Suri̇yeli̇ Mülteci̇ Kadinlarin Doğurganlik Özelli̇kleri̇ Ve Etki̇leyen Faktörler: Kali̇tati̇f Bi̇r Çalişma (original) (raw)

Doğuma Hazirlik Siniflarinin Kadinlarin Doğum Şekli̇, Korkusu Ve Deneyi̇mi̇ne Etki̇si̇: Si̇stemati̇k Derleme

e-Journal of New World Sciences Academy, 2020

Bu çalışma, doğuma hazırlık sınıflarının kadınların doğum şekli, korkusu ve deneyimine etkisini incelenmek amacı ile yapılmıştır. Sistematik derleme niteliğindeki bu çalışma için, araştırmalar Mart-Mayıs 2018'de PubMed, Cochrane, EBSCOhost ve Google Akademik veri tabanlarında tarama yapılarak elde edilmiştir. Çalışmaya 2000-2018 yıllarında yayımlanmış 17 araştırma dâhil edilmiştir. Veriler meta-analiz ve öyküsel anlatım yöntemleri ile sentez edilmiştir. Araştırmaların toplam örneklem hacmi 17736'dir. Bu sistematik derlemede, altı araştırmanın sonucuna dayalı olarak yapılan meta-analizde doğuma hazırlık sınıflarının vajinal doğum oranını artırdığı saptanmıştır (OR:1.59, p<0.01). Beş araştırmanın birleştirilmiş sonuçları da doğuma hazırlık sınıflarının doğum korkusunu azaltmada etkili olduğunu göstermiştir (MD:-23.41, p<0.001). Bazı çalışmalarda doğuma hazırlık sınıflarının ağrı algısı, epidural analjezi kullanımı, algılanan destek, memnuniyet, öz-yeterlik, kendine güven hissi, uyum süreci, kontrol duygusu, beden farkındalığı ve alternatif doğum pozisyonu kullanımını olumlu yönde etkilediği rapor edilmiştir. Yine doğuma hazırlık sınıflarının endişe, stres, tıbbi müdahale ve ilaç kullanımını azalttığı saptanmıştır. Sonuç olarak, bu sistematik derleme doğuma hazırlık sınıflarının doğum korkusunu azalttığı, vajinal doğum oranı ve olumlu doğum deneyimi artırdığını göstermiştir.

Sanliurfa Ili’Nde Kadinlarin Tarimsalyayim Çalismasindan Yararlanmasina Etki Eden Olumsuz Etkenler

DergiPark (Istanbul University), 2007

Çalışmada üç küme ile anket görüşmesi yapılmıştır. 19 yayman, tarımsal yayım çalışmasına katılan 12, katılmayan 42 olmak üzere toplam 73 anket görüşmesi yapılmıştır. Araştırmada kadınların bitkisel üretimde genellikle çapalama, seyreltme ve hasat işlerinde çalıştığı, ayrıca çok yoğun olmasa da sulama, gübreleme, ilaçlama ve ürün değerlendirme gibi işleri de yaptığı saptanmıştır. Hayvansal üretimde ise, neredeyse bütün işleri yapmaktadır. Bitkisel üretime ortalama günde 7-10 saat arasında, hayvansal üretimde ise 2-3 saat çalıştığı, ev işlerine ise 4-6 saat arasında zaman ayırdığı saptanmıştır. Buna bir de çocuk bakımı eklendiğinde kadının hiç boş zamanının olmadığı söylenebilir. Ancak bu kadar yoğun emeğine karşın, tarımsal yayım çalışmalarından erkekler kadar yararlanamamaktadır. Kadınların yayım çalışmasına katılımını; yaş, eğitim durumu, medeni durum, çocuk sayısı, dil sorunu, zamanın kısıtlı olması gibi kişisel etkenlerin, toprak sahipliliği, feodal yapının baskın olması, örgütsüzlük, köy toplumunun kırsal kadına olumsuz bakışı, bilgi kaynaklarını yalnızca yakın çevresinin oluşturması gibi dış etkenlerin etkilediği saptanmıştır. Örgüt açısından ise; yaymanların niceliği, niteliği, deneyimi, örgütün erek küme ve yayman katılımı olmadan proje hazırlaması, finansal açıdan yetersizlik, durum çözümleme ve değerlendirmenin amaca yönelik olamaması, iletişim araçlarının kadınlara ulaşmamasıdır. Araştırmada Tarım İl Müdürlüğü (TİM) Çiftçi Eğitim ve Yayım Şubesi'ne (ÇEY) bağlı bir "Kırsal Kadın Şubesi"nin kurulması önerilmiştir. Bu şube için bir eşgüdüm modeli önerisi sunulmuştur. Böylelikle kırsal alanda toplum beslenmesinde ve yeni kuşakların yetiştirilmesinde görev alan kadınlara yönelik başarılı yayım çalışmalarının yürütülebileceği varsayılmıştır. Kırsal kadın, Tarımsal yayım çalışmasında etkili etkenler, Yayım örgütü In this study we conducted a survey study involving three groups consisting of 19 extension workers, 12 participating women, and 42 not participating women totaling 73. It was determined that interviewed women work on all aspects of farming activities mostly hoeing and harvesting, and less intensively irrigation, fertilization, pesticide application and processing. Besides women do almost all the work in animal husbandry. It was determined that women participation in agricultural extension efforts is influenced by personal (internal) factors such as their age, education and marital status, number of children, lack of communication and inadequate time etc. External factors include ownership status, overwhelming feudal structure, lacking of unionization, a negative rural attitude towards women, and limited information gathering of women. Organizational determinants of participation consist of such factors including the quality and quantity of extension officers, project preparation by extension office without the participation of target groups and extension officers, insufficient funding, lacking of status evaluation and analysis, and communication media not reaching rural women. In this research it has been proposed that under the umbrella of farmer education and extension division, a 'rural women' department responsible for promoting women studies be established. For such a department, information

Pospartum Bi̇r Yillik Dönemde Üri̇ner İnkonti̇nans Sorunu Yaşayan Kadinlarda Yaşam Kali̇tesi̇

2007

Amac: Bu calismanin amaci postpartum bir yillik donemde uriner inkontinans sorunu yasayankadinlarda yasam kalitesini belirlemektir.Gerec ve Yontem; Kesitsel olarak yapilan arastirmanin calisma grubunda son bir yil icinde dogumyapmis, yeniden gebelik durumu bulunmayan ve uriner inkontinans sorunu olan 341 kadin yer almistir.Anket formu sosyodemografik ozellikleri ve uriner inkontinans yasama durumunu degerlendiren sorulardanolusmustur. Yasam kalitesini degerlendirmek icin “Yasam Kalitesi Olcegi” kullanilmistir. Verilerinanalizinde student t testi, tek yonlu varyans analizi ve coklu regresyon analizi yontemlerinden yararlanilmistir.Bulgular: Uriner inkontinans problemi yasayan kadinlarin yasam kalitesi puan ortalamasinin 88.8±10.3oldugu saptanmistir. Yapilan degerlendirme sonucunda idrar kacirma sikligi, idrar kacirma nedeniyleaktivitenin sinirlanmasi, idrar kacirmanin cinsel yasami etkilemesi, cinsel iliski sirasinda idrar kacirmasorunu yasanmasi, idrar kacirma sorunu nedeniyle dokto...

Doğum Şekli̇ni̇n Kadin Ci̇nsel İşlevi̇ Üzeri̇ne Etki̇si̇ni̇n İncelenmesi̇

Ebelik ve Sağlık Bilimleri Dergisi, 2021

Aim: In this study, we aimed to investigate the effect of the mode of delivery on female sexual function. Methods: The study is descriptive and cross-sectional. The population of the study consists of 1591 women in the central districts of Manisa. 315 primipara women with 9-12 month-old babies were formed in the family health centers. The data were collected through face-to-face interviews with the Personal Information Form and the Female Sexual Function Scale. The data were analyzed with the SPSS 23.0 program with appropriate tests. Results: Women divided into two groups as vaginal and cesarean delivery are similar in terms of their descriptive features. Women divided into two groups as vaginal and cesarean delivery are similar in terms of their descriptive features. The episiotomy rate in the vaginal delivery group is 51.4%. The total mean score of the Female Sexual Functional Scale was found to be 25.11 ± 5.47 in the vaginal delivery group and 25.36 ± 5.47 in the cesarean section group, and there was no statistically significant difference between them. In both groups, female sexual function scale total score average and sexual desire, arousal, lubrication, orgasm and satisfaction subscale mean scores were above the cutoff point, but the pain sub-dimension mean score average was below the cutoff point. Conclusion: According to the results of the study, women who delivered vaginal or cesarean section in the long term after birth were found to be similar in terms of sexual function and sexual dysfunction was not found in general. It was concluded that there was no relationship between the mode of delivery and female sexual function.

Berdel Evli̇li̇ği̇ Üzeri̇ne Kali̇tati̇f Bi̇r Araştirma Mardi̇n Örneği̇

2018

Temeli karsilikli dunur olma (garsikuda) esasina dayanan geleneksel bir evlilik turu olan berdel , gunumuzde hala uygulanmaktadir. Turkiye’de berdel evliliklerinin yaygin oldugu illerden biri de Mardin’dir. Ayni anda iki gelinin, ayni duzen icerisinde degistirildigi bu evliliklerde, her iki taraf da gelin almanin sevincini ve kizini gondermenin huznunu bir arada yasar. Berdel evliligi beraberinde bazi sorunlari getirse de sagladigi bazi toplumsal faydalar neticesinde yerlesmis bir uygulama haline gelmistir. Berdel gelenegi, yillar icerisinde bolgenin sosyal hayati ile diyalektik bir etkilesime girmis; ozellikle kadin kimligini olusturan referanslardan birisi haline gelerek bolgenin sosyolojik yapisina tesir etmistir. Bu calismada, Mardin bolgesinde berdel usulu ile evlilik yapan (cogu kadin) bireyler ile mulakatlar gerceklestirilmis ve bolge dinamikleri ile geleneksellesen ve sosyal hayati duzenleyen unsurlardan biri olan bu evlilik turunun, toplumsal boyutu uzerinden bireylerin, oz...

Kadinlarin İşgücüne Katilmasi İle Doğurganlik, Boşanma Ve Ücret Haddi̇ Arasindaki̇ İli̇şki̇: Türki̇ye Üzeri̇ne Bi̇r Araştirma

beykon.org

Bu çalışmada Türkiye'de 1988-2009 yıllarını kapsayan dönemde, kadınların çalışma hayatı ile sosyoekonomik faktörlerin etkileşimi ele alınmıştır. Kullanılan veri seti, evli kadınlara ait doğurganlık oranı, boşanma oranı, kadınların işgücüne katılma oranı ve ücret endeksi olarak belirlenmiştir. Çalışmada kullanılan değişkenlerin uzun dönem ilişkisi ele alınmıştır. Bunun için serilerin durağanlık testine başvurulmuş ve daha sonra eş bütünleşme analizi ve hata düzeltme teknikleri kullanılmıştır. Uzun dönem ilişkisinde bir eş bütünleşmenin söz konusu olduğu vektörün varlığı ve ücret endeksi ile doğurganlık arasında aynı yönlü ilişki tespit edilmiştir. Diğer taraftan, ücret endeksi ile kadınların işgücüne katılma oranı arasındaki ilişki negatif yönlü bulunmuştur. Yine ücret endeksi ile boşanma arasında aynı yönlü uzun dönem ilişkisi bulunmuştur. Ayrıca, değişkenlerin Granger nedensellik testinde nedenselliğin varlığı araştırılmış ve etki-tepki fonksiyonları ile değişkenlerdeki innovasyonun diğer değişkenlere yansıması takip edilmiştir.

Kadının Statüsü Ve Doğurganlık

Türkiye'de Kadın Olgusu, 1992

Doğumun kadının bedeninde gerçekleşmesi, toplumsal örgütlenmenin bazı gözlenen biçimlerinin ve özellikle cinsiyet rolleri farklılaşmasının ve cinsler arası eşit olmayan ilişkilerin ilk gerekçesi olmuştur. Bu nedenle, kadının statüsünü ve doğurganlığını birbirinden bağımsız olarak düşünmek olanaksızdır.

Türki̇ye’De Göç Edenleri̇n Doğurganlik Davranişinda Bozucu Etki̇, Seçi̇ci̇li̇k Ve Adaptasyon Hi̇potezleri̇ni̇n Rekabeti̇: Bi̇r Sayma Veri̇ MODELİ1

Uluslararası İktisadi ve İdari İncelemeler Dergisi, 2018

Günümüzde, az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerdeki yüksek nüfus artış oranları sosyal ve ekonomik açıdan çok önemli bir problem teşkil etmektedir. Yüksek bir nüfus artış oranına ve bölgeler-iller arası yüksek doğurganlık farklılıklarına sahip bir ülke olan Türkiye'de doğurganlık davranışını etkileyen faktörleri ele alan ve bu konuda etkin politikalar geliştirilmesine zemin hazırlayan çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır. Türkiye'de illerin nüfus artış hızlarına bakıldığında, genel olarak bir artışın yaşandığı görülmektedir. Bu artışın, illerin aldığı göçlerden mi yoksa bireylerin doğurganlıklarında meydana gelen artışlardan mı yaşandığı ve bunlarla birlikte göç edenlerin doğurganlık davranışlarının hangi yönde geliştiğinin belirlenmesi önem arz etmektedir. Bu çalışmanın amacı, Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü'nün 2013 yılı Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması ham verileri kullanılarak Robust Poisson regresyon modeli ile Türkiye'de seçicilik, adaptasyon ve bozucu etki olan göçmen doğurganlık hipotezleri çerçevesinde evli kadınların doğurganlık davranışını etkileyen faktörleri ele almaktır. Bu çalışmadan elde edilen bulgulara göre, Türkiye'de adaptasyon ve bozucu etki hipotezlerinin geçerli olduğu ve seçicilik hipotezinin ise geçerli olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.