Ceza Hukuku Ve İdare Hukuku Bağlamında Amirin Emrinin İfası (original) (raw)

Uluslararası Hukukta Amirin Emrini İfa

Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi dergisi, 2017

Ulusal ve uluslararası hukuk bazında amirin emrini ifa konusu hakkında mutabakat yoktur. Bu durum Türk hukuku açısından da geçerlidir. Amirin emri savunması tarihin ilk çağlarından itibaren sıklıkla kullanılmıştır. Dönem içerisinde konuya ilişkin farklı yaklaşımlar ortaya çıkmıştır. Farklı yaklaşımların çıkış noktası bir ikilemdir. Zira ast, emre itaat etmezse ulusal hukuk tarafından cezalandırılma tehlikesiyle karşı karşıyadır. İtaat etmesi durumunda da uluslararası hukuk tarafından yaptırım görme tehlikesi vardır. Temel olarak üç farklı görüş ortaya atılmıştır. Bunlar; amirin sorumluluğu yaklaşımı, mutlak sorumluluk yaklaşımı ve koşullu sorumluluk yaklaşımıdır. Amirin sorumluluğu yaklaşımında ast, sorumlu tutulmaz. Mutlak sorumluluk yaklaşımında ise ast da amiriyle birlikte sorumludur. İki yaklaşımı uzlaştıran üçüncü yaklaşım, koşullu sorumluluk yaklaşımıdır. Buna göre, belirli kıstaslar vardır. Eğer bunlar sağlanırsa ancak o zaman amirin emri savunma olarak kabul edilebilir.

Amirin Emrine Uyma Zorunluluğunun Kapsamı

2020

Amirin emrine uyma zorunlulugunun kapsami, baska bir deyisle emre uyma zorunlulugunun icerdigi ve disarida biraktigi durumlarin ortaya konulmasi, hukuk devletinde kamu gorevlilerinin hukuka uygun idari faaliyetler yurutmesi bakimindan onem arz etmektedir. Idari faaliyetin duzenli bir sekilde yurutulmesi icin yetki paylasimini gosteren hiyerarsi iliskisinde ast, amirin emri ile baglidir. Ayni zamanda kamu gorevlileri, hukuka aykiri eylem ve islemlerinden dolayi sorumludur. Bu catisma, hukuk duzeninde kanunsuz emir kurumu ile uzlastirilmaktadir. Calismada, kamu gorevlisinin, emrin hukukiligini degerlendirme yukumlulugunu yerine getirmesinin gundelik hayattaki guclukleri goz ardi edilmeden amirin emrine uyma zorunlulugunun kapsami ve bu kapsami olusturan hukuki kurumlarin islerligi icin getirilen oneriler ele alinmaktadir.

Türk Ceza Hukuku’nda Emrin İfasının Hukuki Niteliğinin Alman ve İtalyan Ceza Hukuku’yla Karşılaştırmalı Olarak İncelenmesi

Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2014

Türk Ceza Hukuku’nda emrin ifasının hukuki niteliği konusunda farklı görüşler ileri sürülmektedir. Hukuka uygun emirlerin ifasının hukuka uygunluk nedeni teşkil ettiği genel olarak kabul edilmekle birlikte, hukuka aykırı emirlerin ifasının niteliği, özellikle hukuka aykırı fakat bağlayıcı emir kavramı tartışmalıdır. Bu çalışmada tartışmalara ışık tutmak amacıyla öncelikle hukuka aykırı bağlayıcı emir kavramının kapsamlı bir şekilde değerlendirildiği Alman Ceza Hukuku’ndaki durum incelenmiştir. Sonrasında kanuni düzenlemelerin benzerliği sebebiyle kısaca İtalyan Ceza Hukuku’na değinilmiştir. Yapılan karşılaştırma sonucunda Türk Ceza Hukuku’nda emrin ifasının hukuki niteliğine dair tespitlerde bulunulmuş, hukuka aykırı bağlayıcı emrin ifasının mazeret nedeni niteliği taşıdığı savunulmuş, ancak bu konudaki düzenlemelerin emrin hukuka aykırılığının bilinmesi veya bariz olması açısından sorunlu olduğuna işaret edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Yetkili merciin emrini ifa, amirin emrini ifa, emrin ifası, hukuka uygunluk nedeni, mazeret nedeni, kusuru etkileyen neden In Turkish Penal Law, different views are put forward on the legal nature of execution of order. Although the execution of lawful orders is generally accepted as a ground for justification, the legal nature of unlawful orders, especially the concept of unlawful but binding orders is controversial. In this study, fi rstly in order to shed light on the discussions, the situation in the German Penal Law, where the concept of unlawful binding orders is in detail analyzed, was examined. Following this, because of the similarity of the legal regulations, the Italian Penal Law was briefly mentioned. As a result of the comparison some points about legal nature of the execution of order in Turkish Penal Law were made. It was defended that carrying out the unlawful but binding order has the nature of a ground for excuse. However it was also pointed out that the current legal regulations on this topic are problematical in terms of fulfilling knowingly the unlawful orders or obeying the manifestly illegal orders. Keywords: Execution of orders of a competent authority, carrying out of superior’s order, execution of order, grounds of justification and excuse or of affecting of culpability.

İsti̇naf Si̇stemi̇nde Mahkeme Kararlarinin İcrasi Bağlaminda Kararlarin Kesi̇nleşmesi̇ Sorunu

Fides Hukuk Dergisi, 2018

Bunyamin KARTAL İSTİNAF SİSTEMİNDE MAHKEME KARARLARININ İCRASI BAĞLAMINDA KARARLARIN KESİNLEŞMESİ SORUNU ÖZET Mahkeme kararları kural olarak kesinleşmeden icra edilebilirler. Ancak bazı kararlar kesinleşmeden icraya konulamaz. Kısmi karar verilebilecek hallerde ya da birden çok talebin olduğu davalarda, kararların kesinleşmesi farklılık arz edebilmektedir. Bu hallerde kararların icrası bakımından bazı sorunlar ortaya çıkmaktadır. Özellikle birden çok talebin bulunduğu davalarda, taleplerden bir kısmının kesinleşmeden icraya konulamayacak taleplerden, bir kısmının ise kesinleşmesi gerekmeyen kararlardan oluştuğu hallerde kararların icrası tartışmalara neden olmaktadır. Benzer şekilde, tasarruf ilkesi gereği hükmün kesinleşen kısımlarının icra edilip edilemeyeceği de uygulama bakımından bazı sorunlar doğurmaktadır. Bu kararların icrasında izlenecek yol konusunda da tartışmalar mevcuttur. Çalışmamızda bu tartışmalar kısmi karar ve dava türleri bakımından ele alınmıştır. Uygulamada doğurduğu sorunlar da dikkate alınarak çözüm önerileri sunulmaya çalışılmıştır. Mahkeme kararlarının kesinleşmesi, tasarruf ve taleple bağlılık ilkeleri ile de yakından ilgilidir. İstinaf başvurusu ve istinaf incelemesinin kapsamı da bu ilkeler kapsamında şekillenmektedir. Bu bağlamda, hangi kararlara karşı istinaf kanun yoluna başvurulabileceği ortaya konulmalıdır. Bu kapsamda, nihai karar kavramından ne anlaşılması gerektiği açıklığa kavuşturulmalıdır.

Hitap ve Muhatap Açısından Emrin Kapsayıcılığı: Bâkıllânî Örneği

Bu çalışma, sadece hitap ve muhatap açısından emrin kapsayıcılığını incelemek amacıyla yapılmıştır. Emrin tanımı, mahiyeti, oluşumu, fevr ve terâhî gibi konulara giriş yapılmadan, sadece emrin kimlere hitap ettiği ve kapsamının nasıl değerlendirileceği üzerinde durulmuştur. Bâkıllânî'nin referans noktası olarak seçilmesinin sebebi ise, onun mutekellim usûlündeki önemli bir rol üstlenmesi ve usûl konularına vakf (bir konuyla ilgili doğrudan hüküm vermeden askıda bırakma) prensibini uygulaması, aynı zamanda karşıt görüşleri tez-antitez şeklinde sunmasıyla köklü bir yer edinmiş olmasıdır. Bu çalışma aracılığıyla, yer yer Bâkıllânî'nin vakf prensibine ne kadar bağlı kaldığı değerlendirilmekle beraber çalışmada Bâkıllânî'nin hitap ve muhatap açısından emrin kapsayıcılığıyla ilgili görüşlerine odaklanılmıştır.

İslam Hukuk Usûlünde Emir ve Nehiy Sıygalarının Zıtlarına Delâleti

2017

İslâm fıkhının temel kaynaklarını teşkil eden Kitap ve Sünnetin, bize bir dil yoluyla ulaşmış olması sebebiyle, lafzî istinbat metotları, fıkıh usulünde ayrıntılı olarak ele alınmış ve dilbilimi ilgilendiren birçok mesele fıkıh usulünün mevzusu haline gelmiştir. Fıkıh usulü eserlerinin bir kısmında “el-Mebadiü’l-luğaviyye/ Lüğavi prensipler” başlığı altında ele alınan mevzulardan birisi de “emir ve nehiy”dir. Dinî hükümlerin özünü teşkil ettiği ve Şâri’in maksadının anlaşılabilmesi büyük ölçüde emir ve nehiylerin delâlet ettiği anlamın kesinlik derecesinin bilinmesine bağlı olduğu için emir ve nehiy bahsi İslâm hukuk usûlünde önemli bir yere sahiptir. Bu nedenle, emir ve nehiyle alakalı birçok tartışma usûl âlimleri tarafından enine boyuna işlenmiş ve tezimizin konusunu oluşturan “emir ve nehyin zıtlarına delâleti” meselesi de bu tartışmaların arasında yerini almıştır. Bu çalışma iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, emir ve nehiy hakkında genel bilgiler verilmiştir. İkinci bölümde ise, emir ve nehiy sıygalarının zıtlarına delâleti incelenmiştir. Bu bağlamda İslâm hukuk usulünde “zıt” kavramına yüklenen anlam ele alınmış; ayrıca mantık ve usûl-ü fıkh disiplinlerine göre delâlet kavramı hakkında genel bilgiler verilmiştir. Emir ve nehyin zıtlarına delâletiyle alakalı belli başlı usûli tartışmalar gerekçeleriyle birlikte tahlil edilmiş; problemin kelâmi ve lüğavi arka planları incelenmiş; emir ve nehyin zıtlarında gerektirdiği hükümlerle alakalı ihtilaflar ele alınmıştır. Bu bölümün sonunda, mevzunun mefhûmu’l-muhâlefe ile olan bağı mukayeseli olarak tahlil edilmeye çalışılmıştır.