Sosyal Bi̇li̇mlerde Yöntem Problemi̇: R. Karl Popper Örneği̇ (original) (raw)

Journal of International Social Research

Öz Bu çalışmanın amacı, özellikle sosyal bilimler alanında süregelen yöntem tartışmasına r. Karl Popper perspektifinde yeni bir bakış açısı kazandırmak ve yapılan tartışmalara katkı sağlamaktır. Popper'ın yöntem problemine ilişkin görüşlerinin, genel kabul görmüş, yaygın yöntem anlayışlarına yönelik eleştirisi üzerinden şekillendiğini söyleyebiliriz. Bu bağlamda Popper'ın eleştirel bakış açısının öncelikle, günümüz yöntem problemine dair yapılan tartışmaların zeminini oluşturan aristotelesçi mantık perspektifine yönelik olduğunu görmekteyiz. Popper, Aristotelesçiliğin fizik doğa gerçeği ile tasımın akılla doğrulanmış önermeleri arasında bir özdeşlik bağı kurmaya çalışmasını bilim dışı bir çaba olarak görür. Popper'a göre bilimin, özelde sosyal bilimin hiçbir savı ampirik dünyayı temsil edecek mutlak bir yetkinliği üstlenemez. Herhangi bir hipotezin belirli zamanlarda ve şartlarda doğrulanmış olması(bunun sayısı önemli değildir), söz konusu hipotez için mutlak bir temsil gücü kazandırmaz. Popper'ın bu probleme ilişkin temel savı, bir teorinin bilimsel olma niteliği kazanmasının şartı, mümkün bir olgu tarafından yanlışlanmaya açık olması, yani potansiyel bir yanlışlanabilirlik durumunu içermesidir.

Sosyal Bilimlerde Yöntem

The purpose of current study is to describe the qualitative data analysis which is one of the basic step in qualitative research paradigm. Qualitative data analysis is a sum of activities in which the data obtained by observation and interview is arranged, categorised and themed and consequently all this processes are reported. The basic aim in qualitative data analysis is to explore the knowledge which is grounded in the social reality. In this process the researcher uses hir or her own subjective perspective and constructs the social reality by using the inductive methodology. In the study, the development of qualitative data analysis has been discovered historically and at the end it has been concluded that qualitative data analysis remarkably differs from quantitative data analysis in terms of its aim and method.

Sosyal Bi̇li̇m Paradi̇gmalari Bağlaminda Max Weber’İn Metodoloji̇si̇

2012

Max Weber‟in metodolojisi, sosyal bilim cevrelerinde cok defa tartisilmis, bazi sosyologlar bu metodolojinin yorumlayici paradigmaya yakinligini gundeme getirirken, bazilari da onun pozitivist paradigma ile olan iliskisini one cikarmistir. Onun metodolojisi, her iki paradigma ile iliskilendirilebilmesinin yani sira, bilim dunyasina yapilmis orijinal bir katki olarak kabul edilir. Bu calismada, Weber‟in metodolojisi, sosyal bilimlerdeki iki ana paradigma olan pozitivist ve yorumlayici paradigma baglaminda ele alinacaktir. Boylece hem Weber‟in metodolojisinin sosyal bilim paradigmalariyla olan iliskisi hem de onun metodolojisinin genel ozellikleri ortaya konulmaya calisilacaktir

Sosyal Bi̇li̇mlerde Pozi̇ti̇vi̇zm Tartişmasi: Adorno Ve Popper

2014

Pozitivizm, 20. yuzyil felsefi ve sosyal bilim tartismalari acisindan oldukca onemli ve belirleyici bir kavramdir. Soz konusu tartismalardan biri de 1961' de Tubingen'deki Sosyal Bilimler Cemiyeti adina duzenlenen toplantida Adorno ile Popper arasinda gerceklesmistir. Bu tartismada hem Adorno hem de Popper, pozitivizm dusuncesini elestirmelerine ragmen Adorno, Popper'i pozitivist olmakla suclar. Bu calismada Adorno'nun Popper'i pozitivist olarak degerlendirmesinin nedenleri arastirilacak ve bu yolla, bu iki dusunurun pozitivizm kavramina ve topluma iliskin bilinc icerikleri arasindaki farklar ortaya konmaya calisilacaktir.

Faki̇rli̇k Problemi̇ Üzeri̇ne Sosyalve İti̇kadi̇ Yaklaşimlar

2019

Sosyal ve kisisel kokenli fakirlik turleri vardir. Hangi turden olursa olsun, fakirligin getirdigi bir takim problemler bulunmaktadir. Yoksullukla din, mezhep tarikat, orgut secme arasinda baglanti kurulabilmektedir. Makalemizde fakirligin getirdigi problemler ve bu problemlerin cozum yollari uzerinde durduk. Yine fakirligin yazilmis cizilmis kader olup olmadigi; kutsal olup olmadigi yonundeki tartismalara yer verdik. Fakirligi kader olarak algilayan fikir akimlarina elestirel yaklasimda bulunduk. Arastirmamizda fakirligin kisinin inanc ve ahlaki uzerindeki olumsuz etkilerine de yer verdik. Kisaca fakirligin, sosyal ve kisisel etkileri uzerinde degerlendirmelerde bulunarak, bunlardan kurtulmanin yollarini arastirdik.

Yöntem Tartışmaları’nın Sosyal Bilimlere P. Bourdieu ve A. Giddens Üzerinden Yansıması

Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 2016

Doğa bilimlerinden sonra ortaya çıkan sosyal bilimlerde, yöntem tartışmaları oldukça önemli bir konudur. Sosyal bilimler tarihinde özel b ir tartışmanın adı olan ve Alman Sosyal Bilimciler arasında başlayan Metodenstreit (yöntemler savaşı/çekiş mesi) bu nedenle önemli bir başlangıç noktasıdır. Tart ışma sosyal bilimlerin nomotetik (evrensel) mi yoksa idiografik (tikel)mi olacağı hakkındadır. Tartış ma esas olarak sosyal bilimlerin doğa bilimlerini mi yoksa kü ltür bilimlerin i mi örnek alacağı hakkındadır. Bu çalış manın amacı, sosyal bilimlerde uzun bir tarihi bu lunan 'yöntem tartışma lar ı'n ı Pierre Bourdieu ve Anthony Giddens 'ın uzlaşımc ı yaklaşımlarından hareket ederek ele almaktır. Çalışmada bu nedenle öncelikli o larak 'yöntem tartışma ları' taraflarıyla b irlikte ele alınacaktır. Ard ından P.Bourdieu ve A.Giddens'ın yöntem konusundaki fikirlerine yer verilecektir. Çalış ma her iki düşünürün sosyal bilimlerin özel olarak da sosyolojinin yöntemine olan katkılarının ortaya konmasıyla sonlandırılacaktır.

Karl R. Popper'Da Norm Ve Kaynaği Meselesi̇

Felsefe Dünyası, 2015

Norm kavramı ile ilgili olarak çok farklı tanımlamaların olduğunu söylemek mümkündür. Genel anlamıyla norm ile kast edilen, her türlü yargının zımnen ya da açıkça kendisine dayandığı ilke, model; ahlak alanında doğru eylemi belirleyen kural, eylemde temel alınan davranış ilkesi; değeri yargılamak ya da değer biçmek için kullanılan ölçü ve mantıkta geçerli çıkarım kuralıdır. 1 Bu tanımlamalara göre norm, "belli bir kural, esas ve ilke'yi işaret etmektedir. Problem, bu "kural, esas, ilke"nin ne olduğunu tespit ve bunun nasıl belirleneceğinde düğümlenmektedir. Biz bu araştırmamızda, Popper'ın düşüncesinde önemli yer tutan doğa, yasa ve norm kavramlarının anlamını, onun bu kavramlara hangi anlamlar yüklediğini, eleştirdiği düşünce sistemlerinden nasıl farklılaştırdığını ve eleştirel akılcılık düşüncesiyle tutarlılığını ele alıp tartışmak istiyoruz. Popper, XX. yüzyılın tartışmasız önemli bir bilim ve siyaset felsefecisidir; asıl uzmanlık alanı ise, mantık ve bilim felsefesidir. Bilim felsefesi ve mantık alanında ortaya koyduğu görüşleri genel anlamıyla yanlışlamacılık ve eleştirel akılcılıktır. 2 Kendisi de zaten, "Denebilir ki, düşüncemin gerçek ekseni yanlışlamacılık ve eleştirel yaklaşımdır." der. 3 Popper, Bryan Magee ile yaptığı bir söyleşide, eleştirel olmayı sağduyunun bir parçası olarak görür. Bunu, "Sağduyu, görüşlerimizi eleştiriye sunmakla

Loading...

Loading Preview

Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.