Toplumsal Hareketin Kalbinde Bir Yeni Özne: Anneler Türkiye’de Cumartesi Anneleri ve Arjantin’de Mayıs Meydanı Anneleri Üzerine Karşılaştırmalı Bir Analiz (original) (raw)
Related papers
Bu çalışma Türkiye'nin farklı bölgelerinden altı şehirde (Ankara, Diyarbakır, Muğla, Denizli, Trabzon, Artvin’in Merkez ve Hopa ilçeleri) gerçekleştirilen saha araştırmaları ışığında, ülkedeki kadın hareketlerinin güncel durumunu haritalandırmayı amaçlıyor. Bu bölümde ülkedeki çokkültürlü ve çokkimlikli karmaşık toplumsal yapı da göz önünde bulundurularak, Türkiye'deki kadın hareketlerinin ve toplumsal cinsiyet kavramı etrafında çeşitlenen siyasi duruşların masaya yatırılması için, 65 uzman mülakatı sonucunda tanımlanan kadın hareketleri yer almaktadır.
Dönüşen Anneliğe Yönelik Netnografik Bir Analiz: Blogger Anneler
İnternet pek çok disipline olduğu gibi halk bilimine de zengin veriler sunan önemli bir kaynaktır. İnternet kullanımının yaygınlaşması, neredeyse her yerde, her an ulaşılabilir hâle gelmesi insanların sanal dünyada var olma ihtiyaçlarını doğurur. Kadınların -özellikle ilk kez anne olanların-sanal dünyada var olma biçimlerinden biri, açtıkları annelik blogları aracılığıyla gerçekleşir. Blogger annelerin bloglarında paylaştıkları yazılar ve yapılan yorumlar dönüşen annelik anlayışını değerlendirme imkânı sunar. Bu yazı günümüzdeki annelerin kendilerini nasıl tanımladıklarını ve toplumun anne olarak kendilerinden beklediklerine nasıl baktıklarını bloglar aracılığıyla ortaya koymayı amaçlamaktadır. Bu çalışma kapsamında geçmişteki ve hâlihazırdaki annelik kimliği karşılaştırılmış, bu kimliklerin hangi konularda neden farklılaştığı soruları bloglar üzerinden yorumlanmıştır. Çalışmada internet taraması sonucu bulunan ve izin alınan anne blogları kullanılmıştır. Bloglar, netnografik analiz yöntemiyle incelenmiştir. Blog yazarlarının eğitimli ve kariyer sahibi kadınlardan oluştuğu görülmüştür. Blogger anneler, bloglarıyla çocuklarına dijital günlükler tutmuş, kendileri gibi anne olan diğer kadınlarla iletişim kurma fırsatı bulmuş ve onların deneyimlerinden yararlanmışlardır. Bu deneyim paylaşımı kadınların annelikte karşılaştıkları zorluklarla başa çıkmalarını kolaylaştırmıştır. Blogger annelerin "iyi bir anne olma"yı çocuk bakımı ve eğitimi konularında uzmanlaşmayla birlikte düşünmeleri var olan sorumluluklarına yenilerini katmış ve kendilerini "yetersiz" hissetmelerine neden olmuştur.
Mülkiye Dergisi, 2016
The first half of the2000s witnessed a number of legal reforms on women's rights in Turkey. In 2001 the new Turkish Civil Code passed by the Turkish Grand National Assembly (TGNA) on November 22, 2001. On September 26th, 2004, the Turkish Penal Code Law was enacted in the TGNA. Both of the codes repealed the sexist expressions on the old articles and brought some very important gains for women's rights. Also in 2001 and 2004 as part of the Turkey's EU harmonization process two constitutional amendment packages were passed by TGNA both of which stresses the gender equality and positive discrimination for women for the first time. During these legislative processes, there began a lively debate on women's rights both in TGNA and within the women's rights organizations who launched nationwide campaigns to affect the assembly on gender equality and the protection of sexual and bodily rights of women. This study analyzes the discourse of women's rights in women's NGOs campaigns and in TGNA minutes through a comparision with Kemalist discourse on women's right of the early Turkish republic. The results of the study indicate that, Kemalist discourse remained both in women's campaigns and in TGNA debates but at the same time a rather different feminist discourse also had important space in both parts' discourse. The elements of Kemalist discourse which give importance to women's rights as a symbol of modern civilizations and secularism and amphasisez the heroism of women during the Turkish war of independence was repeated in the debates while the feminist discourse which refers to human rights and international conventions, claims positive discrimination for women and defines women as a liberate subjects of their own lives, is also used within the debates. Looking back from today, this feminist expansion of the discourse seems as an exception, as the discourse on women in the governments and TGNA has get more and more conservative since then. Today, in a conjuncture of important women rights violations in Turkey, the struggle over women's rights discourse is continues to be an important issue to be analyzed to which this study can be a starting point.
Meydan Hareketleri ve ‘Eski’ ve ‘Yeni’ Toplumsal Hareketler
Farklı coğrafyalarda bulunan çeşitli toplumlar son bir kaç yılda belli başlı meydanların işgalini temel kolektif eylem olarak benimseyen sistem karşıtı popüler hareketlerin doğuşuna tanıklık etti. İspanya İndignados hareketi, Yunanistan Aganaktismenoi hareketi, Arap Baharı olarak adlandırılan popüler hareketler, Avrupa ve Amerika Birleşik Devletlerindeki İşgal hareketleri ve Türkiye’nin deneyimlediği Gezi hareketi gibi hareketleri kapsayan bu ‘meydan hareketleri’, kolektif eylemler ve toplumsal hareketlerde niteliksel bir değişim ve dönüşümün ifadesi olarak görülebilirler mi? Bu hareketler, toplumsal hareketler literatüründe genel olarak ‘eski’ ve ‘yeni’ toplumsal hareketler olarak kategorize edilen ve birbirinden oldukça farklı özellikler taşıyan hareketler ile ne tür devamlılıklara ve farklılıklara sahiptir? Toplumsal hareketlerin analizi için önerilen ana akım kuramlar meydan hareketlerini anlamamızda yeterli bir kılavuz olabilirler mi? Mevcut çalışma bu soruları ele alıyor. Meydan hareketlerinin niteliğini ortaya koymak üzere bu hareketler ile ‘eski’ ve ‘yeni’ toplumsal hareketler arasındaki süreklilik/kopuş ilişkilerine odaklanan çalışmanın ilk bölümünde, meydan hareketlerinin her iki tür hareketle önemli paralellikler taşımakla birlikte, aynı zamanda her iki hareket türünden de önemli ölçüde farklılaştığı gösteriliyor. Bu hareketler, ‘eski’ toplumsal hareketlere benzer bir şekilde hâkim siyasi ve ekonomik yapılara yönelik kararlı bir direnişi ifade etmekle birlikte, eski toplumsal hareketlerden farklı olarak ne belli bir sınıfsal aidiyete sahip özgürleştirici bir toplumsal ajan olma iddiasını taşımakta, ne de bununla da ilintili olarak taleplerini ve karşı çıktıkları mevcut düzenin yerine getirmek istedikleri düzeni eski hareketler gibi net bir şekilde formüle etmekteler. Diğer taraftan, geniş hegemonik yapılara itirazla sınırlı kalmayıp, çok çeşitli toplumsal huzursuzluk ve talepleri dile getirmeleri ve sınıfsal aidiyetin dışında farklı aidiyetlere sahip toplumsal grupları içermeleri bakımından yeni toplumsal hareketlere benzemekteler. Ancak, yeni toplumsal hareketlerin aksine yalnızca tikel taleplerin etrafında örgütlenen tikel mücadelelere dönüşmemekte ve böylece kurumsal sistemin kendilerini kolaylıkla absorbe etmesine izin vermemekteler. Meydan hareketlerini karakterize eden en önemli özelliklerden birisi, hem eski hem de yeni toplumsal hareketlerin tersine, çok çeşitli toplumsal talepleri dile getirme ve böylelikle oldukça heterojen kitleleri harekete geçirme kabiliyetine sahip olmalarıdır. Meydan hareketlerinin nasıl analiz edilebileceği sorusuna odaklanan çalışmanın ikinci bölümünde, toplumsal hareket literatürüne hâkim toplumsal hareket kuramlarının meydan hareketleri gibi mevcut hegemonik yapılara karşı çıkan ve birbirinden farklı pek çok toplumsal grubu içeren hareketlerin dinamiklerini anlamamamızı sağlayacak kavramsal araçlara sahip olmadığı tartışılıyor. Ardından, Ernesto Laclau tarafından son yıllarda geliştirilen ‘popülizm’ kavramsallaştırmasının, meydan hareketlerinin analizine, bu hareketlerin kendine özgü dinamiklerini anlamamız açısından, önemli katkılarda bulunacağı gösteriliyor.