“De ki: Tevrat’ı Getirin de Okuyun” Tefsirde Kitab-ı Mukaddes’ten Nakilde Bulunmanın Meşruiyeti Bağlamında Bikâî-Sehâvî Polemiği (original) (raw)

“DE Kİ: TEVRAT’I GETİRİN DE OKUYUN” Tefsirde Kitab-ı Mukaddes’ten Nakilde Bulunmanın Meşruiyeti Bağlamında Bikâî-Sehâvî Polemiği Marife 13/2 (2013) ss. 85-105

Tefsirlerdeyabana kökenli bilgilerin, özellikle de Yahudi ve Hıristiyan kültürüne dayanan şifahf rivayetlerin nakn kökleri ilk dönmelere uzanan çeşitli meşruiyet tartışmaianna sebep olmuştur. Meselenin diğer bir boyutunu ise onlann kutsal kitaplanyla meşgul olmak vejveya bunlardan doğrudan nakil de bulunmalç bir başka deyişle kitabf bilgilerin nakli oluşturmaktadır. Bunun meşruiyeti ile ilgili de çeşitli tartışmalar yapılmış ve bu tartışma lar içerisinde bunun caiz olduğunu düşünenler kadar, rnekruh hatta haram olduğuna hükmedenler bile olmuştur. IX hi c ri asra gelindiğinde ise problem etrafında çok ciddi polemikler meydana gelmiş ve iki uç görüş ortaya çıkmıştır. Bu makale, dönemin i:ki önemli ismi Bikaf (ö. 885/1480) ile Sehdvf (ö. 902/1497) arasında, söz konusu probleme ilişkin cereyan eden bir polemiği ele alacaktır. Anahtar Kelime/er: Tefsir, lsrailiyat, Kitab-ı Mukaddes, Hicri /X yy.

Marife.2013_2. "“De ki: Tevrat’ı Getirin de Okuyun” Tefsirde Kitab-ı Mukaddes’ten Nakilde Bulunmanın Meşruiyeti Bağlamında Bikâî-Sehâvî Polemiği " / "“Say: Bring the Torah and Recite It” al-Biqa’i-al-Sakhawi Polemics in the Context of Legitimacy of Quoting the Bible in Quran Exegesis ", Mesut Kaya

Tefsirlerde yabancı kökenli bilgilerin, özellikle de Yahudi ve Hıristiyan kültürüne dayanan şifahî rivayetlerin nakli, kökleri ilk dönmelere uzanan çeşitli meşruiyet tartışmalarına sebep olmuştur. Meselenin diğer bir boyutunu ise onların kutsal kitaplarıyla meşgul olmak ve/veya bunlardan doğrudan nakilde bulunmak, bir başka deyişle kitabî bilgilerin nakli oluşturmaktadır. Bunun meşruiyeti ile ilgili de çeşitli tartışmalar yapılmış ve bu tartışmalar içerisinde bunun caiz olduğunu düşünenler kadar, mekruh hatta haram olduğuna hükmedenler bile olmuştur. IX. hicri asra gelindiğinde ise problem etrafında çok ciddi polemikler meydana gelmiş ve iki uç görüş ortaya çıkmıştır. Bu makale, dönemin iki önemli ismi Bikâî (ö. 885/1480) ile Sehâvî (ö. 902/1497) arasında, söz konusu probleme ilişkin cereyan eden bir polemiği ele alacaktır. The quotation of some non-Islamic traditions, particularly those basing on Jewish and Christian cultures, in Quran exegesis has raised some legitimacy debates which may be traced to the first ages. On the other hand, being interested in and/or citing from their Scriptures constitutes the other part of the problem. Some arguments have been made on the legitimacy of such citations and consequently there have been those who regard this as lawful and those who think that it is reprehensible or even illegitimate. In the nineth century of the Hijrah, many serious polemics appeared on the problem and two extreme thoughts were seen. This paper treats a debate on the problem between two prominent figures of the century, al-Biqa’i (d. 885/1480) and al-Sakhawi (d. 902/1479)

Vücûh ve Nezâir Kitapları Bağlamında Kur’anda Te’vîl Kavramı

İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi, 2015

Temel olarak bu makalede, vücûh ve nezâir türü eserlerden hareketle te'vîl kavramının Kur'an'da hangi anlamlarda kullanılmış olabileceği ortaya konulmaya çalışılmıştır. Vücûh ve nezâir kitapları, tefsir alanında bize ulaşan ilk müdevven eserlerdir. Te'vîl kavramının anlamını bu eserlerden hareketle tespit etmek Kur'an'ı Kerim'i doğru anlamamıza katkı sağlar. Girişte konunun önemine vurgu yapıldıktan sonra, te'vîl kavramına lügatlerde ve tefsir usûlü kaynaklarında verilen lüğavî ve ıstılâhî anlamlara temas edilmiştir. Bundan sonra da günümüze ulaşan en eski ve en önemli vücûh ve nezâir eserleri temel alınarak karşılaştırma yapma imkânı sunulmuştur. Çünkü te'vîl, ıstılâhî anlamıyla, anlama ve yorumlama aracı olarak Kur'an'ın tümünü etkileyecek bir özellik arz etmektedir.

Buhârî’nin el-Câmiʿu’ṣ-ṣaḥîḥ’inde Kur’ân-ı Kerîm’e, Sahih Hadislere ve Diğer Bazı Kıstaslara Uygunluk Yönünden Metin Tenkidi

Hadith, 2022

Bu makalede İmâm Buhârî’nin (ö. 256/870) el-Câmiʿu’ṣ-ṣaḥîḥ isimli eserinde hadisleri seçerken, Kur’ân-ı Kerîm’e, sahih hadislere, sahâbe söz ve uygulamalarına, icmâya, tarihî ve coğrâfî bilgilere ve kelamın siyakına uygunluk ile hadisle amel edilme gibi çeşitli kıstasları dikkate alması Sahîh’te bulunan yüzden fazla örnek hadis üzerinden incelenmiştir. Buhârî Kur’an’a aykırı görülebilecek bazı hadisleri, onlara muvafık olduğunu düşündüğü âyetlerle irtibatlandırarak vermiş, böylece hadis metinlerinin Kur’an’a uygunluğunu göz önünde bulundurduğunu göstermiştir. Yine, zayıf sayılan râvîlerin sikalara muvafık rivayetlerini intikâ ederek (seçerek) senedi değil, metni esas aldığını net bir şekilde ortaya koymuştur. Bu durum ise, sened tenkidinin aksi yönündedir. Ayrıca, senedi sahih de olsa hatalı metinlerin illetlerine dikkat çekerek sika bir râvînin de metinde hata yapabileceğini göstermiştir. Buhârî hadislerdeki ihtilafı cem, nesh ya da tercih metotlarına göre çözmüş, ayrıca metnin doğru şeklini tespit ve sıhhatiyle alakalı pek çok hususa dikkat etmiştir. Bu bağlamda, hadislerin mutâbaat ve şâhidlerini göstermiş, lafız farklarına dikkat çekmiş, metinde idracı tespit etmiş ve hadisleri şerh etmiştir. Bunların yanında sahâbe söz ve uygulamalarına, tarihî ve coğrafî bilgiye, icmâa, amele ve kelamın siyakına uyumun da Buhârî tarafından dikkate alındığını gösteren örnekler mevcuttur. Makalenin hacmi sebebiyle daha fazla örneğe yer verilemese de bunları içeren araştırmalara işaret edilmiştir. Kısaca bu çalışma, Buhârî gibi önde gelen bir hadisçinin Sahîh’inde bulunan metin tenkidi uygulamalarını somut örnekler üzerinden ortaya koymak suretiyle hadisçilerin hadislerin sadece senedine odaklandıkları, ama metin tenkidi yapmadıkları şeklindeki genellemeci yaklaşımın isabetli olmadığını da göstermektedir.

Kur’ân’da Ve Hadislerde ‘Rabb’ Sıfatının Ve ‘Rukû‘’ İle ‘Secde’ Fiillerinin Tahsisi

2013

In the Qur’an, the title ‘rabb (lord)’ was used by Allah as an adjective for his creatures that are not recognized as gods and for people to whom are not absolute obedient without implying any negative and undesirable situation, the werbs ‘rokû‘/inhinâ’(to bow)’ and ‘sajda (to prostrate oneself)’ were used as actions expressing respect for them (for example, while greeting someone) and olso the titles ‘‘abd (male slave)’ and ‘eme (female slave)’ for servants as well. In addition, according to authentic narrations (ahâdîth) Muhammad The Embassador of Allah as an ‘ambassador (rasûl)’ banned Muslims from using the titles ‘rabb, ‘abd’ and ‘eme’ for their lords and the (male/ female) slaves partially and for their bowing (rokû‘/ inhinâ’) and prostrating in front of something/ someone (sajda) such as these creatures other than Allah or people, completely. Therefore, in a sense he has appropriated the title ‘rabb, the verbs ‘rokû‘’ and ‘sajda’ to Allah. However, we must indicate that such ...

Mâturidî’nin Te’vîlâtu’l-Kur’ân’ı Temelinde Kur’ânî Bir Kavram Olarak “Tatavvu”

2019

Allah Te’âlâ’nin yarattigi varliklar icerisinde en ustun varlik olan insana bir hidayet rehberi olarak indirdigi mesajini yaratilmislarin en sereflisi olan kullarinin, anlamasi, ahkâm ve seriatini aciklamaya calismasi, ubudiyet bilincinin bir geregidir. Mufessirler insanlarin dunya ve ahrette saadete ulasabilmeleri icin Kur’ân’in cesitli yonlerini ele alarak fikhi, kelâmi, ahkâm, ahlâk ve farkli konu ve kavramlari incelemislerdir. Konulu tefsir, Kur’ân-i Kerim’de degisik sure ve ayetlerde gecen bir kavram ya da konuyu Kur’ân’in vermek istedigi dunya gorusunu dikkate alarak anlama ve yorumlama etkinligi olarak tanimlanabilir. Lugatte “tatavvu”; uymak, bagista bulunmak; gonullu olarak ve isteyerek bir ise tesebbus etmek, bir seyi isteyerek yapmak anlamlarina gelen turemis bir sozcuktur. tatavvu’ Kur’ân-i Kerim’de ayrica nâfile gibi teberru’ anlaminda da kullanilmistir. Bu calismamizda “tatavvu” kelimesinin Kur’ân-i Kerim’de gectigi ayet-i kerimeler ve tefsirleri uzerinde duracagiz. Ta...