Mersi̇n Halkevi̇'Ni̇n Kuruluşu Ve Tari̇hsel İşlevi̇ (original) (raw)
Related papers
Mi̇lli̇ Görüş Hareketi̇ni̇n Si̇yasi̇ Ve Tari̇hsel Serüveni̇
Internatıonal Journal of Educatıon and Hıstory Research, 2021
MİLLİ GÖRÜŞ HAREKETİNİN SİYASİ VE TARİHSEL SERÜVENİ ÖZET Millî Görüş fikri etrafında kurulan Milli Nizam ve Milli Selamet Partileri İslamcı siyasetin ilk temsilcileri niteliğini taşımaktadır. Millî Görüş hareketi her ne kadar sadece İslamcı bir hareket gibi gözükse de milliyetçi ve İslamcı geleneğin birbirini desteklemesinden etkilenen bir fikir olarak ele alınmaktadır. Bu fikrin gündeme gelmesinde ise Cumhuriyet rejiminin sekülerleştirici politikalarının toplum üzerinde kurmuş olduğu dini baskı da etkilidir. Günümüzde İslamcı ve milliyetçi söylemler toplumsal kesim tarafından kabul görmekte ve dikkate değer bulunmaktadır. Bu minvalde çalışmamızda Milli Nizam ve Milli Selamet Partilerinin dayanmış oldukları Millî Görüş fikrinin ne olduğu, Milli Nizam Partisinin hangi amaç ve nedenler ile kurulduğu ve kapatılmasında etkili olan ögelerin neler olduğu, ardından kurulan Milli Nizam Partisinin kuruluş amacı ve kapanmasında etkili olan faktörlerin neler olduğunu konu edinmektedir. Çalışmanın amacı siyasal İslamcılığın geçirmiş olduğu tarihsel serüveni Millî Görüş, Milli Nizam Partisi ve Milli Selamet Partileri ekseninde ele almaktır. Günümüzde Siyasal İslam söylemlerinin toplum tarafından kabul görüyor olması ve toplumsal anlamda bu tür ideolojileri güden partilerin belli bir tabana sahip olması, bu ideolojinin ilk yıllarının çalışılmasını önemli kılan noktalar olmuştur. Çalışmanın sonunda Millî görüş etrafında birleşen partilerin İslamcı, Maneviyatçı ve kapitalizme karşı olan politikalar etrafından kurulduğu, bu doğrultuda faaliyetlerde bulunduğu ancak bu faaliyet ve politikaları farklı sebepler ile sürdüremedikleri sonucuna ulaşılmıştır. Bu partilerin kapanmasında ülkede yaşanan 12 Mart muhtırası ve 1980 askeri darbesi etkili birer unsur olmuştur. Siyasette İslamcı
Edirne Halkevi'nin Kuruluşu ve Faaliyetleri
ESAR- Eğitim ve Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi, 2021
Türk inkılabının halka ulaştırılması ve anlatılması konusunda önemli bir rol üstlenmiş olan Halkevleri, 1932 yılında ilk olarak 14 il merkezinde kurulmuştur. Kısa süre içinde ülke genelinde teşkilatlanan Halkevleri, dönemin siyasi yapısı itibariyle CHP'ye bağlı bir kültür kurumu olarak faaliyet göstermiştir. Halkevlerinde okumayazma ve meslek edindirme kursları açılmış, spor, kültür ve sanat faaliyetleri gerçekleştirilmiştir. Bu yönü ile Halkevlerinin, halk için bir toplanma merkezi haline gelmesi de amaçlanmıştır.
Mervânî Devleti'nin Kuruluşu, 2019
Öz Bu çalışmamızda kaynaklardaki bilgiler çerçevesinde Bâd b. Dûstek'in devlet kurma sürecini ele alınmıştır. Bâd b. Dûstek'in hükümdarlıktan önceki dönemi hakkında pek az bilgi bulunmaktadır. Var olan bilgiler düzensiz, birbiri ile çelişikli ve muğlaktır. Bu karmaşık bilgiler test edilip Mervânî/Dûstekî Devleti'nin kuruluş süreci anlaşılmaya çalışılmıştır. Bâd b. Dûstek'in 373/983 tarihinde adına bastığı sikke ve diğer bazı kayıtlardan yola çıkılarak devletin bu tarihte kurulduğu konusunda yaygın bir kanaat bulunmaktadır. Fakat bazı bilgiler Bâd'ın bu tarihten önce devlet kurduğu sonucunu ortaya çıkarmaktadır. Bu çerçevede konu ele alınarak kayda geçen bilgilere göre Bâd b. Dûstek'in kim olduğu, gücünün kaynağı, iktidar olma süreci ve bağımsız bir devlet olma tarihi gibi soruların yanıtı bulunmaya gayret edilmiştir. Bâd'ın hükümdar olmadan önceki zamanda yaşadığı bölge ile askeri faaliyetlerini yürüttüğü kentlerin o dönemdeki durumları belirlenmiştir. 373/983 yılından önce bölgede hâkim olan Bizans, Hamdani, Ermeni Presnslikleri ve Büveyhîlerin bu dönemdeki faaliyetleri incelenerek konumuzla ilgili bilgilerle uyumlu olup olmadığı belirlenmeye çalışılmıştır.
Ki̇şi̇ Adlari-Si̇yasal Eği̇li̇m İli̇şki̇si̇:Mersi̇n Üni̇versi̇tesi̇ Örneği̇
Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi, 2018
Ad verme bireyin tanınmasını, diğer bireylerden ayırt edilmesini sağlayan bir belirleyici unsur olduğu gibi, aynı zamanda ailelerin kültürlerinin sonraki nesillere aktarılmasını sağlayan bir taĢıyıcı aktördür. Ailelerin kültürü dediğimiz de yine toplumun sahip olduğu değerler ve normlardır. Toplumlar sahip oldukları kültürleri yaĢatmak isterler. YaĢatmanın bir yolu da ad vermedir. Bu yolla toplumlar, toplumsal dinsel ve tarihsel kültürleriyle birlikte siyasal kültürlerini de ad verme yoluyla sonraki nesillere aktarmaya çalıĢırlar. Bu nedenle de toplumların sahip olduğu değerler zamana ve mekana bağlı olarak değiĢtiği için, kiĢi adları da zamana ve konjoktöre göre değiĢir. Ġçinde bulunulan zaman dilimi ve sahip olunan kültürel değerler, adların verilmesinde önemli rol oynar. Bir çok faktör gibi siyasal kültür de ad vermede etkili olmaktadır. Aileler ve biraz daha geniĢ tutarsak toplumun sahip olduğu etkin ve baskın siyasal değerler, ad vermede çok etkili olmaktadır. Örneğin, sevilen bir siyasal kiĢiliğin adından etkilenilerek çocuklara ad verme, ya da bir partinin değerlerini benimseyen bir ailenin o partinin önde gelen adlarını çocuklarında yaĢatmak istemesi çok karĢılaĢılan bir durumdur. Ayrıca partilerin savundukları değerleri benimseyen aileler, çocuklarının da benzer kültürü devam ettirmesini istedikleri için, o kültürde çokça kullanılan adları çocuklarına verme eğilimindedirler.
2017
Halkbilimi ve halk edebiyati konusundaki ilk calismalar genellikle tanim ve icerik belirlemeye yonelik olmustur. Her donemde farkli bir bicimde tanimlanan folklor, gunumuze gelinceye kadar toplumsal, siyasal, tarihsel olaylardan etkilenmis ve bunlara gore sekil almistir. Cumhuriyet oncesi siyasal degismelere karsi alinan tavirda folklor kullanilmis, boylelikle yeni devletin temelleri atilmistir. Cumhuriyet’in kurulusundan sonra da yeni rejimi yerlestirebilmek icin yine halkbilimine basvurulmustur. Ancak bu olusumlar sonucu folklor, kurumlardan universitelere gecebilecek bir guc kazanmis, halkbiliminin sosyal alandaki gerekliligi anlasilmistir. Ozellikle kurum ve dernek yapilanmasi icinde surdurulen bilimsel calismalar bugun alanin geldigi noktada en etkili ve ozgun olusumlardir. 1913-1938 yillari arasinda halkbiliminin gelisimindeki etkenlerin irdelenmesi, gelecekte bu alana dair ortaya cikabilecek degisimlerin, halkbiliminin yararina, kontrol altina alinmasini olanakli hale getirec...
Cumhuri̇yet Dönemi̇nde Mani̇sa'Nin Sosyo-Kültürel Yaşaminda Halkevi̇'Ni̇n Yeri̇ Ve Önemi̇
deu.mitosweb.com
Halkevleri 1932-1951 yılları arasında faaliyet göstermiĢ, yakın dönem Türkiye tarihine damgasını vurmuĢ önemli kuruluĢlardandır. Önemi ölçüsünde halkevleri pek çok araĢtırmaya konu olmuĢtur. 1932 yılında halkevlerinin açılması ülkede son derece önemli bir sosyo-kültürel atılımın yaĢanmasına ve geliĢimine yol açtı. 24 ġubat 1933 yılında açılan Manisa Halkevi de faaliyetini sürdürdüğü yıllarda, çevresinin çok önemli bir kültür merkezi olma özelliğini kazandı. Ayrıca yörenin tarihine, coğrafyasına, folkloruna ve sosyo-ekonomik yapısına ıĢık tutacak çok değerli çalıĢmalar ortaya koydu. Bu çalıĢma, Manisa Halkevi"nin faaliyetlerini ve Cumhuriyet yönetiminin bir il genelinde halkevi ile nasıl bir atılım sergilediğini ortaya koymaya yöneliktir.
Konya Halkevi̇ Tari̇h Kolu Çalışmaları Ve Konya Dergi̇si̇
Atatürk Araştırma Merkezi dergisi, 2002
Bu-çalışmada, yaygın eğitim ve kültür kurumu olarak bir döneme damgasını vuran Halkevlerinde ve özel olarak Konya Halkevi'nde yapı lan tarih çalışmaları incelenmiştir .Konya Halkevi'nin çıkardığı süreli ya yın olan Konya dergisinin bibliyografyası da ayrı bir çalışma olarak yapıl mıştır. Dönem olarak Halkevlerinin 1932-1951 yılları arasındaki birinci dönem Halkevleri incelendiği için tarihi araştırma yöntemi kullanılmıştır.
Merâhi̇lü’S-Sâli̇kîn Bağlaminda Seyr U Sülûk Mertebeleri̇
DergiPark (Istanbul University), 2022
Bu çalışma, 19. yüzyıl Rifâiyye-Sayyâdiyye şeyhlerinden Muhammed Bahâuddin er-Ravvâs'ın (öl. 1287/1870) Merâhilü's-sâlikîn isimli eseri bağlamında sâliklerin aşması gereken merhaleleri incelemeyi hedeflemektedir. Uzun yıllar Sultan II. Abdülhamid'in danışmanlığını yapan Ebü'l-Hüdâ Efendi'nin (öl. 1328/1909) şeyhi olan Ravvâs, İslâm'a ve tasavvufa sokulan bid'atleri ortadan kaldırarak İslâm'ı tecdid etme maksadıyla yazdığı bu eserinde tasavvuf yolunda aşılması gereken merhaleleri yaygın olan tasniflerden farklı olarak İslâm'ın şartları, sohbet, Allah'ı tanıma (mârifetullah), açlık, ahlâk, farz olan ilimleri öğrenme, Allah'tan korkma, O'nun rahmetini ümit etme, sabır ve şükür şeklinde on aşamaya taksim etmiştir. Müellif, eserinde sadece Rifâiyye mensuplarını değil, bütün Müslümanları muhatap almakta; İslâm'ı mükemmel şekilde yaşamanın Hanefî, Şâfiî, Mâlikî ve Hanbelî mezheplerinden birine uymakla, tasavvuf yolunda kemale ermeninse ancak kâmil bir şeyhe intisap etmekle mümkün olacağını savunmaktadır. Bu bulgular bütün sûfîler gibi Ravvâs'ın da şeriata öncelik veren bir sûfî olduğunu göstermektedir. Eser bu yönüyle incelemeye değer görülmüştür. Doküman inceleme yönteminin kullanıldığı bu çalışma sözü geçen eserin İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Atatürk Kitaplığı'ndaki nüshası ile tahkikli neşri mukayese edilerek gerçekleştirilmiştir.