Ben Merkezli Bilinç ve Öteki (original) (raw)
Related papers
Türkiye düşünce hayatının en kadim konularından birisi "Doğu-Batı" meselesi-dir. Osmanlı modernleşmesinin başlangıcından günümüze kadar bu mesele bir şekilde akademi dünyasının gündemini meşgul etmektedir. Konuyla ilgili hiç azımsanmayacak bir literatürün ortaya çıktığını söylemek mümkündür. Bundan sonraki süreçte de farklı bağlamlarda ve zeminlerde bu konu tartışılmaya devam edecektir. Çünkü Doğu-Batı meselesi her şeyden önce modernleşme hikâyemizin temel belirleyenlerinden birisi olarak karşımızda durmaktadır. "Batı"nın son iki yüzyılda siyasi, iktisadi, askeri ve sosyal açılardan üstünlüğünü Türkiye tarihi açısından anlamlandırmak, Batı ile ilişkilerin tanımlanması ve bu ilişkile-rin zeminine dair bir netlik kazandırılması ile mümkündür. Bunun üzerine inşa edilmiş bir perspektif bu anlamlandırma çabasının altını dolduracaktır. Bu doğrultuda Batı'nın ne olduğu, onunla nasıl bir ilişki kurmak gerektiği ve Batı'ya nispeten nasıl bir fikri ve siyasi konumlanma yapılacağı ve benzeri tartışmaların akademinin gündemini meşgul etmesi oldukça tabiidir. Fakat itiraf etmek gerekir ki "Doğu-Batı" dikotomisinde yapı-lan tartışmalar dönem dönem kısır bir döngüye girmiş ve Türkiye'de düşünme prati-ğinin enerjisini tüketmiştir. Doğu ve Batı adlandırmalarının normatif boyutları tartış-maya açılamadığı için tartışmanın grameri genişletilmemiş durumdadır. Nihai olarak bakıldığında, kaba bir kategorileştirme ile ifade edecek olursak: i) Başka bir alternatif olmadığı için Batılılaşmalıyız, ii) kendi değerlerimizi muhafaza ederek muasır medeni-yetler seviyesine ulaşmak maksadıyla Batılılaşmalıyız, iii) kendi değerlerimizi muhafa-za etmeli ve gelişmeyi, yenileşmeyi kendi değerlerimiz üzerinden gerçekleştirmeliyiz önerilerinin sınırları içinde fikir üretmek durumunda kalınmıştır. Tabiri caiz ise fırkalara bölünmüş bir şekilde tartışmalar devralınmış ve bir gelenek olarak kabul edilerek sür-dürülmüştür. Doğu-Batı meselesinin Türkiye'de neden kısır bir tartışma gündemine döndüğü-ne dair müstakil bir çalışma yapmak mümkündür. Fakat bu metnin sınırlılıkları içinde tespit amaçlı bir tasnif denemesi yapacak olursak: i) Konunun doğrudan siyasi mesele-lerle ilintili olması sebebiyle ideolojik boyutunun baskın olması ve konuya dair fikir üre-tenlerin konuyu kendilerini konumlandırdıkları siyasal pozisyon ekseninde değerlen-dirmesi ve bu sebeple tartışmanın akademik alanın ya da düşünce alanının sınırlarında yürütülmemesi. ii) Doğu-Batı meselesini tarihsel kökenleri ile birlikte ele alınmaması ve başta Doğu-Batı kavramları olmak üzere meselenin merkezindeki kavramların ar-Haziran 2018, 1 (1), 159-162 KİTAP DEĞERLENDİRMESİ | BOOK REVIEW
İlahiyat Akademi
İnsanın kendi varlığına dair bilinci yine kendisi açısından şüphe götürmez. Bu da bizim kendi varlığımızın en temel biçiminin bir bilinç veya zihin olduğu anlamına gelir. Bununla birlikte böyle bir bilincin veya zihnin varlığı, deneyci epistemolojiye göre ciddi bir sorun oluşturur. Çünkü bilincimiz veya zihnimiz özellikle dış deneyde bizim için mevcut değildir. Bu nedenle kimi deneyci düşünürler, ben bilincinin varlığını reddeder ve algılar toplamına veya duyu deneylerine indirger. Bununla birlikte ben bilincinin deneyde nesne olarak gösterilememesi onun yokluğunu kanıtlamaya yetmez. Çünkü bilme sürecindeki tüm zihinsel işlemler onları gerçekleştiren aktif bir öznenin varlığını gerektirir. Dahası zihin, zihnin içeriğindeki bir beynin eseri olarak kabul edilemez. Çünkü beyin de zihnimizdeki bir nesne olarak diğer şeylerden doğaca farklı değildir. Bu nedenle eğer beyin zihnimizdeki diğer şeylerin nedeni ise kendisinin de bir nedeninin olması gerekir. O halde beyin zihnimizdeki diğer ş...
2013
Uluslararası Bakalorya Diploma Programı, Türkçe A dersi kapsamında hazırlanan bu tez çalışmasında Kemal Bilbaşar'ın, psikolojik yabancılaşma izleği çerçevesinde, bireyin içinde bulunduğu topluma kendini yabancı hissetmesi ve toplumdan uzaklaşarak yalnızlaşması sürecini konu edinen "Denizin Çağırışı" adlı yapıtı incelenmiştir. Çalışmaya kaynak olarak öncelikle "Denizin Çağırışı" ve Kemal Bilbaşar ile ilgili makaleler araştırılmış, yazarı ve yapıtlarını genel olarak değerlendiren bazı çalışmalarla karşılaşılmasına rağmen sadece "Denizin Çağırışı" ile ilgili olup, odak figür "Öğretmen"i ayrıntılı olarak inceleyen, onu "birey-toplum" ilişkisi bağlamında ele alan başka bir tez çalışmasına, makaleye rastlanmamıştır. Bu sebeple araştırma konusu olarak "bireyi yalnızlığa ve öteki olmaya iten etkenler ve bu etkenlerin kurgudaki işlevi" çalışmanın ana ekseni olarak belirlenmiş ve yapıtın odak figürü "Öğretmen" bu ilişki çerçevesinde incelenmiştir. Tezin giriş bölümünde birey toplum ilişkisi yapıt odaklı bir biçimde değerlendirilmiş, Öğretmen'in bu ilişkideki duruşu belirlenmiştir. Gelişme bölümünde, Öğretmen'i yalnızlığa iten, onun toplumdan soyutlanmasına sebep olan etkenler, bu etkenlerin Öğretmen'in var oluşundaki izleri, onu "yalnız ve öteki" yapma süreci irdelenmiştir. Sonuç bölümünde "Yalnız ve Öteki Öğretmen"in bu hali, birey toplum ilişkisinin insan yaşamındaki yeri, kişinin var oluş sürecinde bireysel ve toplumsal etkenlerin ne derece belirgin olduğu noktasında değerlendirilmiştir. Bu tez çalışması, yapıttan alıntılar ve ikincil kaynaklarla desteklenmiştir. Kurguda, Öğretmen'in davranışlarını, düşünce tarzını belirleyen aile olgusu, çocukluk yılları, yaşadığı ve bulunduğu uzamlar, maddî kaygılar ve kişilik özellikleri gibi etkenler alt başlıklar halinde değerlendirilmiştir. Bu çalışmada, bireysel ve toplumsal etkenlerin, birey toplum ilişkisinin, kişilerin yaşam algısında önemli ve belirleyici olduğu sonucuna yapıtın odak figürü "Öğretmen" aracılığıyla ulaşılmıştır.
Ötekinin Keşfi ve Benlik Sancısı Olarak Batılılaşma
Türkiye Günlüğü, 2008
Memleketimizi asrîleştirmek istiyoruz. Bütün mesaimiz Türkiye'de asrî, binaenaleyh garbî bir hükûmet vücude getirmektir. Medeniyete girmek arzu edip de, garba teveccüh etmemiş millet hangisidir? Bir istikamette yürümek azminde olan ve hareketinin ayağında bağlı zincirlerle işkâl edildiğini gören insan ne yapar? Zincirleri kırar, yürür." Mustafa Kemal Atatürk (29.10.1923, Fransız Muhariri Maurice Pernot'ya Demeç)
Beytulhikme : An International Journal of Philosophy, 2022
First-order theories of consciousness and higher-order theories of consciousness are rivals in the studies of consciousness and provide different explanations concerning the consciousness of a mental state. First-order theories defend that it is not possible to be unconsciously conscious whereas higher-order theories argue that it is possible. In this paper, I discuss these differences to see if there is indeed a deep disagreement or if the disagreement is merely a verbal dispute and thereby see if the two theories can be reconciled. In doing so, I also explain what it means to be unconsciously conscious granted that it is possible.
2019
Anlamak insan icin bir varlik sorunudur. Cunku insan varolan seylerin ve kendisinin ne ve ne icin oldugunu bilmekle yukumludur. Yukumlu olmanin insanca karsiligina yasam adini veririz. Yukumlugu yerine getirmeye gore iyi yasadim ya da yasamadim denilir. Felsefe Antik Yunan Donemi’yle baslayan anlamlandirma sorununda hep temelde olmustur. Bu donemde anlamlandirma insan disinda olan anlami kesfetmek olarak karsimiza cikmaktaydi. Modern donemdeyse anlami kesfetmek benligin merkeze alinmasiyla anlami kurmak/kurgulamak sekline donustu. Temel olarak bu yazida anlamin bu iki hali degerlendirilecektir. Ozellikle ikinci hal ise elestiriye tabi tutulacaktir. Son olarak anlamin bu iki haline alternatif olarak anlamin ogretilmesi uzerine kendisini sekillendiren Islam dusuncesine deginilecektir. Bu son elestiri konu hakkinda ortaya atilan yeni; ham bir gorusun tartisilmasini amaclamaktadir.
Ben'in Ötekileşmesi Ya da Söylemin Ayrılığa Dönüşümü
2004
Bir mürnin için din, banş, uyum, sosyal bütünleşme, anlam ve ahlakiliği sağlayan öne. mli bir yapı taşıdır. Bu anlamıyla o, hem birey hem de t9plum için zihinsel dinginliğin ve toplumsal saadetin önemli bir kaynağıdır. Ancak çağdaş dünyada, dinin bireye ve topluma ilişkin ~levi rna. ıjinalleş miş ve gelinen noktada, önemli bir itibar kaybına uğrayarak, her çeşit çatışmanın başlıca nedeni olarak görülür 'olmuştur. Bu çatışma, dinin bizatihi kendisinden değil, onun dar, yüzeysel ve inhisarcı yorumundan kaynaklanmaktadır. Bu durumda hakikat anlayışımızı, ya da teolojik paradigmanuzı, kendimizin dışındaki bir eylem dünyasına veya başkalaoyla paylaşuğımız bir dü'nyaya yönlendirebiliriz. Bunu gerçekleştirmek; teolojiyi tarihsel ayanmalardan ayıklayarak, daha gen~ bir anlam evreniyle ya da ötekiyle ilişkiye geçirmek ve çoğulcu/uzlaştıncı bir teolojik öneerneyle aynı anlama gelecektir. anahtar kelimeler Din, Teoloji, Çatışma, Banş, Öteki. ..
TEMELDENCİLİK KARŞITLIĞINDAN BÜTÜNSELCİLİĞE: NEURATH, QUINE VE BİLİMİN DİLİ
TEMELDENCİLİK KARŞITLIĞINDAN BÜTÜNSELCİLİĞE: NEURATH, QUINE VE BİLİMİN DİLİ , 2023
Otto Neurath'ın çalışmalarına olan ilgi son dönemde artmıştır. Bu ilgi bir yönüyle bilim felsefesine ve pratiğine ait güncel problemlerin Neurath tarafından ele alınış biçimiyle ilgilidir. Neurath'ın temeldencilik karşıtlığı ve bilimin dili ile ilgili iddiaları güncel bilim felsefesi ve pratiği ile ilgili önemli açılımlar içermektedir. Neurath'ın temeldencilik karşıtlığı ve bilimin dili ile ilgili görüşlerinin etkisi Williard Van Orman Quine'nın çalışmalarında da göze çarpar. Bu çerçeve kapsamında bu çalışmanın amacı; natüralizm, temeldencilik karşıtlığı, uzlaşımcılık ve Duhem tezi bağlamlarını referans alarak, bilimin dili konusunda Neurath ve Quine'nın yaklaşımlarının benzeştikleri noktaların bir analizini sunmaktır. Bu bağlamda öncelikle, Viyana Çevresi'ni ve Neurath'ı bilimin dili bağlamında etkilemiş olan Fransız uzlaşımcılığı ele alınacak, ardından Duhem tezi ile Neurath tezinin benzerlik ve farklılıkları ortaya konulacaktır. Sonrasında bilimin dili bağlamında Neurath'ın protokol cümleler meselesindeki pozisyonu analiz edilecektir. Devamında Neurath'ın iddialarının Quine üzerindeki etkileri analiz edilecektir. Sonuç kısmında genel bir değerlendirilme yapılarak Neurath ile Quine'nın bilimin dili ve natüralizm meselelerinde bir karşılaştırılması sunulacaktır.