Doktri̇n Ve Uygulama Işiğinda Ceza Muhakemesi̇nde Haki̇mi̇n Tarafsizliği Ve Görev Yasaklari (original) (raw)
Related papers
Anayasa Mahkemesi̇ Uygulamasinda Masumi̇yet Kari̇nesi̇
2017
Ceza yargilamasinin amaci maddi gercegin adil yargilanma hakkina uygun yol ve yontemlerle bulunmasidir. Bu baglamda, adli makamlar ceza yargilamasinda maddi gercegi arastirirken adil yargilanma hakkinin saniklara tanidigi guvencelerle sinirlandirilmaktadir. Bu guvencelerden biri de masumiyet karinesidir. Temel insan haklari arasinda gosterilen ve adil yargilanma hakkinin ozunu olusturan masumiyet karinesi, bircok uluslararasi belgede duzenlenmistir. Bu karine, Anayasa’nin 36. maddesinde guvence altina alinan adil yargilanma hakkinin bir unsuru olmakla beraber suclulugu hukmen sabit oluncaya kadar kimsenin suclu sayilamayacagina dair Anayasa’nin 38. maddesinin dorduncu fikrasinda ayrica duzenlenmistir. Masumiyet karinesi, sadece hâkim veya mahkeme kararlariyla degil, kamu gucu kullanan diger yetkililer/kurumlar tarafindan da ihlal edilebilir. Ote yandan, devlet gorevlilerinin aciklamalari veya kiskirtmalarina dayanan basin ve yayin organlarindaki yazilar veya bazi kucuk dusurucu ifad...
Ceza Muhakemesi̇ Hukuku Özeli̇nde Yargida Di̇ji̇talleşme
Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2021
21'inci yüzyılın getirdiği devinimlere ve çağın gereklerine uyum sağlamak oldukça önemlidir. Çağın değişmesi ve özellikle bilişim teknolojileri alanında baş döndürücü gelişmeler, kaçınılmaz olarak hukuk dünyasında da çeşitli değişimlere yol açmaktadır. Karşılaştırmalı hukuk sistemlerine bakıldığında, yargıda dijitalleşmenin sıklıkla dile getirildiği ve alt yapı çalışmalarının hızla sürdürüldüğü görülmektedir. 2020 yılında beklenmedik şekilde COVID-19 pandemisinin dünya ve ülke genelinde giderek yayılması, eğitimden sağlığa kadar her alanda dijitalleşmenin ne kadar önemli bir gereksinim olduğunu gözler önüne sermiştir. Aynı durum, yargı hizmetleri açısından da söz konusu olup, ertelenmek zorunda kalınan duruşmalar, bitmek bilmeyen yargılama süreçleri ve insan sağlığının tehlikede olması itibariyle iş gücünün sayısının azalması yargıda dijitalleşme gereksinimini vazgeçilmez hale getirmiştir. Bu durumda gerek soruşturma gerekse kovuşturma evresinde birçok işlemin online yapılmasına olanak sağlanması gerekmektedir. Bu bağlamda online uygulamaları bir süre önce hayata geçirmiş olan ülkelerin kanunlarındaki düzenlemeler ve deneyimleri göz önünde bulundurularak Türk hukukunda ceza muhakemesinin dijitalleşmesi üzerine düşünülmesi gerekmektedir.
Türkiye Adalet Akademisi Dergisi
İlk derece mahkemesi kararlarına karşı teminat ve bir üst kanun yolu olarak tasarlanan istinaf, ülkemizdeki ceza yargılama sistemini, iki dereceli bir sistemden, belli kararlar açısından üç dereceli bir sisteme geçişin zeminine taşımıştır. Böylece, ilk derece mahkemesi tarafından verilen hükümlere karşı, ilk başvurulması gereken kanun yolu, istinaf olarak belirlenmiştir. İstinaf mahkemeleri tarafından verilen kararlardan bir kısmı, kesin olarak, bir kısmı da belli koşullar altında, Yargıtay yolu açık olmak üzere verilmektedir. Bu şekilde oluşturulan sistemle, belli kararlar açısından iki dereceli, belli kararlar açısından da üç dereceli bir yargılama sistemi benimsenmiştir. Bu çalışmamızda, hangi kararların bölge adliye mahkemelerinde kesinleştiği, hangi kararların temyize tabi olduğu, bu şekilde farklı iki sistemin öngörülmesinin, bireylerin, hak arama özgürlüğünü ne şekilde etkilediği hususları ve bu konudaki çözüm önerileri değerlendirilecektir.
Ceza Muhakemesi̇ Hukukunda Bi̇li̇rki̇şi̇li̇k
Istanbul Universitesi Hukuk Fakultesi Mecmuası, 2006
Ceza muhakemesi fa a liye tin d e esas itib a riy le m addi ve hukuksal n ite lik te ik i sorunun çözüm e kavuşturulm ası gerekm ektedir. M a d d i sorunun konusunu geç m işte yaşandığı id d ia edilen o la y oluşturm aktad ır ve bu o la yın ispatına iliş k in oluşturulaca k kanaatle b irlik te , m addi sorun çözüm lenm iş olacaktır. H ukuksal sorunun konusunu ise, ispatı gerçekleştirilen o la yın herhangi b ir suç tanım ına uyup uym adığının belirlenm esi oluşturur. İspatı gerçekleştirilen olayın b ir h u kuk sal tanım a g irip g irm e d iğ in in g iriyo rsa bu olaya hangi hukuksal sonuçların bağla nacağının belirlenm esi ile de hukuksal sorun çözüm e kavuşturulm uş o la c a k tır1.
Ki̇şi̇sel Veri̇leri̇n Hukuka Aykiri İşlenmesi̇nden Doğan Zararlarin Tazmi̇ni̇ Ve Görevli̇ Mahkeme
İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi dergisi, 2022
Kişisel verilerin hukuka aykırı işlenmesinin, ilgili kişinin zarara uğramasıyla sonuçlanması kaçınılması zor bir sonuçtur. Yasa koyucu Kişisel Verileri Koruma Kanunu'nda bu Kanuna aykırı fiiller neticesinde doğan zararların tazminine ilişkin özel hükümler düzenlemekten kaçınmış; kişilik hakları ihlal edilenlerin, genel hükümlere göre tazminat hakkının saklı olduğunu belirtmek suretiyle genel hükümlere yollama yapmayı tercih etmiştir. Kişisel verilerin hukuka aykırı işlenmesi sonucunda zarar gören, kişisel verisi hukuka aykırı işlenen ilgili kişidir. Kişisel verilerin hukuka aykırı işlenmesi nedeniyle doğan zarar, maddi zarar olabileceği gibi manevi zarar şeklinde de ortaya çıkabilir. Bu çalışmada, kişisel verilerin hukuka aykırı işlenmesinden kaynaklanan zararların tazmini, özellikle görevli mahkemeler açısından ele alınmıştır. Veri sorumlusunun kamu tüzel kişisi veya özel hukuk kişisi olmasına binaen yargı yolu değişmektedir. Dolayısıyla hem idari yargıda hem de adli yargıda bu davaların görülebilmesi mümkündür. Ayrıca veri sorumlusu ve ilgili kişi arasındaki ilişkinin iş veya tüketici ilişkisi ya da ticari ilişki olmasına göre ihtisas mahkemelerinin görevli olması da söz konusu olmaktadır.
Ceza Muhakemesinde Müdafinin Konumu ve Uygulamada Karşılaşılan Sorunlar
Ankara Barosu Dergisi, 2012
Ceza muhakemesi hukuku, devletin suç şüphesi altındaki bireyleri, yani failleri yargılayarak ve gerektiğinde ceza vererek toplumun adalet ve güvenliğini sağlama görevinin yerine getirilmesi ile uğraşan hukuk dalıdır. Ceza muhakemesi adeta devletin keskin kılıcıdır. İşte bireyin son derece güçsüz ve savunmasız kaldığı bu alanda, güçlü olan ve bireye destek verip savunmasında yardım eden ve bireyi güçlü devlete karşı tek başına bırakmayan kişi müdafidir. Bu nedenle savunmaya ve müdafie tanınan haklar, özgürlükler ve bunların uygulaması, içinde bulunulan rejimin gerçek yüzünü ortaya koymaktadır. Ceza muhakemesinde savunmanın ve müdafiliğin gerçek konumu, siyasi rejim için turnusol kağıdı işlevi görmektedir. Bu konum öyle düzenlenmeli ve uygulamaya geçirilmelidir ki, gerek savunma görevini yerine getiren müdafi, gerekse savunulan birey, kendilerini yel değirmenlerine karşı savaşan Don Kişot olarak hissetmemelidirler. Çalışmamızda ceza muhakemesinde savunma makamının ve müdafiliğin hem normatif yapısı incelenmekte hem de uygulamada ortaya çıkan sorunlar tespit edilerek bunlara çözüm önerileri getirilmeye çalışılmaktadır.
Dürüstlük Kuralının Ceza Hukuku ve Borçlar Hukuku Ekseninde Çeşitli Alanlardaki Yeri
ELSA, 2022
Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesinde içerisinde barındırdığı prensipler ile beraber düzenlenen dürüstlük kuralı, objektif hüsnüniyeti ifade eden ve hukukun her alanına sirayet etmiş olan bir müessesedir. Bu bağlamda herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüst, makul, namuslu bir kişi gibi davranmak durumundadır. Dürüstlük kuralı bu şekilde “makul kişi” standardını da hukuk düzenine sokmuş olup birçok uyuşmazlığı çözümlemektedir. Anlaşılmıştır ki, hukukun kimi alanlarında bariz şekilde mevcut olan bu prensip, kimi alanlarda kendini barındırdığı ilkeler aracılığıyla veya hukukun genetiğinde sahip olduğu yeri ile göstermektedir. Çalışmada Özel hukuk ve Kamu hukuku karşılaştırılarak genelden özele doğru gelişmeler ele alınacaktır. Bu çalışmanın amacı kişisel görüşler ve doktrin görüşleri çerçevesinde, dürüstlük kuralının diğer hukuk sistemlerindeki rolünü de görerek fonksiyonunun anlamlandırılmasıdır. Bu bağlamda muhtelif hukuk dallarında ve özellikle Ceza Hukuku ile Borçlar Hukuku alanlarında dürüstlük kuralı ile beraberindeki prensiplerin uygulaması incelenecektir.
Ceza Hukukunda Hata Kavrami Ve Suçun Maddi̇ Unsurlarinda Hatanin Ceza Sorumluluğuna Etki̇si̇
2019
5237 sayili Turk Ceza Kanunu’nun yururluge girmesiyle birlikte, ogretide hata kavraminin konusuna gore degil, ceza sorumluluguna etkisine gore ayrima tabi tutulmaya baslandigi gorulmektedir. Bu kapsamda kasti kaldiran ve kusurlulugu etkileyen hata ayrimina yer verilmektedir. Kasti kaldiran hata nedenlerinden birisi olarak da 30/1. maddesinde sucun maddi unsurlarinda hata duzen-lenmistir. Maddi unsur hatasi, genel olarak, somut olayda sucun maddi unsurlarina iliskin hususlardaki bilgisizlik ve eksik veya yanlis bilgi olarak tanimlanmakta-dir. Sucun maddi unsurlari, tipte yer alan ve fiilin tipik haksizlik sayilabilmesi icin bulunmasi zorunlu olan maddi hususlardir. Ogretide, hareket, netice, nedensellik bagi, fail, magdur, sucun konusu ve nitelikli unsurlar maddi unsur olarak kabul edilmektedir. M.30/1’de, maddi unsurlarda yanilma halinde kisinin kasten hareket etmis sayilmayacagi ifade edilmistir. Ancak hata sonucunda meydana gelen sucun taksirli halinin mevcut olmasi durumunda fail...