Geleneksel Yerleşimlerin Korunması Açısından Kültürel Peyzaj Değerlendirmesi: Mudanya Örneği (original) (raw)

2005, İ.Ü.FBE Peyzaj Mimarlığı Programı Doktora Tezi

Yeryüzünün farklı bölgelerini temsil eden ve oldukça geniş bir çeşitliliğe sahip olan kültürel peyzajlar; kültür ve doğal çevre arasındaki karşılıklı ilişkilerin etkisiyle zaman içinde değer kazanan ve doğal, kültürel, görsel, anlamsal nitelikleriyle ifade edilebilen ve coğrafi olarak sınırlanabilen bir alan olarak tanımlanabilirler. Dünya üzerinde oldukça fazla çeşitliliğe sahip olan kültürel peyzaj alanları insanoğlunun sosyal gelişiminin, yaratıcılığının ve ruhsal zenginliğinin aynalarıdır ve ortak kimliğimizin parçalarını oluştururlar. İnsan ve çevre arasındaki ilişkilerin çeşitliliğini sağlamak ve yaşayan geleneksel kültürler ile bunların kaybolmakta olan izlerini korumak amacıyla kültürel peyzajlar olarak adlandırılan bu alanların değerlendirmelerinin yapılması ve gelecek kuşaklara aktarılması için kayıt altına alınmaları gerekmektedir. Geleneksel yerleşim dokularının ve kültürel peyzaj özelliklerinin araştırıldığı oranda tanınması, tanındığı oranda korunması ve değerlendirilmesi, sahip olunan kültürün geleceğe doğru aktarılmasını sağlayacaktır. Bu çalışmada örnek alan olarak seçilen Mudanya, gerek denizden itibaren 0-15 km.’de yer alan zeytin ağaçları ile sahip olduğu baskın maki formasyonu ve tarım dokusu, gerek yüzyıllar boyunca burada yaşamış farklı kültürlerin oluşturduğu geleneksel Rum ve Türk evlerinden oluşan tarihi yerleşim dokusu, ve gerekse ulusal kurtuluş savaşımızın sonunda önemli bir başarı olarak nitelendirilen “Mudanya Mütarekesi”ne yapmış olduğu evsahipliğinden dolayı “kültürel peyzaj alanı” olarak kabul edilebilecek yerleşimlerden biridir. Taşıdığı nitelikler ve kompleks yapısı ile kültürel peyzaj alanlarının genel özelliklerini yansıtan Mudanya, koruma sorunları ve uygulanmakta olan stratejiler ile benzer alanlarda faydalı olabilecek önemli bir örnek oluşturmaktadır. Doğa-kültür mirası ve Mudanya’nın değerlerinin yitirilmemesi adına kültürel peyzaj özelliklerinin incelenmesi ve 21. yüzyılda Mudanya’nın kimliğinden güçlü izler bırakılması gerekliliğinden kültürel peyzaj özellikleri açısından değerlendirilmesi bu çalışma için uygun görülmüştür. x xi Bu çalışmanın kapsamı bir kültürel peyzaj alanı olarak seçilen çalışma alanının geçmişten günümüze nasıl bir değişim geçirdiği, bu değişimden ne kadar etkilendiği ve bugün nasıl kullanıldığının araştırılması ve bu araştırma sonucunda alanın kültürel peyzaj karakter alanlarının ortaya konulması ve günümüz kentlisinin değişen gereksinim ve beklentileri ile kültürel peyzaj alanlarına gösterilmesi gereken hassasiyet arasındaki dengenin sağlanmasına yardımcı olacak değerlendirmelerinin gerçekleştirilmesidir. Araştırmada ilk olarak kültürel peyzajların değerlendirilmesinde kullanılan yöntemlere dair bir literatür araştırması yapılmış ve Mudanya için kültürel peyzaj yaklaşımı belirlenmiştir. Kültürel peyzajların analizinde masabaşı çalışmaları ve genel arazi çalışmalarının hemen ardından gelen aşamada ise çalışma alanının, dokümantasyon amacıyla, doğal peyzaj elemanları (bu çalışma için zeytinlikler, kıyı bandı, topoğrafya, vb) ve yollar, sınırlar ve yerleşimin özellikleri gibi kültürel peyzaj elemanları temel alınarak, alan baskın ve belirleyici karaktere sahip dört farklı peyzaj karakter alanına ayrılarak incelenmiştir. Özellikle “birinci peyzaj karakter alanı” olarak değerlendirilen bölge, vaktiyle Rumların yerleştiği Giritli Mahallesi’nden oluşmaktadır ve birbirine paralel ve bunları dik kesen sokakların oluşturduğu ızgara planlı yerleşimiyle farklı bir karakter sergilemektedir. Türklerin yerleştiği ve halk arasında yerli mahallesi olarak geçen bölge ise topoğrafik yapının da etkisiyle eğimli ve dar sokaklardan oluşmuş ve hücrelerin birleşmesi gibi organik bir doku meydana gelmesiyle farklı bir karakter sergilediğinden “ikinci peyzaj karakter alanı” olarak belirlenmiştir. “Üçüncü peyzaj karakter alanı” ilçenin ticaret ve kamu yapılarının toplu olarak bulunduğu ve Türk-Rum mahallelerinin birleştiği bölge olarak göze çarpmaktadır ve Cumhuriyet döneminin etkilerini taşımaktadır. “Dördüncü peyzaj karakter alanı” olarak değerlendirilen kısım ise “Modernleşme” denilen süreçte kimlik değişimi olarak Mudanya’yı da etkileyen ve geleneksel doku ile uyuşmayan yazlık konut, site ve apartmanların oluşturduğu yeni yerleşim bölgelerini içermektedir. Bu bölümlemelerle araştırma alanının kültürel peyzaj envanterinin bütünü için bir çerçeve oluşturulması hedeflenmektedir. Peyzaj karakter alanlarının değerlendirilmesinden sonra ise kullanım ve kullanıcıya ait özellikler ile kullanıcıların peyzaj tercihlerinin ve önceliklerinin değerlendirilmesi yapılmıştır. Bu aşamada ilk olarak, kentteki önemli peyzaj elemanlarının, tarihi ve xi xii kültürel özelliklerin kullanıcı tarafından algılanışının ve kentsel mekanlarla ilgili tercihlerinin ve sezgisel tepkilerinin belirlenmesi amacıyla “Kullanıcı Katılımlı Fotoğraflama Tekniği”nden yararlanılmıştır. Bu fotoğraf çalışmasının hemen ardından ve bu çalışmada elde edilen verilerden yararlanılarak hazırlanan anket tekniği, yine yöre halkının gözünden Mudanya’nın olumlu ve olumsuz yönleri ile kentteki doğal ve kültürel çeşitliliği korumak ve geliştirmek için yapılacak değişiklikleri değerlendirmeye yönelik ikinci bir teknik olarak uygulanmış ve “Kullanıcı Katılımlı Fotoğraflama” tekniğinden elde edilen kategorilerin kontrolü amacıyla yardımcı bir yöntem olarak kullanılmıştır. Çalışmada fiziksel çevre analizinde bir teknik olarak kullanılan mekansal dizin yöntemi ise diğer iki yöntemden elde edilen kısmen subjektif mekansal algı ve tercih verileri ile matematiksel analize dayalı olan bu yöntemle elde edilen veriler arasında karşılaştırma yapabilmek, benzerlik ve farklılıkları ortaya koyabilmek hedeflenerek uygulanmıştır. Çalışmanın son aşamasında ise önceki aşamalarda gerçekleştirilen incelemeler sonucunda ortaya çıkan veriler temel alınarak Mudanya’nın kültürel peyzaj özelliklerinin korunmasında karşılaşılan sorunlar ve çözümler üzerine değerlendirmeler yapılmış ve geleneksel yerleşimlerin korunması açısından genel bir koruma yaklaşımı ve öneriler getirilmiştir.