Kitap bölümü_ ZEMAHŞERÎ’NİN NEVÂBİĞU’L-KELİM ADLI ESERİ ETRAFINDA OLUŞAN ŞERH GELENEĞİ (original) (raw)
Related papers
Adıyaman Üniversitesi, 2023
Bu çalışmada hicri V. yüzyılda yaşamış Arap dili ve edebiyatına dair çalışmaları ile tanınan allâme Zemaḫşerî'nin meşhur eseri el-Keşşâf adlı tefsir kitabı çerçevesinde Yûsuf Sûresi’ndeki edebî sanatlar incelenmiştir. Kur’ân-ı Kerîm, mesajını etkili bir biçimde muhatabına ulaştırmak için edebî bir üslup kullanmıştır. Kur’ân-ı Kerîm'in üslubu onun mucizesidir. Kur’ân’a muhatap olan ilk nesil edebî yönden ileri bir toplum olduğu için onun bu yönünü hemen fark edebilmiştir. Fakat sonraki nesil özellikle Arap olmayan ve yeni Müslüman olmuş toplumlar onun belâgat yönünü gereği gibi anlamaktan uzaktı. Bu çalışma ile Kur’ân’ın belâgatına bir kez daha vurgu yapılmıştır. Bununla Kur’ân’ın gereği gibi anlaşılması yönündeki çalışmalara katkı sunulması amaçlanmıştır.
ZEMAHŞERÎ'NİN el-KEŞŞÂF İSİMLİ ESERİNDE ŞİÎLERE YÖNELİK ELEŞTİRİLERİ
Mahmud b. Ömer ez-Zemahşerî, doğduğu yere nispetle Zemahşerî nisbesiyle bilinmektedir. İtikatta Mu'tezile mezhebine mensuptur. Amelde ise pek çok Mâveraünnehir ulemâsı gibi o da Hanefîdir. Kaleme aldığı altmışa yakın eserinin yanı sıra tefsirde dirâyet metodunun en iyi örnekleri arasında gösterilebilecek olan el-Keşşâf isimli eseriyle tanınan Zemahşerî'nin söz konusu eserinde kullandığı kavramlar ve nitelendirmeler kendisinden sonrakiler açısından da önemlidir. Nitekim mezhebi aidiyeti bilinmesine rağmen diğer fırkalar müellifin eserlerinden özellikle de el-Keşşâf'tan müstağni kalamamışlardır. Dolayısıyla Zemahşerî'nin söz konusu eseri vasıtasıyla kendisinden sonraki literatür üzerinde güçlü bir tesirinden bahsedilebilir. Bunlardan birisi de tefsir ilmine kazandırdığını düşündüğümüz "bida'ı't-tefâsîr" ya da "bida'ı't-tefsîr" kavramlarını kullanmış olmasıdır. Nitekim dijital kaynaklar üzerinden yaptığımız taramalarda kendisinden önce bu kavramın kullanıldığına rastlamadık. Yaklaşık yirmi yerde geçen bu nitelendirmelerin bir kısmında diğerlerinden farklı olarak doğrudan bir mezhebe ait telakkîlerin hedef alındığını görmek mümkündür. Mezhebin ismi ise kimi yerde "birtakım Râfızîler" (Ravâfiza) olarak geçerken kimi yerde ise isim belirtilmeden direkt olarak görüş ya da düşünce reddedilmektedir. Böyle durumlarda da eleştiriye mahal olan düşüncenin hangi fırka tarafından savunulduğunu anlamak zor değildir. Öte yandan Mu'tezile ile Şîa yakınlaşması ya da zamanla Mu'tezile'nin Şîa mezhebiyle ayniyet kazanıp ayrıca müstakil kimliğini muhafaza edemediğine dair ileri sürülen birtakım iddialar ileri sürülmüştür. Yapılan bu çalışmayla söz konusu iddialarda Zemahşerî'nin her hangi bir dahlinin olup olmadığı meselesi de vuzuha kavuşmuş olacaktır.
ZEMAHŞERÎ'NİN el-KEŞŞÂF'INDA ME'ÂNÎ İLMİNİN YERİ
Özet Zemahşerî el-Keşşâf'ında Me'ânî ilminin verilerine çokça yer vermiştir. Bu bağlamda o cümlenin unsurlarına değinmiş, haberî cümlenin kendi anlamla-rı dışına çıkarak farklı anlamlarda kullanıldığını belirtmiştir. Müellif talebî inşa cümlelerinden emir, nehiy, istifhâm, temennîye ve bunların kullanım şekillerine değinmiştir. Kasr sanatına ve yapılma çeşitlerine eserlerinde zaman zaman yer vermiş, her ne kadar müsâvât ve itnâb kavramlarını kullanmamış olsa bile bunları hissettirecek açıklamalarda bulunmuştur. Zemahşerî, îcâz, zikir ve hazf kavram-larına ilişkin izahlar yapmıştır. Abstract The Place Of The Me'ânî Science In Zamakhseri's Work Called el-Keşşâf Zamaksherî gave lots of place in data on Me'ânî science in his work el-Kessâf. He dealt with the elements of the senteces and said that he used the news out of the meaning of it in different meanings. In his demands he touched on commands , negative commands, question sentences, wishes and the usage of them....
ZEMAHŞERÎ'NİN KEŞŞÂF'TA UYGULADIĞI DİYALEKTİK YÖNTEM
Türk Dili ve Edebiyatı İncelemeleri Kitabı, 2022
Özet Zemahşerȋ, 1075 yılında Harezm bölgesindeki Zemahşer şehrinde doğmuş ve Özbekistan’ın günümüzde Ürgenç/Gürgenç olarak bilinen bölgesi Cürcâniye’de 13 Haziran 1144 tarihinde vefat etmiştir (TDVİA, 44. Cilt). Gençlik dönemleri sultan Melikşah ve Nizamü’l-Mülk zamanlarına rastlar. Devrinin büyük alimleriyle karşılaşmış, Arapçayı lehçe ve ağız özelliklerinin inceliklerine kadar öğrenmiştir. Zemahşerȋ’nin fikrȋ gelişmesinde Nizamiye medresesinin oldukça etkili olduğu bilinmektedir. Ana dili Türkçe olan Zemahşerȋ Arapça dışında Farsça’yı da çok iyi öğrenmiş, Tefsir, Hadis, Fıkıh, Kelam, Edebiyat, Lȗgat ve Aruz konularında eserler yazmıştır. Onun günümüzde de en önemli tefsir kitaplarından biri olma özelliğini hȃlȃ koruyan Kur’an tefsiri Keşşȃf; dönemine göre çok ileri bir semȃntik bakış açısı ile yazılmış ve Zemahşerȋ bu tefsirde ayetleri açıklarken diyalektik bir yönteme dayanmıştır. Bu diyalektik yöntemde esas soru-cevaptır. Bu sorular, “Şayet” edatıyla başlar ve çoğunlukla “de” fiili ve “sor” fiili üzerine eklenen şart kipi “sa” ile sonlanır. “Şayet (…..) dersen, “Şayet(…..)sorarsan”. Bu sorular “şöyle derim: (….) “ biçiminde cevaplanır ve sorular da cevaplar da anlamsal yönden olabildiğince genişler. Zemahşerȋ bu yöntemi ayetlerin tam anlamıyla açıklanması ve muhataplarının da tam anlamıyla anlaması amacıyla tercih etmiştir. Onun, kendine gelinceye kadar yapılan tefsir ve tercümelerin hemen tamamını okuduğunu düşünürsek bu konudaki çalışmalarda eksik bırakılan noktaların diyalektik yöntemle daha iyi açıklanabileceğine karar verdiğini görürüz. Latince ve Yunanca’dan Arapça’ya tercümeleri yapılan ilk çağ felsefe eserlerini okuduğunu düşündüğümüzde Zemahşerȋ’nin kendi dönemine göre oldukça özgün bir yöntem geliştirdiği görülmektedir . Yazıda “ şayet…dersen, şayet…..sorarsan…”biçimli sorular ile “şöyle derim: (…..) ” biçimli cevaplar incelenecek ve Zemahşerȋ’nin bu diyalektik yöntemi, semȃntik analiz için nasıl geliştirdiği örnekler üzerinden tahlil edilecektir.
ZEMAHŞERÎ'NİN AHKÂM ÂYETLERİNİ YORUMLAMA METODU BAĞLAMINDA FIKIHÇI KİŞİLİĞİ -el-KEŞŞÂF ÖRNEĞİ
The Islamic Juridical Personality of Zemahsheri in the Context of the Interpretation Method of the Provision Verses -al-Kashshaaf Example-, 2018
Büyük bir dilci, edîp, şair, müfessir, muhaddis olduğu bilinen ve “el-Keşşâf” isimli tefsiri ile meşhur olan Muhammed el-Hârizmî ez-Zemahşerî’nin (ö. 538/1144) aynı zamanda seçkin ve yetkin bir fakîh olduğu görülmektedir. Lügat, belâgat ve tefsir ilimlerinde daha fazla iştiğal etmesinden dolayı bu ilimlerdeki yetkinliği ön plana çıkmış olan Zemahşerî’nin araştırmacılar nezdinde fıkhî yönü ikinci planda kalmış hatta unutulmuştur denilebilir. “el-Keşşâf”ta ahkâm âyetlerini açıklama yöntemine bakıldığında müfessir Zemahşerî’den ziyade fakîh Zemahşerî görülür. Çünkü o sadece âlimlerin/fakîhlerin görüşlerini sunmakla yetinmemiş, hüküm âyetlerini izah ederken rivâyet ve dirâyet metodunu birlikte kullanmış, aynı zamanda konuyla ilgili fıkhî delilleri ve istidlâl yöntemlerini tartışmış, yer yer bizzat kendisi de hüküm istinbâtında bulunmuştur. İtikatta koyu bir mu̒tezilî taraftarı olan Zemahşerî fıkıhta ise Hanefî mezhebine mensuptur. Söylem ve ifadeleri incelendiğinde “itikâtta mezhebi taraftarlık/tutuculuk” onun belirgin özelliklerinden birisi olarak ortaya çıkmaktadır. Bu sebeple onun hayatını kaleme alan kitaplar daima mezhebî yönünü ön plana çıkaran tavrından bahsetmişlerdir. Fakat onun “el-Keşşâf” isimli tefsirinde ahkâm âyetlerindeki fıkhî konuları ele alırken amelde mensubu olduğu Hanefî mezhebine taassub göstermeden, mutedil bir yaklaşım sergilediğine şahit olunmaktadır. Bu çalışmada “el-Keşşâf”ta bazı ahkâm âyetlerinden örnekler bağlamında fıkhî konulara yaklaşım tarzının özellikleri ve istişhâd metodu tespit edilerek Zemahşerî’nin fıkıhçı kişiliği ortaya konulmaya çalışılmıştır. Anahtar Kelimeler: Zemahşerî, el-Keşşâf, Fıkıh, Hanefî, Ahkâm Âyetleri, Hüküm. We also see that Mohammad al-Kharizm al-Zamakhshari (d.538/1144), which is known to be a great language expert, a man of letters, a poet, a who deals with hadith and famous for his named work "al-Kashshaf", is at the same time a distinguished and authorized Islamic jurists. We can say that the second plan is left and even forgotten his İslamic jurist direction in the hands of researchers because of the more engaged in these sciences have come to the forefront. When we look at the way of expressing the verses of judicial in the "al-Kashshaf" we can see the Islamic jurists Zamakhshari than commentator Zamakhshari. Because he explains the provision verses, he used the method of the report and the circulation together at the same time he was not satisfied with merely presenting the views of scholars/ jurists, but also debated the relevant juridical evidence and methods of making provisions and he has been found in the judgment of the person himself. Zemahshari, a dark supporter of the Mutazıla, is a member of the Hanafi sect. When the discourse and expressions are examined, "sectarian bigotiry by faith" emerges as one of its distinctive features. But in his commentary of Qoran named work "al-Kashshaf" we are witnessing a moderate approach, especially in the Hanafi denomination, where he was a member of the deed when dealing with the fiqh issues in the verses of judicial, But in his commentary of Qor’an "al-Kashshaf" we are witnessing a moderate approach, without restraint in the Hanafi denomination, where he was a member of the deed when especially dealing with islamic jurisprudential issues. In this study, tried to put forward the direction of his İslamic jurist personality by determining the characteristics of the approach to the legal issues and the method of judgement in the "al-Kashshaf" context of examples from some verses judicial. Keywords: Zamakhsharı, al-Kashshaaf, Figh, al-Hanafi, Verses of Judicial, Provision.
ZEMAHŞERÎ'NİN ESERLERİNDE BULUNAN HADÎSLERİN KAYNAKLARI
Sources of the Hadiths in Works of Zamakhsharî, 2017
Ebu'l-Kâsım Mahmûd b. Ömer b. Ahmed ez-Zemahşerî (ö. 538/1143), Harezm bölgesinde yetişen önemli Mutezilî âlimlerden biridir. İlim ve edebiyatın zirveye ulaştığı bir dönemde yaşayan Zemahşerî, tefsir, hadîs, kelâm, fıkıh, dil ve edebiyat gibi birçok sahada elliye yakın kitap kaleme almıştır. Eserleri, ilim camiası tarafından takdir edilmiş ve büyük değer verilmiştir. Bu makalede Zemahşerî'nin en önemli eserlerinden olan ve aynı zamanda çok sayıda rivâyete yer veren el-Keşşâf an Hakâiki Ğavâmizi't-Tenzîl ve 'Uyûnu'l-Ekâvîl fi Vücûhi't-Te'vîl, Rabîu'l-Ebrâr ve Fusûsu'l-Ahbâr ve Ruûsu'l-Mesâil isimli kitaplarında bulunan hadîslerin kaynakları tespit edilmeye çalışılmıştır. Elde edilen veriler bir bütünlük içerisinde değerlendirilip tablo ve grafiklerle takdim edilmiştir. Çalışma neticesinde, bu eserlerde bulunan hadîslerin büyük bir kısmının hadîsçiler tarafından muteber kabul edilen hadîs kaynaklarında yer aldığı sonucuna varılmıştır. Anahtar Sözcükler: Zemahşerî, Mutezile, Sünnet, Hadîs, Hadîs Kaynakları. Sources of the Hadiths in Works of Zamakhsharî Abstract Abu'l-Qasım Mahmud b. 'Umar al-Zamakhshari (d. 538/1143) is one of the significant Mu'tazilite scholars who raised in the Harezm region. Zamakhshari, who lived in a period when science and literature reached its peak, wrote about fifty books on many fields, such as tafsir, hadith, kalam, fiqh, language and literature. His works have been appreciated and valued by the scholars. This study tries to establish the sources of the hadiths which were included in one of the Zamakhshari's most important pieces of work titled: al-Kashshâf an haqâ'iq ghawâmid al-tanzîl wa-uyun al-aqâwîl fi wujûh al-ta’wîl, Rabîu’l-Ebrâr and Ruûsu’l-Mesâil. It has been found that a large part of the hadiths that found in these works are included in the sources of hadiths which were accepted by the muhaddiths. The obtained data were evaluated in a unity and presented with tables and graphs. As a result of the study, a large part of the hadiths found in these works came to be found in muhaddiths accepted sources of hadiths. Keywords: Zamakhsharî, Mu’tazila, Sunnah, Hadîth, Sources of Hadîth.
EŞREFOĞLU RÛMÎ’NİN MÜZEKKİ’N-NÜFÛSİSİMLİ ESERİNDE NEFS-İ EMMÂRE’NİNÖZELLİKLERİ VE ISLAHI
Tasavvufî eğitim olan seyr u sülûk, ruhun güçlendirilmesi veya nefsin tezkiye edilmesi üzerine odaklanmıştır. Nakşibendîlik gibi tarikatlar daha ziyade kalp, ruh, sır, hafi ve ahfâ şeklinde belirlenmiş olan letâifler yoluyla ruhun güçlendirilmesini; Kadirilik, Rıfailik ve Halvetîlik gibi tarikatlar ise nefsin terbiyesi ve tezkiyesi ile beşerin en düşük kişilik düzeyi olarak kabul edilebilecek nefs-i emmâre makamından nefs-i mutmainne makamına çıkmasını hedeflemiştir. Hacı Bayram-ı Velî'nin talebelerinden biri olan Eşrefoğlu Rûmî, Müzekki'n-nüfûs isimli eserinde, adından da anlaşılacağı üzere bu konuya ayrı bir önem vermiştir. Ona göre nefsin mertebeleri hususunda üçten başlayarak yediye kadar değişik sayılar ifade edilmekle birlikte esasında dörttür. Bunlar nefs-i emmâre, nefs-i levvâme, nefs-i mülhime ve nefs-i mutmainne'dir. Bu tebliğde Eşrefoğlu Rûmî'ye göre en alt seviye olan nefs-i emmâre'nin tanımı, özellikleri ve ıslahı üzerinde durulacaktır.
MİZAH KURAMLARI VE LÂMİ’Î ÇELEBİ’NİN LETÂİFNÂME’Sİ
Divan Edebiyatı Araştırmaları Dergisi, 2023
Klasik Türk edebiyatı hem şekil hem de tür bakımından oldukça zengin bir geleneğe sahiptir. Osmanlının dinî, siyasî, kültürel birçok unsurunu barındıran bu edebiyat döneminden günümüze pek çok eser kalmıştır. Bu eserler, toplumun aynası mahiyetindedirler. Letâifnâmeler de bu türden eserlerdir. Arapçada güldürücü tuhaf hikâye, şaka, nükte gibi anlamlara gelen “latife”, günümüzdeki fıkranın karşılığıdır. Mizahî, kısa hikâyelerin yer aldığı bu eserlerin en önemli özelliği güldürücü ve düşündürücü metinler olmalarıdır. Ayrıca dönemin mizah anlayışını yansıtması bakımından da üzerinde durulması gereken eserlerdir. Bu çalışmada letâifnâme denilince akla ilk gelen eserlerden olan Lâmi’î Çelebi’nin Letâifnâme’si “mizah kuramları” bağlamında incelenmiştir. Mizah, hemen her disiplinin çalışma alanına giren çok geniş çaplı bir kavramdır. Mizahı açıklama çabası çağlar boyu sürmüştür ve hâlâ da sürmeye devam etmektedir. Bu bağlamda ortaya çeşitli kuramlar konulmuştur. Bu kuramların en çok bilinenleri “üstünlük”, “uyumsuzluk”, ve “rahatlama” kuramlarıdır. Çalışmada önce mizah ve gülme kavramları, bu kavramların toplumdaki yeri açıklanmıştır. Daha sonra Lâmi’î Çelebi’nin Letâifnâme’sinde mizah kuramlarına uygun latifeler tespit edilmiştir. Bu latifeler, uygun oldukları mizah kuramına göre ayrı başlıklar altında incelenmiştir. Çalışma sonunda Letâifnâme’de her üç mizah kuramına uygun birçok latife tespit edilmiştir. Burada incelenen latifeler dışında eserde çalışmaya eklenebilecek farklı örnekler de yer almaktadır. Ancak bunlar hem tekrara düşmekten kaçınmak hem de bu latifelerin birçoğunun müstehcen olması sebebiyle çalışmaya dâhil edilmemiştir. Eserdeki mizah kuramına uygun latifeler bâb ve latife numarası verilerek tablo hâlinde gösterilmiştir. Çalışma sonucunda incelenen 240 latifeden %11’nin üstünlük kuramına, %12’sinin uyumsuzluk kuramına, %10’unun ise rahatlama kuramına uygun olduğu tespit edilmiştir. Latifelerin %67’si ise herhangi bir kurama dâhil edilememiştir.
Doğu Araştırmaları, 2024
Nizâmî-i Gencevî, Fars edebiyatında hamse yazma geleneğinin öncüsü olarak kabul edilir. Şairin Penc Genc isimli hamsesini oluşturan eserler, yazıldığı coğrafyanın dışında da oldukça ilgi görmüş, hamseyi oluşturan mesnevilerin tümüne birçok nazire yazılmıştır. Bu hamseyi oluşturan mesnevilerden ilki olan Mahzenü'l esrâr, şairler tarafından adeta ulaşılması gereken bir mertebe olarak görülmüş ve bu esere nazire yazmak neredeyse bir gelenek halini almıştır. Osmanlı sahasında da birçok şairin ilgisini çeken bu esere hem Türkçe hem Farsça nazireler yazılmıştır. X/ XVI. yüzyılda, Osmanlı hâkimiyeti altında bulunan Bağdat'ta yaşayan Şemsî-i Bağdâdî de, Mahzenü'l esrâr'a nazire yazan o şairlerden biridir. Bu çalışmada Şemsî-i Bağdâdî'nin, Nizâmî'nin Mahzenü'l esrâr adlı eserine nazire olarak kaleme aldığı Manzar-i ebrâr mesnevisi incelenmiş ve çeşitli açılardan Mahzenü'l esrâr ile benzerlik ve farklılıkları ortaya koyulmaya gayret edilmiştir.