Türkiye’de İletişim Bilimleri: Batı Düşüncesinin Egemenliğinden Özgünlüğe (original) (raw)

Batı’da ve Türklerde Egemenlik Kavramı

2015

Devlet, egemenlik gibi kavramlar arasindaki ayrilmaz iliski, farkli toplumlarda degisik bicimlerde cereyan etmistir. Bati’da farkli donemlerde degistigi halde; Turklerde formel degisikliklerin disinda, bu iliskiler oz itibariyle ayni devam etmistir. Kavramlar, bunlarin aralarindaki iliskiler; Bati’da dinamik bir yapi gostermis ve yeni kosullar yasanan degisimde etkili olmusken; tarih boyunca Turklerde, Bati’dan farkli olarak oz itibariyle daha statik ve ozgun bir bicimde Turk siyasal kulturundeki yerini almistir. Ornegin Turklerde, tartismasiz bir bicimde egemenligin kaynagi Tanri kabul edilmekte ve egemenlik iktidardaki kutsal hanedana Tanri tarafindan verildigi gorusu benimsenmis ve egemenlik hanedan uyeleri arasinda paylastirilmistir. Turkler acisindan cok buyuk bir degisim olan Islam’in kabulu ile birlikte, tum alanlarda Islam belirleyici olmasina ragmen; Orta Asya gelenegi, agirlikli olarak devam etmis ve bu donemde de genel hatlariyla ozunu kaybetmeden Islami bir bicim kazanar...

İletişim Biliminin Oluşumunda Pozitivist Epistemolojinin Rolü

Türkiye İletişim Araştırmaları Dergisi, 2020

İletişim bilimi, teknik ve teorik bilginin yakınlaşmasını sağlayan pozitivist epistemolojinin bir sonucudur. Bu yakınlaşma eğiliminin temel motivasyonunu ideal bir toplumsal düzene ulaşma isteği oluşturmaktadır. Fizik biliminde devrim yaratan buluşların etkisi ile 17. yüzyıldan beri insan düşünce ve davranışlarını kontrol etmenin yasalarını oluşturmaya çalışan düşünürlerin teorileri, 20. yüzyılda kitle iletişim araçlarında gerçekleşen gelişme sayesinde uygulamaya yönelik bir hal almıştır. 17. yüzyıldan beri pozitivist epistemolojinin en güvenilir bilgisi olan fizik biliminin, teorinin pratiğe geçmesinde önemli katkıları vardır. Fizik bilimi birçok sosyal bilimler disiplinin oluşumuna etki ettiği gibi, iletişim biliminin oluşumuna da etki etmiştir. 20. yüzyılın başlarında sosyal bilimler disiplinlerini ilişkisel bir şekilde ele alan iletişim bilimi, toplumsal değişimi açıklamaktan ziyade gerçekleştirmek sorunsalına odaklanan bir bilim dalıdır. İletişim bilimine bilimsel meşruluk konusunda getirilen en temel eleştiri, temel bir epistemolojiye sahip olmadığıdır. İlginçtir ki iletişim biliminin oluşumuna etkisi olan pozitivist epistemoloji, bilimsel meşruluk tartışmalarının da konusudur. Bu tartışmanın oluşmasını sağlayan iki temel konu vardır: 1) İletişim disiplinini sosyal bilimler içerisinde pozitivist bir temele oturtma çabası, 2) doğa bilimlerinin felsefi yorumunu yaparken düşülen hatadır. Çalışmada, doğa bilimleri ve sosyal bilimler arasındaki etkileşimi gerçekleştiren pozitivist epistemolojinin, iletişim biliminin oluşumundaki rolü literatür taraması yöntemi ile araştırılacaktır. Bu bağlamda iletişimin biliminin bilimsel meşruiyeti konusundaki tartışmalara yanıt aranacaktır. Abstract Communication science is the result of positivist epistemology, which allows convergence of technical and theoretical knowledge. The basic motivation of this convergence tendency is the desire to reach an

Uluslararası İlişkiler Teorisinde Yerel - Görüşlülük ve Doğu’nun Özneselliği

ÖZET Bu makale Uluslararası İlişkiler Teorisi’nin yerel-görüşlülüğünü artan sayıdaki Doğu’yu konu eden yayınlarla aşamadığını, çünkü bu çalışmaların da Doğu’nun özneselliğine yeterli vurguyu yapamayarak Batı-merkezciliği yeniden ürettiğini savunmaktadır. 2002–2007 yılları arasında önde gelen dört bilimsel dergide yayımlanan makaleleri niteliksel ve niceliksel olarak inceleyerek Doğu’yu konu eden çalışmalara eski dönemlere nazaran artık daha çok yer verildiğini, fakat bu çalışmaların büyük bir çoğunluğunun Doğu’yu Batı-merkezci kuramları zenginleştiren bir örnek olarak sunmaktan öteye gitmediğini tespit etmektedir. Batı’ya yönelik eleştirel yaklaşımlar bile, Batı’yı yine uluslararası ilişkilerin merkezine koymakta ve Batı ile Doğu ve yerel ile evrensel arasındaki karşılıklı bağımlılığı ve etkileşimi göz ardı etmektedir. Doğu kaynaklı kuramların oluşturulması, Doğu’nun özneselliğinin vurgulanmasında yeterli olmayacaktır; Batı-merkezci kuramların Doğu-Batı ilişkilerine dair varsayımlarını kuramsal ve ampirik olarak çürütecek önermeler geliştirmek gereklidir. ABSTRACT: I argue that International Relations Theory has not been able to transcend its parochialism because it continues to negate the agency of the East. By analyzing the articles published in four leading journals of the discipline between 2002-2007, I find that the number of studies that focus on the East have indeed increased, but most of these studies continue to situate the cases derived from the East in the context of West-centric theories. Even critical approaches continue to position the West as the main subject of international relations and dismiss the mutual constitution and interaction between the East and the West, and the local and global. I contend that the generation of non-Western IR theories is not going to pose an adequate challenge to West-centrism; what is necessary is the formulation of specific propositions on East-West relations that directly counter the established assumptions of West-centric theories.

Günümüz İletişim Tasarımında Özgünlük Kavramı Üzerine Bir İnceleme

The concept of originality in communication design has become frequently encountered issue with the widespread use of the Internet and social media. The reason of this is designers, who may go beyond being inspired by a design and imitate it in the level of plagiarism. The number of the canceled design contests due to allegations of plagiarism and copyright cases is increasing day by day. The purpose of this study, to investigate reasons of increasing similar communication design products and to offer solutions to be created more original works. Designers can reach many stock images and works via internet in digital age. Although the technology makes the designer’s work easier sometimes, it can play a negative role in the development of original and creative designs. The websites that are used intensively by designers can pave the way for unoriginal works. The number of increasing unoriginal designs can depend on issues like; increasing popularity of stock image and template websites or the usage of international symbols in the works. Most of the time designers obtain the same visuals in their research on the internet may also be playing a role in the emergence of similar works. As a result of these similarities, it can be thought that their works are unoriginal, and even designers are faced with accusations of plagiarism. In this study, the concept of originality has been investigated via recent samples which have similarities in terms of the context and visual elements and discoursed the reasons beyond these similarities.

Uluslararası İlişkilerde Egemenliğin Değişen Yüzü

Niğde Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 2012

Devlet olmanın üç kurucu unsurundan birisi olan "egemenlik", diğer iki unsur olan "ülke" ve "ulus" kavramlarına işlerlik ve kişilik kazandırması bağlamında, devletler için önemli ve gereklidir. Devlet olmak adına bu denli önemli bir kavram olan egemenlik, 1648 Vestfalya Antlaşması ile başlayan "mutlak egemenlik" anlayışından günümüze değin önemli bir değişim ve dönüşüm yaşamıştır. 17. ve 18. yüzyıllarda klasik düşünürler tarafından temelleri atılan ve büyük ölçüde dokunulmazlık içerisinde ifade edilen kavram, 20. yüzyıla geldiğinde önemli bir tartışma konusu haline gelmiştir. Bu süreçte yaşanan yeni devletlerin kurulması, insan hakları kavramının evrenselleşmesi, küreselleşmenin etkinliği ve devlet dışı aktörlerin sistemin önemli birer parçası haline gelmesi egemenliğin yaşadığı bu değişimin en önemli nedenlerindendir. Bu çalışmada, bu süreç incelenmiş ve daha çok uluslararası ilişkiler disiplini çerçevesinde değerlendirilerek analiz edilmiştir.

Kişilerarası İletişimde Devingenlik: Yeni Bir İletişim Modeline Doğru…

edebiyatdergisi.hacettepe.edu.tr

System Theory which stems from the concept of system that signifies the whole by virtue of the interdependence of its parts provides a metatheoretical framework for Pragmatics (also sometimes called as interactional approach ). The basic tenets of system theory have been applied to human communication in the Pragmatic Model of Interpersonal communication by Fisher and Adams.While this paper discusses certain aspects of this model, it is argued that the model fails to represent the retrospectivity principle, one of the basic principles of the System Approach, which suggests that understanding communication is to make sense of the communicative patterns retrospectively. Accordingly, the Dynamic Model of Interpersonal Communication proposed in this study is expected to signify the process of retrospective sensemaking within the dynamic nature of interpersonal communication. Also highlighted in the paper is the role of intrapersonal communication in its relationship to the higher level communication systems .