Yaşlı Ayrımcılığının Pandemi Hali: COVID-19 Sürecinde Kuşaklararası Etkileşimin Dönüşümü (original) (raw)

Pandemide Artan Yaş Ayrımcılığının Sosyolojik ve Kültürel Boyutları

Ekin Basım Yayın Dağıtım, 2021

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) 65 yaş üzerindeki bireyleri yaşlı olarak tanımlamış olsa da yaşlılığın sosyolojik tanımı çağdan çağa, toplumdan topluma ve farklı coğrafyalara göre değişiklik gösterebilir. Çünkü yaş kavramı yalnızca rakamsal bir anlama sahip olmayıp, bunun çok daha ötesinde o toplumun ekonomik, kültürel ve tarihsel geçmişi ile birlikte ele alınması gereken bir konudur. Özellikle son yıllarda dünya nüfusunun hızla yaşlanmaya başlaması ile beraber süper akıllı toplum ya da toplum 5.0 idealinin gölgesinde yeşeren uzun ömür beklentisi, yaşa ve yaş almaya bakış açışımızı büyük oranda değiştirecek gibi görünmektedir. Doğurganlık oranı ve bebek ölümlerinin azalması ile yaşam süresinin uzaması demografik dönüşüm kuramı ile açıklanmaktadır. Öte yandan ülkemizde nüfusun yaşlanma hızı diğer Avrupa ülkelerine kıyaslandığında oldukça yüksektir. Görece daha kısa bir süre içinde sosyo- demografik yapıda meydana gelen bu dramatik sonuçlar ani toplumsal değişimler yaratarak bu konuda yüksek bir kültürel uyarlanma ihtiyacı doğuracaktır. Nüfusun ‘yaşlanabilmesi’ resim üzerinde olumlu bir tabloymuş gibi karşımıza çıksa da aslında sosyal politikaların, iktisadi yapının ve kültürel dünyanın bu değişime adapte olamaması halinde, beraberinde pek çok sosyal probleme yol açma riskini barındırmaktadır.

Pandemi Süreci ve Yaşlılık (Denizli İli Örneği)

Yaşlı sorunları araştırma dergisi, 2022

Covid 19 sağlık alanında ortaya çıkan bir sorun olarak hayatımıza girmesine rağmen sosyal, ekonomik, siyasal, kültürel sonuçları ile yaşamı küresel ölçütte etkilemiş ve toplumsal hayatın tüm bileşenleri üzerinde yeni düzenlemeler yapılmıştır. Bu süreçte birçok ülkede olduğu gibi Türkiye'de yüksek risk altında görülen, virüsün ölümcül etkisi bakımından kırılgan grup içerisinde bulunan 65 yaş üzeri bireylere yönelik kısıtlamalar getirilmiştir. Yaşlıların sokağa çıkmasını engellemek üzere kamusal düzeyde alınan tedbirler Mart 2020'den itibaren süresiz bir yasaklamaya dönüşürken artık yaşlılar kırılgan grup bireyleri olarak değil, virüs yayan tehlikeli insanlar olarak görülmeye başlanmıştır. Evlerine kapanan yaşlılar uzun süreli bu kısıtlama sürecinde belki de hayatlarının en yalnız dönemlerini yaşamışlardır. Covid 19 risk toplumu, bilişim toplumu, gözetim toplumu gibi sosyal, kültürel değişmelerin günlük hayatımızda, görünürlük kazanmasında etkili olmuştur. Bu durum yaşlıların gündelik pratiklerindeki yapabilirlik kapasitesini de büyük ölçüde etkilemiştir. Toplumsal yapıda ortaya çıkan tüm bu değişmeler kısıtlamalar altındaki yaşlı bireyler üzerinde fazladan bir baskı da yaratmıştır. Bu çalışmada yaşlıların toplumsal farklılıkları bağlamında pandemi sürecinden nasıl etkilendikleri üzerinde durulmaktadır. Çalışmada nitel araştırma metoduyla derinlemesine görüşme tekniği kullanılmıştır. Katılımcılar daha çok orta sosyoekonomik düzeyde yer alan 65-80 yaş arası bireylerdir. Çalışmada, yaşlıların bu dönemde gündelik yaşam deneyimleri içerisinde karşılaştıkları kısıtlamalar, yaşlılığa yönelik ayrımcılık, sosyal ilişkilerindeki farklılaşmalar, yaşadıkları korkular, yasağa tepkileri, yasakları içselleştirmeleri, evde nasıl vakit geçirdikleri, dijital dünya ile ilişkileri üzerinde durulmuştur. Araştırma bulgularımıza göre yaşlılar pandemi sürecindeki kısıtlamalara itiraz etseler de büyük ölçüde uyum sağlamışlardır.

Ötekileştirilme Tartışmaları Bağlamında Yaşlılık Ve Yaşlılığa Bakış Açısının Incelenmesi

2021

Bu çalışmanın amacı, ötekileştirilme tartışmaları bağlamında yaşlılık ve yaşlılığa bakış akışı arasındaki ilişkiyi incelemek ve bu amaç doğrultusunda elde edilen veriler ışığında konuyu sosyolojik ve eleştirel bir bakış açısıyla değerlendirmektir. Buradan hareketle çalışmada yaşlılık ve yaşlılığa bakış açısı, ötekileştirilme tartışmaları bağlamında birbiriyle ilişkilendirilerek; elde edilen bulgular ve bu bulgulara bağlı olarak da eleştirel bakış açısıyla bir değerlendirme yapılmış ve önerilerde bulunulmuştur. Nicel araştırma yöntemlerinden tarama modeli ile gerçekleştirilen çalışmada elde edilen bulgular araştırmacı tarafından geliştirilen, ilk defa her yaş grubundaki bireylerin görüşlerini belirlemeye yönelik olan ve elektronik ortamda dağıtılan anket ile toplanmıştır. 440 kişinin katıldığı çalışmada genel olarak farklı yaşlardaki katılımcıların yaşlı bireylere bakış açılarının olumlu olduğu, yaşlı bireylerin aileye ve devlete yük olmadıklarını belirttikleri, yaşlı bireylerin sadece ibadet etmeleri gerektiği, topluma bir katkıları olmadıkları ve günlük hayatta yer almamaları gerektiği önermelerine katılmadıkları görülmüştür.

COVID-19 Salgın Sürecinde Sosyal Medyada Yaşlılara Yönelik Ayrımcılık: Twitter Örneği

Journal of Turkish Studies, 2020

Social media is a platform where various agendas are created today, shares are made and comments about all of them are made. One of these platforms is Twitter. On Twitter, various posts related to age-based discriminatory attitudes towards the elderly were found during the COVID-19 process. The reason for the discriminatory shares is that the age group 65 years and older is in the risky group during the epidemic, so although there are restrictions on the basis of chronological age, it is thought that some sharers are responsible for these restrictions as the elderly. Accordingly, the study aims to identify age-based discriminatory attitudes, rhetoric and depictions in twitter posts for the elderly. The study focused on how and for what reasons age-based discrimination against the elderly were performed using the content analysis technique, which is a qualitative research technique. Accordingly, age-based discrimination elements for old age are brought together and encoded and discussed under certain themes. The definition of elderly individuals as 'grandparents', 'ridicule, contempt and humiliation' rhetoric towards elderly individuals, 'insults, complaints, threats and hate' rhetoric towards elderly individuals, 'loneliness' rhetoric towards older individuals, 'physical violence' rhetoric towards older individuals were interpreted by presenting the themes of the study. As a result of the study, it was observed that the elderly faced age-based discriminatory attitudes, rhetoric and depictions such as ridicule, contempt, humiliation, insulting and hate speech.

Evlilik: Modernleşme Sürecinde Kuşaklararasında Yaşanan Değişim

2021

Bu araştırmada, iki farklı kuşaktan kadın ve erkek katılımcıların aile ve evliliği nasıl anlamlandırdıkları, evlilik hakkındaki düşünceleri ve evliliğe dair deneyimlerinin modernleşmeyle birlikte nasıl dönüştüğü ortaya koymaya çalışılmaktadır. Bu amaca yönelik olarak modernleşmenin bir göstergesi olan bireyselleşmeyi anlamaya ve açıklamaya çalışan kuramlar yoluyla konuya yaklaşılmıştır. Araştırmanın bir diğer amacı evli katılımcıların ailenin ve evliliğin kuruluşuna yönelik edindikleri deneyimlerinin ve gündelik hayat pratiklerinin kendileri tarafından nasıl algılandığını anlamaya çalışarak, buna ilişkin betimsel bir resim sunmaktır. Modernleşme boyunca dönüşümleri ele alan bu çalışmanın kuramsal çerçevesi, Bauman’ın, Giddens’ın, Simmel’in, Beck ve Beck-Gernsheim’in modern dönemi içeren “bireyselleşme” yaklaşımını kapsayan düşünceleri ile Van de Kaa’nın İkinci Demografik Geçiş Kuramıyla desteklenmiştir. Nitel araştırma yöntemlerine başvurularak saha çalışması yapılmıştır. Araştırma düşük doğurganlığın gözlemlendiği kentlerden biri olan İzmir ilinde yaşayanlarla gerçekleştirilmiş; 1. kuşaktan 12 kadın ve 12 erkek olmak üzere toplam 24 katılımcı ve 2. kuşaktan 13'ü kadın ve 10'u erkek olmak üzere toplam 23 katılımcı araştırmaya dahil edilmiştir. Genel toplamda 47 evli katılımcıyla yürütülen çalışmada derinlemesine görüşme tekniği uygulanmıştır. Kategorik hale getirilen verilerin analizinde ve yorumlanmasında içerik analizi tekniği kullanılmıştır. Çalışmanın bulguları doğrultusunda evliliğin kuruluş aşamasında 2. kuşak katılımcıların ailelerinden daha bağımsız ve bireysel kararlar alabildikleri sonucuna ulaşılmıştır. Sonuç olarak araştırma, 1. Kuşaktan 2. Kuşağa geçerken, ilk evlenme yaşının yükseldiği, doğurganlık hızının düştüğü, doğumların ertelendiğine dair bulguların gerek bireyselleşme gerekse İkinci Demografik Geçiş Kuramı’nın iddiaları ile örtüştüğünü açıkça ortaya koymaktadır.

Covid-19 Pandemisi Sürecinde Yaşlı Bireylerin Durumunun Sosyal Hizmet Bağlamında Değerlendirilmesi

Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 2023

Bu araştırmada, COVID-19 salgını sürecinde yaşlı bireylerin mevcut durumunun ve ihtiyaçlarının tespit edilerek sosyal hizmet bağlamında değerlendirilmesi amaçlanmaktadır. Nicel araştırma yöntemi kullanılan bu araştırmanın örneklemini İstanbul’da ikamet eden 415 yaşlı birey oluşturmuştur. Araştırmanın bulgularından yaşlı bireylerin sosyodemografik bilgileri, sosyal destek durumları, teknoloji kullanımları, zamanı değerlendirme yöntemleri ile bedensel ve ruhsal sağlık durumlarına ilişkin bilgiler elde edilmeye çalışılmıştır. Araştırmanın sonuçlarına göre, pandemi döneminde yaşlı bireylerin çoğunluğunun eşi ve çocuklarıyla birlikte yaşadığı, gelir durumu sebebiyle zorlandıkları ve önemli bir kısmının destek ya da yardım almadıkları, alışveriş vb. gibi dışarı çıkılması gereken ihtiyaçlarını karşılayan birilerinin olduğu ve ev dışına çıkılmasını gerektiren ihtiyaçlarının genellikle çocukları tarafından karşılandığı, yaşlı bireylerle en az iletişime geçen grubun yetkililer olduğu görülmüştür. Yaşlı bireyler, sevdikleri ile genellikle günde bir kez veya daha az sıklıkta yüz yüze görüşebildiklerini, cep telefonu ve bilgisayar kullanımına yeterince hakim olmadıklarını, evde kaldıkları günlerde yeterince fiziksel aktivite gerçekleştirmediklerini, salgında en önemli korkularının kendilerinin ya da yakınlarının hastalığa yakalanması olduğunu belirtmişlerdir.

Salgin Süreci̇nde Yaşli Nüfus, Sosyal Dişlanma Ve Yaş Ayrimciliği

Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2020

Sevim ATİLA DEMİR [187] attention was directed to the elderly. Social exclusion continued to produce disadvantage of disadvantaged groups as a limiting process in social integration and social integration in this period. Stereotyping over the health of older adults has caused their lives to be devalued and to isolate themselves instead of socializing in a protected manner. In this study, the elderly population's exposure to social exclusion, especially age discrimination, from the Kovid-19 process was discussed.

Kişilerarası İletişimde Yaş Kalıpyargıları: Kuşaklararası İletişimde Yaşa Dayalı Kalıpyargıların Rolünü Anlamak

Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2021

The process of making sense of the other person includes the interpretation of the assessed with the sense organs as well as the translation of the social structure under the guidance of cultural values and norms. In this process, the stereotypes that the individual learns and internalizes since their participation in social life play a very important role. The individual starts the communication process established between individuals by taking a position in line with the stereotypes categorized in her mind and continues the communication process in accordance with this position. When this situation is considered from the perspective of intergenerational communication, it is seen that age stereotypes have an important determinant in all interpersonal communication processes involving elderly individuals. These stereotypes shape the evaluations of elderly people, often causing unrealistic inferences about them and negatively affecting the communication process between the parties. B...

Yaşlılık ve Kamusal Mekân İlişkisine Pandemi Döneminden Bakmak ve Karaköy Perşembe Pazarı Sahilindeki Dönüşüm

8 Kasım Dünya Şehircilik Günü 44. Kolokyumu Bildiriler Kitabı, 2022

Neoliberal kent politikalarının etkisi kamusal mekânlar üzerinde açık biçimde görülmektedir. Kamusal mekânlar kapitalist yaklaşımlarla şekillendirilmekte, buna bağlı olarak kentlerde insanların kullanabileceği alanlar azalmaktadır. Toplum içinde bu durumdan en çok etkilenen grup ise yaşlı insanlardır. Yaşlı insanların uğradığı ayrımcılıklar son yıllarda artış göstermiştir. Bu durum, onların kamusal mekânlara erişiminin de zorlaşmasına sebep olmuştur. COVID-19 pandemisi de yaşlıların yaşadıkları zorlukların daha net biçimde görülmesini sağlamıştır. Karaköy Perşembe Pazarı’nın sahil kısmı geçmişte yaşlı insanların kolaylıkla erişebildiği ve ilgi gösterdiği bir kamusal mekân olarak hafızalarda yer etmiştir. Ancak bu alanda yakın dönemde yapılan yeni tasarım, yaşlı insanların bu alanla ilişkisinin kesilmesine sebep olmuştur. Bu çalışmada öncelikle yaşlılık ve kamusal mekân ilişkisi irdelenmiştir. Devamında yaşlılar adına bir kamusal mekân kaybı olarak tespit edilen Karaköy Perşembe Pazarı’ndaki dönüşüm incelenmiştir. Konunun daha iyi anlaşılması için yaşlı insanlarla görüşmeler yapılmış, elde edilen bulgular sunulmuştur. Bu çalışma ile yaşlı insanların kamusal mekânlar konusunda çektiği sıkıntıların dikkat çekmesi amaçlanmıştır.