Çalgılarda Kültürel Temsil (original) (raw)
Related papers
Kültürel Boyutlar İçeri̇si̇nde Şeki̇llenen Çatişma Tarzlari
deu.mitosweb.com
Ulusal Kültüre bağlı olarak örgüt kültürünün boyutları "bireyciliktoplulukçuluk", "erillik-dişillik", "düşük güç aralığı-yüksek güç aralığı" ve "belirsizlikten kaçınma" varsayımları olarak yazında da karşımıza çıkmaktadır. Bu kültürel varsayımların örgüt içinde birçok uygulama, davranış veya değişkenle ilişki içinde olduğu söylenebilir. Bu çalışmada örgüt içinde çatışma çözmeyi ele alış tarzlarıyla kültürel varsayımlar arasında nasıl bir ilişki olduğu irdelenmiştir. Yapılan analizler sonucunda toplulukçu kültürü daha fazla sergileyen bireylerin uyma davranışını da daha fazla sergiledikleri, dişil olanların ise işbirlikçi ve uzlaşmacı çatışma çözme tarzını benimsedikleri görülmüştür. Güç aralığı daha dar olanların uyma davranışını daha fazla sergilediklerini, güç aralığı daha geniş olan çalışanların ise kaçınmayla çatışmayı ele aldıkları görülmüştür. Son olarak ise belirsizlikten kaçınma düzeyleri düşük olanların tüm çatışma çözme tarzlarını benimsedikleri bulgular arasındadır.
Çok Uluslu Şi̇rketler Açisindan Kültürel Farkliliklarin Rolü
International Journal of Economics, Politics, Humanities & Social Sciences, 2021
Kültür, tüketicilerin davranışlarını etkileyen değerler bütünü olarak ülkeler arasında farklılıklar göstermektedir. Bu durum toplumlar arasında satın alma davranışlarının farklılaşmasına sebep olmaktadır. Bu kapsamda faaliyetlerini farklı pazarlara taşıma amacında olan çok uluslu şirketlerin kültürel farklılıklara uyum göstermeleri gerekmektedir. Çok uluslu şirketler faaliyetlerini sistematik bir biçimde kültürel farklılıklara uyumlaştırdıkları takdirde tüketicilerin taleplerini kendi ürünlerine yönlendirerek satışlarını arttırma imkânına sahip olabilmektedir. Ancak çok uluslu şirketlerin kültürel farklılıklara uyum göstererek yerel pazarlarda elde ettikleri kazanımlar, artan satış gelirleri ile sınırlı değildir. Zira yerel pazarlarda belli bir tüketici kesimi çok uluslu şirketlerin popüler kültür simgesi ürünlerini tüketmeyi sosyal statü addeder duruma gelmiştir. Bu çalışmanın da amacı çok uluslu şirketlerin faaliyet gösterdikleri pazarlardaki kültürel farklılıklara uyum sağlamaları açısından stratejik bir plan ortaya koymak ve faaliyetlerini sistematik bir biçimde kültürel farklılıklara uyumlaştıran çok uluslu şirketlerin kazanımlarını ve bu kazanımların yerel pazarlara yansımalarını değerlendirmektir. Bu kapsamda çok uluslu şirketlerin kültürel farklılıklara uyum planı, pazarlamanın 4P'si olarak bilenen ürün (product), fiyat (price), dağıtım (place) ve tanıtım (promotion) stratejilerine dayandırılarak ele alınmıştır.
Sağlik Çalişanlarinin Kültürel Duyarliliği
INTERNATIONAL PEER-REVIEWED JOURNAL OF COMMUNICATION AND HUMANITIES RESEARCHES, 2017
Öz: Amaç: Kültürel duyarlılık; hastaların beklenti ve ihtiyaçlarına uygun olarak hizmetlerin belirlenmesidir.. Günümüzde kültürel duyarlılığın önemi sağlık sektöründe de belirgin şekilde fark edilmeye başlanmış, özellikle sağlık turizmi, göç, mültecilik gibi konular kültürel duyarlılığa daha fazla önem verilmesi gerektiğini vurgulayan sosyal konular olmuştur. Uluslararası literatürde konunun önemi üzerine yapılmış çok çeşitli yayınlar bulunmakta iken Türkçe literatürde yapılan yayınlara bakıldığında sayıca oldukça az olduğu görülmektedir. Türkçe literatüre ve alana katkı sağlaması ve sağlık çalışanları ve sağlık yöneticileri için bilgi ve fikir vermesi açısından, amacıyla yapılmıştır. Yöntem: Bu çalışma, İstanbul ilinde Kuzey Kamu Hastaneleri Birliğine bağlı 4 kamu hastanesinde toplam 247 sağlık çalışanına anket uygulanarak yapılmıştır, örneklem seçimi yöntemi kolayda örnekleme olmuştur. Veri toplama aracı olarak anket tekniği kullanılmıştır. Anket, sosyal bilimlerde en çok kullanılan veri toplama aracıdır. Bu çalışmada kullanılan ölçek, Chen ve Starosta'nın geliştirdikleri ve Türkçeye çevirisi Serap Bulduk tarafından yapılan Kültürlerarası Duyarlılık Ölçeğidir (Intercultural Sensitivity Scale-ISS). Bulgular: Sağlık çalışanlarının kültürel duyarlılığı 3,7181±,03187 bulunmuştur. Sonuç: Sağlık çalışanının farklı kültürden gelen hastalara hizmet verme konusunda istekli olması, duyarlılığın göstergelerindendir. Sa ğlık çalışanının farklılıklarını tanıyıp, saygı duyması verilen hizmetinde kalitesini artıracaktır.
Bi̇tki̇leri̇n Kültürel Çağrişimlari
Journal of International Scientific Researches, 2018
Kültür, toplumların geçmişten günümüze birikimlerinden oluşan, gelenek, görenek, inanış, bilim ve sanat etkinlikleri ile şekillenen her türlü maddi ve manevi özelliklerin bütünüdür. Coğrafik yapı, iklimsel etkenler, dini inanışlar, dil toplumların kendi kültürülerini şekillendirmesine ve bunun sonucunda da dünya üzerinde kültürel farklılıkların oluşmasına neden olmuştur. İnsanlığın var oluşunda önemli bir yeri olan bitkilerin bu kültürel farklılıklar içinde insan yaşamının ayrılmaz bir parçası olduğu görülmektedir. İnsanlar ve hayvanların temel besin kaynağı olan bitkiler ilaç yapımından, havanın temizlenmesi ve çevrenin iyileştirilmesine kadar önemli yararlar sağlarlar. Bunların yanı sıra kutsal kitaplarda cennet tasvirlerinde bazı bitki türlerinin kullanılması bu bitkilere olan düşünceyi farklı boyutlara taşımıştır. Örneğin; hayat ağacı genellikle toplumlarda yaratılışın kaynağı, yaşamölüm, bereket, şifa ve ölümsüzlüğü sembolize etmek kullanılan bir ağaçtır. Bu ağacın maddi varlığından ziyade taşıdığı anlam ve temsil ettiği düşünce önemlidir. Dini olarak yeraltı, yeryüzü ve gökyüzünü içeren üç alemi birbirine bağlar ve cinsi toplumdan topluma değişir. Bitkilerin insanlar için oldukça önemli olan bu değerleri farklı kültür ve coğrafyalarda bir ifade aracı olmuş, sembolik düşüncelerin ve anlamların dile getirilmesinde kullanılmıştır. Bu nedenlerle bu çalışmanın amacı geçmişten günümüze kadar bitkilerin, farklı kültürler ve Türklerde sembol değerler olarak kullanımı ve bu bitkilerin günümüz dünyasında peyzaj uygulamalarındaki işlevselliklerinde bu sembolik değerlerine önem verilip verilmediği araştırılmıştır. Sonuç olarak sembolik değere sahip bitkilerin farklı kültürlerde de olsa hala önemli olduğu ve bugünkü kentlerde yapılan bitkisel tasarımlarında sahip oldukları sembolik değerleri yansıtacak şekilde özenle kullanıldığı görülmektedir.
Kültürbi̇li̇m Alaninda Yaşanan Kültürel Dö
International Language, Literature and Folklore Researchers Journal, 2013
1970s have witnessed a paradigm shift in the translation field due to the fact that lingustics oriented theories lost their significances and instead
Türk Çi̇zgi̇ Fi̇lmleri̇nde Kültürel Kodlamalar
Journal of International Social Research
TÜRK ÇİZGİ FİLMLERİNDE KÜLTÜREL KODLAMALAR CULTURAL CODES OF TURKISH ANIMATION FILMS Bahadır UÇAN * Öz Çizgi filmlere dair ilk denemelerin, ilk sinema deneyimleriyle eş-zamanlı gerçekleştiği kabul edilmektedir. Görüntüde "anı" yakalamayı sağlayan fotoğrafın keşfi sonrası zaman-mekân içerisinde bir hareketliliği yansıtmak fikri daha ilgi çekici hale gelmiştir. Bunun üzerine temelde görsel bir yanılsamaya neden olan birtakım araç ve gereçler geliştirilmiştir. Bu çalışmaların ilk denemelerine Edison gibi bilim adamlarının imza atmış olması ise, çizgi filmlerin disiplinler arası bir yapı içerisinde, tekniğin olanakları çerçevesinde gelişebileceğinin somut bir örneğidir. Çizgi filmin ve etki gücünün ise, 20.yüzyılda Amerika Birleşik Devletleri'nde başlayan pop sanat hareketleri sonrası arttığını söylemek mümkündür. Pop sanat hareketleri ile birlikte medya ve sanat keskin çizgilerle ayrıştırılamaz olmuştur. Çizgi filmler de, medya-sanat yakınlaşmasının güçlü örnekleri olarak karşımıza çıkmaktadır. Öyle ki, Mickey Mouse çizgi karakterinin dünya üzerindeki tanınırlığı, çizgi filmlerin medya araçları üzerinden toplumlara ve geniş kitlelere ulaştığını tek başına kanıtlar niteliktedir. Çizgi filmlerin yararlandığı kaynaklar ise temelde "kültür" eksenli olmaktadır. İlk örneklerinden günümüze genel bir perspektifte değerlendirildiğinde çizgi filmlerin kültürel unsurlar içerdiği, yaratım süreçlerinde sözlü ve yazılı kaynaklardan, destanlardan, masallardan, vb. kültüre dair hemen tüm olgulardan faydalanabildiği söylenebilir. Örneğin, Stüdyo Ghibli'nin ürünü olan bir çizgi filmde sözgelimi Muromaki dönemi Japon toplumu anlatılırken, Pixar yapımı bir başka çizgi filmde Amerikan aile yapısının izlerini kolaylıkla fark etmek mümkündür. Dolayısıyla çizgi filmler, yalnızca çizgisel üslup ya da teknik farklılıklar ile değil, toplumsal bakış üzerinden de birbirlerinden ayrışmaktadırlar. Çizgi filmlerdeki bu tür farklılıklar ya da benzeşmeler kurallaşmış yapıları, kurallar da kodlamayı oluşturur. Örneğin silindir şapkalı bir karakter tasviri, izleyicide politikacı çağrışımı yapmakta ya da "kötü kalpli" karakterler çatık kaşıklı, kirli sakallı, vb. resmedilmektedir. Ortaçağ dönemini ele alan bir çizgi filmde de, çizgi karakterler ve çizgiye dair tüm unsurlar izleyicinin görsel algısında yer edinebilmesi için, tarihsel koşullara uygun betimlenir. Böylelikle izleyici, henüz karakterle ilgili öyküsel bir içerikle karşılaşmadan bir tanımlama geliştirir. Çizgi filmlerde bu tür genel kurallar ve kodlamalar kullanılabildiği gibi, çizgi filmin kendisine has birtakım kodlamalar içermesi de mümkündür. Kültürel kodlamalar ise, kültür kavramı ekseninde şekillendirilen kurallar sisteminin bütünüdür. Bu çalışmada, Türk çizgi filminin kültürel kodlamalar üzerinden incelemeye tabi tutulması hedeflenmektedir.
Kültürel Güvenlik, 2019
Güvenlik çalışmalarındaki genişleme ve derinleşme sürecinin bir parçası olarak kültür kavramı kimlik güvenliği ile bağlantılı olarak literatüre girmişse de kimlik güvenliğinden bağımsız olarak kültürel varlıkların güvenliği referans nesnesi olarak yeterince araştırılmamıştır. Öte yandan kültürlere yönelik tehditlerin veya tehdit algılarının gittikçe artması ve çeşitlenmesi kültürel güvenliğin kavramsal olarak da tartışılması ihtiyacını doğurmuştur. Son yıllarda özellikle terör gruplarının kültürel varlıklara yönelik saldırıları tartışmalara yeni bir boyut kazandırmıştır. Bu çalışmada güvenlik yazınında kültürün yeri farklı yaklaşımlar doğrultusunda irdelenmektedir.
Tarih boyunca insanlık, yapı-fail antogonizmasının bir tarafında mevzilenmek zorunda bırakılmıştır. Yapının neliği din, siyaset, bilim, sınıfsal belirlenim şeklinde farklılık arz etse de; değişmeyen gerçek, insanın her türlü yapısal alanda özgür hissetmemesiyle doğan arayıştır. Zira statükoya çalan her gerçek, insanın özgürlük alanını ilhak etmekliğiyle hemen tanınmaktadır. Din, dünyanın Ortaçağını hegemonyası altında tutan, görünürdeki en belirgin yapı olmuş ve zamanla insanı indirgediği durum kendi içinden bir makesi olarak Bilim’i çıkarmıştır. Garaudy, kendi perspektifinden yapı tandanslı meydana gelen ve insanı hayattan ekarte eden bir takım Entegrist modellere yer verdiği Entegrizm: Kültürel İntihar isimli çalışmasında, bu eğilimin farklı çıkış noktalarına dikkat çekmek istemiştir. Bu çalışmada, Garaudy’nin, entegrizmi bir olay/sonuç şeklinde deklare etmesinden farklı olarak; entegrizmi meydana getiren asıl faktörün, bir usul, hayata bakış ve uzun vadede bir zihniyet problemi olduğuna dikkat çekilmiştir. Bu bağlamda Garaudy’nin ele aldığı entegrizmlere daha zihnî bir projeksiyon tutulmuş ve fiziksel çıktısından rahatsız olunan bir durumun, yeniden fiziksel bir çözümle dönüştürülebileceğine dair olan inanç sorgulanmıştır.
Kültür Çalgı Eğitim Üçgeninde Kaval (Kaval Sempozyumu)
ÖZET Kaval Anadolu Türk Kültürü sınırları içerisinde ele alındığında, bir grup çalgının ortak ismi ile anılan, nefesliler ailesine mensup, direk üflenerek ses elde edilen bir Türk nefesli sazıdır. Türk sazıdır çünkü kelime anlamı ile içi boş manasına gelen kaval ismi, Türkçedir. Her ne kadar Türklerin dağıldıkları, etkileşimde bulundukları dünya coğrafyasının birçok alanında bu isimle anılıyor olsa da kavalın hangi kültürün ürünü olduğunu, isim olarak hangi dile mensup olduğunu bilmek, o çalgı hakkında yapılacak bilimsel araştırmalar için önemli bir çıkış noktası olacaktır. Orta Asya'dan Anadolu'ya ve dünyanın birçok farklı bölgelerine dağılan bu çalgı, esasen özellikle bazı karakteristik (ses dizisi, fiziksel özellikleri, çalış teknikleri, vb.) özellikleri ile bir tek çalgıya işaret etmektedir. İnsanoğlu tarihsel süreçte gelişim, etkileşim ve değişim gibi insanın yaradılışıyla doğru orantılı olarak, birçok değişik alanda farklılaşmayı başarabilmiş bir canlıdır. Müzik ve müzik ile ilgili ne varsa aynı süreçlerden (gelişim, etkileşim ve değişim) geçmiş ve geçmeye devam etmektedir. Türklerin tarih sürecinde yaşadıkları bu üç süreç (gelişim, etkileşim ve değişim) sonunda kaval, Anadolu ve dünyanın diğer bölgelerinde şu anki yapısına ulaşmıştır. Türk kültürünün önemli ve aynı zamanda belki de gelişim ve değişim açısından en zirve noktasına eriştiği Anadolu Türk Kültürü ve Medeniyeti içerisinde kaval çalgısına, her yönüyle yeniden odaklanmak gerekmektedir. Kavalı dünyada ve ülkemizde çok boyutlu bir yaklaşımla (Kültür-Çalgı-Eğitim) değerlendirmek, sonrasında bazı çıkarımlarda bulunmak, kaval çalgısı açısından geç de olsa önemli bir bilimsel sürecin başlangıcını ifade etmektedir. 1 ÜLKEMİZDE KÜLTÜR, ÇALGI VE EĞİTİM ÜÇGENİNDE KAVAL DUMLUPINAR ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ İLKÖĞRETİM BÖLÜMÜ Yrd. Doç. Dr. Mustafa Ulaş ATASOY 1. KÜLTÜR-KAVAL Kültür, birçok tanımın bir arada tanımlayabildiği bir tanımlar örgüsüdür. Kapsama alanı öyle geniş ve derindir ki her tanımda yer alabileceği gibi yer aldığı her tanımı da özelleştirebilme, geliştirebilme ve değiştirebilme hatta dönüştürebilme yetisine sahiptir. Alfred Kroeber ve Clyde Cluckhon tarafından 1952 yılında yazılan Culture: A Critical Review of Concepts and Definitions adlı eserde kültürün 164 farklı tanımın yapılmış olması da bu düşünceyi desteklemektedir. Etimolojik olarak kültür, Latince cultura kelimesinden gelmektedir. Latincede Cultura kelimesi tarım ve tarımsal faaliyetler anlamına gelmektedir. (Charlton; 1958:488) Fransızcada da yetiştirme ve tarım anlamlarına gelen kültür (Altaş, 2003:10) İngilizce de ise yetiştirme ve geliştirme anlamlarına karşılık gelmektedir. (Redhouse,1998:91) Kültür, toplumun üyesi olarak insanın, yaşayarak, yaparak öğrendiği ve aktarıp öğrettiği maddi-manevi her şeyden oluşan karmaşık ve en dayanıklı kültürel öğelerden biri olduğu için, söz konusu olan herhangi bir ulus, etnik ya da kültürel bir grubu anlamayı sağlayacak anahtardır" (Clarke, 2001: 38). Bu tanım aslında yaşadığımız coğrafya ve içinde var olan her şeyin, kültürel öğeler topluluğundan oluştuğunu açıklamakla beraber, kültürel öğelerin bir toplumun öncelikle kendini ifade edebilmesinin, gelişebilmesinin en önemli başlangıç noktası olduğunu da ifade etmesi bakımından önemlidir.
Kültür Ortamlarında Asker Folkloru
During the historical process, military in the Turkish States has been the fundamental dynamics of the state; it also revealed the military-nation perception in folk philosophy. Customs, practices and products which are revealed around the military service term with this perception; are also making feel the presence in new places and new times by the cultural continuity. Military service; is in terms of milestone for soldier and the ones around him entirely before, during and after the mission. By this aspect it may be considered as transition period in folk culture. On the other side of the military service may be considered in terms of professions and groups folklore in the context of sharing of the place and life styles. Living, have an actual nature folkloric products which formed around military service, are available to be produced at any time, any place. At the present time, products that may be examined under military folklore emerge in oral, written and electronic culture media. In this study, folkloric products emerge around the military service will be evaluate according to formation and execution context. Additionally effects of these folkloric products and patterns of behavior on individuals and society, the role on transfer style of the tradition to the constantly changing group members, feeding sides of the military-nation perception will be evaluate.