Ziya Gökalp’in Çanakkale Şiirinde Benlik Algısı ve Kimlik Kurgusu (original) (raw)

Ziya Gökalp'in Türk Milli Kimliği Algısı ve Türkçülük Anlayışı

Mersin Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2018

Bu yüksek lisans tezinde Ziya Gökalp’in II. Meşrutiyet Dönemi, Balkan ve I. Dünya Savaşı ve Gökalp’in çok kısa bir süre yaşayabildiği Cumhuriyet Dönemi yıllarında ortaya koyduğu Türkçülük fikirlerinin gayesini çözümlemek; gerek toplumsal gerek kültürel gerek ise kurumsal ve siyasal çerçevede tesirlerini ortaya koyarak bu bağlamda değerlendirilmesine olanak sağlamak esas alınmıştır. Gökalp’in, Türk milletinin geniş yelpazede değerlendirilmesi mümkün olan milli karakterini, toplumsal alışkanlıklarını; dil, edebiyat, din ve ahlak, güzel sanatlar, iktisat, siyaset, hukuk, felsefe, eğitim ve diğer toplumsal değerlerini "İslamlaşmak" ve "Muasırlaşmak" fikirleri ile Türkçülük çatısında yoğurarak bir yaşam tarzı haline getirmeyi amaçladığı düşünülmektedir. Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşünden sonra Türk milletinin milliyetçi hareketler karşısındaki olası parçalanma akıbetine karşı Türk milli direnci oluşturmayı, Türk kültürünü ortaya çıkararak bu kültürün toplumsal hayatta uygulanmasını ve yaygınlaştırılmasını amaçladığı tezi öne sürülmektedir. Çalışmada, Gökalp’in toplumsal ve kültürel değişime odaklı çözüm arayışları içerisindeki milli kimlik anlayışının ve kültür-medeniyet tanımlarının, Türk toplumunun Yeni Hayatına şekil verilmesi yolundaki gaye olduğuna kanaat getirilmiş olup, bu kanaatin Gökalp’in Türkçülük fikirleri doğrultusunda Osmanlı İmparatorluğu’nun son iki asrının kültür değişimi ve Batılılaşma çabası da gözetilerek değerlendirilmesi çalışmanın odak noktasıdır.

Değerler Eğitimi Bağlamında Ziya Gökalp'ın "Alageyik" ve "Turan" Adlı Şiirlerinin Millî Kimlik İnşası Sürecine Etkisi

Öz Son yıllarda değerler eğitimi ile ona bağlı kavramlara, öğretim programlarında sıkça yer verildiği görülmektedir. Ailede başlayan ve okulda devam eden değer eğitimi; değerlerin benimsenmesi, yaşam biçimi hâline getirilmesi ve gelecek kuşaklara aktarılması bakımından önemlidir. Bu araştırmanın amacı, ortaöğretim öğrencilerine değerler eğitimi bağlamında millî kimlik kazandırılması sürecinde Ziya Gökalp'ın Alageyik ve Turan şiirlerinin üstlendiği işlevleri tespit etmektir. Söz konusu amaca yönelik olarak Gökalp'ın "Alageyik" ve "Turan" adlı şiirleri incelenmiştir, bu şiirler araştırmanın inceleme nesnesidir. Araştırma, nitel bir araştırma olarak yapılandırılmıştır ve nitel araştırma desenlerinden tekli durum çalışmasıdır. Veri toplama yöntemi olarak doküman incelemesi tercih edilmiştir. Bu araştırmada kullanılan şiirlerde geçen millî/ manevi değerlerle ilgili kategori listesi veri toplama aracı olarak değerlendirilmiştir. Nelson'ın değerler sınıflaması, araştırmanın inceleme nesnesi olan şiirlere, muhteva açısından uyarlanmış; bulgular bu sınıflandırmaya göre kategorize edilmiştir. Verilen bilgiler ve incelenen metinlerdeki bulgular neticesinde, araştırmada kullanılan şiirlerin muhtevalarında çok sayıda millî ve manevi değer unsurunun yer aldığı sonucuna ulaşılmıştır. Araştırmanın amacına istinaden, adı geçen şiirlerin hedef kitlenin millî kimlik inşası sürecinde değerler eğitimine katkı sağlayacak unsurlar barındırdığı tespit edilmiştir.

Özellikleri ve İlkeleri Bağlamında Kur’ân’da Tenkit Üslûbu

KADER, 2022

Tenkit, hayatın tüm aşamalarında ve boyutlarında var olan bir olgudur. İnsanları bâtıldan hakka, dalâletten hidâyete yönlendirmek için gönderilmiş olan Kur’ân’ın bu maksadını gerçekleştirirken kullandığı anlatım üslûplarından biri olan tenkit üslûbu genel bir bakışla değerlendirildiğinde, bu üslûbun insanlara eksikliklerini giderme ve hatalarından arınma hususunda sürekli bir çaba göstermelerini sağlamayı amaçladığı görülmektedir. Tenkit üslûbu Kur’ân’da nasıl yer almaktadır? Muhatapları için nasıl bir önem arz etmektedir? Kur’ân’ın kullanmış olduğu tenkit üslûbundan bu üslûbun kullanımına dair birtakım ilkeler çıkarmak mümkün müdür? Bu ve benzeri soruların cevaplarının aranması, mevzubahis üslûbun metodunun tespitini ve bu üslûbun muhatap üzerinde oluşturmayı hedeflediği etkinin keyfiyetinin kavranmasını sağlayacaktır. Bu bağlamda Kur’ân’ın muhataplarına yönelttiği eleştirilerin bazı ilkeler çerçevesinde gerçekleştiği söylenebilir. Kur’ân, muhatabını bazen yumuşak sözlerle ikaz ederek, bazen hikmet ve güzel öğütle uyararak, bazen de soru-cevapla düşündürerek tenkit etmektedir. Bu açıdan bakıldığında Kur’ân’da yer alan tenkitlerin Kur’ân’ın insanları hidayete ulaştırma hedefini gerçekleştirmenin yanında tenkit üslûbuna dair insanlara bir metot sunduğu da görülmektedir. Kur’ân’ın tenkit üslûbunun ilkelerini ve özelliklerini tespit etmek, onun mesajının daha iyi anlaşılmasına ve aktarılmasına yardımcı olacaktır. Bu yönü itibariyle Kur’ân’ın tenkit üslûbunu bilmenin hem bireye hem de tefsir literatürüne önemli katkılar sağlayacağı aşikârdır. Kur’ân, insanlara bir hayat nizamı sunarken aynı zamanda insanın bunu pratik hayatına uygulamasını da emreder. Kur’ân’da insan için konulan ilkeler, sınırlar, hedefler ve ona gösterilen örnekler, pratik hayata aktarılmak için birer referans noktasıdır. Bunların göz ardı edilmesi, uygulanmaması yahut maksadından saptırılması durumunda ise Kur’ân insanları belli bir üslûpla tenkit eder. Bu bağlamda Kur’ân’da tenkit içeren pek çok âyet insanları Kur’ân’ın çizdiği hayat nizamına yönlendirme işlevi görmesinin yanı sıra tenkit üslûbunun nasıl olması gerektiğine dair evrensel bir takım ilkeler de sunmaktadır. Zira insanların sosyal hayatlarında birbirlerini tenkit ederken Kur’ân’ın tenkit üslûbunu model alması, tenkitin olumlu sonuçlar vermesine yardımcı olacaktır. Bu çalışmanın odak noktası Kur’ân’ın tenkit üslûbunun özellikleri ve ilkeleridir. Bu odak nokta çerçevesinde öncelikle kavramsal olarak üslûp ve tenkit kavramları tahlil edilecek, tenkit üslûbunun Kur’ân’daki yeri ve önemi üzerinde durulacak ve bu üslûbun genel özellikleri ve ilkeleri tespit edilmeye çalışılarak söz konusu ilkeler hakkında değerlendirmelerde bulunulacaktır.

Zi̇ya Gökalp’İ Di̇n Sosyoloji̇si̇ Açisindan Anlamak

2017

Gökalp’s societal solutions have been shaped in three main concepts, namely, “custom, cultur and idealism”. According to Gokalp, who considers science and religion as an inseparable whole, religion and conscience complete the life of conscience left empty in human beings. Before Islam, he stated that the religion of the Turks was toonism and that the religion of the ancient Turks did not show any fixed characteristics and that the religion changed with the change of the social structure. In the sense of functional religion, Gökalp’s proposal is to create a “modern Islamic Turkic”. “Religious Turkism”, in the most general sense, means that “religious books, sermons and sermons” are in Turkish. In order to understand religious life, he proposes “ Sociology of Fıqh, “, which will be formed by the combination of social science and fiqh, as a theoretical and methodological basis. Within the social structure, religion, the state, education, law and art, other social processes should be in...

Gerçekliğin Kimlik Kurgusuna Ajansal Sanat Girişimi

Toplumsal kimlik, insanın bilinçli seçimleriyle kendini inşa edebileceği her şey yerine, ona bir şey olmayı seçtiren, yani kişiyi o bir şey içine kapatan bir inşa aracıdır. Sanki mutlak, değiştirilemezmiş gibi kabul edilen ve kişiyi tanımlayıp bunun üzerinden de o olmaya zorlayan bir sistem inşasıdır. Sanat da, bu kimliklerin estetize edilerek meşrulaştırılması görevini edinen toplumsal gerçekliğin içindeki kurumlardandır. Sanat, toplumsal gerçekliğin içinde kurgulanan kimlik olgusunu estetize ederek, hem toplumsal gerçekliğin hem de kimliklerin, Baudrillard’ın ifadesiyle, ikizini yaratır. Bunun tersine ajansal sanat ise, kimliğin zaten kurmaca oluşunu, dolayısıyla değiştirilebilir oluşunu işler. Bunu, izleyicinin –öznenin-, kimliğini değiştirebilme potansiyeline direniyor olmasının nedeninin, seçimlerinin sorumluluğunu almaya, yani özgürlüğünü kabullenmeye direnmesi olduğunu ve bu nedenle kimliğinin değiştirilemezliğine sığındığını deşifre ederek yapar. Bu doğrultuda, bu yazı, ‘kimlik’ olgusunun toplumsal gerçeklik içinde kurulan bir insan inşası olduğunu analiz eden ve Sartre’ın özgürlük kavramsallaştırması ile izleyicinin değişime, yani özgürlüğe direnişini deşifre eden ajansal sanatın bir uygulamasıdır.