Üniversite Öğrencilerinde Somatik Belirtiler, Bağlanma Stilleri ve Suçluluk Utanç Duyguları Arasındaki İlişkinin İncelenmesi (original) (raw)
Related papers
2019
Bu çalışma esnasında bana çok büyük katkı sunan, yönlendirme ve tavsiyeleri ile hem tezin gidişatını hem de akademisyen olmanın tanımını değiştiren değerli hocam Dr. Yaşar Barut'a sabrı, fedakarlığı ve rehberliği için teşekkürü bir borç bilirim. Sadece bu çalışma sırasında değil bugün bu noktada olmamda önemli emekleri olan aileme desteklerinden dolayı teşekkür ederim. Sizl olmasaydınız bunlar olmazdı. Bu süreçte ve öncesinde her koşulda yanımda olan, bundan sonraki hayatımda da hep yanımda olacağından emin olduğum sevgili eşim Fatma Kılınçer'e desteği, sabrı ve fedakarlıkları için sonsuz teşekkür ederim. Sen olmasan hiç olmazdı.
Karadeniz Sosyal Bilimler Dergisi, 2021
Bağlanma stilleri, bireylerin yaşamında ve sosyal ilişkilerinde önemli bir yere sahiptir. Bağlanma, bireyin başka bir bireyden yakınlık bekleme eğilimi ve kendini güvende hissetmesi olarak ifade edilmektedir. Bu çalışmada bağlanma stillerinin şiddet içeren ve şiddet içermeyen suç davranışlarına etkisinin incelenmesi amaçlanmıştır. Nicel araştırma yöntemi ilişkisel tarama modeli kullanılarak gerçekleştirilen araştırmanın verileri 2019/2020 eğitim öğretim yılında Avrasya Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Çocuk Gelişimi bölümünde öğrenim gören 253 öğrenciden toplanmıştır. Araştırmada veri toplama aracı olarak 'Demografik Bilgi Formu', 'Üç Boyutlu Bağlanma Stilleri Ölçeği' ve 'Şiddet İçeren ve Şiddet İçermeyen Suç Davranışları Ölçeği' kullanılmıştır. Araştırma verileri SPSS veri analiz programı ile analiz edilmiştir. Değişkenlerin ve bağlanmanın suç davranışlarına etkisi Lineer regresyon analizi ile test edilmiştir. Araştırma sonucunda cinsiyet, yaş, anne baba öğrenim düzeyi ve anne baba tutumu değişkenlerinin bireylerin bağlanma stillerini etkilediği tespit edilmiştir. Ayrıca güvenli bağlanma stiline sahip olan bireylerin şiddet içeren ve şiddet içermeyen suç davranışlarının düşük olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Üniversite Öğrencilerinde Bağlanma Stilleri ve Sosyal Bağlılık İlişkisi
Sakarya University Journal of Education
Öz. Üniversite yılları genç için aileden bağımsızlığını kazanma, akademik başarı, gelecek planlaması gibi pekçok baskı yaratan durumu da beraberinde getirmektedir. Üniversite yıllarında gencin bir yandan üniversite yaşamına uyum sağlaması, aynı zamanda etkili kişilerarası ilişkiler kurabilmesi gerekmektedir. Bu çalışmanın amacı, bağlanma stillerinin sosyal bağlılıkla ilişkisini belirlemektir. Bu amaçla çalışmaya 337 üniversite öğrencisi katılmıştır. Veriler, İlişki Ölçekleri Anketi ve Sosyal Bağlılık Ölçeği ile toplanmıştır. Sosyal bağlılık ile bağlanma stilleri arasındaki ilişkiyi belirlemek için Pearson korelasyon katsayısı; bağlanma stillerinin sosyal bağlılığı yordayıp yordamadığını belirlemek için ise çoklu regresyon analizi kullanılmıştır. Yapılan çoklu regresyon analizinde ilk adımda kontrol değişkenleri olan yaş ve cinsiyet, sonra sırasıyla korkulu, güvenli, kayıtsız ve saplantılı bağlanma stilleri eşitliğe dahil edilmiştir. Elde edilen bulgular, sosyal bağlılığın korkulu, kayıtsız ve saplantılı bağlanma stilleri ile negatif; güvenli bağlanma stili ile pozitif ilişkili olduğunu göstermektedir. Çoklu regresyon sonuçlarına göre dört bağlanma stili, toplam varyansın %29'unu açıklamaktadır. Anahtar Kelimeler: Sosyal bağlılık, bağlanma stilleri, üniversite öğrencileri. Toplumsal Mesaj. Üniversite yıllarında gencin bir yandan üniversite yaşamına uyum sağlaması, aynı zamanda etkili kişilerarası ilişkiler kurabilmesi gerekmektedir. Bu çalışmanın amacı, bağlanma stillerinin sosyal bağlılıkla ilişkisini belirlemektir. Araştırma sonuçları, sosyal bağlılığın korkulu, kayıtsız ve saplantılı bağlanma stilleri ile negatif; güvenli bağlanma stili ile pozitif ilişkili olduğunu göstermektedir.
Istanbul University - DergiPark, 2022
Kültürel ya da coğrafi geçiş sürecindeki insanlar, somatizasyon için daha büyük bir risk altındadır. Uluslararası öğrenciler de yaşadıkları değişim süreciyle bu geçişten etkilenen gruplar içerisindedir. Ülkemizde ve yurt dışında yapılan araştırmalar, çoğunlukla bu öğrencilerin psikolojik ve sosyokültürel uyumlarını incelemeye yönelmiştir. Konuyla ilgili nitel çalışmalar ise oldukça sınırlıdır. Bu nitel çalışmanın amacı, uluslararası öğrenci statüsü ile ülkemizde eğitim gören 19-25 yaş aralığında somatik yakınmalara sahip Doğu Türkistanlı öğrencilerin duygusal deneyimlerinin anlaşılmasıdır. Yorumlayıcı Fenomenolojik Analiz (YFA), homojen bir grup içerisinde katılımcıların öznel deneyimlerini keşfederek bu deneyimleri nasıl anlamlandırdıklarını derinlemesine araştıran bir yöntemdir. Bu sebeple YFA bu araştırmanın yöntemi olarak seçilmiştir. Yedi öğrenci ile toplam 14 yarı yapılandırılmış görüşme yapılmıştır. Analiz sonuçlarına göre, dört ana tema ve bu temalarla bağlantılı alt temalar ortaya çıkmıştır. Bu temalar; "Olumsuz duyguların yansıması olarak ağrılar'', "Farklılık hissi ve hata yapma kaygısı ile içe çekilme'', "Sorumluluk duygusunun getirdiği yükler'' ve "Hedeflere ulaşılamadığında hissedilen baskı ve kendini suçlama'' olarak adlandırılmıştır. Ortaya çıkan temalar literatür eşliğinde tartışılmış ve somatik yakınmaların klinik etkileri açısından değerlendirilmiştir.
Turkish Studies-Social Sciences, 2021
The purpose of this article is to explore the relationship between romantic relationship satisfaction and self-deception of the university students and the mediating role of social vulnerability on the relation between romantic relationship satisfaction and self-deception. In this study, to define the relation among romantic relationship satisfaction, self-deception and social vulnerability variables, firstly, the Relational Screening Model is applied the variables, and then in the second face, the variables have been tested via Structural Equation Model. In this study, university entrance exam unit is accepted as the stratified sampling according to Stratified Sampling Model. In this study, through using the Personal Information Form, Relationship Satisfaction Scale, Self-Deception Scale and Social Vulnerability Scale, the data has been collected from 331 university students who are studying in the Faculty of Education pedagogical formation department at Marmara University who applied for the 2017-2018 spring semester whose ages changing between 20-40. To research the relation between the data of the study and the concerned variables, Structural Equation Model has been used. To test the variables, the SPSS 21.0 program and AMOS 20.0 program has been applied. As a result of the study, it has been found that there are positive correlations between romantic relationship satisfaction and self-deception but there has been found negative correlations between social vulnerability other variables among university students. Additionally, the social vulnerability has a mediating
Üniversite Öğrencilerinde Beden İmajı, Öz-Şefkat, Depresif Duygulanım ve Cinsiyet
Pamukkale University Journal of Education, 2019
The aim of the study is to test whether self-compassion, depressive affect and sex predict body image of university students. The study group consisted of 230 participants (77.4% women and 22.6% men) who continued their undergraduate education at a large university located in Ankara. "Body Image Scale", "Self-Compassion Scale", Rosenberg Self-Esteem Scale's "D-5: Depressive Affection" dimension and "Personal Information Form" were used as data collection tools. This study was a quantitative correlational research. Whether or not self-compassion, depressive affection and sex predicts body perception were investigated with 3 models by using stepwise linear regression analysis. All the three models were found to be meaningful, and according to findings, self-compassion, depressive affection, and sex together explained approximately 37% of the variance of body image. The strongest predictor of body image is self-compassion. The findings of this study is considered important in terms of revealing the variables that effect university students' body image in Turkey.
Yaşadıkça Eğitim
Üniversite öğrencilerinin psikolojik belirtilerini açıklayan değişkenlerin belirlenmesi hem bu öğrencilere sunulacak hizmetlerin yapılandırılması hem de dolaylı olarak toplum ruh sağlığı açısından önem taşımaktadır. Öğrencilerin psikolojik belirtilerini yordayan önemli değişkenler arasında kişilerarası ilişkilerinin temelini oluşturan bağlanma ve algılanan sosyal desteğin olduğu değerlendirilmektedir. Bu araştırmanın amacı kaygılı ve kaçınan bağlanma ile algılanan sosyal desteğin üniversite öğrencilerinin psikolojik belirtilerini yordama düzeylerinin belirlenmesidir. Araştırmanın katılımcıları psikolojik yardım almak için başvuruda bulunan 419 (334 kadın, 85 erkek) üniversite öğrencisinden oluşmaktadır. Araştırmanın verileri Yakın İlişkilerde Yaşantılar Envanteri-II, Algılanan Sosyal Destek Ölçeği ve Kısa Semptom Envanteri ile toplanmıştır. Verilerin analizinde hiyerarşik regresyon analizinden yararlanılmıştır. Araştırmanın bulguları, kaygılı bağlanmanın üniversite öğrencilerinin ps...
Turkish Studies-Educational Sciences, 2020
The aim of this study is to examine the relationships between attachment style and prosocial behavior of the university students. The research which is used relational survey method was carried out on 551 students who are among 1st and 4th grades and are attending to Kırıkkale University in the 2018-2019 academic year. Prosocial Scale which is developed by Carlo and Randal (2002) and is adopted by Yıldız, Boz and Yıldırım (2012) to university students and Interpersonal Attachment Styles Scale which is developed by Kandemir and İlhan (2017) are used in the research as data collection tools. Path analyse method was used by utilizing AMOS package programs in order to analyse hypothesis test model. As a result of the research, it is revealed that secure attachment style of the university students has a precursor power which is significant and positively on Compliant Prosocial Behavior and is significant and positively on the anonymous/altruist behavior. According to reserach findings, anxious attachment sytle has positive and significant effect on predicting public prosocial behavior and pragmatic prosocial behavior. There withal the avoidant attachment style predicts public prosocial behavior positively and substantially and pragmatic prosocial behavior positively and substantially. The findings obtained after the analysis of research are discussed by comparing with the literature study results. In the last part of the research, suggestions are made within the results of the study.
Bu çalışmada, sınav kaygısıyla bazı psiko-sosyal değişkenlerin ilişkileri incelenmiştir. Pamukkale Üniversitesi öğrencilerinden oluşan 926 (434 kız ve 492 erkek) kişi araştırmanın örneklemini oluşturmaktadır. Verilerin toplanmasında, Spilberger (1980) tarafından geliştirilen Sınav Kaygısı Envanteri, Bem (1974) tarafından geliştirilen Cinsiyet Rolü Değerlendirme Envanteri kullanılmıştır. Verilerin varyans analizi sonuçlarına göre, sınav kaygısının, cinsiyet, cinsiyet rolü kimliği özellikleri, başarı düzeyini algılama, bölümler ve sınıflar arasında anlamlı düzeyde fark yarattığı görülmüştür.
Üniversite Öğrencilerinde Nomofobi ve Sosyal Anksiyete Düzeylerinin Karşılaştırılması
Acibadem Universitesi Saglik Bilimleri Dergisi, 2020
Bu çalışmanın amacı, üniversite öğrencilerinin nomofobi ve sosyal anksiyete düzeylerini belirlemek ve karşılaştırmaktır. Yöntem: Tanımlayıcı ve ilişki arayıcı tipte olan araştırma Nisan-Haziran 2017 tarihleri arasında, Atatürk Üniversitesi'nde gerçekleştirildi. Akıllı telefon kullanan ve çalışmaya katılmayı kabul eden 703 üniversite öğrencisi çalışmaya dahil edildi. Verilerin toplanmasında Kişisel Bilgi Formu, Nomofobi Ölçeği ve Liebowitz Sosyal Anksiyete Ölçeği kullanıldı. Araştırmaya başlamadan önce, etik onay ve araştırmanın yapılacağı birimlerden yazılı izin aldı. Veriler araştırmacı tarafından belirlenen sınıflarda herhangi bir ders saati bitiminde öğrenciler ile yüz yüze görüşme tekniği kullanılarak toplandı. Veriler SPSS 20.0 paket programı kullanılarak analiz edildi. Bulgular: Çalışmaya katılan öğrencilerin %78,38'i kadın, %21,62'si erkek, %54,62'si 1. sınıf öğrencisidir. Öğrencilerin %31,86'sı 5 yıl ve üzeri akıllı cep telefonu kullandığını, %8,25'i son bir yıldır akıllı telefon kullandığını bildirmiştir. Öğrencilerin genel ağırlıklı not ortalamalarının 2,57±0,68 olduğu, Nomofobi Ölçeğinden 75,28±25,38 puan, Liebowitz Sosyal Anksiyete Ölçeğinin sosyal fobik korku alt ölçeğinden 50,68±12,67 puan ve sosyal fobik kaçınma alt ölçeğinden 50,00±13,89 puan aldıkları belirlendi. Nomofobi ölçeği ile Sosyal Anksiyete ölçeğinin toplam puanları arasında istatistiksel olarak anlamlı pozitif yönde güçlü bir ilişki saptandı (r=0,195, p<0,05; r=0,193, p<0,05). Sonuç: Elde edilen bulgulara göre öğrencilerin nomofobi düzeylerinin ortalamanın üzerinde olduğu saptandı. Genç nüfusun mobil cihaz kullanma oranının yüksekliği düşünüldüğünde, yeni bir tehlike ile karşı karşıya olunduğu söylenebilir.