten günümüze insanların ilgi alanına girmiştir. Bu bilgilerden hareketle 7 farklı çalışmadan oluşan "Görsel Tasarımda Tasarımda Sanat, Temsil ve İletişim" kitabı 3 farklı kategoride bulunan bilimsel çalışmaları kapsamaktadır. Bu kategoriler şunlardır: "Tasarım ve İletişim", "Tasarım ve Temsil", "Tasarım ve Sanat" tır.
Olgunlaşan İnsanın Hassaslaşan Gözleri: Tasarım Eğitiminde Görsel Duyarlılık
Bir toplumun doğuşu, ortak değerlerinin gelişmesi, kültür altyapısının oluşması, kendisini tanımlama mücadelesi, adalet algısının gelişmesi ile birlikte yazılı olan ve olmayan yasalarının ortaya çıkışı, bir arada yaşama alışkanlıklarının biçimlenmesi, toplumsal ilişkilerin olgunlaşması... Tarih boyunca defalarca yaşanmış, yinelenmiş, deneyimlenmiş kadim bir süreç. Ve bu süreci uygarlığa eriştiren, doğanın ve insanlığın gelişiminde konumlandıran kavramlar: İfade ve kayıt. Geçmişe, köklerimize dönüp baktığımızda görüyoruz ki tüm bulduklarımız, çözdüklerimiz, çıkardıklarımız bu güne dek ifade edilip kaydedilmiş olanlardan ibaret. Ve anlarız ki yine kendimizi bulduğumuzdan bu yana peşimizi bırakmayan kadim bir kodlamamız olan yaşamda iz bırakma dürtümüz bize her seferinde yinelenen ama aynı zamanda yenilenen uygarlıklar kurdurmuş.
Fotoğraf Sanatsallığının İnşasında Işık ve Görsel Algı İlişkisi
Yedi
Fotoğraf, etimolojik bir perspektiften bakılırsa ışıkla yazma, ışıkla çizme sanatı olarak tanımlanır. Bu sanat (ya da uğraşı) varoluşunu ışığa borçludur. Bir nesnenin, duyusal olarak görülebilmesi için ya kendisinin bir ışık kaynağı olması gerekir, ya da üzerine düşen ışığı yansıtması gerekir. Işığın fotoğrafın sanatsallığının inşa sürecindeki algısal biçimlenişini irdeleyen/tartışan bu çalışmada, görsel algının yapısını, insan gözünün görebildiği spektrumun fotoğraftaki biçimsel etkisini ve kavramsal algının somut ışıkla kurduğu sembolik ilişkisini okumayı amaçlayan bir değerlendirme yapılmıştır. Amerikalı öncü sanat fotoğrafçısı Alfred Stieglitz’in dediği gibi ‘Nerede ışık varsa orada fotoğraf çekilebilir’. Ancak görüntüleri sadece ışık ve makineler üretmez. Fotoğrafik ışık ve görüntüleri yaratmak için, algının kaynaklarını, algısal inşanın ışığa yeniden biçim veren yönelimlerini, fenomenolojik ışığın özünü iyice kavramak gerekir. Bu çalışma, fotoğrafın sanatsallığının sanatçı tar...