Eklem Hastalıkları ve Cerrahisi Joint Diseases and Related Surgery Original Article / Özgün Makale Humeral shaft fractures and radial nerve palsy: early exploration findings Humerus cisim kırıkları ve radial sinir felci: Erken eksplorasyon bulguları (original) (raw)

ER‹fiK‹NLER‹N D‹STAL HUMERUS EKLEM ‹Ç‹ KIRIKLARININ CERRAH‹ TEDAV‹S‹

Bu çal›flmada seyrek görülen ve tedavisi zor olup, bazen önemli komplikasyonlarla sonuçlanan eriflkinlerin distal humerus eklem içi k›r›klar›n›n cerrahi tedavisinin sonuçlar› tart›fl›ld›. Çal›flmada 27 eriflkin hastan›n (19 erkek, 8 kad›n; ort. yafl 31; da¤›l›m 15-79) distal humerus eklem içi k›r›¤› d e ¤ e r l e n d i r i l d i. K›r›k nedeni olarak olgular›n 11 ' i n d e (%41) düflme, 9'unda (%33) yüksekten düflme, 5'inde (%18) trafik kazas›, 1'er (%4) olguda ifl kazas› ve spor yaralan-mas› saptand›, alt› olguda (%26) ek lezyonlar da v a r d ›. AO s›n›flamas›na göre 2 (%8) tip B1, 1 (%4) tip B2, 4 (%15) tip B3, 5 (%18) t i p C1, 12 (%44) tip C2, 3 (%11) tip C3 k›r›k saptand›. Olgular›n 21'i (%78) kapal›, 6's› (%22) aç›k k›r›kt›. Tip C k›r›kl› olgularda aç›k k›r›k oran› %30 olarak belirlendi. Olgular ortalama 7'inci günde ameliyat edildi. Cerrahi yaklafl›m olarak olgular›n 13'ünde (%48) olekranon osteotomisi, 10'unda (%37) Campbell'in tarif etti¤i triseps kesisi, 4'ünde (%15) posterolateral kesi kullan›ld›. K›r›klar›n 9'una (%33) rijit osteosentez, 18'ine (%67) ise rijit olmayan osteosentez uyguland›. Ameliyat sonras› olabildi¤ince erken dönemde rehabilitasyona baflland›. Hastanede yat›fl süresi ortalama 12 gün, ortalama takip süresi 65 ay idi. Jupiter'in klinik de¤erlendirme skalas›na göre olgular›n 9'u (%32) mükemmel, 12'si (%44) iyi, 3'ü (%12) orta, 3'ü (%12) kötü sonuç olarak de¤erlendirildi. Orta ve kötü sonuçlar›n tümü C tipi k›r›klar› olan ve 5. günden sonra ameliyat edilen olgularda al›nd›. Ortalama fleksiyonekstansiyon hareket aç›kl›¤› tüm seride 105°, C tipi k›r›klarda 100°, B tipi k›r›klarda 121° bulundu. Ameliyat sonras› komplikasyon olarak olgular›n 4'ünde (%15) ulnar sinir nöropraksisi, 2'sinde (%8) miyozitis ossifikans, 6's › n d a (%22) enfeksiyon görüldü. Eriflkinlerin distal humerus eklem içi k›r›klar›nda erken cerrahi giriflim, uygun yaklafl›m, eklem hatt›n›n anatomik redüksiyonu, stabil fiksasyon ve erken rehabilitasyonla iyi sonuçlar al›nabilir. Anahtar Sözcükler: Artiküler; distal humerus k›r›¤›/cerrahi/komplikasyon; eriflkin; hareket aç›kl›¤›; k›r›k fiksasyonu, internal; olekranon osteotomisi; rehabilitasyon. Results of surgical treatment of intraarticular distal humeral fractures in adults, which are rarely seen, present difficulties in treatment and sometimes result in serious complications, are discussed in this study. Mean age of the 27 patients (8 F, 19 M) included in the study was 31 (range 15-79). Fractures resulted from fall in 11 (41%) patients, fall from height in 9 (33%), traffic accident in 5 (18%), industrial injury in 1 (4%) and sports injury in 1 (4%). Six (26%) patients had additional injuries. Two (8%) B1, 1 (4%) B2, 4 (15%) B3, 5 (18%) C1, 12 (44%) C2 and 3 (11%) C3 fractures were determined according to AO classification. Twenty-one (78%) of the fractures were closed fractures while 6 (22%) were open. In type C fractures, 30% were open fractures. Patients underwent surgery on the mean 7th day of the injury. Surgical approaches included olecranon osteotomy in 13 (48%), triceps splitting approach defined by Campbell in 10 (37%) and posterolateral approach in 4 (15%) patients. Rigid osteosynthesis was achieved in 9 (33%) fractures, while non-rigid osteosynthesis was performed in 18 (67%) cases. Fixation of the fractures was achieved by using only plates in 2 (7%), only screws in 9 (34%), separated screws and plate in 7 (26%), screws and Kirschner wires in 6 (22%) and only Kirschner wires in 3 (11%) patients. Rehabilitation was begun as early as possible postoperatively. Mean hospitalization time was 12 days and mean follow-up time was 65 months. According to Jupiter's evaluation criteria, 9 (32%) excellent, 12 (44%) good, 3 (12%) moderate and 3 (12%) poor results were obtained. All the moderate and poor results were in the patients with type C fractures and all were operated after the 5th day of the injury. Mean flexion-extension ranges of motion were 105°, 100° and 121° in the entire series, in C type fractures and in B type fractures, respectively. Ulnar neurapraxia developed in 4 (15%), myositis ossificans in 2 (8%) and infection in 6 (22%) patients as postoperative complications. In intraarticular distal humeral fractures in adults, satisfactory results can be obtained by means of early surgical treatment, anatomical reduction of the joint surface through appropriate surgical approach, stable fixation and immediate rehabilitation.

Yeti̇şki̇n Hastalarda Proksi̇mal Humerus Kiriklari Cerrahi̇ Tedavi̇ Sonuçlarimiz

Bozok Tıp Dergisi, 2018

Humerus proksimal uç kırığı nedeni ile proksimal humerus kilitli plağı kullanılarak ameliyat edilen 38 hastanın kırık tipi ve yaşa göre, klinik ve radyolojik sonuçlarını değerlendirmeyi amaçladık. Yöntem: Humerus proksimal kilitli plak cerrahisi uygulanan, yaş ortalaması 45,9 (aralık 16-74) olan 38 hasta (26 erkek , 12 bayan) çalışmaya alındı. Çalışmada 11 hasta 60 yaş üstü (aralık 60-74), 27 hasta 60 yaş altı (aralık 16-57) hastadan oluşmakta idi. Hastaların hastanede kalış süresi ortalama 10.1 gün (aralık 2-46 gün) idi. Hastaların ortalama takip süresi 9,5 ay (aralık 4-36 ay) idi. Değerlendirmeler Constant-Murley(CM) skorlamasına göre yapıldı. Bulgular: Neer sınıflamasına göre 2 hasta tip1, 11 hasta tip2, 16 hasta tip 3 ve 9 hasta tip 4 kırık idi. Gruplara göre ortalama CM skoru sırasıyla 93,60/78,27/79,00/62,66 olarak bulundu. 60 yaş üstü hasta grubu CM skoru 65,72, 60 yaş altı CM skoru 79,74 idi. Tüm hastalarda 3 ay sonunda tam kaynama görüldü. Cerrahi işlemler sonrası bir hastada avasküler nekroz, bir hastada implant yetmezliği, iki hastada antibiyotik tedavisi ve yıkama debritman ile tedavi edilen yüzeysel yumuşak doku enfeksiyonu ve iki hastada subakromiyal sıkışma görüldü. Sonuç: Hastaların kırık tipi ve fonksiyonel sonucun karşılaştırılmasın da kırık tipi arttıkça fonksiyonel sonuçların azaldığı, 60 yaş altı hastaların, 60 yaş üstü hastalara göre daha iyi fonksiyonel sonuçların olduğu izlendi. Kilitli plak uygulamasının tekniğine uygun şekilde yapıldığında, güçlü stabilizasyon ve erken rehabilitasyona izin vermesi nedeniyle özellikle artan yaşlı nüfus populasyonun da iyi bir tercih olduğunu düşünmekteyiz.

Humerus, Radius ve Ulna’daki Foramen Nutricium’ların Sayı ve Lokalizasyonlarının İncelenmesi

DergiPark (Istanbul University), 2023

Kemiğe kan sağlayan a. nutricia'nın seyrettiği foramen nutricium (FN) önemli bir role sahiptir. Bu çalışmada, humerus, radius ve ulna kuru kemiklerinde FN sayısı, konumları ve vertical çapları araştırıldı. Gereç ve yöntem: Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Anatomi Anabilim Dalı'nda bulunan ve eğitim amaçlı kullanılan 64 humerus, 37 radius ve 26 ulna kuru kemiği üzerinde ölçüm yapıldı. FN yeri, sayısı ve vertical çapları ölçüldü. Kemiğin proksimal ucu ile FN arasındaki mesafenin kemiğin toplam uzunluğuna bölünmesiyle hesaplanan foraminal indeks (FI), FN çapı 0,5 mm'den büyük olan her bir kemik için hesaplandı. Bulgular: Humerus kemiklerinin %81'inde FN'un tek sayıda olduğu görüldü. Humerus kemiklerinin %80'inde FN anteromedial yüzeyde yer almaktaydı. Humerus kemiklerinde FN'nin ortalama vertikal çapı 1,20±0,27 mm ölçüldü ve ortalama FI %55,47 olarak bulundu. Radius kemiklerinde FN'un diğer ölçüm yapılan kemiklere göre daha az olduğu ve anterior yüzeyde bulunduğu görüldü. Radius kemiklerinde FN'nin ortalama vertical çapı 0,98±0,24 mm ölçüldü ve ortalama FI değeri %34,60 olarak bulundu. Ulna kemiklerinin %92'sinde tek FN bulunduğu görüldü ve %89'unda FN kemiğin ön yüzünde yer almaktaydı. Ulna kemiklerinde ortalama vertical FN çapı 1,24±0,32 mm olarak ölçüldü ve ortalama FI değeri %37,16 olarak belirlendi. Sonuç: FN'nin konumu, sayısı ve morfometrik özelliklerinin bilinmesi, uzun kemik kırıklarının iyileşmesinde ve ekstremite üzerindeki tüm cerrahi veya ortopedik prosedürlerde kemiğin beslenmesi açısından kritik öneme sahiptir.

HUMERUS ÜZERİNDE ANATOMİK YAPILARIN MORFOMETRİK OLARAK İNCELENMESİ Morphometric Investigation of Anatomic Structures on Humerus

2020

OZET Giris: Humerus; scapula, radius ve ulna arasinda bulunan ust ekstremitenin en uzun ve kalin kemigidir. Humarus uzerindeki anatomik yapilar morfoloji ve antropolojide cinsiyet ayrimini tespitte kullanilir. Gerec ve yontem: Bu calisma 80 adet (56 sol, 24 sag) humerus kuru kemik numunesinde 0,01 milimetre (mm) hassasiyetli dijital kumpas kullanilarak yapildi. Kemik orneklerinde yas ve cinsiyet ayrimi belli degildi. Humerus uzerinde 21 anatomik yapi olculdu. Bulgular: Calismanin sonuclarina gore humerusun maksimum uzunlugu solda ortalama 31.16±2.44 mm, sagda 29.85±3.08 mm’dir. Humerusun minimum govde capi solda 17.62 ±2.18 mm, sagda 17.84 ±1.82 mm, maksimum capi solda 21.41 ±1.95mm ve sagda 21.29 ±1.77mmdir. Sonuc: Humerus kemiginin normal anatomik yapisini bilmek ve bu bolgedeki cerrahi prosedurleri ve protez uygulamalarini yonlendirmek icin bu kemikteki anatomik yapilarin ortalama degerlerini hesaplamak cok onemlidir.

Köpeklerin Humerus Kırıklarının Semisirküler Eksternal Fiksatör ve İntramedullar Bağlamalı Pin Kombinasyonu İle Sağaltımı

Kafkas Universitesi Veteriner Fakultesi Dergisi, 2018

The purpose of present study was to report our experience with use of semicircular external skeletal fixator-intramedullary pin tiein configurations for management of various types of humeral fractures in 33 dogs. Fracture description, history, frame configuration, complications, limb use, fixator removal time, and functional outcome were evaluated. All of the fractures except one with sufficient follow up healed. Twenty-six dogs started to use the operated limb in 1 to 3 days after the operation whereas initial limb use was 4 to 9 days in the other 7 dogs. Destabilization of the frame was performed between 21 to 42 days (median, 32 days) by removal of the IM pin. Time to fixator removal ranged from 42 to 96 days (mean, 56 days). Functional outcome was excellent in 26 cases, good in 6, and poor in 1 dog. As a result of this study, in which all the fractures except one healed, we believe that the unilateral semicircular ESF-IM pin tie-in configurations can be used as an alternative fixation method for the management of humeral fractures in dogs. The patients used the operated limb early in the postoperative period and limb use was improved throughout the healing period.

PROXIMAL HUMERUS PUBLICATION FINAL.pdf

Introduction: Three and four -part fractures represent 13%-16% of proximal humeral fractures. They occur more frequently in older patients after the cancellous bone has become weakened by senility and osteopenia. Treatment options for these displaced fractures include closed reduction and k-wire fixation, open reduction and internal fixation and arthroplasty. The purpose of the present study was to evaluate the functional results in patient with three and four-part proximal humeral fractures treated by different modalities, over a period of 2 years. Materials and Methods: We present a retrospective study of 40 three-part and four part proximal humeral fractures according to Neer's classification, treated by simple technique of Kirschner wire Osteosynthesis, open reduction and internal fixation with clover-leaf plate or proximal humeral locking plate system (PHILOS) and hemiarthroplasty of the proximal humerus. The criteria for inclusion were a diagnosis of undisplaced three-part fracture, displaced three and four part fractures confirmed by three independent observers. Results: The study was conducted over a period of two years with an average follow up of 20.7 months (Range: 12 to 40 months). There were 14 undisplaced three-part fractures impacted in valgus, seven displaced three part fractures, two three-part fracture with dislocated head, four four-part fractures with dislocated head. Conclusion: Three-and four-part proximal humeral fractures are difficult injuries to evaluate and treat. Nevertheless, an algorithm for treatment has been devised. Preoperative and intraoperative evaluation must address fracture pattern, bone quality, patient motivation, and expectations. A thorough knowledge of normal glenohumeral relationships is essential to achieve optimal surgical results.

Primäre totale Ellenbogenprothese zur Versorgung distaler Humerusfrakturen

Operative Orthopadie Und Traumatologie, 2005

Operationsziel Erreichen einer stabilen und schmerzfreien Funktion durch primäre Implantation einer totalen Ellenbogenprothese bei komplexen intraartikulären distalen Humerusfrakturen älterer Patienten. Indikationen Fraktur mit freien Fragmenten oder schlechter Knochenqualität, die eine stabile Osteosynthese nicht zulassen. Geschlossene, komplexe intraartikuläre distale Humerusfraktur (Typ C nach der AO-Klassifikation). Typ-A- und B-Fraktur des distalen Humerus bei Patienten mit vorbestehenden degenerativen Veränderungen, rheumatoiden Erkrankungen oder Voroperationen des Gelenks. Gute Mitarbeit des Patienten, geringer Funktionsanspruch, Patientenalter > 65 Jahre. Kontraindikationen Offene Frakturen (Typ II oder III nach Gustilo-Anderson). Infizierte Wundverhältnisse, offene Weichteilverletzungen. Fehlende Mitarbeit des Patienten, hoher Funktionalitätsanspruch, Patientenalter > 65 Jahre. Paralyse des Bizepsmuskels. Operationstechnik Rückenlagerung des Patienten. Dorsaler Zugang zum Ellenbogengelenk. Darstellen der medialen Anteile des Musculus triceps an der Insertion des dorsalen Humerus und der Gelenkkapsel, Abdrängen in Kontinuität mit dem ulnaren Periost und der Unterarmfaszie. Bei Entfernung des frakturierten distalen Anteils des Humerus kann der Ansatz des Musculus triceps belassen werden. Vorbereitung des Humerusschafts: Bei mehrfach frakturierten Kondylen ist eine Rekonstruktion nicht notwendig; intramedulläres Entfernen des Knochens von der medialen und lateralen suprakondylären Kante mit einer Fräse. Entfernen der Olekranonspitze. Knochenspananlagerung hinter der anterioren Lasche der humeralen Komponente. Einzementieren der humeralen und ulnaren Komponente. Nachresektion des Radiuskopfes bzw. Processus coronoideus bei Impingement der Gelenkfacetten. Transossäre Reinsertion des Musculus triceps am Olekranon. Weiterbehandlung Selbständige Bewegungsübungen. Vermeidung des Hebens von Gewichten > 5 kg, keine wiederholten Dauerbelastungen > 1 kg Gewicht und keine forcierten Bewegungen im Ellenbogengelenk, z. B. Schlagsportarten. Ergebnisse 49 Totalendoprothesen wurden bei 48 Patienten (Durchschnittsalter 67 Jahre) aufgrund distaler Humerusfrakturen eingesetzt. 43 Frakturen konnten nach einem Zeitraum von 7 Jahren nachuntersucht werden. Nach der AO-Klassifikation wurden fünf Typ- A , fünf Typ-B und 33 Typ-C Frakturen behandelt. Der durchschnittliche Bewegungsumfang lag zwischen 24° und 131°. Der „Mayo Elbow Performance Score“ betrug durchschnittlich 93. Die Komplikationen aller 49 Patienten wurden anhand der Akten erfasst. 32-mal bestanden im Verlauf keine Komplikationen. Insgesamt mussten zehn Revisionseingriffe durchgeführt werden, fünfmal war im Verlauf eine Revisionsarthroplastie erforderlich. Retrospektiv kann die Totalendoprothese des Ellenbogens in der Versorgung distaler Humerustrümmerfrakturen unter strenger Berücksichtigung der genannten Indikationen empfohlen werden. Objective Achieving stability and pain-free function for osteoporotic intraarticular multifragmentary fractures of the distal humerus in elderly patients by primary total elbow replacement (TER). Indications Non-soft-tissue-attached fragments, poor-quality bone, where stable osteosynthesis is not attainable. Severely comminuted intraarticular closed type C fractures according to the AO classification with multiple small bone/cartilage fragments. In case of degenerative joint diseases and/or previous surgery in rheumatoid patients also type A and B fractures. High compliance, low demand, and old patient > 65 years. Contraindications Type II or III Gustilo-Anderson open fractures (primary irrigation and debridement). Preexisting infection, open wounds. Younger, high-demand or noncompliant patient. Paralysis of the biceps muscle. Surgical Technique Supine positioning of patient. Triceps-sparing dorsal approach. Elevation of medial aspect of the triceps from posterior aspect of the humerus and capsula, reflecting the triceps in continuity with the ulnar periosteum and the forearm fascia. If removal of distal part of the humerus, the triceps insertion can be left intact. Preparation of humerus: no reconstruction of multifractured condyles; excavate bone from medial and lateral supracondylar ridges with burr. Preparation of ulna: remove tip of olecranon. Cemented humeral and ulnar components. Bone graft interposition behind anterior flange of humeral component. Resection of radial head and coronoid process, if impingement after trial reduction. Triceps reattachment transosseous through olecranon. Postoperative Management No formal physical-therapy sessions. Avoid single-event weight lifting of > 5 kg and repetitive lifting of > 1 kg. Discourage playing racquets sports. Results 49 acute distal humeral fractures in 48 patients (average age: 67 years) were treated with TER. 43 fractures were followed at an average of 7 years. According to the AO classification, five fractures were type A, five type B, and 33 type C. The average flexion arc at follow-up was 24–131°, the Mayo Elbow Performance Score averaged 93. Data of complications were obtained from records in all 49 patients. 32 of the 49 elbows had neither a complication nor any further surgery from the time of the index arthroplasty to the most recent follow-up evaluation. Ten additional operative procedures, including five revision arthroplasties, were required. The retrospective review supports recommendation for TER for the treatment of an acute distal humeral fracture, when strict inclusion criteria are observed.

Medial and Lateral Crossed-Pinning Versus Only Lateral Pinning in the Treatment of Supracondylar Fractures of Humerus a Retrospective Comparative Clinical Study

Kocatepe Tıp Dergisi

Bu çalışmadaki amacımız suprakondiler humerus kırığı (SHK) sebebiyle opere edilen pediatrik hastalarda çapraz pinleme tekniği (ÇP) ile lateral pinleme tekniğinin (LP) klinik ve radyolojik sonuçlarını karşılaştırmaktır. GEREÇ VE YÖNTEM: 2017-2019 yılları arasında hastanemizde ÇP yada LP ile SHK ameliyatı geçiren hastalar retrospektif olarak incelendi. Yaş, cinsiyet, redüksiyon şekli, Gartland sınıfı, ameliyat süresi, pin sayısı, postop nöro-vasküler durum, postop ilk Baumann açısı ve son takip Baumann açısı, lateral kapitello-humeral açı, pin çıkarma süresi, takip süresi, Flyinn kriterleri ve komplikasyonlar (fiksasyon yetmezliği, infeksiyon, sinir yaralanması, kaynamama, avasküler nekroz, revizyon cerrahisi) değerlendirildi. BULGULAR: 77 hasta çalışmaya dahil edildi. 51 hastaya ÇP, 26 hastaya LP gerçekleştirildi. Çapraz pinlenen hastaların 24'üne medial açık redüksiyon uygulandı. Her iki grup arasında; kullanılan pin sayısı, postoperatif erken ve son kontrol baumann açısı, lateral capitello humeral açı, pin çıkarma süresi, takip süresi, Fly'in kriterleri ve komplikasyonlar açısından anlamlı bir fark görülmedi (p>0,005). Hiçbir hastada kaynamama, gecikmiş kaynama veya avasküler nekroz saptanmadı. Ameliyat süresi LP grubunda daha kısa idi (p = 0,038). ÇP grubunda 4 hastada iyatrojenikulnar sinir felci, LP grubunda 1 hastada fiksasyon hatası saptandı. SONUÇ: Çalışmamız her iki grubun fonksiyonel sonuçlarının benzer olduğunu ortaya koymuştur. Bununla birlikte, ulnar sinir hasarı kapalı redüksiyon ve perkütançapraz-pinleme yapılan hastalarda daha yaygındı. İstatistiksel olarak komplikasyonlar açısından iki grup arasında anlamlı fark olmamakla birlikte, sınırlı medial açık prosedür ile çapraz pinleme veya sadece lateral pinleme suprakondiler humerus kırıklarının tedavisi için daha güvenli olabilir.

Examination of the Correlation of Distal End Parameters of the Humerus with Other Parameters

Amaç: Bu çalışmanın amacı humerustan elde edilen tüm osteometrik parametreler ile humerus distal ucundan elde edilen parametreler arasındaki korelasyonu bulmaktır. Gereç ve Yöntemler: Toplam 67 kuru kemikten, 16 parametre ölçümü Image-J programıyla yapıldı. Bulgular: Sulcus ulnaris genişliği (GUW) ve sulcus ulnaris açısı (GUA) parametreleri sol tarafta daha yüksek bulundu ve aradaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p<0,05), GUA ve sulcus intertubercularis genişliği herhangi bir parametre ile anlamlı olarak korelasyon göstermedi (p>0,05). Sonuç: Çalışmanın sonuçlarının humerus distal uç kırıklarının tedavisi, parçalı kırıklar ve humerus rekonstrüktif cerrahisi, antropolojik ve adli çalışmalarda osteometrik veriler sağlayacağı ve bölgeyle ilgilenen uzmanların anatomik bilgi düzeylerini artıracağı kanaatindeyiz.