TERÖRDEN TEMİZLENEN BÖLGELERDE İNSANİ YARDIM ve İNSANİ DİPLOMASİ UYGULAMALARI: SURİYE’NİN KUZEYİ ÖRNEĞİ (original) (raw)

SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ İNSANİ YARDIM ULAŞTIRMADA SIĞINMACILARLA VE KURUMLARLA İLİŞKİ BİÇİMİ: DÜZCE ÖRNEĞİ

Suriye'de yaşanan iç savaş ve Ortadoğu ülkelerinde yaşanan iç karışıklıklardan dolayı milyonlarca kişi 2011 yılından itibaren başta komşu ülkeler olmak üzere diğer ülkelere sığınmak zorunda kalmışlardır. Türkiye yaşanan bu kitlesel göçe karşı açık kapı politikası uygulamış ve gelen sığınmacıları ülkeye kabul etmiştir. Geçici olduğu düşünülen sığınmacılar önceleri misafir statüsünde iken daha sonraları yapılan düzenlemelerle hukuki statü kazanarak başta sağlık ve eğitim olmak üzere bazı haklar elde etmişlerdir. Ancak sığınmacılar bu haklara erişimde ve genel olarak barınma, sağlık, eğitim, geçim gibi temel ihtiyaçların sağlanmasında birçok sorunla karşılaşmaktadırlar. Sivil Toplum Kuruluşları da bu sorunların çözümünde, sosyal hizmetlere erişim ve temel ihtiyaçların karşılanmasında kilit rolde bulunmaktadır. Bu çalışma, resmi ve yarı resmi kuruluşlara göre sahada daha etkin ve yerinde faaliyetler yürütme potansiyeli bulunan Sivil Toplum Kuruluşlarının sığınmacıların sosyal hizmetlere erişimi ve temel ihtiyaçlarının karşılanmasındaki kilit rollerini, sığınmacılara insani yardım yapan Düzce ilindeki sivil toplum kuruluşları bağlamında ele almayı ve onların sığınmacılara insani yardım yapma konusundaki işlevlerini ortaya çıkarmayı amaçlamaktadır. Araştırma kapsamında valilik bünyesinde sığınmacılara danışmanlık hizmeti vermesi amacıyla kurulan Kardeşlik, Akrabalık, Dayanışma ve İletişim Merkezi KADİM'e üye altı dernekte aktif olarak çalışan 5 erkek ve 5 kadın olmak üzere toplam 10 dernek yöneticisi ile görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Çalışmada nitel araştırma yöntemi benimsenmiş, yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılarak derinlemesine görüşme yöntemiyle veriler toplanmıştır. Çalışmada, insani yardım derneklerinin sığınmacıları tespit etme, sığınmacılarla iletişim kurma, yardımları sığınmacılara ulaştırma ve diğer kurumlarla ilişki kurma biçimi ele alınarak incelenmiştir. Bu yardım derneklerinin sığınmacılara yardımda önemli işlevleri olduğu fakat aralarında koordinasyon eksikliğinin bulunduğu ve bu durumun aralarındaki işbirliğini kesintiye uğrattığı tespitinde bulunulmuştur.

SURİYE’DE KUR’AN - TEFSİR ÇALIŞMALARI VE MÜLTECİLER BAĞLAMINDA İLMİ MİRASIN GÜNÜMÜZE AKTARIMI TEKLİFLER - ÖNERİLER

2016

Damascus region, having an important place at the tradition of the art and science of Islam, growing numerous commentators by it’s science and lore centers, and being center of the significant scientific works at the other areas, maintained it’s features until nowadays. After the events began at 2011, occurring the large scaled emigration with the destruction experienced at social, cultural commercial etc. and most of the areas at the region, the religious education at the same way Quran and commentary works are disrupted. In our article firstly, it will be informed about the publishers, the scientist that are exposed to migrate and the religious education institutions foremost Islamic colleges which ended their activities, the situation of the Quran and commentary works with an overview to the area that is mentioned after the events which are experienced at Damascus region. Furthermore, the ways of the transformation of the accumulations of these scientists in terms of the suggestions of solution, and the gains will be tried to utter. In this regard, it becomes more important to utter the proposals and suggestions in the name of making more comprehensive and wider works with a new approach between our country and Syrian commentary tradition. By the help of this our aim is: to prevent the disappearance of the Islamic cultural heritage of Syria, provide awareness by opening the works which can be done by this context to a debate at the academic community and ensure to figure out the level of consciousness

TÜRKİYE'DE GEÇİCİ KORUMA ALTINDAKİ SURİYELİ BİREYLERİN MESLEKİ EĞİTİMİ VE İSTİHDAMI: TOPLUMLA SOSYAL HİZMET SAHA ÖRNEĞİ

ÖZ Sosyal hizmet, birey, grup ve toplulukların refahını arttırmak ve sosyal adaleti ilerletmek için çaba gösteren bir disiplin ve meslektir. Destekleyici, koruyucu, önleyici, tedavi edici ve geliştirici işlevleri bulunan sosyal hizmet birey, grup ve toplumların iyilik hallerinin mümkün olan en yüksek düzeye gelmesi için temel değerler çerçevesinde çalışır. Bu makalede, sosyal hizmet disiplini açısından göç eden Suriyeli bireylerin mesleki eğitimleri ve istihdamları yasal ve sosyal boyutları ile ele alınmıştır. Göç edenler açısından mesleki eğitim ve istihdam olanaklarıa ilişkin güncel durum ortaya konmaya çalışılmıştır. Ayrıca, İzmir ilinde gerçekleştirilen Suriyeli bireylerin mesleki eğitimi ve istihdamı konulu bir proje sosyal hizmet saha örneği boyutu olması nedeniyle ele alınmıştır. Bu proje toplumla sosyal hizmet perspektifinde ele alınmış, proje süreci ve sonuçlarına yer verilmiş ve projeye toplum incelemesi, toplumla ilişkiler, planlama, örgütleme, eşgüdüm ve eğitim başlıkları çerçevesinde ayrıntılı olarak yer verilmiştir.

YUMUŞAK GÜÇ: İNSANİ YARDIM OPERASYONLARI VE TÜRKİYE’DEKİ SURİYELİ MÜLTECİLER

Because of the conflicts throughout the world, a lot of people are becoming refugees every year. Due to the weakening economy of less developed or developing countries that accept refugees, meetig even basic needs of these people is getting impossible. Living with dignity and getting humanitarian aid is a right for those who affected by conflicts and crises. Over the last years, Turkey seems to assume more active role in these humanitarian crises around her region and throughout the world. The purpose of this study is to evaluate the effectiveness of humanitarian aid, for the crisis caused by the civil war in Syria, within the scope of Turkey's soft power. By making humanitarian aid campaigns, Turkey uses her soft power and utilizes these aid campaigns to increase her effectiveness and to gain international prestige in political area. Although, some factors like high number of people that affected by conflicts and crises, longer duration of assistance and the lack of international support affects the quality of humanitarian aid.

SURİYE'DE ERKEN DÖNEM OSMANLI TİMAR DÜZENİ : HAMA VE HUMUS ÖRNEĞİ

Bu çalışmada, Hama ve Humus örneğinde, Osmanlı hakimiyetinin ilk dönemlerinde Suriye'de uygulanan timar sistemi incelenmiştir. Osmanlı İmparatorluğu'nun Suriye bölgesinde yer alan çoğu ekilebilir toprakların mülkiyeti, İmparatorluğun Rumeli ve Anadolu bölgelerinde olduğu gibi, devlete aitti. Fakat, devlet buradaki topraklarını bizzat kendisi işletmiyor, belirli bir ücret karşılığında üzerinde oturan köylü halka kiraya veriyordu. Buradaki tarlaları ekip biçen çiftçi halk, hem toprağın kirası olarak elde ettiği ürünün belirli bir bölümünü (öşür), hem de besledikleri hayvanlar için belirli bir miktar vergiyi devlete ödemek zorunda idiler. Devlet, bu vergi gelirlerini has, zeamet ve timar adları altında gelirlerine göre gruplara ayırdıktan sonra, bunları toplama işini, onların maaşlarına karşılık olmak üzere, orada görev yapan asker ve memurlarına verirdi. Böylece, imparatorluğun çoğu bölgelerinde uygulanan bu sistem (Timar Sistemi) sayesinde, bir taraftan toprak gelirlerinin önemli bir bölümü devlet veya onun temsilcileri vasıtasıyla toplanırken, diğer taraftan da burada görev yapan asker ve memurların maaşları devlete ilave bir yük getirmeden mahallinde ödeniyordu. ABSTRACT The Ottoman's Timar System of the Early Period in Syria with Hama and Homes Models is researched in this studies.

İNSAN ŞAHSİYETİNİN İNŞASI VE KORUNMASI BAĞLAMINDA KUR’ÂN’DA SIĞINMA REALİTESİNİN İSİMLENDİRİLMESİ

2017

Tarih boyunca birçok kavram gibi sığınma olgusu da Doğu’da ve Batı’da farklı kavramlarla ifade edilmiŞtir. Ait oldukları dil içerisinde rastgele seçilmiş kurallı harf öbeklerinin çok daha ötesinde anlamlar taşıyan kavramlar, içinde oluştukları kültürel kodları da yansıtacak şekilde var olagelen bir sürecin neticesi olarak günümüze aktarılmışlardır. Yapılan araştırmalarda günümüzde Batı’da kullanılan sığınma (asylum) ve iltica (refuge) kavramlarının Kur'ân'ın nüzul ortamındaki karşılıklarının farklı anlam alanlarına sahip olduğu görülmüştür. Kur'ân'ın sığınma olgusuna yaklaşımı ve bu realiteyi sunuŞunun ise Hz. Muhammed’in içinde yetiştiği toplumu yansıtmanın ve dolayısıyla ilk muhataplarının tekrarı olmanın çok fevkinde olduğu görülmektedir. Bu tebliğde ilk olarak Kur'ân'ın genel olarak sığınma olgusunu hangi bağlamlarda kullandığı tespit edilecektir. Ülkelerinden zorla çıkarılanların, vatanlarını bırakarak göç etmek zorunda kalanların ve bu olaylar sonucunda bir ülkeye veya Müslümanlara sığınanların Kur'ân'da nasıl ele alındığı belirlenecektir. Ayrıca Kur'ân'ın iltica ve sığınma olgusuna yaklaşım üslûbu ve yüklediği anlamlar bir insanın şahsiyetinin inşası ve korunması açısından değerlendirilecektir. Böylelikle günümüzde genelde tüm mülteciler özelde ise Türkiye’ye iltica eden Suriyelilerin Şahsiyet ve onurlarını koruma adına Kur'ânî üslubun kullanılmasının ne kadar gerekli olduğu ve karşılaştıkları zorlukları aşma adına bu üslubun fonksiyonları psiko-sosyal açıdan ortaya konulacaktır. Çalışma sonrasında elde edilecek bilgilerin kendi vatanlarındaki sosyal statüleri adına da büyük kayıp yaşayan mültecilerin, iltica ettikleri ülkede Kur'ânî bakış açısıyla yaklaşan toplumun verdiği konum sayesinde sosyal uyumun tesisi adına ve oluşan problemleri giderme açısından birçok yarar sağlayacağı öngörülmektedir. Anahtar Kelimeler: Kur'ân, Emân, Civâr, Ġltica, Hicret, Sığınma, Suriye.

SURİYE KRİZİ KARŞISINDA İRAN'IN TUTUMU VE ŞAM- TAHRAN İTTİFAKININ TEMELLERİ

Akademik Orta Doğu, 2015

Mart 2011'de rejim karşıtı gösterilerle başlayıp kısa süre içerisinde iç savaşa dönüşen Suriye krizinde Esad yönetiminin en büyük destekçisi İran oldu. İran, bir taraftan Suriye rejimine askeri ve ekonomik destek sağlarken diğer taraftan diplomatik sahada Beşar Esad'ın Suriye'nin meşru devlet başkanı olduğunu ve 'terörizme' karşı mücadele ettiğini savundu. Siyasi ve ekonomik maliyetlerine rağmen İran hükümetinin kararlı bir şekilde Esad yönetiminin arkasında durması, Tahran ile Şam arasındaki 35 yıllık ittifakın korunmasını sağladı. İran siyasetinde zaman zaman yükselen pragmatizme karşın bütün maliyetlerine rağmen Suriye ile ittifak ilişkisinin sürdürülmesi, devrim sonrası İran dış politikasındaki süreklilik unsurlarından birisi oldu. Bu nedenle, İran'ın Suriye krizi karşısındaki tutumunu anlayabilmek için Şam–Tahran ittifakının temellerinin incelenmesi gerekir. Bu ittifakın Şam ile Tahran arasında ortak güvenlik kaygıları ve ortak bölgesel çıkarlar üzerine bina edildiği görülmektedir. Ortadoğu'ya yönelik bölgesel politikaları ile güvenlik politikalarında Suriye'ye stratejik bir önem veren İran yönetimi, bu ülkedeki etkinliğini korumak ve sürdürmekve Suriye'yi sözde direniş ekseninde tutmak amacıyla Esad yönetimine her türlü desteği vermektedir. Abstract Iran is the principal supporter of the Assad administration throughout the Syrian crisis that began with the anti-government rallies in March 2011 and rapidly evolved into a civil war. Iran provided the Syrian regime with military and economic support, whereas advocating Bashar Assad in diplomatic forums as the legitimate president of Syria who is fighting against 'terrorism.' Notwithstanding its political and economic costs,Iranian government maintained the preservation of 35-year old alliance between Damascus and Tehran by backing Assad administration in a decisive way. Against the pragmatism that occasionally arose in Iranian politics, the maintenance of alliance with Syria despite its growing costs, is one of the continuities in post-revolutionary

ULUSLARARASI TERÖRİZM İLE MÜCADELE PERSPEKTİFİNDEN ORTA DOĞU'DAKİ EMELLERİ GERÇEKLEŞTİRME ARACI OLARAK SURİYE KRİZİ

2009 yılında Tunus’ta başlatılan sözde halklara daha özgür bir yaşam vaadiyle süslenmiş olaylar kısa süreler içinde bütün Kuzey Afrika’yı dolaşarak Orta Doğu coğrafyasında fırtınaya dönüşmüştür. Günümüzde de neredeyse beş yılı dolduracak şekilde boyutlarını ve kapsamlarını değiştirmiş ve içine her türlü uluslararası çıkar çatışmalarının aktörlerini de alarak hızla devam etmektedir. Başlangıçta Suriye bunalımı ilk önce Nusayri rejiminin devrilmesi ve yerine daha dengeli ve daha demokratik bir yönetimin getirilmesi ile çözüleceği düşünülmüştür. Bu düşüncenin gerçekleşmesi yönünde planlar, içinde Türkiye’nin de bulunduğu Batı koalisyonu tarafından desteklenmiş ve bu yönde adımlar atılmıştır. Ama bu hedefe ulaşma konusunda en önemli role sahip olacağı değerlendirilen ve Özgür Suriye Ordusu bünyesinde toplanan Muhalifler, kendi aralarında çıkar çatışmalarına girdiklerinde Suriye bunalımı bir anda diğer kıtasal ve küresel güç merkezlerinin de taraf olduğu bir mücadele aranasına dönmüştür. Bunun sonucunda da Irak ve Suriye Sünnilerinin yaşadığı alanlarda kendilerine destek bulan İŞİD terör organizasyonu için Suriye, insanlık dışı faaliyetlerini yerine getirebileceği ve her türlü desteği dışarıdan, içeriden ve diğer terör örgütlerinden alabileceği bir coğrafyaya dönmüştür. Son dönemde Rusya Federasyonu, bu gelişmeleri kendisini küresel bir güç formuna sokarak SSCB dönemi Orta Doğu politikalarına dönebileceği ve bu alanda kendisine yeniden bir yer edinebileceği bir ortamın doğduğu şeklinde değerlendirmiş ve Suriye’de Esad yönetimine destek vererek, muhalif grupları etkisiz hale getirecek adımları atarak kendisine fayda sağlayacak bir çözümün peşine düşmüştür. Sonuçta Suriye, geçtiğimiz aylar içinde bir anda Rusya Federasyonu ile başta Türkiye olmak üzere diğer Batı güçlerini de içine alan koalisyonun mücadele alanına dönüşmüştür. Dolayısı ile artık Suriye bunalımı, içinde mezhebi çatışmaları, enerji politikalarını, etnik sorunları ve büyük güçlerin çıkar çatışmalarını da barındıran bir sorun halindedir. Bu kapsamda konunun çok boyutlu bir bakış açısı ile incelenmesi ve özellikle Suriye bunalımına Rusya Federasyonu’nun nasıl bir etki bırakacağı noktasından incelenmesi hedeflenmiştir. Bu kapsamda bildirinin birinci bölümünde kısaca Suriye’de başlangıçtan günümüze kadar olan gelişmelere değinilecek, ikinci bölümde Uluslararası aktörlerin Suriye’deki çıkarlarına bağlı geliştirdikleri planlar ortaya konulacak ve son bölümde de Uluslararası terörizm ile bağlantılı olarak Rusya Federasyonu’nun Suriye politikaları ele alınacak ve yakın gelecekte meydana gelmesi muhtemel olaylara yönelik öngörülerde bulunulmaya çalışılacaktır.