DÖVİZ KURU, ENFLASYON VE FAİZ ORANI ARASINDAKİ İLİŞKİLER: G-8, D-8 VE E-7 ÜLKELERİ KARŞILAŞTIRMASI (original) (raw)

G-7 ÜLKELERİNDE ENFLASYON VE FAİZ HADDİ ARASINDAKİ İLİŞKİNİN İNCELENMESİ: FİSHER ETKİSİ

THE SAKARYA JOURNAL OF ECONOMICS, 2019

In this study, we tested that validity of Fisher Hypothesis, which claims there is a long run relationship between nominal interest rates and inflation rates, for G-7 over the period 2002:01-2017:12 by using dynamic panel data analysis. At the result, there is no Fisher effect for G-7 countries in this period.

E-7 ÜLKELERINDE CARI AÇIĞIN SÜRDÜRÜLEBILIRLIĞI: FOURIER ANALIZLERI

E-7 ÜLKELERİNDE CARİ AÇIĞIN SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİ: FOURİER ANALİZLERİ, 2021

Cari açık, finansal istikrarın korunabilmesi için açık vermemesi gereken önemli bir makroekonomik gösterge olup dikkatle izlenmesi gereken bir risk unsuru olarak algılanmaktadır. Ülkeler açısından doğru politika belirleyebilmek için, sürdürülebilirliğin açıklanması büyük öneme sahiptir. Bu çalışmada da E-7 ülkeleri olarak anılan Türkiye, Meksika, Endonezya, Hindistan, Brezilya, Çin ve Rusya 'da cari açıklığın sürdürülebilirliği araştırılmak amacıyla 1980-2019 dönemine ait yıllık veriler kullanılmıştır. Cari işlemler açığının sürdürülebilir olup olmamasını araştırmak amacıyla Cari işlemler hesabı dengesinin (CAD) gayrisafi yurtiçi hasılaya (GSYH) oranını gösteren seri açıklayıcı değişken olarak modele dahil edilmiştir. Rusya veri eksikliği nedeniyle analize dahil edilmemiştir. Türkiye, Meksika, Endonezya, Hindistan, Brezilya ve Çin'de cari açıklığın sürdürülebilirliği Fourier KPSS ve Fouirer ADF birim kök testleri ile incelenmiştir. Fourier KPSS testi sonuçlarına göre Brezilya hariç diğer ülkelerde cari açığın sürdürülemediği sonucuna ulaşılmıştır. Fourier ADF sonuçlarına göre ise Çin, Hindistan ve Brezilya için cari açığın sürdürülemediği ancak Endonezya, Meksika ve Türkiye için cari açığın sürdürülebilir olduğu tespit edilmiştir.

DÖVİZ KURLARI, ENFLASYON VE FAİZ ORANLARININ DIŞ TİCARET ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ TÜRKİYE ÖRNEĞİ (1985-2005

ERKAN ALSU GAZİANTEP ARALIK 2006 ERKAN ALSU YÜKSEK LİSANS TEZİ GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ İKTİSAT ABD 2006 T.C. GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İKTİSAT ANA BİLİM DALI DÖVİZ KURLARI, ENFLASYON VE FAİZ ORANLARININ DIŞ TİCARET ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ TÜRKİYE ÖRNEĞİ (1985-2005) YÜKSEK LİSANS TEZİ ERKAN ALSU Tez Danışmanı: Yrd.Doç.Dr. Metin Yıldırım GAZİANTEP ARALIK 2006 TEŞEKKÜR Yüksek Lisans öğrenimim boyunca tüm çalışmalarımda tüm desteği ile yanımda olan sevgili eşim Hülya'ya, çalışmanın uygulama kısmında ekonometrik analizlerde yardımlarını ve bilgilerini esirgemeyen Sayın Yard.Doç.Dr. İbrahim Örnek hocama ve Sayın Yard.Doç.Dr. Ömer Özçiçek hocama, İktisat Bölümü'nün saygıdeğer öğretim üyelerine, mesai arkadaşlarıma, özelliklede üniversite öğrenimim boyunca, bilimsel itinası ve farklı kişiliğiyle tanımaktan şeref duyduğum saygıdeğer tez danışmanım Yard. Doç. Dr. Metin Yıldırım' a ayrı ayrı teşekkür ederim. Erkan ALSU 20 Aralık 2006 i ÖZET DÖVİZ KURLARI , ENFLASYON ve FAİZ ORANLARININ DIŞ TİCARET ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ TÜRKİYE ÖRNEĞİ (1985-2005) ALSU, Erkan Yüksek Lisans Tezi, İktisat Anabilim Dalı Tez Danışmanı: Yrd. Doç. Dr. Metin YILDIRIM Aralık 2006, 125 sayfa Dış ticaret kavramı bir ülkenin diğer ülkeler ile yaptığı mal ve hizmet hareketlerinin bütünü olarak kabul edilmektedir. Ülkeler sağlam bir ekonomik yapı için ticaret yapmak zorundadır. Uluslararası ticaretin yaygınlaşması sonucu dünya ticaret hacmi her geçen gün hızlı bir şekilde artmaktadır. Döviz kurları ile enflasyon oranları ve faiz oranlarının dış ticaret üzerindeki etkisinin incelenmesi için 1985-2005 dönem verileri kullanılmış ve Eviews programında ekonometrik analizler yapılmıştır. Veriler yıllık olarak alınmıştır.

TÜRKİYE’DE DOLARİZASYON, ENFLASYON VE FAİZ İLİŞKİSİ: ARDL SINIR TESTİ YAKLAŞIMI

İktisadi Konular Üzerine Seçme Yazılar, 2022

Bu çalışmada enflasyon ve para politikası aracı olan faiz oranlarının dolarizasyon üzerindeki etkisi araştırılmak istenmiştir. Analiz Türkiye ekonomisine ait 2012:12-2021:10 dönemini kapsayan aylık veriler ile gerçekleştirilmiştir. Dolarizasyonun hesaplanmasında toplam yabancı para mevduatlar/M2 oranı kullanılmıştır. Enflasyonu temsilen; tüketici fiyat endeksi, faizi temsilen; TCMB ağırlıklı ortalama fonlama faizi kullanılmıştır. Değişkenler arasındaki kısa ve uzun dönem ilişkiyi görebilmek için ARDL yöntemi ve ECM’ye dayalı Granger nedensellik testi uygulanmıştır. Elde edilen bulgulara göre faiz oranlarındaki %1’lik bir artış dolarizasyonda %0,20’lik bir artışa, enflasyondaki %1’lik bir artış ise dolarizasyonda %0,34’lük bir artışa işaret etmektedir.Nedensellik testi sonuçları ise kısa dönemde enflasyondan dolarizasyona nedensellik olduğuna işaret etmektedir. Ancak, faizden dolarizasyona kısa dönemde nedenselliğin olmadığı gözükmektedir. Öte yandan, hata teriminin bir gecikmeli değeri istatiksel olarak anlamlı olduğundan değişkenler arasında uzun dönem nedensellik olduğu sonucuna ulaşılmıştır.Sonuç olarak çalışmanın bulguları; enflasyonun, dolarizasyonun önemli bir belirleyicisi olduğunu göstermekte ve para politikasının dolarizasyon üzerinde beklenen etkiyi göstermediğine işaret etmektedir. Bu bağlamda, makroekonomik istikrarın sağlanarak enflasyon beklentilerinde düşüşün sağlanması, dolarizasyonda azalmayı beraberinde getirmekle beraber para politikası uygulamalarının da etkinliğini artıracaktır.

DÖVİZ KURU VE ENFLASYON ORANI KISKACINDA PORTFÖY YATIRIMLARI: TÜRKİYE ÜZERİNE AMPİRİK BİR ANALİZ

Para ve Finans Alanında Teorik ve Uygulamalı İncelemeler EDİTÖR Dr. Şebnem TAŞ 2022, 2022

Bu çalışmanın amacı Türkiye ekonomisinde döviz kuru ve enflasyon oranının yabancı portföy yatırımları üzerindeki etkisini analiz etmektir. Bu bağlamda Aralık 2005 – Haziran 2022 dönemi zaman serisi yöntemleri ile test edilmiştir. Yabancı portföy yatırımlarının ülkeye yönelmesinde döviz kuru ve enflasyonun ne derece etkili olduğu çalışmanın temel motivasyonunu oluşturmaktadır.

TÜRKİYE EKONOMİSİ'NDE ARTAN KAMU AÇIKLARININ ENFLASYON, FAİZ ORANI VE DÖVİZ KURU ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ

Journal of Qafqaz University, 2003

Kamunun ekonomide payı 20. yy.'dan beri gerçek ve görünürdeki sebeplerle artmıştır. Özellikle dönemi etkisi altına alan Keynesyen Ekonomic Anlayışla bu artış hızlı olmuştur. Ancak, kamu sektöründe özel sektör gibi bir kârlılık amacının olmaması, hareket kabiliyetinin düşüklüğü kamu açıklarına neden olmuştur. Hususen gelişmekte olan ülkelerdeki siyasetçi-seçmen ilişkileri, popülist politika uygulamaları, sosyal sorumsuzluklar, mali saydamlığın olmaması, denetim yetersizliği bu açıkları daha da arttırmaktadır. Kamu açıkları, ülkedeki enflasyon, faiz oranı ve döviz kurları ile karşılıklı etkileşim içinde bulunmaktadır.

FAİZ VE DÖVİZ KURU İLİŞKİSİ: TÜRKİYE ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME

Faiz oranı ve döviz kurundaki değişmeler enflasyon başta olmak üzere birçok makroekonomik değişkeni etkilemektedir. Bu çalışmada, Türkiye'de faiz oranı ile döviz kuru arasındaki ilişki Joansen eşbütünleşme ve Granger nedensellik modeli çerçevesinde incelenmiştir. Çalışmada 2002-2020 dönemine ait aylık TCMB'nin faiz oranı ve döviz kuru veri seti kullanılmıştır. Çalışmadan elde edilen bulgulara göre, faiz oranı ile döviz kuru arasında iki yönlü nedensel ilişki bulunmuştur. Bu sonuç, Türkiye'de son dönemde yaşanan döviz kurundaki istikrarsızlığın giderilmesinde, merkez bankasının kısa vadede politik kaygıları gözetmeden politika aracı olarak faizi daha etkin kullanması gerektiğine işaret etmektedir.

PANEL KANTİL REGRESYON YAKLAŞIMIYLA G-7 ÜLKELERİNDE BİRİNCİL ENERJİ TÜKETİMİNİN İKTİSADİ BÜYÜMEYE ETKİSİ

Erciyes Akademi, 2023

Sanayi Devrimi sonrasında dünya çapında artan hammadde ihtiyacı yansımasını birincil enerji tüketimi boyutuyla göstermiştir. Bu durum birincil enerji tüketimin iktisadi faaliyetlerde önemli bir belirleyici olmasını sağlamıştır. Dolayısıyla, ülkelerin temel ortak hedeflerinden biri olan sürdürülebilir iktisadi büyüme ve kalkınmayı sağlamada iktisadi büyüme-birincil enerji tüketimi ilişkisinin sorgulanması ayrı bir öneme sahiptir. Bu bağlamda, bu çalışmanın amacı küresel sermayenin 2021 yılı itibariyle %30,7’sine sahip olanG-7 ülkeleri örnekleminde 1990-2021 döneminde birincil enerji tüketiminin iktisadi büyümeye etkisini ölçmektir. Amaç doğrultusunda panel kantil regresyon analizi yapılmıştır. Çalışmanın analiz kısmında sırasıyla Spearman sıralama korelasyon testi, Shapiro-Wilk W, Skewness/Kurtosis ve Jarque-Bera normallik sınamaları ve Hausman testi yapılmıştır. 10th-90th farklı kantil aralığında hesaplanan panel kantil regresyon modelleri arasında otokorelasyon ve değişen varyans sorunlarının olup olmadığına dair Durbin-Watson /Baltagi-Wu otokorelasyon testleri ve Breusch-Pagan / Cook-Weisberg değişen varyans testleri yapılmıştır.Farklı kantil modelleri arasında değişen varyans ve otokorelasyon sorunlarının olmasından ötürü busorunların çözümü için model robust (dirençli) standart hatalarla 50th kantil düzeyinde tahmin edilmiştir.Modelin panel kantil regresyon yaklaşımıyla robust (dirençli) standart hatalarla tahmini sonucunda %5 anlamlılık düzeyinde G-7 ülkelerinde 1990-2021 döneminde birincil enerji tüketiminde meydana gelen %1’lik bir artışın iktisadi büyümeyi yaklaşık olarak %2,29 oranında artırdığı bulgusuna ulaşılmıştır. Anahtar Kelimeler: İktisadi büyüme, Birincil enerji tüketimi, Panel kantil regresyon analizi, G-7 ülkeleri THE ECONOMIC GROWTH EFFECT OF PRIMARY ENERGY CONSUMPTION IN G-7 COUNTRIESWITH PANEL CANTILE REGRESSION APPROACH Abstract After the Industrial Revolution, the worldwide increasing need for raw materials showed its reflection in the dimension of primary energy consumption. This has made primary energy consumption an important determinant in economic activities. Therefore, questioning the relationship between economic growth and primary energy consumption has a special importance in ensuring sustainable economic growth and development, which is one of the main common goals of countries. In this context, the aim of this study is to measure the effect of primary energy consumption on economic growth in the period of 1990-2021 in the sample of G-7 countries, which have 30.7% of the global capital as of 2021. For the purpose, panel quantile regression analysis was performed, Spearman's rank correlation test, Shapiro-Wilk W, Skewness/Kurtosis and Jarque-Bera normality tests and Hausman test were performed, respectively. Durbin-Watson / Baltagi-Wu autocorrelation tests and Breusch-Pagan / Cook-Weisberg varying variance tests were performed to determine whether there were autocorrelation and varying variance problems between panel quantile regression models calculated in the 10th-90th different quantile range. Since there are variance and autocorrelation problems between different quantile models, the model is estimated at the 50th quantile level with robust standard errors to solve these problems. As a result of the estimation of the model with robust standard errors using the panel quantile regression approach, it was found that a 1% increase in primary energy consumption in the G-7 countries during the 1990-2021 period increased the economic growth by approximately 2.29% at the 5% significance level. Keywords: Economic growth, Primary energy consumption, Panel quantile regression analysis, G-7 countries

OYLAMA GÜCÜNÜN ENFLASYON ÜZERİNDEKİ ETKİSİ

Anemon Muş Alparslan Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2020

Ekonomi ve politika arasındaki ilişki kendisini en net şekilde hükümetlerin ekonomi politikalarında gösterir. Çalışmanın amacı politik istikrarsızlık literatüründe yer alan ampirik araştırmalardaki değişkenlere yeni bir değişken ekleyerek, enflasyon ile oylama gücü arasındaki ilişkiyi ortaya koymaktır. Oy gücü, siyasal karar alma mekanizmasında iktidardaki veya muhalefetteki partilerin bir karar almada ellerinde bulundurdukları güçtür. Çalışmada oylama gücünün 47 ülkenin 1987-2019 döneminde gerçekleşen seçim sonuçları temelinde oluşturulan ve çoğunlukla istikrarsızlık literatüründe kullanılan Normalize Edilmiş Banzhaf İndeksi değerleri ile enflasyon üzerindeki etkisi analiz edilmektedir. Analiz sonuçlarına göre, İktidarı oluşturan büyük partinin ve koalisyonu sağlayan partilerin güç indeks değerleri istatistiksel olarak enflasyon üzerinde anlamlı negatif etkiye sahiptir. Ana muhalefet partilerinin oylama güç indeksi ile enflasyon arasında doğru orantılı bir etki ve istatistiksel olarak anlamlı ilişki bulunmuştur.