Süt Sığırlarında Mevsimsel Beslemenin Sütün Karotenoid İçeriğine Etkileri (original) (raw)

Hayvan Beslemede β-Karoten Kullanılması ve Etkileri

Kafkas Universitesi Veteriner Fakultesi Dergisi, 2009

Özet β-karoten sebze ve meyvelerde bulunan karotenoid grubu içinde belki de en iyi bilinenidir. Karma yemdeki β-karoten, vitamin A'nın ön maddesidir. β-karoten katkısı gerek düvelerin gerekse de ineklerin verim performansında bir iyileşme sağlamaktadır. β-karoten, aynı zamanda antioksidan olarak da görev yapmaktadır. β-karoten, oksidatif strese karşı koruyucu etki yapmakta, bağışıklık sistemini de uyarmaktadır. Yemdeki β-karoten yetersizliğinde direkt veya indirek olarak ovaryum fonksiyonları ve uterus ortamı değişerek östrus, gebe kalma ve gebelik gibi reprodüktif parametreler olumsuz yönde etkilenmektedir. Bu makalede, hayvan beslemede kullanılan β-karoten ile β-karoten konusunda çeşitli hayvanlar üzerinde yapılan besleme çalışmaları ele alınmıştır.

Mikotoksinlerin Süt Sığırlarının Beslenmesindeki Yeri ve Önemi

Kocatepe Veterinary Journal, 2013

ÖZET Mantarlar; kaba ve konsantre yemleri içeren bir çok yem hammaddesinde görülen, mayalarla karşılaştırıldığında çok hücreli koloniler şeklinde gelişen ipliksi (bulanık ve tozlu görünümlü)mikroorganizmalardır ve süt sığırlarında özellikle stres gibi nedenlerle immun sistemin baskılandığı dönemlerde mikozis diye bilinen hastalığa yol açarlar (Whitlow ve Hagler, 2005). Mantarlar aynı zamanda mikotoksin denilen toksinler üretirler ve bu toksinlerle kontamine yemler alındığında hayvanı etkiler. Bu etkileme sonucunda oluşun bozukluğa mikotoksikozis denir (Whitlow ve Hagler, 2005). Dünya bitkilerinin 4 de birinin mantarlar tarafından etkilendiği bildirilmektedir (Bryden 2007). Mikotoksinlerin molekül ağırlıkları 200 ile 500 (ca.) arasında farklılıklar gösterir (Whitlow ve Hagler, 2013). Ruminantların kompleks diyetlerini oluşturan; Mera, Konsantre ve Konserve yemler bir çok mikotoksin için kaynak olabilirler. Birçok mikotoksin rumen florası tarafından inaktive edilirken diğerleri sindirim kanalını ya değişmeden geçerler yada biyolojik aktivitesini devam ettirebilen metabolitlere dönüşürler. Bu yüzden rumenin bariyer fonksiyonu süt sığırlarının ve diğer sığırların mikotoksine duyarlılığını geniş ölçüde belirler (Fink-Gremmels, 2008). Genellikle mikotoksinlere maruz kalma kontamine yem hammaddelerinin veya gıdaların tüketilmesi yoluyla şekillenir. Mikotoksinle kontamine yemlere veya gıdalara maruz kalma sonucu şekillenen hastalığa ise mikotoksikozis denir (Nelson ve ark., 1993). Mikotoksinler ; böbrek ve karaciğer toksisitesi, Merkezi sinir sistemi bozuklukları, östrojenik cevaplar, karsinojenik, teratojenik ve mutojenik etkileri içeren çeşitli biyolojik etkiler ortaya çıkarırlar (Whitlow ve Hagler, 2013). ••• Place and Importance of Mycotoxins in Dairy Cattle Nutrition S U M M A R Y Fungi are filamentous (fuzzy or dusty looking) fungus which have more cellular compounds than yeasts that occur in many feedstuffs; including roughages and concentrates; molds can infect dairy cattle when they are immune suppressed especially during stressful periods. Molds cause a disease referred to as mycosis (Whitlow and Hagler, 2005). Fungi also produce poisons called mycotoxins that affect animals when they consume mycotoxin contaminated feeds. This disorder is called mycotoxicosis (Whitlow and Hagler, 2005). It has been estimated that 25% of the world's crops are affected by mould or fungal growth. These fungal toxins range in molecular weight from ca. 200 to 500 (Whitlow and Hagler, 2013). The complex diet of ruminants, consisting of forages, concentrates, and preserved feeds, can be a source of very diverse mycotoxins that contaminate individual feed components. A number of mycotoxins are successfully inactivated by the rumen flora, whereas others pass unchanged or are converted into metabolites that retain biological activity. Thus, the barrier function of the rumen largely determines the susceptibility of dairy cows and other ruminant species towards individual mycotoxins (Fink-Gremmels, 2008). Usually, exposure is through consumption of contaminated feedstuffs or foods. Mycotoxicoses are diseases caused by exposure to foods or feeds contaminated with mycotoxins (Nelson et al.,1993). Mycotoxins exhibit a variety of biological effects in animals such as: liver and kidney toxicity, central nervous system abnormalities, estrogenic responses and others (Whitlow and Hagler, 2013).

Süt Sığırlarında Subakut Rumen Asidozisi ve Önleyici Besleme Uygulamaları

Turkish Journal of Agriculture - Food Science and Technology

Subacute rumen acidosis is a metabolic disease that usually occurs in the form of recurrent seizures of low rumen pH during periods giving of high energy-containing rations and usually lasts for several minutes or several hours. The most important clinical signs are decreased feed consumption, live weight loss, decrease in rumen movements, abomasum displacement, laminitis, diarrhea, decrease in milk yield and milk fat yield, softening of feces, presence of undigested grains in feces. In this article, the reasons of subacute rumen acidosis which causes significant economic losses in dairy cow farms, methods that can be applied to detect and prevent it have been emphasized.

Döl Tutmayan ve Anöstruslu Süt İneklerinde Vitamin A, E, Beta- Karoten, Kolesterol ve Trigliserid Düzeylerinin Araştırılması

Kafkas Universitesi Veteriner Fakultesi Dergisi, 2007

Vitamin A, E ve β-karoten süt ineklerinde normal reprodüktif faaliyetlerin yürütülmesi için oldukca önemlidir. Bu çalışmanın amacı, döl tutmayan ve anöstruslu ineklerde vitamin A, E ve beta-karoten ile kolesterol ve trigliserid gibi bazı biyokimyasal parametrelerin serum düzeylerini tespit etmek ve reprodüktif problemlerin ortaya çıkmasındaki olası rollerini araştırmaktır. Çalışma, yaşları 3-8 arasında değişen, toplam 64 baş Holştein ırkı inek üzerinde Mart-Kasım aylarında gerçekleştirildi. Deneme grubunu 44 adet reprodüktif problemli inek, kontrol grubunu ise 20 adet sağlıklı inek oluşturdu. Deneme grubuda kendi içinde döl tutmayan (n=26) ve anöstrus grubu (n=18) olarak ikiye ayrıldı. İneklerin kan serum vitamin A, beta-karoten, kolesterol ve trigliserid düzeyleri spektrofotometrik yöntemle ölçüldü. Serum vitamin E düzeyi ise yüksek performanslı sıvı kromatografisi (HPLC) kullanılarak analiz edildi. Döl tutmayan ve anöstruslu grupların vitamin E düzeyleri kontrol grubuna göre istatistiksel olarak daha düşük bulundu (P<0.05). Reprodüktif problemli ineklerin kan serum vitamin A, beta-karoten düzeyleri kontrol grubu ineklerin değerlerine göre düşük olmakla beraber, istatistiksel açıdan önemi bulunamadı. Bunun yanında döl tutmayan ineklerin trigliserid düzeyi ise kontrol grubuna göre daha yüksek bulundu (P<0.05). Grupların kolosterol düzeyleri arasındaki farklılıklar arasında ise istatistiksel bir önem bulunamadı. Sonuç olarak vitamin E, A ve beta-karotenin düşük düzeylerde olmasının döl tutmama ve anöstrus gibi çeşitli reprodüktif problemlerin ortaya çıkmasında etkili olabileceği kanısına varılmıştır.

Geçiş Dönemindeki Süt İneklerinin Beslenmesi II. Bu Dönemde Görülen Metabolik Hastalıklar ve Besleme ile Önlenmesi

vetdergi.kafkas.edu.tr, 2010

Süt ineklerinde doğumdan önceki 3 haftadan doğumdan sonraki 3 haftaya kadar olan zaman geçiş dönemi olarak tanımlanmaktadır. Bu dönemde ineklerin enerji ve besin madde ihtiyaçlarında önemli artışlar olmaktadır. Fakat yem tüketimindeki azalmadan dolayı ihtiyaçlar karşılanamamakta, negatif enerji ve besin madde dengesi oluşabilmektedir. Bu duruma bağlı olarak geçiş döneminde birçok metabolik ve enfeksiyöz hastalıklargörülebilmektedir. Söz konusu hastalıklarla beslenme arasında yakın ilişkiler bulunmaktadır. Bu derlemede geçiş döneminde yaygın olarak görülen hastalıklar ve bu hastalıkların besleme ile önlenmesine yönelik bilgiler verilmiştir.

Damızlık Balıkların Performans ve Yumurta Kaliteleri Üzerine Karotenoid İçeren Yemlerin Etkisi

Damızlık yem formülasyonu hazırlanması balık yetiştiricilerinin ve yem fabrikalarının en temel görevlerinden birisidir. Yetiştiriciliği yapılan balık türleri için yem yapım teknolojisi, yem karışımına giren maddeler ve yem/yemleme araştırmaları çok önemlidir. Damızlıkların yumurta üretimini etkileyen yem içeriğindeki maddelere özellikle yağ asidi, vitamin, probiotik, antioksidant ve karotenoidler üzerine araştırmacılar ağırlık vermektedir. Doğadaki alabalıkların kas, deri ve yumurtalarındaki kırmızı-portakal rengi karotenoidlerden kaynaklanmaktadır. Karotenoidler genelde pazara sunulmadan önceki belli bir periyotta balık yemlerine belirli konsantrasyonlarda katılan yemlerle besleme yaparak balıkların pigmentasyonu için kullanılmaktadır. Karotenoidlerin yumurta rengine göre yumurtanın kalitesini ve yumurta sayısını pozitif yönde etkilediğini ve karotenoid konsantrasyonu ile yumurtadan çıkış yüzdesi arasında pozitif korelasyon olduğunu belirten birçok hipotezin var olduğu bilinmektedir. Bu nedenle derlemede, karotenoid içeren yemlerin damızlıkların yumurta üretimi ve kalitesi üzerine ilişkisi incelenerek açıklığa kavuşturulmaya çalışılmıştır.

Tekirdağ İlinden Elde Edilen Sütlerde Biyokimyasal Parametrelerin Mevsimsel Karşılaştırılması

2014

Bu arastirmada amac Tekirdag ilinden elde edilen sutlerin mevsimler bazinda biyokimyasal parametrelerinin karsilastirilmasidir. Konu ile ilgili veriler 2013 yilinin kis (Ocak, Şubat), ilkbahar (Mart, Nisan, Mayis), yaz (Haziran, Temmuz, Agustos), sonbahar (Eylul, Ekim, Kasim) mevsimlerinde ozel bir sut fabrikasi tarafindan toplanan sutlerin gunluk tutulan kayitlarindan elde edilmistir. Incelemeye konu olan biyokimyasal parametrelerden donma noktasi, yag, protein ve yagsiz kuru madde degerleri mevsimler arasinda varyans analizlerinden tek yonlu manova yontemi ile karsilastirilmistir. Mevsimler arasinda donma noktasi degerleri bakimindan farklilik bulunmamistir. Kis ve ilkbahar mevsimlerinden elde edilen sutlerin yag degerleri en yuksek seviyede bulunurken, yaz mevsiminden elde edilen sutlerin yag degerleri en dusuk seviyede bulunmustur. Protein degerleri kis ve sonbahar sutlerinde diger mevsimlere gore daha yuksek degerde olup birbirine benzer ortalamalarda cikmistir. Yaz sutlerinin ...

COVID-19 Pandemi Sürecinde Anne Sütü ile Beslenmenin Önemi

İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi, 2020

Çin'in Wuhan şehrinde 2019 yılında ortaya çıkan COVID-19 kısa sürede birçok ülkeye yayılarak pandemi düzeyine ulaşmıştır. Gebeler bu süreçte riskli grupta yer almaktadır. COVID-19'un, fetusu nasıl etkileyeceği ve virüsün doğum sırasında fetüse geçip geçemeyeceği net değildir. Bugüne kadar anne sütünde COVID-19 tespit edilmemiştir, ancak onunla savaşacak antikorların bulunduğu bildirilmiştir. Anne sütünde bulunan laktoferrin, salgısal immunoglobulin A (sIg-A), α-laktalbumin ve oligosakkaritler gibi immünolojik bileşenlerin yenidoğanı enfeksiyonlara karşı koruduğu bildirilmektedir. Ayrıca bu virüsün emzirme yoluyla bulaştığına dair mevcut bir kanıt bulunmamaktadır. Dünya Sağlık Örgütü, Amerika Birleşik Devletleri Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri, Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu, Emzirme Hekimliği Akademisi ve Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu gibi kuruluşlar COVID-19 pandemi sürecinde anne sütü ile beslenmenin önemli olduğunu vurgulamaktadır. COVID-19 tanısı almış veya semptomlarını taşıyan emziren annelerin gerekli önlemleri alarak bebeklerini emzirmeye devam etmeleri önerilmektedir. Bu derlemede COVID-19 pandemi sürecinde anne sütü ile beslenmenin önemi ve beslenme ilkeleri güncel kılavuzlar doğrultusunda incelenmiştir.

Kars İlindeki Süt İneklerinin Kış Dönemindeki Besleme İlkeleri

Atatürk Üniversitesi Veteriner Bilimleri Dergisi, 2018

Öz: Bu araştırma, Kars ilindeki süt ineklerinin kış dönemindeki besleme ilkelerini belirlemek amacıyla anket çalışması şeklinde yapıldı. Bu amaçla, Kars il merkezi ve ilçelerinde süt sığırı işletmecileri ile yüz yüze anketler yapıldı. Yapılan anketlerin 10 tanesi Kars il merkezindeki süt ineği işletmecisi ile geri kalanları ise Kars'ın Susuz,

Bazi Çi̇ftli̇k Hayvanlarinin Üreme Fonksi̇yonlari Üzeri̇ne Β-Karoteni̇n Etki̇si̇

1999

Çiftlik hayvanlarının reprodüktif fonksiyonları üzerine A vitamini yetersizliğinin olumsuz etkileri uzun yıllardır bilinmektedir. Bununla birlikte, son çalışmalar β-karotenin, A vitamininin etkisinden bağımsız olarak reprodüktif fonksiyonları etkileyebileceğini ortaya koymuştur. β-Karoten A vitamininin ön maddesidir. Yemdeki β-karoten yetersizliği direkt veya indirekt olarak ovaryum fonksiyonlarını ve uterus ortamını değiştirerek östrus, gebe kalma ve gebelik gibi reprodüktif parametreleri olumsuz yönde etkilemektedir. Bu derlemede inek, koyun, tavşan ve domuzların reprodüktif süreçleri üzerine β-karotenin fonsiyonel rolü irdelenmiştir.