Bariş Ve Refahin Tesi̇si̇nde Ahi̇li̇k Kültürü Ve Sosyal Sermayeni̇n Rolü (original) (raw)

Bi̇r “Bariş” Konsepti̇ Olarak: Si̇vi̇l Toplum Ve Devlet İli̇şki̇si̇

Sosyal Bilimler Akademi Dergisi, 2019

Bu çalışmanın amacı, küreselleşme süreci ile birlikte Türkiye"de toplumun her alanında gelişimini hızlı bir şekilde gerçekleştiren ve toplumsal sorunların çözümünde etkin bir alan olarak görülmeye başlanan sivil toplum anlayışının günümüzdeki özelliklerini ortaya koymak ve irdelemektir. Böylece, bu çalışma, son yıllarda değişen devlet ve sivil toplum ilişkilerinin ortaya konulmasında ve Türkiye"de sivil toplum anlayışının gelişimi hakkında literatüre katkı sağlayacağı düşünülmektedir. 1950"li yıllardan 2000"li yıllara kadar demokrasi Türkiye"de ortalama her 10 yılda bir askeri darbe ile yüzleşmiştir. Türk demokrasisinin son 10 yıllık süreçte, sivil toplumun gelişimi önünde bir bariyer olarak duran askeri vesayeti büyük ölçüde geriletmesi sivil toplum anlayışının gelişmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Öte yandan, buna bağlı olarak daha özgür bir toplumda gelişme fırsatı yakalayan sivil toplum anlayışının 2000"li yıllardan önceki toplumsal işlevsel özellikleri bakımından farklılığının ortaya konulması önemlidir.

Sosyal Kelam Bağlaminda Bi̇reysel Ve Toplumsal Barişin İnşasinda Kur’An’In Temel Kri̇terleri̇

2016

Toplumsal bir varlik olan insan, birlikte yasamanin kosullarini olusturmak icin tarih boyunca pek cok teori gelistirmis ve dunyanin degisik cografyalarinda farkli sosyal ve siyasal uygulamalarda bulunmustur. Devlet denilen kavram, bu birlikte yasami duzenlemenin zorunlu bir uygulamasi olarak var olmustur. Bireylerin ve toplumlarin baris icerisinde birlikte yasayabilmeleri ve tabiatta mevcut kaynaklari adil ve esit bir bicimde b.lusebilmeleri icin insanlarin uzun donemler yasamlariyla olusturduklari tecrubeler, birlikte yasamin temel kriterlerini olusturmada onemli bir etken olmustur. Bununla birlikte tarih boyunca inananlar tarafindan esas alinan dini metinler ve mesaji getiren peygamberlerin uygulamalari da bir baska temel etkendir. Bu makalede politik felsefeye girmeden yalnizca Kur’an’in toplumsal barisi saglamada sundugu oneriler ve bu konuda belirlenen temel prensipler islenecektir. Konunun anlasilir olmasini saglamak icin merkez islevini goren insana dair Kur’an’in deginilerin...

Ahi̇li̇k Teşki̇latinin Türk Kültürünün Aktarimindaki̇ Rolü

Dokuz Eylül Ünivesitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2021

Kültür, toplumun kimliğidir. Bu kimlik oluşurken birçok unsurun etkisi altında kalır. 13. yüzyılda ortaya çıkan ve toplum arasında benimsenerek kısa sürede yayılan ahilik teşkilatı da toplum kimliğinin oluşmasına önemli katkılarda bulunmuştur. Teşkilat, ticarette önemli bir unsur olmuş ve Anadolu'daki Türk zanaatkarları ayakta tutmak için çeşitli uygulamalarda bulunmuştur. Özellikle usta-çırak ilişkisi ile eğitime önem verilmiştir. Usta-çırak eğitimi ile mesleklerin devamlılığı sağlanmış, geleneksel yapılar korunmuş, sosyal hayattaki uygulamaların gelecek nesillere aktarımı gerçekleşmiş ve localardaki eğitimlerle öğrencilerin; dini, meslekî ve askerî gelişimleri sağlanmıştır. Bu çalışmada; Ahi Evran'ın öncülüğünde başlayan ve Anadolu'da önemli bir yeri olan ahilik teşkilatının, Türk kültürünün gelecek nesillere aktarılması hususundaki etkisinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Bu doğrultuda ahilik teşkilatının Anadolu'da uyguladığı ve kültürel özelliği olan çalışmalar tespit edilerek incelenmiştir. İnceleme sonunda ahilik teşkilatının, zanaatkârları ve sanatkârları desteklediği, eğitim ile bilinçli ve bilinçdışı olarak kültüre katkıda bulunduğu belirlenmiştir.

Toplumsal Tabakalaşmanin Bi̇r Araci Olarak Kültürel Sermaye

Sosyal Bilimler Dergisi sobider, 2020

The main purpose of this study is to examine the relationship between cultural capital and social class structure and it's the effect on the formation of social stratification. Cultural capital is defined as the cultural tendency, lifestyle, behavior, belief, tradition, value, the way of doing business and the skills learned or aquired as a result of a group's sharing. İn this aspect, cultural capital reveals the individual's taste as a means of mobilizing social choice. According to Pierre Bourdiue, cutlural capital is a type of capital in which social stratification is produced or reproduced through education and family tools. On the other hand, the economic capital stitutions also has affected cultural capital. Therefore, the middle and upper classes are tries to transfer the economic capital to cultural capital. The distribution of assets offered to individuals in society is based on the social hierarchy and the distrabution of cultural inequality that determines and classifies certain class positions for individuals. Therefore, this situation is great a differentiation system among individuals.

Kültür Aktariminda Bi̇reysel Sosyal Sorumluluk Ve Di̇li̇n Doğru Kullanimi: Bi̇r Afi̇ş Tasarimi

Sanat ve Tasarım Dergisi, 2021

Kültür aktarımının en güçlü aracı olan dil toplumun kimliğini koruması bakımından oldukça önemlidir. Bu nedenle dilin doğru kullanımı, toplumların kimliğini muhafaza edebilmesini sağlar. Bu çalışmanın başlıca amacı dijital iletişimin de etkisi ile yozlaşmaya başladığı düşünülen dilimizin özellikleri ve kelimelerinin muhafaza edilmesinde toplumun nüvesi olan bireylerin sosyal sorumluluğuna dikkat çekmektir. Klavye ile yazı yazmaya alışan gençlerin, kelimelerin orijinal haline sadık kalmaya dikkat etmiyor olması bireysel sorumluluk bilincinin yeterli olmadığını göstermektedir. Söz konusu durumun tespiti için, bir özel üniversitede öğrenim gören 18-22 yaş aralığında 218 öğrenciye yaygın olarak yanlış kullanılan kelimelerin, yazılı olarak doğru halinin bilinirliğini ölçmek üzere tasarlanmış kısa bir test eş zamanlı olarak uygulanmış, bu anketin sonuçlarına göre kelimelerin bilinirliğinde eksikler olduğu tespit edilmiştir. Durumun tespit edilmesinin ardından alan yazın taraması ile dilin kültürel miras olarak aktarımının önemi ortaya konulmaya çalışılmış ve dijital bir afiş tasarımı aracılığı ile söz konusu soruna çözüm önerilmiştir.

Sosyal Teoloji̇ Bağlaminda “Mehdi̇li̇k” Algisina Bi̇r Bakiş: İzmi̇rli̇ İsmai̇l Hakki Ve Cemaleddi̇n Afgânî Karşilaştirmasi

İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi, 2014

Mehdi, kavramsal olarak kültürler ve dinler arası ortak bir olgudur. İslam öncesi inançlarda da rahatlıkla görebildiğimiz bu inanışın özellikle buhran dönemlerinde yoğunlaştığı bir hakikattir. Cemaleddin Afgânî ve İzmirli İsmail Hakkı'nın bu çalışmada örneklem seçilmesinin nedeni ise onların çağdaş olmaları, Müslüman dünyasının tamamına yakınının ciddi sıkıntılar yaşadığı Osmanlı Devletinin son dönemlerine tekabül eden buhranlı günlerde farklı bölgelerde aynı zamanlarda yaşamış şahıslar olmaları ve mehdilik konusunda birbirlerine tamamen zıt fikirler sunmalarıdır. İzmirli bu meseleyi dinin bir değeri olup olmaması üzerinden değerlendirirken Afgânî sosyo-politik bir hakikat olması üzerinden ele alır. Çalışmamızda bir dönemin mehdilik algısının kaynakları ve kabulleri bu iki âlim üzerinden ortaya konmaya çalışılmıştır.

XV. Asrin Ortalarinda Ni̇ksar Şehri̇ni̇n Sosyal Ve İkti̇sadî Yapisi

Turk Kulturu lncelemeleri Dergisi, 1999

Yaklaşık bin yıldır Türk yurdu olan Anadolu coğrafyasının merkezinde bulunan Ankara'nın sosyal ve iktisadi tarihi için mühim bir vesika olan 244 numaralı şer'iye sicili H. 1254-1271 (M. 1838-1855) yıllarını kapsamaktadır. Bu defter Ankara Milli Kütüphanede ve İstanbul Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Meşihat tasnifinde bulunmaktadır. Özellikle Tanzimat Devri Ankara'sının bir panoramasını çizmesi hasebiyle defterde gerek toponimik gerekse antroponimik bilgiler tespit edilmiştir. Buna göre bahsi geçen dönemde Ankara'nın büyük çoğunluğunu Müslüman nüfus oluşturmakta, fakat Gayrimüslim unsura da rastlanmaktadır. Gayrimüslim unsur genellikle Hristiyan Ermeniler ve Rumlardan oluşmaktadır. Yine sicilden yararlanarak dönemin fiyat hareketlerini, ev, arsa, bağ bahçe satışlarını, tarım ve hayvancılık faaliyetlerini, evlenme boşanma olaylarını, miras taksimini, kişilerin borçlarını, vergilerini ve vasî tayini gibi terekelere yansıyan bilumum hadiseler incelenebilir. Sultan Abdülmecid'in tahta cülusunu bildiren belge gibi merkezden gönderilen mühim evrakta defterde mevcuttur. Çalışmamızda geçen bütün bu bilgilerin XIX. asır Ankara'sının sosyo-kültürel tarihine önemli katkıda bulunacağı düşünülmektedir.

Şehri̇yâr’In Şi̇i̇rleri̇nde Üslup Ve Akim Değerlendi̇rmesi̇

DergiPark (Istanbul University), 2018

Dünya edebiyatlarında edebi akımları benimsemiş olan sanatçıların değerlendirilmesi genellikle temayül gösterdikleri akıma göre gerçekleşir. Fakat Şehriyâr çağdaş edebiyat sanatçısı olarak İran şiirinde önde gelen bir yetenek olarak edebi akımlar bağlamında çok dikkat çeker. Dünya edebiyatı akımlarının incelenmesi bağlamında Şehriyâr'ın yazdığı Farsça-Türkçe şiirlerinin hangi akıma yakın olduğu pek anlaşılmaz. Kimisi Şehriyâr'ı hümanist olarak görmekte, kimisi ise onu klasizm akımını tercih etmiş bir şair gibi değerlendirmektedir. Şehriyâr, çağdaş edebiyat şairi gibi görünse de günümüz sanatçıları arasında ilginç bir kişiliğe sahiptir. Sanki asırlar öncesi şairleri gibi gösterişsiz, abartısız, duygularla coşup taşan bir şair niteliğini taşır. Bu özelliği de şiirlerinde açıkça görülür.

Toplumsal Hafizanin Si̇yasal Alan Tarafindan İnşa Süreci̇ni̇n Sosyal Bi̇lgi̇ler/Tari̇h Ders Ki̇taplarina Yansimalari

Turkish History Education Journal

Öz: Sosyal bilimlerin çalışma alanlarında giderek dikkat çeken ve disiplinler arası bir çalışma alanı olarak şekillenen toplumsal hafıza, siyasal yapılar tarafından beden, mekân, tarih ve dil politikalarıyla inşa edilmektedir. Geçmişle hesaplaşma ve geçmişe tutunma ikilemini içinde barındıran toplumsal hafıza, belirli bir ulus devlet politikasının muhatabı olan herkesin hafızasını karşılamak için kullanılmaktadır. İnceleme nesnesi insan olan sosyal bilimlerin her disiplini, insanı anlamak adına hafıza meselesine bir şekilde değinmek durumunda kalmıştır. Tıpkı bireysel hafızada olduğu gibi toplumsal hafızada da bir veriyi unutmak ya da hatırlamak için tekrarın önemi haizdir. Bu doğrultuda araştırmanın amacı, toplumsal hafızanın siyasal alan tarafından inşa sürecinin ders kitaplarına yansımasını irdelemektir. Bu amaçla araştırmanın yöntemi doküman incelemesi olarak tasarlanmış ve bu çalışmada ele aldığımız sosyal bilgiler/tarih ders kitapları Kutü'l Amare Zaferi örneği üzerinden analiz edilerek elde edilen veriler yorumlanmıştır. Araştırmanın sonuçları değerlendirildiğinde katılımcıların Kutü'l Amare zaferi ile ilgili öğrencilik yıllarından bir şey hatırlamadığı, ders kitaplarında böyle bir bilginin varlığından bihaber oldukları görülmektedir. Katılımcıların çoğu sokak afişlerinden, bir kısmı da televizyon, internet gibi kitle iletişim araçlarından Kutü'l Amare Zaferini öğrendiklerini vurgulamakta ve yine önemli bir katılımcı sayısı ders kitaplarında yer almasını önemli görmektedirler. Görüşmeye katılanların yarısından fazlası ise siyasi koşulların eğitime etkisi dolayısıyla ders kitaplarına yansıması olarak değerlendirmişlerdir.