Devrimci Marksizm 34 (original) (raw)

Devrimci Marksizm 27

Devrimci Marksizm, Bu sayı Devrimci Marksizm Yayın Kurulu, Atlen yıldırım (1957-2016): Devrimci bir hayat Sungur Savran, Faşizm mi, Rabiizm mi? Kurtar Tanyılmaz, İnşaat sektörü: Lokomotif mi yedek lastik mi? Özgür Öztürk, Sosyal yardım: yoksulun sözde dostu, işçinin amansız düşmanı Tamás Krausz, Macaristan’da Horthy rejiminin güncellenmiş ikinci sürümü Ewa Groszewska, Yeni Polonya hükümeti: Neoliberalizm karşıtı ama önce solun düşmanı Mustafa Kemal Coşkun, Faşistler: Eklektik bir faşizm analizi

Devrimci Marksizm 30-31

Devrimci Marksizm, Bu sayı Levent Dölek, Suriye’de iç savaşın evreleri, dersleri ve geleceği Sungur Savran, Modern Ortadoğu tarihinin sürükleyici gücü olarak devrim Kutlu Dane, Nekbe’nin ve Siyonist işgalin tezkeresi Balfour Deklarasyonu 100 yaşında! Kurtar Tanyılmaz, Türkiye egemen sınıfının yapısında dönüşüm E. Ahmet Tonak, Yüksel Arslan’ın Kapital’i Şiar Rişvanoğlu, “Her şeyin kıymetini bilen” Marksist şair, enternasyonalist “telkâri” ustası: John Berger Mehmet İnanç Turan, Ekonomi politik ve Stalin Sungur Savran, Trump ve diğerleri: ideolojik kindarlık politikasının sınıfsal temelleri Trump, Brexit, Le Pen, Erdoğan ve diğerleri üzerine yirmi tez Mustafa Kemal Coşkun, Bildiğin Gibi Değil: Osmanlı Özgür Öztürk, Vasili Grossman’ın Yaşam ve Yazgı’sı

Rizgarî'nin Sosyalist Hareket ve Kürdistan Ulusal Kurtuluş Mücadelesindeki Yeri Üzerine Bir Deneme -I

Mesele, 2010

Ülkemizin, toplumumuzun oldukça dinamik bir siyasal yaşamı var. Son otuz yıl içerisinde gerek sosyalist siyasal mücadele ve gerekse ulusal kurtuluş hareketi alanında pek çok örgütsel yapı, hareket veya akım ortaya çıktı, gelişti, güçlendi veya zayıflayıp sahneden çekildi. Kimi zaman oldu ki ideolojik ve siyasal bölünmelerin hızı içinde, kimin, neden, nasıl birbirinden ayrıldığı tanınamaz hale geldi. Günümüzde bunların bir kısmı hem ideolojik hem örgütsel yapılar olarak trans-formasyona uğramış durumdalar; bir kısmı gelenek ve iddialarını sürdürme çabası vermekle birlikte krizlerini aşabilmiş değil; bir kısmı ise artık kimse tarafından hatırlanmıyor bile... 70'li yıllardan 2000'lere uzanan bu yoğun siyasal hareketlilik içerisinde çeşitli roller üstlenen bu yapıların irdelenmesi, hem bugünü açıklamaya yarayacak önemli veriler sunabilir, hem de sosyalist hareketin küresel ölçekteki siyasal ve örgütsel krizlerinin aşılması bakımından bu deneyimlerden yararlanılabilir. 70'li yılların sonuna doğru Rizgarî 1 dergisi etrafında kümelenen; 80'li yıllarda "Kürdistan Komünist Partisi nşa Örgütü" [KKP-Ö] olarak; 90'yıllarda ise "PRK/Rizgarî" 2 adıyla ve programını yenilemiş olarak devam eden siyasal hareket ve örgütlenmenin incelenmesi de bu bağlamda yararlı veriler sunabilir. Kürt ulusal demokratik hareketini sadece PKK veya onun yasal düzeyde temsilciliğini yapan partilerden ibaret zanneden, ondan öncesini ve onun dışındaki yapılanmaları bilmeyen günümüz kuşakları için de bir tarihsel ilgi uyandırabilir. Bu makale bir "Parti Tarihi" anlatma çabası olmaktan özellikle kaçınacaktır. "Parti Tarihi" kavramı sosyalist literatürde, bürokrasilerin "resmi tarih, resmi ideoloji" oluşturma süreçlerini anımsatan netameli bir içerik taşıyor. Sonraki yıllarda eğer iktidara gelme ve iktidarda kalma başarılırsa "Parti Tarihleri" dogmalarla tahkim edilmiş resmi tarihlerin temel taşı olmaktadır. Kuruluşu da dâhil olmak üzere Rizgarî hareketinin içinde olan biriyim. Örgütün çeşitli kademelerinde ve sorumluluk mevkilerinde görev yaptım. Kendi siyasi hareketi veya örgütü hakkında tarihsel bir metin denemeye kalkışmanın birçok risk taşıdığının farkındayım. Kendi kişisel tarihimin de çok büyük bir bölümünü kapsayan bu süreçle ilgili olarak arama nesnel bir mesafe koymak oldukça zor olabilir. Daha başından okuyucuyu bu yanıyla uyarmakta fayda görüyorum. Yine de böyle bir metin için beni cesaretlendiren şeyler de var: lki, şu anda ve yaklaşık 7-8 yıldır örgütün dışındayım; örgütsel bir konumu savunmak ve sürdürmek adına düşülebilecek yanlılıktan, duygusallıktan kaçınmak için epeyce bir mesafe kazandığımı düşünüyorum. Diğeri ise bizi ne kadar acıtırsa acıtsın nesnel bilgiye olan saygıma güveniyorum. Tabi yine de okuyucu bu satırların kendisini de anlatan birine ait olduğunu sürekli hatırda tutmalıdır derim. "Önce" Neler Vardı? Yakın dönem Kürdistan tarihi söz konusu olduğunda bunun hemen hemen "PKK ile bağlantılı bir tarih" olarak ele alındığı birçok metin bulunuyor. Bu metinlerin ortak noktalarından biri de "PKK'nin öncesi" bulunmadığıdır. "Öncesizlik" iddiaları hem Kürdistan gerçekliğine, hem de tarihin mantığına 1 Kürtçe, [Kurmanci] "Kurtuluş" anlamına gelmektedir. 2 PRK-rizgarî; "Partiya Rizgarîya Kurdistan = Kürdistan Kurtuluş Partisi", kısaca "Rizgarî" olarak anılmaktadır.

Faşizm Üzerine

Türkiye’de Faşizmin geçmiş tarihine bakarsak, faşizmin temel nedeninin gelişen devrimci mücadeleyi bastırmayı hedeflediğini, bu “devrimci durumu” yaratan nedenleri çözmek ve Türkiye’de gelişen ve güçlenen tekelci kapitalizmin, sermaye bloğunun merkezileştirilmesi yönünde çalışmaları hızlandırmak olduğunu görürüz. Yani, her ne kadarda dış güçlerin yardımı olması olasılığı olsa da Türkiye de, ne geçmişte ne gelecekte Faşizm “bir dış komplo” sonucu değil, ülke içinde var olan somut ekonomik-siyasi durum ve güçler dengesine bağımlı olarak “iç teki egemen sermayenin” karşılaştığı siyasal bunalımın üstesinden gelmek için baş vurduğu bir sistem biçimidir.