DOLAR ARZI İLE DOLAR KURU VE TAHVİL FAİZLERİ ARASINDAKİ KOENTEGRASYON İLİŞKİSİ: ARDL SINIR TESTİ YAKLAŞIMI (original) (raw)
Related papers
Erciyes Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 2021
Rezerv para arzında meydana gelen şoklar, artan küreselleşme ve serbestleşen uluslararası sermaye hareketleri ile gelişmekte olan ülkelerde politika faizleri üzerinden varlık fiyatlarını ve döviz kurlarını etkilemektedir. Parasal aktarım kanallarının çalışma mekanizmaları her ülkenin ekonomik ve finansal yapısına göre farklılık göstermektedir. Parasal aktarım kanalları her ülke için farklı sonuçlar verdiğinden, bu kanalların işleyiş mekanizmaları üzerinde konsensüs sağlanamamış ve her ülke için ampirik analiz yapma zorunluluğu ortaya çıkmıştır. Bu çalışmanın amacı, uluslararası parasal aktarım kanallarının Türkiye üzerindeki etkilerine yönelik ampirik analizler yapmaktır. Amerikan Merkez Bankası (FED) in 2007 konut krizi nin ardından uyguladığı geleneksel olmayan, genişlemeci para politikalarının Türkiye ye aktarım mekanizmalarını kur kanalı üzerinden, dolar kuru ile dolar arzı ve kısa vadeli tahvil faizleri arasındaki koentegrasyon (eşbütünleşme) ilişkisini dikkate alarak analiz etmektir. Çalışmada 2008:11-2014:6 dönemi incelenmiş, haftalık veriler kullanılarak uygulanan ARDL Sınır Testi yaklaşımında, hem kısa hem de uzun vadede dolar arzı ve tahvil değişkenleri ile dolar kuru arasında eşbütünleşme ilişkisi saptanmış, ancak kısa vadede dolar arzı ile kur arasında gecikmeli ve zayıf bir eşbütünleşme ilişkisi tespit edilmiştir. Bu durum, Türkiye'de döviz kuru kanalının sadece uzun vadede önemli olduğunu göstermektedir. Hata düzeltme modeli ile kısa dönem dengenin uzun döneme yakınsama sürecinin yavaş olduğu belirlenmiştir. Çalışmanın literatüre katkısı ampirik analizler ile, FED'in geleneksel olmayan genişlemeci para politikası uygulamalarının Türkiye ye aktarım mekanizmalarından olan döviz kuru kanalının kısa ve uzun vadeli etkilerini ayrıştırarak ARDL sınır testi metodu ile analiz eden ilk çalışma olmasıdır.
TÜRKİYE’DE DOLARİZASYON, ENFLASYON VE FAİZ İLİŞKİSİ: ARDL SINIR TESTİ YAKLAŞIMI
İktisadi Konular Üzerine Seçme Yazılar, 2022
Bu çalışmada enflasyon ve para politikası aracı olan faiz oranlarının dolarizasyon üzerindeki etkisi araştırılmak istenmiştir. Analiz Türkiye ekonomisine ait 2012:12-2021:10 dönemini kapsayan aylık veriler ile gerçekleştirilmiştir. Dolarizasyonun hesaplanmasında toplam yabancı para mevduatlar/M2 oranı kullanılmıştır. Enflasyonu temsilen; tüketici fiyat endeksi, faizi temsilen; TCMB ağırlıklı ortalama fonlama faizi kullanılmıştır. Değişkenler arasındaki kısa ve uzun dönem ilişkiyi görebilmek için ARDL yöntemi ve ECM’ye dayalı Granger nedensellik testi uygulanmıştır. Elde edilen bulgulara göre faiz oranlarındaki %1’lik bir artış dolarizasyonda %0,20’lik bir artışa, enflasyondaki %1’lik bir artış ise dolarizasyonda %0,34’lük bir artışa işaret etmektedir.Nedensellik testi sonuçları ise kısa dönemde enflasyondan dolarizasyona nedensellik olduğuna işaret etmektedir. Ancak, faizden dolarizasyona kısa dönemde nedenselliğin olmadığı gözükmektedir. Öte yandan, hata teriminin bir gecikmeli değeri istatiksel olarak anlamlı olduğundan değişkenler arasında uzun dönem nedensellik olduğu sonucuna ulaşılmıştır.Sonuç olarak çalışmanın bulguları; enflasyonun, dolarizasyonun önemli bir belirleyicisi olduğunu göstermekte ve para politikasının dolarizasyon üzerinde beklenen etkiyi göstermediğine işaret etmektedir. Bu bağlamda, makroekonomik istikrarın sağlanarak enflasyon beklentilerinde düşüşün sağlanması, dolarizasyonda azalmayı beraberinde getirmekle beraber para politikası uygulamalarının da etkinliğini artıracaktır.
ASOS Journal, 2015
Foreign direct investment inflows are a major source for developing countries such as Turkey. Many countries develop and adopt strategies for encouraging foreign direct investment inflows to stimulate their economic growth. With the acceleration of the globalization process, both developed countries and countries without sufficient national savings to finance and spur investments try to attract foreign direct investments. Foreign direct investment inflows do not only make a significant contribution to domestic capital but also bring in a lot of advantages such as technology, new employment opportunities, national income increase, new manufacturing opportunities and broad exposure to foreign markets and accordingly foreign direct investment is considered to play a very significant role in economic development. In spite of the fact that Turkey is a country which has developed a very positive attitude towards foreign capital and foreign direct investment inflows and that has a liberal legislation regulating this issue, it has lagged far behind its potential to attract foreign capital and foreign direct investment inflows. In addition to the foregoing, foreign direct investments result in a significant number of mergers and acquisitions, privatization and purchase of land and property rather than real investments or greenfield investments and consequently the positive contributions which they should have made to macroeconomic variables such as employment, national income and economic growth remained at insufficient levels.
2021
ABSTRACT Purpose: In recent years, the tourism sector has been one of the leading sectors in the economic development process all over the world, especially in Turkey. In this respect, the study aims to analyze the relationship between the tourism sector and economic development in Turkey in both long and short terms. Method: ARDL bounds test approach and Granger causality analysis methods were used to investigate the relationship between the tourism sector and economic development. In the study, while tourism income was used as the dependent variable, real GDP, number of tourists, human development index, rule of law index and economic crisis effect variables were used as independent variables. The data for the variables is based on the period 1995-2019. Findings: Short and long-term relationships have been identified between the tourism sector and economic development according to the findings obtained. According to the causality analysis, a one-way Granger causality relationship from tourism income and the number of tourists to real GDP and one-way from the rule of law index to tourism income has been determined. Originality: In the literature, there are many studies between tourism and economic development in recent years. Unlike other studies, this study uses the rule of law index and human-developed index variables. In addition, the determination of the effects of these variables on the tourism sector can be said as one of the features that make the study different
TÜRKİYE'DE TRAFİK KAZALARI VE EKONOMİK KALKINMA İLİŞKİSİ: ARDL SINIR TESTİ YAKLAŞIMI
Dicle Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 2019
Trafik kazaları neden olduğu insani kayıpların yanı sıra özellikle azgelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin ekonomik kalkınma süreçlerini yakından etkilemektedir. Bu bakımdan çalışmanın amacı, Türkiye’deki 1995-2017 dönemine ait trafik kazalarının ekonomik kalkınma ile ilişkisinin analiz edilmesidir. Çalışmada yöntem olarak, trafik kazaları ile ekonomik kalkınma göstergelerine dair değişkenler arasındaki kısa ve uzun dönemli ilişkinin analizi amacıyla Gecikmesi Dağıtılmış Otoregresif (ARDL) eşbütünleşme modeli kurulmuştur. Ardından modelin geçerliliği test edilmiş ve değişkenler arasındaki kısa ve uzun dönem ilişkiler belirlenmiş ve nedensellik ilişkisi analiz edilmiştir. Çalışmada varılan sonuçlara göre, kaza sayısı ile ekonomik kalkınma arasında kısa ve uzun dönem ilişkisi, hukuk üstünlüğü ile insani gelişmişlik endeksleri arasında tespit edilmiştir. Motorlu araç sayısı ile kısa ve uzun dönemli bir ilişkiye rastlanmamıştır. Bağımlı ve bağımsız değişkenler arasındaki nedensellik ilişkisi analizine göre, motorlu araç sayısından ve insani gelişmişlik endeksinden kaza sayısına doğru tek yönlü nedensellik elde edilmiştir. Bu sonuca göre, motorlu araç sayısındaki ve insani gelişmişlik endeksindeki değişimler, trafik kaza sayısında değişime yol açmaktadır.
TÜRKİYE'DE TOPLAM FAKTÖR VERİMLİLİĞİ İLE ENFLASYON ARASINDAKİ İLİŞKİ:ARDL SINIR TESTİ YAKLAŞIMI
Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, 2020
Bu çalışmada, Türkiye’de 1980-2017 arası yıllık veriler ile toplam faktör verimliliği hesaplanarak; toplam faktör verimliliğinin enflasyon üzerindeki uzun ve kısa dönem etkisi ARDL Sınır Testi yaklaşımı ile incelenmiştir. ARDL modeline göre toplam faktör verimliliğindeki değişimlerin uzun dönemde enflasyon oranı üzerinde herhangi bir etkisi bulunmazken; kısa dönemde gecikmesiz değerlerinde negatif, gecikmeli değerlerinde ise pozitif bir etkiye sahip olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Modelin hata düzeltme katsayısı istatistiksel olarak anlamlı ve kısa dönem dengesizliklerin % 28’inin uzun dönemde ortadan kalktığı görülmüştür. Bununla beraber, modelde kontrol değişken olarak kullanılan logaritmik reel milli gelir değişkeni ise uzun dönemde pozitif kısa dönemde ise negatif katsayıya sahiptir. Toplam faktör verimliliğindeki artışların ilk aşamada üretimi artırdığı bu durumun enflasyon üzerinde aşağı yönlü bir baskı meydana getirdiği; sonraki aşamalarda ise verimlilik artışı sebebiyle ücret seviyelerinde görülen artışların hem maliyet hem de talep yönlü enflasyonu tetiklediği şeklinde yorumlanabilmektedir.
Porte Akademik Müzik ve Dans Araştırmaları Dergisi, 2011
Türkiye'de ve dünyada sınıf akustiği alanındaki çalışmaları artan bir hızla devam etmektedir. Uluslararası standartlar tarafından belirlenen temel parametreler çerçevesinde her ülke kendi standartlarını oluşturma çabası içerisindedir. Bunun temel sebebi öğrenmede sınıf akustiğinin öneminin gün geçtikçe daha iyi anlaşılmasıdır. Bir sınıfın akustik durumu, yansışım süresi konuşma anlaşılırlığı ve arka plan gürültüsü perspektifinde incelenir. Sınıfların akustik karakterindeki en önemli belirleyici olan yansışım süresi ise, oda hacmi ve toplam ses emiciliğine bağlıdır (Haris 1994:1). Yansışım süresi ölçümleme prosedürü ise standardizasyon firmaları tarafından belirlenmiştir.[ISO 3382] Küçük mekanlar olarak değerlendirilen sınıflarda iyi bir konuşma anlaşılırlığı elde edebilmek için iyi bir yansışım süresi elde edilmesi zorunludur (Picard ve Bradly 2001:1) Sınıfların yansışım süresi ihtiyaçları birçok ülke ve standart tarafından belirlenmiştir. (ANSI S12.60 2002; Karabiber and Vallet 2003:1). ÜLKE Yansışım Süresi Değerleri Brezilya 150≤V<300 0,5≤RT≤ 0,7 (500, 1K ve 2K) Fransa V ≤ 250 0,4 < RT < 0.8 (500, 1K ve 2K) V> 250 0,6<RT<1,2 (500, 1K ve 2K) Almanya 0,8<RT<1 (500, 1K ve 2K) Amerika ANSI S12-60 V<283 RT=0,6 283<V≤566 RT=0,7 (500, 1K ve 2K) Tablo 1. Ortalama EDT değerleri Konuşma anlaşılırlığının değerlendirilmesi açısından literatürde konuşma aktarım kaybı (speech transmision index-STI), ifade göstergesi (articulation index), ses uyuşumu kaybı (articulation loss of consonant-ALcons) gibi birçok kavram bulunmakla birlikte, bu çalışmada değerlendirmeler STI parametresi üzerinden gerçekleştirilecektir. Yöntem Proje kapsamında DEÜ Mühendislik fakültesinde bulunan 9.75x9.62x3.13 boyutlarındaki sınıf, örnek sınıf olarak alınmıştır. Bunun temel sebebi fakültede aynı boyutlarda çok miktarda sınıf olması ve gerçekleştirilecek tasarımın bu sınıflara da uygulanabilirliğidir. Öncelikle belirlenen örnek sınıf, yazılımın modelleme bölümüyle modellenerek programa dahil edilmiştir (Şekil 1). Mekanda yan yüzeylerde ve tavanda olmak üzere iki farklı müdahale gerçekleştirildi. Burada önemli olan nokta müdahalelerin farklı malzemelerle gerçekleştirilerek doğru parametrelerin yakalanabileceği en uygun iki malzemenin seçilmesidir. Bu seçimin ardından yan duvar ve tavan uygulamalarından elde edilen parametreler karşılaştırılmalı olarak analiz edilmiştir. Analizler sınıf akustiği literatüründe en önemli veriler olan yansışım süresi ve STI parametreleri çerçevesinde gerçekleştirilmiştir. MÜZİKTE TEMSİL & MÜZİKSEL TEMSİL II
TÜRKİYE’DE DIŞ TİCARET DENGESİ BELİRLEYİCİLERİNİN SINIR TESTİ YAKLAŞIMIYLA ÖNGÖRÜLMESİ: 1989-2005
Bu çal ma, 1996-2007 dönemi için Türkiye'de do rudan yabanc sermaye giri i (FDI) ile d ticaret (ihracat ve ithalat) aras ndaki uzun dönem ve nedensellik ili kisini iki ve çok de kenli VAR yöntemi ve Granger nedensellik testleriyle incelemeyi amaçlamaktad r. Ampirik sonuçlarda tek de kenli modellerde FDI ile ihracat ve ithalat aras nda pozitif ve anlaml ili kiye rastlan rken, çok de kenli modelde sadece FDI ile ithalat aras nda anlaml ve pozitif ili ki belirlenmi tir. Bu sonuç Türkiye'de faaliyet gösteren çokuluslu irketlerin Türkiye'nin ihracat ve ithalat art rd ve FDI'la d ticaret aras nda tamamlay k ili kisi bulundu unu göstermektedir. Ayn zamanda çal mada FDI ile d ticaret aras nda nedensellik ili kileri de gösterilmi tir. Nedensellikle ilgili olarak iki de kenli modellerde uzun dönemde FDI ile ithalat ve FDI ile ihracat aras nda tek yönlü nedenselli e rastlan rken, çok de kenli modellerde ithalat ve ihracat n birlikte FDI' n nedeni oldu u bulgusuna ula lm r. Ampirik sonuçlardan hareketle Türkiye'de uzun dönemde ithalat art FDI'a, FDI art ihracat art na yol açmaktad r. Ayr ca ithalat ve ihracat art birlikte FDI art na neden olmaktad r. Abstract This paper aims to examine long-run and the causal relationships between inward foreign direct investment (FDI) and trade (exports and imports) in Turkey by using VAR methodology and Granger causality tests in both bivariate and multivariate models over the period 1996-2007. The empirical results indicate that there is a positive and significant long-run relationship between FDI and trade (import and export) in bivariate models, although there is only long-run positive relationship between FDI and import in multivariate model, suggesting that multinational enterprises operated in Turkey increase Turkey's export and import in the long run. These results also suggest that there is a complementary relationship between FDI and trade. In addition, there is a casual links between FDI and trade. The main findings are the one-way short and long-run causality between FDI and import and one-way long-run causality between FDI and export in bivariate models. There is also empirical evidence that both import and export appear to cause FDI in longrun and export causes import in short-run in multivariate models. Policy implication of the paper is that more imports into Turkey lead to more FDI, which, in turn, lead to more export from Turkey to the world. Furthermore, more import and exports lead to more FDI in the long-run.
TÜKETİCİ KREDİLERİNİ ETKİLEYEN MAKROEKONOMİK DEĞİŞKENLERİN SAPTANMASI: ARDL SINIR TESTİ YAKLAŞIMI
2018
ÖZET Kredi hacminde görülen gelişmeler birçok ülkede ekonomik yapı açısından çeşitli olumlu etkilerinden dolayı başta politikacılar olmak üzere birçok kesim tarafından ciddi bir şekilde takip edilmektedir. Söz konusu olumlu etkilerin başında ise ekonomik canlanmaya bağlı olarak artan büyüme oranları gelmektedir. Bu bağlamda tüketici kredileri ile onu etkileyen makroekonomik değişkenler arasındaki ilişkinin tespit edilmesi önemli bir araştırma konusudur. Bu araştırmada Türkiye'ye ait 2013:01-2017:02 aylık dönemini kapsayan veriler ARDL sınır testi yaklaşımıyla incelenmiştir. Analiz bulgularına göre uzun dönemde tüketici kredileri ile enflasyon oranları arasında negatif yönlü bir ilişki tespit edilirken, iktisadi büyüme, güven endeksi ve hisse senedi fiyatları ile arasında pozitif yönlü bir ilişki bulunmuştur. Kısa dönemde ise iktisadi büyüme ile hisse senedi fiyatları ile tüketici kredileri arasında anlamlı ve pozitif yönlü bir ilişki gözlemlenirken, güven endeksi ve enflasyon oranları arasında bir ilişki tespit edilememiştir. ABSTRACT Developments in credit volume have been followed in a number of countries, especially by politicians, due to their positive effects in terms of economic structure in many countries. At the beginning of the said positive effects are the increasing growth rates due to the economic revival. In this context, determining the relationship between consumer loans and the macroeconomic variables that affect it is an important research topic. In this study, belonging to Turkey in 2013: 01-2017: covering the 02-month period, data were examined by ARDL bounds testing approach. According to the findings of the analysis, there was a negative relationship between consumer loans and inflation rates in the long run and a positive relationship was found between economic growth, confidence index and stock prices. In the short term, a significant positive correlation was observed between economic growth and stock prices and consumer credits, but there was no correlation between confidence index and inflation rates.
MUHASEBE VE VERGİ UYGULAMALARI DERGİSİ, 2017
Bu çalışmanın amacı, finansal riskten korunma muhasebesinde 39 numaralı Türkiye Muhasebe Standardı (TMS)’na göre yapılması gereken etkinlik testi yöntemlerinin incelenmesidir. Standart, riskten korunma muhasebesinin uygulanabilmesi için riskten korunmanın etkin olmasını gerekli kılmaktadır. Riskten korunmanın etkinliğinin, korunma döneminin başında ve daha sonra her üç ayda bir (ara dönemlerde) veya en azından yıllık olarak raporlama dönemlerinde ölçülmesi zorunludur. TMS 39’da, riskten korunmada etkinliğin test edilmesinde geriye dönük ve ileriye dönük olmak üzere iki yöntem önerilmekle birlikte etkinliğin nasıl ölçüleceğini belirtmemektedir. Uygulamada, riskten korunmada etkinliğin ölçülmesi işleminde “Kritik Koşullar”, “Dollar-Offset”, “Regresyon Analizi” veya “Varyans Azaltma” yöntemleri kullanılmaktadır. Çalışmanın uygulama bölümünde bir bankanın finansal riskten korunma muhasebesi kapsamında verdiği krediler ve yaptığı forward işlemlerinin etkin olup olmadığı “Dollar Offset” yöntemi uygulanarak test edilmiştir.