K. DEMİRCİ, Eski Mezopotamya Dinlerine Giriş: Tanrılar, Ritüel, Tapınak, İstanbul, 2013, Ayışığıkitapları, 107 Sayfa. ISBN: 9789756336175 (original) (raw)

Mezopotamya, Fırat ve Dicle nehirlerinin arasındaki bereketli topraklarıyla Sümer, Akad, Babil ve Asur gibi uygarlıkların köklenip geliştikleri coğrafyadır. Söz konusu uygarlıklara ait çivi yazılı tabletlerin 19. yüzyıldan itibaren bulunup deşifre edilmesiyle Mezopotamya kültürünün günümüz Batı medeniyetinin oluşumunda hayati bir etkisi olduğu anlaşılmıştır. Zira Mezopotamya’nın geliştirdiği din ve kültür anlayışı sadece yakın çevresinde yaşayan halkları değil; aynı zamanda Musevileri, Hellenleri ve Hıristiyanları da etkileyerek evrensel bir nitelik kazanmıştır. Ancak mevcut bilgilere göre Mezopotamya dininin sistematik bir biçimde tanımlanması oldukça zordur. Buna rağmen genel olarak M.Ö. III. binde Sümer pantheon’una ilişkin en erken metinlerde, buradaki dini anlayışın politeist ve tanrılarının da anthropomorfik (insan biçimli) olduğu, bunun yanında Sümerlilerin tanrı ve tanrısal olanı “gökyüzündeki” olarak tanımladıkları anlaşılır. Resmi nitelikteki bu metinlerde tanrıların yanında ağırlıklı olarak din aracılığıyla siyasi ideolojiyi yönlendiren krallara ve rahiplere ilişkin bilgiler yer almaktadır. İnsanlar ise tanrıların beslenme ve giydirilmeleri için yaratılmış hizmetkârlar olarak, yine tanrıların suretinde yaratıl-mışlardır. Yani günümüzde politeist (çok tanrılı) dinlerdeki birçok tanrı için yapılan insan suretli betimleme, antikçağdaki bir Mezopotamyalı için geçerli değildir; ona göre tanrı anthropomorfik değil, insan theomorfik’tir. Karşılaştırmalı dinler tarihçisi Kürşat Demirci 2013 yılında yayınlanan “Eski Mezopotamya Dinlerine Giriş: Tanrılar, Ritüel, Tapınak” adlı çalışmasında bu bakış açısını derinleştirerek, antikçağ Mezopotamya halklarındaki tanrı düşüncesini analitik bir düzlemde incelemiştir.

Sign up for access to the world's latest research.

checkGet notified about relevant papers

checkSave papers to use in your research

checkJoin the discussion with peers

checkTrack your impact

-Ay, Şeyma., “Mis pi - Pīt pi Ritüelleri ve Eski Mezopotamya’da İnsan Tanrı İlişkisi”, Tarih Okulu Dergisi 15/2013, s.1-21.

Eski Mezopotamya'da idarenin merkezi, dini ve iktisadi hayatın da merkezi olması açısından çoğul bir fonksiyona sahip olan tapınaktır. Bilindiği üzere Eski Mezopotamya dini de, diğer tüm dinlerde olduğu gibi, pek çok ritüel uygulama içermektedir. Bunların pek çoğu büyülü sözler ve koruyucu anlamı olan dualar olsa da içlerinden en ilginci belki de kendi elleriyle meydana getirdikleri tanrı heykellerinin gerçek bir tanrıya dönüşmesi için yaptıkları "Mis Pi" ve "Pīt Pi" ritüelleridir. İnsan eliyle yapılan tanrı heykelinin tanrısallık özelliklerini kazanması için yapılan bu ritüel, Eski Mezopotamya'da insan tanrı ilişkisini anlamımız açısından önemlidir.

-Kılıç, Yusuf., Ateş, Aysel., "Eski Mezopotamya'nın Büyük Arşivleri (Nippur, Tell Šemšāra, Babil, Mari (Tell Hariri) Arşivi ve Ninive (Asurbanipal) Kitaplığı), Kafdağı Dergisi, C.4, S. 2, 2019, s. 88-106.

2019

Çalışmanın Türü: Araştırma Öz MÖ 4. binyılda Mezopotamya'nın güneyine gelen Sumerler bölgeye yerleşmiş ve burada şehir devletleri kurmuşlardır. Sumerler MÖ 3200 yıllarında ise çivi yazısını icat ederek uygarlık tarihine en önemli katkıyı yapmışlardır. Zaman içerisinde gelişerek hayatın her alanına yayılan ve giderek sadeleşen bu yazı sistemi ile ilk yazılı vesikalar oluşturulmuştur. Daha sonra Mezopotamya'ya gelen Sami toplumları da bu yazı sistemini alarak kendi dillerine uygulamışlardır. Aynı zamanda yazının keşfi, günümüz gelişmiş sistematik arşivlerinin en eski şekli olan arşiv kurumunun da ortaya çıkmasını sağlamıştır. Yapılan araştırmalar sonucu oldukça önemli bir yere sahip olan arşiv kurumunun ilk örneklerine Mezopotamya coğrafyasının çeşitli yerlerinde kurulmuş olan yerleşim alanlarında rastlanılmıştır. Bu çalışmada arkeolojik bulgulardan yola çıkılarak Mezopotamya'da bulunan bazı önemli eskiçağ yerleşimlerinde çeşitli yapılar içerisinde ortaya çıkarılan arşivler ile içerdikleri tabletlerin sayısı, konusu hakkında bilgi verilmeye çalışılmıştır. Anahtar Kelimeler: Eski Mezopotamya, Arşiv, Tablet. Abstract The Sumerians, who came to the south of Mesopotamia in the 4th millennium BC, settled in  Pamukkale Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinasyon Birimi tarafından 2018SOBE019 numaralı proje ile desteklenen bu çalışma "Eski Yakındoğu Arşivleri", Yüksek Lisans Tezi, Pamukkale Üniversitesi, Denizli 2018 adlı tezden üretilmiştir.

Haşim Şahin, Dervişler, Fakihler, Gaziler Erken Osmanlı Döneminde Dinî Zümreler (1300-1400), (İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 2020), 322 sayfa, ISBN: 978-975-08-4692-2

2020

İslam tasavvufu tarihî seyri içinde VI./XII. yüzyıldan itibaren tarikatların inkişafıyla kurumsallaşmaya başlamış, böylece XII. ve XIII. yüzyıllarda İslâm coğrafyasının birçok yerinde tekkeler toplum hayatına girmiştir. Doğuda siyasi anlamda Moğol istilaları gibi sorunlar, Anadolu topraklarının birçok mutasavvıfla tanışmasını beraberinde getirmiş; Osmanlı Devleti'nin kurulmasıyla birçok tarikat Anadolu coğrafyasında faaliyet gösterip yaygınlaşma imkânı bulmuştur. Tarikatlara ait tekkeler tasavvufî düşünce ve yaşamın topluma açılan kapısı olmuş ve sosyal yapı üzerinde kalıcı izler bırakmıştır. Medresede yetişen alimler ise Osmanlı toplum yapısını şekillendiren diğer bir unsur olup genelde kitabî İslam'ın temsilcisi olarak ifade edilmiştir. Bu çalışmada; Haşim Şahin tarafından hazırlanan, Osmanlı'nın kuru-luş döneminde toplumsal yapıyı inanç, düşünce, kültür gibi birçok açıdan inşa eden derviş zümreleri ile beraber, fakihlerin ve gazilerin tesirlerinin de anlatıldığı eseri...

J. J. NORWICH, Bizans I: Erken Dönem (M.S. 323-802), İstanbul, 2013, Kabalcı Yayınevi, 330 sayfa (25 Resim ve 5 Harita ile birlikte). Çev.: Hamide Koyukan. ISBN: 9786055093013

2013

Doğu Roma İmparatorluğu ya da modern literatürdeki adıyla Bizans İmparatorluğu Büyük Constantinus tarafından imparatorluğun başkentinin Yeni Roma olarak Konstantinopolis’e taşınmasıyla fiilen 11 Mayıs 330 yılında kurulmuş ve 29 Mayıs 1453’te Osmanlı Sultanı Fatih Sultan Mehmed’in fethine kadar yaklaşık 1123 yıl varlığını sürdürmüştür. İmparatorluk bu süre içerisinde sadece başkentini değiştirmemiş aynı zamanda idare sisteminden ekonomiye toplumsal sınıflanmalardan sosyo-kültürel alanlara kadar etkisini gösteren paganlıktan Hıristiyanlığa köklü bir din değişimi geçirmiştir. M.S. 391 yılındaki Theodosius ediktiyle Hıristiyanlığın resmi din olarak ilan edilmesinden sonra artık paganizmin yoğun olarak yaşandığı Roma İmparatorluğu’nun yerini Hıristiyanlaşmış bir Bizans İmparatorluğu almıştır. Monografi üç ciltten oluşmaktadır: Bizans I: Erken Dönem (M.S 323-802), Bizans II: Yükseliş Dönemi (M.S 803-1081) ve Bizans III: Gerileme ve Çöküş Dönemi (1082-1453). Burada tanıtımı yapılacak olan birinci cilt Byzantium, The Early Centuries Vol. 1 adlı başlığıyla J. J. Norwich tarafından 1998 yılında yayımlanmış olup 2013 yılında ise Türkçe’ye çevrilerek bilim dünyasına sunulmuştur. Eser, Bizans İmparatorluğu’nun M.S. 323-802 (I. Constantinus-Irene arasındaki dönem) tarihleri arasında cereyan eden dikkate değer olayların zamandizinsel anlatımını hermeneutik bir yaklaşımla sunmaktadır. Çalışmanın hemen hemen her bölümünün başında antik kaynaklardan alıntı yapılan pasajlar yer almakla birlikte konuya dair yapılan diğer çalışmalardan özellikle E. Gibbon’a sık sık göndermelerde bulunulmaktadır.

Mustafa Alıcı, “Dinler Tarihinin Batılı Öncüleri”, İz yayıncılık, İstanbul, 2007, 560 sayfa

2007

Dinler Tarihi, 150 yili askin dolu dolu tarihcesiyle, bu tarihce icinde ortaya cikardigi ozgun metodolojik yaklasimlariyla beseri ve sosyal bir ilim olarak insanliga hizmet etmeyi surdurmektedir. Dinler Tarihi disiplininde arastirmacilari bekleyen iki temel soru hemen dikkat ceker; din[ler] nedir? ve hangi yontem? Dinler Tarihi, bu iki soruya cevap vermek uzere bir taraftan dinler tarihsel surec icinde inceleyip cogul olarak dinlerin ontolojik ve morfolojik yapilarini onemserken, ayni zamanda dindar insanin (homo religiosus) din olgusunu tekil halde oz ve tezahurleri baglaminda fenomenler olarak ele alir. Engin ve detay isteyen konularina yaklasim tarzi metodolojiyi one cikaracagindan, bu bilimin bagimsiz metodolojisi en az konusu kadar onemlidir ve Dinler Tarihcisine ozgun bir kimlik bahseder.

Loading...

Loading Preview

Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.

İlkgül Kaya-Hatice Demir, "Bizans Sanatı’nda Neokaisareialı (Niksarlı) Gregorios" (Tam Metin), 5. Tokat Sempozyumu Bildiriler, Cilt IV, 14-16 Ekim 2022, Edt. C. Yılmaz, İstanbul, Ekim 2023, s. 300-321.

5. Tokat Sempozyumu Bildiriler, Cilt IV 14-15-16 Ekim 2022, 2023

"İbn Bîbî, Selçuknâme, trc. Mükrimin Halil Yinanç, haz. Refet Yinanç-Ömer Özkan, Kitabevi, İstanbul 2007, (ISBN: 978-975-9173-30-2), XI+275 s.", Marmara Üniversitesi Marmara Türkiyat Araştırmaları Dergisi, I/2, (2015), s. 339-342.

Marmara Üniversitesi Marmara Türkiyat Araştırmaları Dergisi, I/2, (2015), s. 339-342.

O. Demir, S. Aydoğan Demir, "Tarihi Boyutlarıyla Gılgamış Destanı", Mitoloji: Mezopotamya ve Iran Mitolojisi, ed. S. Vali, K. Subaşı, P. Yıldız, Mardin, 2024, 48-57.

Mitoloji: Mezopotamya ve Iran Mitolojisi, 2024