Genişleyen Avrupa Birliğİ'nin göçmen ikilemi ve yaşlanan işgücü (original) (raw)

The Immigration Dilemma of EU and Ageing Workforce- Genişleyen AB'nin Göçmen İkilemi ve Yaşlanan İşgücü

THE IMMIGRATION DILEMMA OF ENLARGING EUROPEAN UNION AND AGEING WORKFORCE In this article, the immigration dilemma of enlarging European Union (EU), which has 27 member states, 23 official languages and 502.5 millions of population after last two enlargements, will be discussed. The discussion will be based on “insiders” and “outsiders” terminology that is occurred because of the free movements of people within the EU and “Schengen” policy applications to foreigners. Although the problems related with current citizens who were previous immigrants of the EU are continuing, there is a nonreciprocal orientation towards the EU by foreign immigrants and asylum seekers. On the other hand rising unemployment rate since 2008, may have an impact on increasing discrimination discourses towards immigrants. However the ageing population and low level of fertility in the EU may necessitate young and qualified immigrants as the new workforce of the EU. Besides dynamic, young and qualified Turkish population may contribute to possible workforce demand of the Union. Keywords: European Union enlargements, immigration dilemma, ageing work force, qualified immigrants.

Avrupa'da Göç İkilemi: Değerler ve Çıkarlar

Analist, 2015

Avrupa, krize dönüşen göç ve göçmen sorunsalıyla boğuşuyor. Krizin boyutunu anlatan rakamlar her gün güncelliğini yitirirken AB de değerlerini bir bir aşındırıyor.

ÇALIŞANLAR İÇİN YOKSULLUK RİSKLERİ: AVRUPA BİRLİĞİ VE TÜRKİYE ÖRNEĞİ

Uluslararası Emek ve Toplum Dergisi, 2023

Günümüzde çalışan yoksulluğu kavramının öne çıkmasının en önemli nedenlerinden biri istihdama katılan bireylerdeki yoksulluk riskinin artış göstermesidir. Bu noktada çalışan yoksulluğu, hanehalkı türü ve özellikleriyle değerlendirilirken ayrıca bireyin eğitim düzeyi, cinsiyeti, çalışma süreleri, işgücü piyasası göstergeleri ve kurumsal faktörler de çalışan yoksulluğu üzerinde etkilidir. Bu çalışmanın amacı çalışan yoksulluğunu, Avrupa Birliği’ne üye 27 ülke (AB-27) ve Türkiye perspektifinden incelemektir. Çalışan yoksulluğu kavramı ve nedenleri ele alınarak çalışan yoksulların belirlenmesine yönelik kriterlerin incelendiği çalışmada AB-27 ülke ve Türkiye'deki çalışan yoksulluğu 2012, 2015, 2018 ve 2020 yıllarına ait Eurostat verileri ve araştırma raporları yardımıyla değerlendirilmiştir. Çalışma sonucunda Türkiye ile AB-27 ülke ortalamasına ait yaş, cinsiyet, hanehalkı özellikleri, eğitim düzeyi, çalışma türü, iş sözleşmesi türü ve iş yoğunluğu verileri arasında farklılık olduğuna ulaşılmıştır. Bu kapsamda hem AB-27 ülke ortalaması hem de Türkiye’de; erkeklerin kadınlara oranla daha fazla çalışan yoksulluğu riskine sahip olduğu bulgusuna ulaşılmıştır. Ayrıca eğitim düzeyine göre çalışan yoksulluğu riski oranları 2020 yılına ait veriler dikkate alındığında gerek AB-27 ülke ortalaması gerekse Türkiye’de eğitim düzeyi arttıkça azalma eğilimi gösterse de yükseköğretim düzeyinde çalışan yoksulluğu riskinde yıllar itibariyle artış görülmüştür. Anahtar Kelimeler: Yoksulluk, Çalışan Yoksulluğu, Avrupa Birliği, Türkiye

AVRUPA BİRLİĞİ VE TÜRKİYE'DE GENÇ İŞSİZLİĞİ SORUNU VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

2014

Günümüzde gençlerin birçok alanda sorunları mevcuttur. Bunlar psikolojik, fizyolojik, ideo-lojik, ekonomik ve kuşaklar arası anlaşmazlıklar gibi sıralanabilmektedir. Ancak bu maka-lede daha çok gençlerin ekonomik ve sosyal alanda öne çıkan, işsizlik sorunu ele alınacak-tır. Genç işsizliği sorununun birçok nedeni bulunmaktadır. Gelecekte bu konu ile ilgili mü-cadelede doğru politikaların oluşturulması ve uygulanabilmesi için genç işsizliğinin neden-lerinin iyi anlaşılması önem arz etmektedir. Bu nedenle de çalışmamız da öncelikle genç issizliğinin nedenleri araştırılarak ortaya konmaya çalışılmıştır. Konusu itibari ile ülkelerin önemli gündem maddelerinden birini oluşturabilen gençlerin işsizlik konusu sadece ülkele-rin ekonomik olarak büyümesi ile de doğrudan ilgili değildir. Bu konu yapısı itibari ile geli-şen ve gelişmekte olan ülkelerin ortak bir sorunu haline gelmiştir. Bu nedenle her ülkenin, genç işsizliği ile mücadelede kendi ulusal politikalarını oluşturması veya var olan milli politikalarını daha etkin bir şekilde uygulamaları kaçınılmaz olmaktadır. Bu anlamda dünyada genel olarak kabul görmüş ulusal politikaların başında, eğitim politi-kaları ve aktif işgücü piyasası politikaları gelmektedir. Bu nedenle çalışmamızda eğitim politikaları ile birlikte aktif istihdam politikalarının gençlere yönelik uygulamaları incelene-cektir.

AB Bölgesel Politikası Kapsamında Mekansal Gelişme: Interreg ve Espon

AB Bölgesel Politikası’nın, 1990’lı yılların sonuna kadar somut ve geniş çaplı bir mekansal planlama anlayışını içermediği görülmektedir. Ancak 1999 yılında Yapısal Fonların dağıtımında mekansal bir bir strateji öngören Avrupa Mekansal Gelişme Perspektifi (AMGP) belgesinin kabul edilmesinin ardından, başta çeşitli programlar yoluyla, mekansal planlama bölgesel gelişme anlayışında yer edinmeye başlamıştır. Bölgelerarası farklılıkların mekansal olarak sergilediği dengesiz görünümün orta vadede giderilebilmesi için uygulanması önerilen AMGP’nin ilan edilmesinin ardından, bu mekansal planlama girişimiyle organize edilen programlardan günümüze gelmiş iki program öne çıkmaktadır: Interreg ve Espon. Varlıklarını sürdürmekte ve kapsamları genişletilmiş olmaları itibariyle önemli gördüğümüz bu iki programın gelişimi ve işleyişlerinin tanınması, önemlidir. Bu çalışmada, öncelikle programların mekansal anlayış temelini oluşturan AMGP hakkında bilgi verilecek, ardından Interreg Programı ve geniş şekilde Espon Programı’nın gelişim, içerik ve somut sonuçları değerlendirilecektir.

Avrupa'nın Janus ikiyüzlülüğü

Artı Gerçek, 2022

Rusya'yı bir çırpıda Avrupa Konseyi'nden atan Avrupa, Erdoğan'ın aynı ihlal ve işgal suçlarından sanık islamo-faşist rejimini mahkum edebilecek mi?

Türki̇ye'Ni̇n Avrupa Bi̇rli̇ği̇'Ne Tam Üyeli̇k Süreci̇ni̇n İşgücü Göçü, Serbest Dolaşim Ve Sosyal Güvenli̇k Boyutu

Sosyal siyaset konferansları dergisi, 2010

Türk i gücünün, 1960'l y llardan itibaren AB'ye göçü, Avrupa Birli i-Türkiye ili kilerinde, serbest dola m ve sosyal güvenlik boyutu ile 45 y ldan beri her iki tarafta da, önemli bir tart ma konusu olu turmaktad r. Tart malar, 2006 y Haziran ay ndan ba layan Türkiye'nin kat m müzakereleri s ras nda da artarak sürecektir. Günümüzde, AB ülkelerindeki Türk göçmenlerin say 3,86 milyon olarak hesaplanmaktad r. AB, müzakerelerde, Türkiye ile serbest dola n tam üyelik sonras yedi y l veya daha fazla süreyle geçici olarak ertelenmesini ya da istisna (derogasyon) isteyebilecektir. Oysa, do um oranlar ndaki dü üklük ve ya am beklentilerindeki uzama nedeniyle, AB'de nüfus art durmu ve h zla ya lanmaktad r. AB ekonomik büyüme ve sosyal güvenlik sistemlerinin sürdürülebilirli inin sa lanmas nda mutlaka daha fazla göçe gerek duymaktad r. Türkiye, genç ve ucuz i gücüyle, AB'nin bu talebini kar layabilecek bir ülkedir. Bu çal man n amac , AB serbest dola m ve sosyal güvenlik sisteminin ne oldu unu özet olarak ortaya ç karmak ve Türkiye'nin bu sisteme uyumunu de erlendirmektir.

Karşilaştirmali Bi̇r Anali̇zle Göç Ve Entegrasyon: Gurbetçi̇ler Ve Suri̇yeli̇ Mülteci̇ler Örneği̇

Bilgi ekonomisi ve yönetimi dergisi, 2021

Bir toplumunun temelini oluşturan ekonomik, siyasi, sosyokültürel ve demografik yapı gibi unsurlar göç sonucu yapısal bir değişim ve dönüşüm süreci yaşar. Bu değişim kendisini göçün boyutu ve oranına bağlı olarak farklı şekillerde gösterir. Bu durum hem göç alan hem de göç veren ülkeler için geçerlidir. Böylece tarih boyunca göç ve mülteciler sorunu ülkelerin ekonomik, siyasi ve sosyokültürel yapılarını sarsmış, köklü demografik değişim ve dönüşümlere yol açmıştır. Bu doğrultuda insanlar gönüllü göç ettikleri gibi zorla göçe tabi tutulmuşlardır. Bu durum Türkiye için özel bir önem taşımaktadır. Türkiye Cumhuriyeti kuruluşundan bu yana batı medeniyetini ekonomik ve sosyokültürel ilerleme için bir model olarak kabul etmiştir. Bu bağlamda Batı Bloku ülkeleriyle ekonomik ve siyasi iş birliği yapmıştır. Bu doğrultuda Almanya 1961 yılında Türkiye'nin de içinde yer aldığı müttefik ülkelerden "İşgücü Alımı Anlaşması" çerçevesinde doğrudan işçi alımı gerçekleştirmiştir. Öte yandan Türkiye göç veren bir ülke olarak kabul edilmekle beraber, 2011 yılında Arap Baharıyla başlayan yoğun bir göç dalgasıyla karşı karşıya kalmıştır. Bunun sonucunda Suriye'den Türkiye'ye yaklaşık olarak 4 milyon insan göç etmiştir. Ancak Türkiye için 1961 yılında Avrupa'ya yönelen göçün getirdiği sonuçlar ile 2011 yılında Suriye'den gelen göç dalgası arasında amaç, ekonomik, sosyokültürel ve demografik yapı açısından büyük farklar gözlemlenmektedir. Türkiye bu göç dalgası sonucu "göç veren ülke" yerine "göç alan ülke" konumuna gelmiştir. Bu temel perspektifler ışığında Türkiye'den Almanya'ya göç eden "Gurbetçiler" ile Suriye'den Türkiye göç eden "Suriyeliler" kavramları ekonomik ve sosyokültürel sonuçları çerçevesinde entegrasyon bağlamında karşılaştırmalı bir analizle mercek altına alınmıştır.