MISIR’DA MAKEDON HAKİMİYETİ: I. PTOLEMAIOS DÖNEMİ ÜZERİNE GENEL BİR DEĞERLENDİRME (original) (raw)

MISIR’IN GÜÇLÜ FİRAVUN-KRALI: III. AMENHOTEP’İN TAHTA ÇIKIŞI VE İMAR FAALİYETLERİ ÜZERİNE GENEL BİR DEĞERLENDİRME (MÖ 1391-1353)

Journal of History School, 2022

Cuma Ali YILMAZ 1 Öz III. Amenhotep, Yeni Krallık Dönemi XVIII. hanedanın 9. hükümdarı olarak 38 yıl boyunca Mısır'ı yönetmiştir. Hükümdarlığı süresince, Eski Mısır Devleti en parlak dönemini yaşamıştır. Zamanının en donanımlı ordularından birine komutanlık etmişse de savaşçı yönüyle değil, kültür-sanata verdiği önem ile tanınmaktadır. III. Amenhotep, inşa ettirdiği büyük tapınaklar, heykeller ve diğer sanat eserleri ile Antik Mısır sanatında önemli bir yere sahiptir. İzlediği barışçıl diplomasi ile savaştan uzak, lüks ve refah içerisinde bir saltanat sürmüştür. Hareminde daha evvelki dönemlerden daha fazla sayıda yabancı prensesler bulunmaktadır. Kadın heykelleri, oymaları ve resimlerine de bu dönemde sıklıkla rastlanmaktadır. III. Amenhotep dönemine ait heykeller ve sanat eserleri günümüzde Cleveland sanat müzesi ve British Museum'da sergilenmektedir. III. Amenhotep'in biyografisini ele aldığımız çalışmamızda, yerli kaynaklardan ziyade yabancı kaynaklardan istifade edilmiştir. Antik Mısır'ın en güçlü Firavunlarından biri olan III. Amenhotep hakkında az sayıda yerli akademik çalışma mevcut olup, çalışmaların ekseriyeti, Yeni Krallık Dönemi Mısır Devleti'ni genel hatlarıyla ele almıştır. Kral, biyografik olarak ele alınmamıştır. Antik Mısır'ın sanat, din ve bilim tarihinde önemli bir yeri olan III. Amenhotep'in hayatını ve faaliyetlerini ele aldığımız çalışmamızla, Antik Mısır tarihi çalışmalarına katkıda bulunmayı umuyoruz.

UYUYAN GÜZEL MASALINDAN MALEFİZ FİLMİNE ÖTEKİLEŞTİRMENİN YENİDEN ÜRETİMİ: CADI PROTOTİPİNİN TERS YÜZ EDİLMESİ Mİ

Toplum ve Kültür Araştırmaları Dergisi, 2020

Öz Sözlü anlatı geleneğinin bir türü olan masallar kültürden kültüre, ülkeden ülkeye aktarılan ve popüler kültür içine yerleşerek yayılan türlerdir. Grimm Masalları'ndan Uyuyan Güzel, kadınlara karşı cinsiyetçi öğeler barındıran bir masaldır. Bu masalda cadı kötülüğü, zalimliği, çirkinliği, bela ve düzensizliği simgelemektedir. Eril dilin hâkim olduğu masallarda cadı prototipinin karşı pozisyonunda güzel, mutlu, sadık ve sabırlı gibi özellikleriyle masum kadın yer almaktadır. Dolayısıyla masal metinlerinde iki zıt kadın temsili yer almaktadır. Çeşitli sembolik kodlarla kadının masal içinde temsiliyeti ve cinsiyetçi öğeler, açık veya örtük olarak okuyucuya aktarılmaktadır. Masaldan uyarlanan Malefiz filminde ise klasik cadı prototipinde bazı önemli değişiklikler dikkat çekmektedir. Buna göre sinema versiyonunda, olaylar cadının gözünden aktarılırken, cadı güçlü ve bağımsız bir karakter olarak sunulmaktadır. Cadı prototipinin iki eserde farklı temsil edilmesi, kadınlık rolünün yeniden üretimi ve cinsiyetçi kalıpların eleştirisi açısından önem arz etmektedir. Söz konusu farklılığın, ötekileştirici olmayan bir yeniden üretime ne kadar imkân sunduğunu incelemek eleştirel bir mesafeyi gerektirmektedir. Bu makale, Uyuyan Güzel masalı ve Malefiz filmindeki cadı prototiplerinin bir karşılaştırmasını sunarak, cadılık ve kadınlık ile ilgili açmazları analiz etmeyi amaçlamaktadır. Makalede ilk olarak 'yeniden üretim' kavramı üzerinden durulmuştur. Ardından klasik cadı prototipinin özellikleri üzerinde durulmuş ve Uyuyan Güzel masalı incelenmiştir. Daha sonra Malefiz filminin animasyon filmi ve sinema filmi üzerinden bir analiz yapılmıştır.

BİRİNCİ SINIF MÜLKİ İDARE AMİRLİĞİ DÜZENLEMESİ ÜZERİNE ELEŞTİREL BİR DEĞERLENDİRME (MAKALE)

Bu çalışmada, mülki idare sisteminde 2006 yılında yapılan bir yasal düzenleme ile oluşturulan "Birinci Sınıf Mülki İdare Amirliği" statüsü düzenlemesi, mülki idare sisteminin ve mülki idare amirlerinin sorunlarını ne derecede çözebildiği açısından değerlendirilmektedir. Bu bağlamda, öncelikle bu yeni düzenlemenin ne amaçla, hangi sorunları çözmek için gündeme geldiği incelenmiştir. Bunu takiben, çözülmeye çalışılan sorunun başka ne şekilde çözülebileceği, diğer bir deyişle, bu düzenlemenin alternatiflerinin ne olduğu işlenmiştir. Son olarak, söz konusu düzenlemenin uygulanması sonrasında yaşanan veya yaşanabilecek sorunlar ve bu sorunların olası çözüm yolları da ayrıntılı olarak tartışılmıştır.

EŞEK KULAKLI MIDAS MİTİNİN ANADOLU COĞRAFYASINDA Kİ YANSIMALARININ KARŞILAŞTIRMALI OLARAK DEĞERLENDIRMESİ 1

Giriş: Mitoloji ve folklor terimleri günlük dilde ve akademik alanda sürekli ilişkilendirilse de bu iki alanı çalışanları zaman zaman ayrı düşmüştür (Krappe 2014: 137). 18.yy başlarında mitoloji ayrı bir bilim dalıyken bugün antropolojinin, edebiyatın, psikolojinin, teoloji ve kültürü öznesi haline getirmiş disiplinlerin bir parçası haline gelmiştir. Özellikle antropoloji çalışmalarında ilkel denilen kabilelilerin inanç sistemi ile ilişkilendirilmiş ve yorumlanmıştır. Semavi din araştırmalarında ise batıl olarak görülmüş incelemeye alınmamış, alınsa da belli sınırlar getirilmiştir. Folklor da ise mit kültür aktarıcısı ve taşıyıcısı olarak, geleneksel hayatı yönlendirmesi sebebiyle her zaman çalışılmaya uygun görülmüştür. Folklorun amacı tarihin edebiyatın ve sanatın dışında kalan ve üst pencereden bakılan halkın sesini yeniden, halktan aldığı örneklerden hareketle kurmak ve yorumlamaktır. Bu bir buçuk asırdan beri sözlü malzemelerle yürütülmektedir. Bu malzemenin değerlendirilmesinde araştırmacılar çoğunlukla karşılaştırmalı metodu kullanmaktadır(Krappe 2014:137). Karşılaştırmalı metot daha sonrada eleştirilse de folklorcuya çaba isteyen belirli yükümlülükler getirmektedir. Folklorcu araştıracağı konuyu seçtikten sonra eşmetin ve benzer metinleri belirleyip, belirli bir değerlendirmeye varabilir. Eş metin ve benzer metinleri belirlemenin yükümlülükleri de zordur. Genellikle medeniyetlerin, günümüzde bu tersine işlese de, doğuda oluştuğu ve batıya doğru hareket ettiği kabul edilir. Bu harekette Anadolu önemli bir geçiş yeri ola gelmiştir. Dolayısıyla halk bilimi metinlerinin ve mitolojik anlatıların çeşitliliği zenginliği çok fazladır. Bu çalışma mitolojik bir anlatı olan " Eşek Kulaklı Midas " tan yola çıkarak çeşitli şekillerde ister yaşayan sözlü malzemelerde ister yazılı metinlerde olsun karşımıza çıkan iki anlatıya yer verecektir. İlk önce mit ve halk hikâyeleri arasındaki bağlantı irdelenmeye çalışılacak, daha sonra folklor, din ve mit arasında ki ilişkiye bakılacaktır. Çalışmanın üçüncü ve dördüncü aşamaların da ise İslamiyet'ten önce ve sonra Anadolu kültüründe ve mitolojisinde yer almış anlatılar ve uygulamalar karşılaştırılacak, bunlardan elde edilen sonuç değerlendirilecektir. 1 Bu çalışma, sunum metnidir. Yüksek Lisans ödevidir.

MATRİX FİLMİ BAĞLAMINDA SİNEMA HAKİKAT İLİŞKİSİ

5th ASIA PACIFIC International Modern Sciences Congress, 2021

Tasavvufun en temel öğretilerinden ve hedeflerinden biri de insanÙn hakikat boyutu ve bu bağlamda insanÙn hakikate ulaĢma düĢüncesi ve yolculuğudur. Tasavvuf, insanÙ hakikate ulaĢtÙrma serüveninde önemli dini reçeteler çerçvesinde ve belli bir disiplin dâhilinde maksada ulaĢtÙrÙr. Bu bağlamda-Hakikat nedir?‖ sorusu akla gelmektedir. Hakikat, sözlük olarak-gerçek, sabit ve doğru olmak, gerekmek; bir Ģeyi gerçekleĢtirmek‖ anlamÙna gelirken, tasavvufi planda ise-zâhirin ardÙndaki örtülü ve gizli mâna, dinî hayatÙn en yüksek seviyede yaĢanarak ilâhî sÙrlara âĢina olunmasÙ‖ gibi anlamlara gelmektedir. Hakikatin tasavvufi manadaki bu perspektifi günümüzde sinemanÙn da özel ilgi alanlarÙndan biri haline gelmiĢtir. Bir baĢka ifade ile sinema da-görüntünün arkasÙndaki gerçekliği‖ vurgulamak adÙna kimi zaman senaryo, kimi zaman sinamatografi ve kimi zaman da her ikisini kullanarak hakikatin izini sürmeye aday olmuĢtur. Kitleleri etkileyen en önemli sanat dallarÙndan biri olan sinemanÙn bu yöneliĢi-Sinemada hakikat‖ ve-hakikatÙn sinemasÙ‖ gibi iki yeni olguyu gündeme getirmiĢtir. Bütün diğer sanat türleri gibi kozmolojik bir tasavvur olarak hakikati kavrama ve kavratma iddiasÙna sahip bir sanat dalÙ olan sinema da sinemacÙnÙn elinde bir hakikat ve var oluĢ yolculuğuna dönüĢebilmektedir. FetiĢlerinin, arzularÙnÙn ve hazlarÙnÙn hapishanesine hapsolmuĢ, yalnÙzca hakikatini yitirmiĢ değil, hakikatin hakikatini yitirdiği hakikatiyle yüzleĢmek zorunda kalmÙĢ olan günümüz insanÙna,-ne olduğunu, nasÙl bir varlÙk olduğunu, baĢÙna neler geldiğini‖ hatÙrlatacak bir ilerleme aracÙdÙr sinema. Bu çalÙĢmada sinemada gerçeklik algÙsÙndan yola çÙkÙlarak Andre Bazin'in ve Kracauer'ün gerçeklik algÙsÙ tasavvufi iliĢki ile temellendirilmiĢtir. Tasavvufun, insanÙn var oluĢ meselesinde nereden gelip nereye ve nasÙl gitmesi gerektiğini anlamlandÙran bir yaĢam biçimi, hakikatini bulma yolculuğu olduğu tanÙmÙndan yola çÙkÙlarak tasavvuf ile sinema iliĢkisi, Matrix filminin tasavvuf bağlamÙnda okunmasÙ üzerinden yapÙlmaya çalÙĢÙlmÙĢtÙr. Matrix'in hakikat ile iliĢkisi değerlendirilerek, dünyanÙn bir simulasyondan ibaret olduğu ve Matrixi kÙrmanÙn kiĢiyi hakikatine ulaĢtÙracağÙ mesajÙ verilen filmin ilk sekansÙnda, kahramanÙn elinde bulunan Baudrillard‘Ùn ―Simularklar ve Simulasyon‖ kitabÙ ile , tasavvufi anlayÙĢta bu dünyanÙn bir oyun ve eğlence yeri olarak sahte bir perde ve bir rüya alemi olduğu ve temsilin temsili halini alan sanal gerçeklik bağlamÙnda , Neo‘nun ―o kiĢi‖ olma yolculuğu ve insan-Ù kamile ulaĢma aĢamalarÙnda verdiği mücadele, mistik bir bakÙĢ açÙsÙyla tasavvuf anlayÙĢÙ çerçevesinde ele alÙnmÙĢtÙr. Diğer yandan çalÙĢmada metodoloji olarak içerik analizi ve göstergebilim yöntemlerinden yararlanÙlmÙĢtÙr.

MISIR'DA MANTIK ÇALIŞMALARI VE MANTIK EĞİTİMİ ÜZERİNE: TÜRKİYE İLE KARŞILAŞTIRMALI BİR DEĞERLENDİRME

AN ESSAY ON THE EDUCATION AND STUDIES IN LOGIC IN EGYPT: A COMPARATIVE STUDY WITH TO TURKEY , 2019

Egypt, which has an ancient history and culture, has been home to many civilizations and has also accommodated many scientists. With more than a thousand years of history, Azhar University has been a pioneer in the field of religious education, especially in the Islamic world for centuries. In yet another scientific and cultural center of the Islamic world it was also present territory of Turkey and earlier Ottoman and Seljuk. Both cultural environments contributed to the development of various branches of science. Egypt, which remained under Ottoman rule for a long time, was naturally influenced by the educational methods and contents of the Ottoman Empire during this period. However, by the 20th century, both countries continued to exist as a separate state and continued their path with their own internal dynamics. When we approach the subject in the context of philosophy and logic studies, it is seen that Egypt has started the studies in this field because of the changes they have experienced in history. Here influential factor, followed by the establishment of a new government in Turkey is taking time circuit consisting of the institutions. For example, although its history is based on Fatih Madrasah, Istanbul University was founded in 1933, while Ankara University was founded in 1946. However, the first modern university in Egypt, Cairo University was founded in 1908. Since academic studies are mostly related to universities, studies in various fields are shaped accordingly. In this context, the logic seems to have begun work in Egypt before Turkey. This study aims to present the subject by evaluating the qualitative and quantitative data of both countries in general terms.