Muhafazakâr Söylemde Öne Çikan Temalar Üzeri̇ne Sosyoloji̇k Bi̇r Değerlendi̇rme: Muhafazakâr Düşünce Dergi̇si̇ Örneği̇ (original) (raw)
Related papers
‘Durumsal Muhafazakârlik’ Anlayişi Üzeri̇ne Teori̇k & Eleşti̇rel Bi̇r Değerlendi̇rme
Hitit Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2017
Bu çalışma 'muhafazakârlık' üzerine bir tartışmaya odaklanmıştır. Muhafazakârlığın kavram olarak ne anlama geldiği ve nasıl tanımlanması gerektiği çerçevesinde ciddi kuramsal tartışmalar yapılmaktadır. Kavram farklı perspektiflerden hareketle yeniden inşa edilmekte ve farklı kuramsal bakış açılarına dayanan değişik bağlamlarda anlamlandırılmakta ve işlevsellik kazanmaktadır. Kavramı farklı temellerde anlamlandıran bu bakış açıları doğal olarak toplumsal ve siyasal düzeyde de birbirinden oldukça ayrışan sonuçlar doğurabilmektedir. Bu noktada muhafazakârlığı tanımlamada kullanılan değişik kavramlar karşımıza çıkmaktadır: Darwinci/Evrimci muhafazakârlık, metafizik muhafazakârlık, tarihsel/özgücü muhafazakârlık, gelenek(çilik) öğretisi/doktrini olarak muhafazakârlık, evrenselci muhafazakârlık, durumsal muhafazakârlık vb. Bu çalışmada zikrettiğimiz farklı muhafazakârlık kavramsallaştırmaları eleştirel bir perspektifle incelenecek ve özellikle 'durumsal muhafazakârlık' olarak adlandırılan anlayışın analizi/eleştirisi yapılacaktır. Çalışmadaki temel argümanımıza göre, muhafazakârlığı liberalizm ve sosyalizmden ayrı müstakil bir siyasal ideoloji olarak kabul edebilmemiz için, durumsal muhafazakârlık anlayışını aşan bir perspektife ihtiyacımız vardır. Durumsal anlayışın sınırları içinde kaldığımız takdirde, muhafazakârlık, özü/muhtevası ya da sabit ilkeleri olmayan pragmatik bir anlayış olacak ve her tür ideolojik pozisyona eklemlenebilir hâle gelecektir.
Muhafazakâr İdeoloji̇de Farkli Düşünce Gelenekleri̇ Bağlaminda ‘Muhafazakârliğin Doğasi’
Hitit Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2017
Özet: Muhafazakârlık Batı tarihinin ürünü olan çatışmaların içinde ortaya çıkmış ve bu tarihsellik içinde şekillenmiş modern bir siyasal ideolojidir. Bu çalışma, muhafazakârlık üzerine yapılan metodolojik tartışmaları paranteze alarak, muhafazakârlığı felsefi, toplumsal ve siyasal düzeyde belirli yargılara, inançlara ya da temel argümanlara bağlılık anlamında müstakil bir siyasal ideoloji olarak ele almaktadır. Çalışmada öncelikle muhafazakârlığın 'insan', 'toplum' ve 'devlete/siyasete' ilişkin temel felsefi kabulleri ve bunlardan hareketle savunulan ve uygulamaya konulan toplumsal/politik argümanları kısaca ele alınacaktır. Çalışmanın asli bölümünde ise, muhafazakârlık içerisinde tarihsel süreçte karşımıza çıkan farklı düşünce geleneklerine odaklanılacaktır. Bu bağlamda otoriter Kıta Avrupası muhafazakârlığı, liberal Anglo-Amerikan muhafazakârlığı, paternalist muhafazakârlık ve neo-muhafazakârlık üzerinde durulacaktır. Bu farklı düşünce gelenekleri ve eklemlenmeler, tek bir muhafazakârlığın mevcut olmadığını ve muhafazakârlığın değişken doğasını ortaya koymaktadır. Çalışmanın temel odak noktası, bu farklı düşünce geleneklerinden hareketle muhafazakârlığın doğasına dair eleştirel bir değerlendirme/analiz yapmaktır. Bu değerlendirmeler, kavramın güncelliği ve önemi dikkate alındığında, benzer şekilde Türkiye'deki tartışmalar için de önemli implikasyonlara sahiptir.
Muhafazakâr Demokrasi̇ Söylemi̇ Üzeri̇ne Bi̇r İnceleme
Alternatif politika, 2018
ÖZ Çalışmanın temel amacı, 2002 yılından bugüne değin Türkiye’nin siyaset gündemini belirlemede etkili olan ‘muhafazakâr demokrasi’ söyleminin, ‘muhafazakârlık’ ve ‘demokrasi’ kavramlarıyla ilişkisini irdelemek ve tartışmaktır. Çalışmada öncelikle konuyla ilişkili kavramlar ve kuramsal yaklaşımlar ele alınmıştır. Daha sonra, muhafazakârlık ve demokrasi kavramlarının birleştirilmesiyle ortaya çıkan bu ‘melez siyasal kimlik’ tanımının, ‘muhafazakârlık’, ‘Hıristiyan demokrasi’, ‘sağ popülizm’ örnekleri ile örtüşmeleri ve farklılıkları irdelenmiştir. Müteakiben, muhafazakâr demokrasi söyleminin, ne kadar ‘muhafazakâr’ ve ne kadar ‘demokrat’ olduğu sorularına açıklık getirilmeye çalışılmıştır. Çalışmada, muhafazakâr demokrasi söyleminin, bir ideoloji arayışından ziyade, eklektik bir şekilde oluşturulmaya çalışıldığı, zamanla milliyetçi/maneviyatçı muhafazakârlığı ve/veya İslami görüşü merkeze alan bir siyasi duruşa dönüşeceği sonucuna varılmaktadır. Anahtar Kelimeler: Muhafazakârlık, Demokrasi, Hristiyan Demokrasi, Popülizm, İslamcılık.
2022
Conservatism in Turkey has its own unique aspects. Said Halim Pasha was a remarkable thinker and politician with his original interpretations about Islamism and conservatism. In this article, the views of Said Halim Pasha, who developed a conservative sociological interpretation with an attitude centered on social reality, the spirit of the time and Islam in the pre-Republican period will be evaluated. First, the relationship between sociology and conservatism will be emphasized and then Said Halim Pasha's Islamic-based conservative sociological interpretation against imitator westernization will be determined. He believed that the change of a society should only happen within its own reality. Imitative Westernist conceptions have the potential to produce an alienation and cultural crisis in their own society. The radical and revolutionary change experienced after the Republic confirmed his predictions, as it brought together Islamism and conservatism, and was due to radical Westernization. This process also took place in spite of social reality and therefore sociology. Perhaps fort his reason, Said Halim Pasha still draws attention in Turkish intelectual circles. In addition, a significant part of the social, cultural and political problems he identified during his period still continue to be important problems, even though more than a century has passed. The question of "why radical Islamist movements would not be successful in Turkey" can be answered through the thought of Said Halim Paşa.
Muhafazakâr Düşüncede ‘Otorite’ Anlayışı
MİLEL VE NİHAL: İNANÇ, KÜLTÜR VE MİTOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ, 2017
This essay focuses on how the concept of 'authority' is shaped in the context of conservatism, which is one of the most important traditions of Western social / political history of thought. The concept of 'authority', defined as a legitimate power, is at the intersection of social and political at the theoretical and practical level. In other words, conservatism addresses the issue of authority in a framework that transcends the limits of the political sphere, with reference to a religious or non-religious power to provide moral codes that individuals must comply with. This broad sense of the authority in the conservative mentality refers to a conceptual framework that requires the examination of the philosophical/theological, social and political levels at the same time and in the context of their mutual relations. For this reason, at first philosophical / theological arguments underlying the understanding of authority in the conservative thought will be discussed in the study. In the second part, the conservative social theory and the broader sense of 'authority' will be examined, in particular the relation between individual and society and the concept of 'social organic integrity' shaped in connection with these arguments. The last part will focus specifically on the issue of political authority and legitimacy.
Sosyobilimsel Konular ve Politik Okuryazarlık
Sosyal Bilgiler Eğitiminde Sosyobilimsel Konular ve Öğretimi, 2023
Günümüz dünyası uluslararası alanda birçok sorunla karşı karşıyadır. Ulusal ve uluslararası düzeyde bu sorunların çözümü için birçok girişimde bulunulmaktadır. Birleşmiş Milletler 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri doğrultusunda 2030 yılına kadar 17 ana başlık altında uluslararası birçok soruna çözüm üretmeyi hedeflemektedir. Bu sorunlara dikkat edilirse birçoğunun sosyobilimsel konular içerisinde yer aldığı görülür. Bunlar aynı zamanda doğrudan ülke politikalarını ilgilendiren konulardır. Bu sorunların alt yapısını farklı alanlara ilişkin bilimsel bilgiler oluştururken etkileri ise toplumsal açıdan büyük bir önem kazanmaktadır. Küresel çaptaki bu sorunlarla baş edebilmek için bütün ülkeler açısından demokratik vatandaşlık katılımına ihtiyaç vardır. Politik okuryazarlık becerisinin ve sosyobilimsel konuların öğretim sürecinde ortak ele alınan konu, kavram, beceri ve değerler düşünüldüğünde bunların demokratik vatandaşlığa katkı sağlayabileceği görülür. Etik, ahlak, değer, teknoloji, toplum, hak, bilim, kanun, çevre, hükümet ve buna benzer birçok kavram siyaset biliminin ve sosyobilimsel konuların kullandığı ortak kavramlardır. Bu kavramlar bir taraftan sosyobilimsel konuların açıklanması ve araştırma sahası için anahtar kavramları oluştururken diğer taraftan siyaset bilimciler bu kavramlara ilişkin araştırmalar; siyasetçiler ise bu kavramlara ilişkin politikalar üretir. İklim değişikliği, nükleer santraller, organ bağışı, genetiği değiştirilmiş organizmalar, aşılama politikaları, alternatif tıp, kök hücre, yapay zekâ gibi en çarpıcı sosyobilimsel konu örnekleri olarak düşünüldüğünde bunların toplumsal hayatı doğrudan etkilediği görülür. Sosyobilimsel konulara ilişkin kararlar verirken doğrudan toplumun ahlaki ve etik değerleri etkili olurken diğer taraftan da bu konulara ilişkin alınan kararlar doğrudan toplumu etkiler. Sosyobilimsel konuların ele alınması politik okuryazar bir vatandaşın sahip olması gereken bilimsel okuryazarlık, eleştirel düşünme, problem çözme, sorgulama, karar verme, kanıt kullanma, kalıp ve ön yargıları fark etme, etkili iletişim, katılım gibi ortak birçok becerilerin gelişimine katkı sağlar. Sosyobilimsel konuların tartışılması, eşitlik, saygı, hoşgörü, sosyal adalet, farklılıklara saygı gibi birçok demokratik değerin gelişimine katkı sağlar. Bütün bu değer ve beceri gelişimi demokrasinin vazgeçilmez bir unsuru olan politik katılımı cesaretlendirir
Muhafazakâr Düşünce Ekseninde İnsan ve Toplum
Siyasal ideolojiler genellikle dünyayı belirli çerçeveler, kalıplarda değerlendirme biçimi olarak değerlendirilmektedirler. Bu bakış açısına göre her siyasal ideolojinin insan, devlet, toplum ve diğer hususlarda bir takım genel kabulleri bulunmakta ve bu kabuller doğrultusunda insana, devlete ve sosyal düzene dair açıklamalar yapılmaktadır. Bu nokta da muhafazakarlık diğer siyasal ideolojiler gibi bir ideoloji olarak görülmemektedir. Muhafazakarlık teorisyenleri tarafından muhafazakarlık bir tutum yahut mizaç olarak değerlendirilmektedir. Muhafazakâr düşünce, tarihsel kökleri çok gerilere kadar götürülse de modern anlamda Aydınlanma döneminin rasyonel toplum inşası projelerine karşı toplumlumun sahip olduğu geleneklerin ve değerlerin korunması çerçevesinde gelişmiştir. Muhafazakâr düşüncenin karakterinin belirlenmesinde Edmund Burke'ün Fransız Devrimi'ne yönelttiği eleştiriler önemli bir rol oynamıştır. Toplumsal değerlerin korunması temelinde oluşan muhafazakâr düşünce, toplumda gerçekleştirilecek her türlü devrim niteliğine sahip şiddetli değişimlere karşı çıkmış ve toplumun çağın koşullarına uyum sağlamasında evrimci değişimi savunmuştur. Böylece muhafazakâr düşüncenin niteliği, içinde geliştiği toplumun yapısına göre farklılık göstermektedir. Toplumsal yapı bağlamında farklılıklar muhafazakâr düşünce bağlamında insana ve topluma bakış açısını da toplumdan topluma değiştirecektir.