Sosyal Hizmet Bölümü Öğrencilerinin Çocuğa Yönelik Şiddete Karşı Duyarlılıklarının Belirlenmesi (original) (raw)
Related papers
Çocuğa Yönelik Şiddete Duyarlık Ölçeği Geliştirme Çalışması
Karabuk University Journal of Institute of Social Sciences, 2017
Şiddet davranışlarının gelişimi ve bireylerin şiddete yönelik algılarında bireysel, çevresel veya kültürel çok sayıda faktör etkili olmaktadır. Özellikle çocuğa yönelik şiddet, tüm dünyada üzerinde önemle durulan bir konudur. Alan yazında, konuyla ilgili çalışmalarda genellikle anket formlarından yararlanıldığı görülmektedir. Bu nedenle bu çalışmada, yetişkinlerin çocuğa yönelik şiddete duyarlıklarını belirlemeye yönelik bir ölçme aracı geliştirmek amaçlanmıştır. Çalışma grubunu 202 lisans öğrencisi oluşturmuştur. Ölçek maddelerinin kapsam geçerliği uzman görüşleriyle sağlanmıştır. Yapı geçerliğinin belirlenmesi amacıyla Açımlayıcı Faktör Analizi (AFA) ve Cronbach Alfa güvenirlik katsayısından yararlanılmıştır. Ölçeğin 19 maddelik tek boyuttan oluştuğu belirlenmiştir. Ölçeğin ölçüt geçerliği için yaş ve cinsiyet dış ölçüt alınarak analiz yapılmıştır. Sonuç olarak; yaşın çocuğa yönelik şiddete duyarlık üzerinde anlamlı etkisi olmadığı, cinsiyetin ise etkili olduğu belirlenmiştir. Ölçeğin Cronbach Alpha iç tutarlık katsayısı 0,82 olarak hesaplanmış ve Çocuğa Yönelik Şiddete Duyarlık Ölçeğinin yetişkinlerin çocuğa yönelik şiddete duyarlığını ayırt edebileceği sonucuna varılmıştır.
Ortaokul Öğrencilerinin Siber Zorbalığa İlişkin Duyarlılıklarının İncelenmesi
Gençlik Araştırmaları Dergisi, 2020
Amaç: Bilgi ve iletişim teknolojilerinin kullanımının ergenler arasında giderek yaygınlaşması, fırsatlar kadar riskleri de beraberinde getirmektedir. Söz konusu gelişmenin ergenler açısından ortaya çıkarttığı sorunların başında siber zorbalık gelmektedir. Siber zorbalıkla mücadelenin en etkili adımı, bu konuda duyarlılığın geliştirilmesidir. Bu bağlamda araştırmanın amacı, ortaokul yedinci ve sekizinci sınıfa devam eden öğrencilerin siber zorbalığa ilişkin duyarlılıklarının incelenmesidir. Yöntem: 217 ortaokul öğrencisiyle gerçekleştirilen bu araştırmada, araştırmacı tarafından hazırlanan sosyodemografik sorulardan oluşan anket ile Siber Zorbalığa İlişkin Duyarlılık Ölçeği uygulanmıştır. Verilerin analizinde betimsel istatistiklerin, frekans ve yüzdelerin yanı sıra öğrencilerin siber zorbalığa ilişkin duyarlılık düzeylerini cinsiyet ve sınıf değişkenleri bazında karşılaştırmak amacıyla bağımsız örneklem t testi kullanılmıştır. Sonuçlar: Araştırmaya katılan öğrencilerin %96.3’ünün cep telefonu kullandığı ve cep telefonlarının %84.3 oranıyla internete girmek için kullanıldığı oraya çıkartılmıştır. Araştırmaya katılan öğrencilerin siber zorbalığa ilişkin duyarlılıklarının yüksek düzeyde (X̄= 30.2) olduğu, kız öğrencilerin duyarlılık düzeylerinin erkek öğrencilere göre anlamlı oranda yüksek olduğu, yedinci sınıfa devam eden öğrencilerin duyarlılıklarının, sekizinci sınıfa devam eden öğrencilere kıyasla daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Öneriler: Siber zorbalıkla mücadele için geliştirilecek çalışmaların planlanmasından, uygulanmasına kadar her aşamasına ergenlerin dahil edilmeleri gerekmektedir. Okullarda kişiler arası ilişkilerde nasıl davranılması gerektiğini tartışmaya açacak etik eğitiminin, bilgi ve iletişim teknolojilerinin akıllıca kullanımının alışkanlığa dönüştürülmesini sağlayacak mikro ve mezzo düzeyde sosyal hizmet uygulamalarının hayata geçirilmesi gerekmektedir. Ergenlerin yanı sıra öğretmenler ve ailelerle de çalışmalar yapılmalıdır. Anahtar Kelimeler: Siber Zorbalık, Ergenlik, Bilgi ve İletişim Teknolojileri, Okul Sosyal Hizmeti.
Trakya Eğitim Dergisi, 2020
Bu araştırmanın amacı öğretmen adaylarının çocuğa şiddete yönelik duyarlıkları ile empatik eğilimleri arasındaki ilişkiyi farklı değişkenlere göre incelemektir. Araştırmanın örneklem grubunu, 2018-2019 akademik yılı bahar döneminde İç Anadolu’da bir devlet üniversitesinde bulunan 350 Eğitim Fakültesi 4.sınıf öğrencisi oluşturmaktadır. Araştırmada, öğretmen adaylarının çocuğa yönelik şiddete duyarlıklarını belirlemek için Özyürek (2017) tarafından geliştirilen ‘’Çocuğa Yönelik Şiddete İlişkin Duyarlık Ölçeği’’ ve empatik eğilim düzeylerini belirlemek için Dökmen (1988) tarafından geliştirilen ‘’Empatik Eğilim Ölçeği’’ kullanılmıştır. Araştırma sonucunda; öğretmen adaylarının çocuğa yönelik şiddete duyarlıklarının ve empatik eğilim düzeylerinin yüksek düzeyde olduğu görülmüştür. Ayrıca öğretmen adaylarının çocuğa yönelik şiddete ilişkin duyarlık düzeyleri; cinsiyet, bölüm, kardeş sayısı ve konu ile ilgili eğitim alma durumu değişkenlerine göre anlamlı bir farklılık gösterirken; empati...
Sosyal Hizmet Bölümü Öğrencilerinin Ruhsal Hastalığa Yönelik İnançlarının Belirlenmesi
Sosyal hizmet öğrencilerinin ruhsal hastalıklara yönelik inançlarını belirlemek amacıyla yapılan bu araştırmaya 279 sosyal hizmet lisans öğrencisi katılmıştır. Veri toplama aracı olarak araştırmacılar tarafından oluşturulan soru kağıdı ve Ruhsal Hastalıklara Yönelik İnançlar Ölçeği (RHYİÖ) kullanılmıştır. Verilerin analizi sonucunda yaş, ailenin geliri, öğrencinin bulunduğu sınıf, Tıbbi ve Psikiyatrik Sosyal Hizmet dersini alma durumu, ruh sağlığı ile ilgili bilimsel etkinliklere katılma durumu, ruh sağlığı alanında çalışmak isteme durumu, arkadaş ve yakın çevrede ruhsal hastalık ve tedavi öyküsünün varlığı ile öğrencilerin kendisinde ruhsal hastalık ve tedavi öyküsü bulunma durumu değişkenlerinin öğrencilerin ruhsal hastalıklara yönelik inançları üzerinde etkileri olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Sosyal Hizmet Öğrencilerinin Suçlulara Yönelik Algılarının Değerlendirilmesi
Toplum ve Sosyal Hizmet, 2020
Artan suç oranları ile birlikte suçluluğun önlenmesi ve suçluların rehabilitasyonu gibi konular öne çıkmaktadır. Bu durum sosyal hizmet mesleğinin adli mekanizmada daha etkin şekilde yer almasını gerekli kılmaktadır. Bu noktada doğrudan suçlularla çalışmak durumunda kalan sosyal hizmet profesyonellerinin suçlulara yönelik algıları ve bakışları önemlidir. Zira toplumda değersizleştirilme ve damgalanma konusunda dezavantajlı olan bu gruplara yönelik olumsuz algı ve bakışlar sosyal hizmet uzmanlarını da etkileyebilmektedir. Bu da onların suçlulara yönelik müdahale ve yaklaşımlarını olumsuz yönde etkileyebilir, toplumdaki adalet duygusunun sarsılmasına sebep olabilir. Bu çalışmada ileride suçlularla çalışma potansiyeli olan sosyal hizmet öğrencilerinin suçlulara yönelik algılarının ne yönde olduğu ve hangi değişkenlerden etkilendiği araştırılmak istenmiştir. n=432 kişilik bir örneklemle yapılan çalışmada, katılımcıların suçlulara yönelik algılarının ne olumlu ne de olumsuz olduğu saptanmıştır. Ekonomik durum ile suçlulara yönelik eğitim almış olmak suçlulara yönelik algı ile ilişkilidir. Ekonomik durumu yüksek olanların ve suçlularla ilgili ders alanların algıları daha pozitiftir. Bu bağlamda suçlulara yönelik olumsuz algının engellenmesinde sosyal hizmet bölümünde okuyan öğrencilerin suçlularla ilgili eğitimler almasının önemi belirtilmiş; adli bilimler, kriminoloji, adalet mekanizması, viktimoloji gibi derslerin yaygınlaştırılması gerektiği vurgulanmıştır.
2017
Gunumuzde yasanan siddet olaylarinin artisina bagli olarak psikolojik siddet olgusunun giderek tum kulturlerde yayginlastigi gorulmektedir. Bu baglamda, bu arastirmanin amaci, universite ogrencilerinin psikolojik siddet kavramina iliskin algilarini, metaforlar yardimiyla aciga cikarmaktir. Bu arastirma nitel arastirma yaklasimlarindan yorumlayici olgu bilim (fenomenoloji) desenine dayanmaktadir. Universite ogrencilerinin psikolojik siddete iliskin algilarini ortaya cikarmak amaciyla amacli ornekleme yontemlerinden kolay ulasilabilir durum orneklemesi tercih edilmistir. Bu calismanin orneklemi Siirt Universitesi Eruh Meslek Yuksekokulu’nda okuyan Sosyal Hizmetler programindaki ogrenciden olusturmaktadir. Verilerin toplanmasinda metafor soru sorma kalibi olan “Psikolojik siddet …….. gibidir, cunku …………” seklinde verilen acik uclu bir sorudan yararlanilmistir. Bu arastirmada verilerin analizinde bilgisayar destekli nitel veri analizi programindan (NVivo) yararlanilarak icerik analizi y...
Ortaöğretim Öğrencilerinin Şiddet Eğilim Durumlarının Belirlenmesi
Gaziantep Üniversitesi Spor Bilimleri Dergisi, 2019
Bu araştırmanın amacı ortaöğretimde eğitim gören öğrencilerin şiddet eğilim durumlarının belirlenmesidir. Bu amaç doğrultusunda 145 kız, 244 erkek öğrenci olmak üzere toplamda 389 öğrenci çalışmaya gönüllü olarak katılmıştır. Katılımcılara 20 sorudan oluşan şiddet eğilim ölçeği uygulanmıştır. Bireylerin şiddet eğilim ortalamaları cinsiyet, yaş, sınıf, alan, spor geçmişi, aile geliri gibi çeşitli değişkenler açısından incelenmiştir. Araştırmadan elde edilen verilerin analizinde SPSS 20.0 programı kullanılmıştır. Verilere normallik testi (Kolmogorow-Smirnov D test) ve veri sayısına bakılarak uygun olan test yöntemleri belirlenmiştir. Araştırmanın verileri parametrik test uygulayacak kadar normal dağılım göstermediğinden Kruskal-Wallis H, Mann-Whitney U testlerinden yararlanılmıştır. İstatistikî analizlerde anlamlılık düzeyi p<0.05 olarak seçilmiştir. Yapılan analizler sonucunda katılımcıların cinsiyet, eğitim alanı, spor geçmişi, aile geliri, anne-baba eğitim durumu, okul türü (dü...
Duygu Sosyalleştirmenin Çocuklarda Gözlenen Davranış Sorunlarına Katkısı
Özet Aile içi etkileşimler ve çocuğun duygusal-davranışsal gelişimi bir ilişki zincirinden çok, birbirini etkileyen bir ilişki sarmalıdır. Bu çalışmanın amacı bugüne kadar ikili ilişkiler olarak ele alınan söz konusu değişkenleri daha geniş bir yelpazede ele alarak ulusal yazın için yeni sayılabilecek duygu sosyalleştirme olgusunun çocuklarda gözlenen davra-nış sorunlarına katkısını incelemektir. Bu bağlamda, anne eğitim düzeyi ve anne-baba çatışmasında kendini suçlama algısı ile çocukların davranış sorunları arasındaki ilişkilerde annelerin olumsuz duygu sosyalleştirme tepkilerinin aracı rolünün test edilmesi amaçlanmaktadır. Yaşları 9 ile 13 arasında değişen 267 çocuk ve bu çocukların anne ve öğretmenlerinin katılımı ile gerçekleşen çalışmada veriler, demografik bilgi formu, Çocuğun Evlilik Çatışması Algısı Ölçeği (ÇEÇAÖ), Çocuğun Olumsuz Duygularıyla Başa Çıkma Ölçeği (ÇODBÇÖ), Conners Ebeveyn De-recelendirme Ölçeği Kısa Form (CEDÖ-27) ve Conners Öğretmen Derecelendirme Ölçeği Kısa Form (CÖDÖ-28) kullanılarak toplanmıştır. Analiz sonuçları, annelerin olumsuz duygu sosyalleştirme tepkilerinin, çocuğun davranış sorunları ile anne eğitim düzeyi arasındaki ilişkide tam; çocuğun davranış sorunları ile anne-baba çatışmasında kendini suçlama algısı arasındaki ilişkide ise kısmi aracı rolüne işaret etmektedir. Sonuçlar bağlamında anne eğitim düzeyinin, bu çalışmada duygu sosyalleştirme yaklaşımlarıyla temsil edilen anne-çocuk ilişkisini etkileyerek, ço-cukta davranış sorunları oluşumuna katkıda bulunduğu, öte yandan anne-baba arasında yaşanan yoğun çatışmalardan kendini sorumlu tutan çocuğun, annelerin olumsuz duygu sosyalleştirme tepkileri aracılığı ile davranış sorunları geliştirdiği söylenebilir. Anahtar kelimeler: Çocuklarda davranış sorunları, duygu sosyalleştirme, anne-baba çatışması, kendini suçlama algısı Abstract Intra-familial interactions and child's emotional and behavioral development is a relationship helix that affects each other, rather than a relationship chain. The aim of this study is to assess the contribution of the concept of emotion socialization , which ranks as new for the national literature, to children's observed behavior problems by approaching variables addressed mostly as dual associations before. In this context, it is aimed to test mediating role of negative maternal emotion socialization on the relationships between children's behavior problems, and mothers' education status and self-blame appraisals about parental conflict. Data was collected from 267 children whose ages were between 9-13, as well as their mothers and teachers by using Demographic Form, Children' s Perception of Marital Conflict (CPIC), Coping with Children's Negative Emotions Scale, Conners' Parent Rating Scale-Short Form and Conners' Teacher Raiting Scale-Short Form. Results suggest that while the relationship between children's behavior problems and self-blame appraisals about parental conflict is partially mediated by maternal negative emotion socialization , the relationship between children's behavior problems and mothers' education status is fully mediated by maternal negative emotion socialization. In the context of these results, it can be said that mothers' education status contributes to the development of children's behavior problems by affecting mother-child interactions represented as emotion socialization approaches in this study. In addition to this, the child who blames him/herself about intense parental conflict evolves behavior problems through mother's negative emotion socialization.