İnsani̇ Geli̇şmi̇şli̇k Endeksi̇ Ve Borsa Endeksi̇ Arasindaki̇ İli̇şki̇ni̇n Panel Var Yöntemi̇ İle Anali̇zi̇: G 20 Ülkeleri̇ Örneği̇ (1995-2017) (original) (raw)
Related papers
Beşeri̇ Sermaye Ve Ekonomi̇k Büyüme: Geli̇şmekte Olan Ülkeler İçi̇n Bi̇r Panel Veri̇ Anali̇zi̇
Uluslararası İktisadi ve İdari İncelemeler Dergisi, 2018
Çalışmanın odaklandığı konu, beşeri sermaye ve ekonomik büyüme arasındaki ilişkidir. Çalışmanın temel amacı; 1980'lerden bu yana birçok iktisatçının üzerinde araştırmalar ve analizler yaptığı beşeri sermaye ile ekonomik büyüme arasındaki ilişkinin ampirik olarak test edilmesidir. Çalışmada öncelikle konuyla ilgili literatür incelenerek detaylı biçimde ortaya konulmuş ve panel eş-bütünleşme analiz yöntemi kullanılarak ekonomik büyüme ile beşeri sermaye arasındaki ilişki ampirik olarak test edilmiştir. Çalışmada kullanılan veriler Penn World Tables (PWT9)'dan elde edilmiştir. Türkiye'nin de dâhil edildiği 30 gelişmekte olan ülke için 1970-2014 dönemini kapsayan bir panel veri seti oluşturulmuştur. Diğer taraftan, Westerlund'un yapısal kırılmaları da dikkate alınarak panel eş-bütünleşme analizi uygulanmış ve sonuçlar analiz edilmiştir. Geride bırakılan bütün bu aşama ve analizlerin ardından, beşeri sermaye ile ekonomik büyüme arasında bir eşbütünleşme ilişkisinin olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Yönetim ve Ekonomi Araştırmaları Dergisi
uygulanmıştır. Çalışmaya dahil edilen ülkeler gelir seviyelerine göre düşük ve alt-orta gelir ile üst-orta ve yüksek gelirli olmak üzere iki gruba ayrılmıştır. Böylelikle gelir seviyesindeki farklılaşmanın değişkenler arasındaki nedensellik ilişkilerini nasıl etkilediği araştırılmıştır. Çalışmanın ampirik bulguları, düşük ve alt-orta gelir ülke grubunda ekonomik büyümeden ticari açıklığa ve ticari açıklıktan finansal sektör gelişimine doğru nedensellik ilişkileri olduğunu göstermektedir. Ayrıca, düşük ve altorta gelir ülke grubu için finansal sektör gelişimi ekonomik büyümenin önemli bir belirleyicisi olarak bulunmuştur. Sonuçlar, üst-orta ve yüksek ülke grubu için de ekonomik büyümeden ticari açıklığa ve ticari açıklıktan finansal sektör gelişimine doğru Granger-nedensellik ilişkisinin olduğuna dair kanıt sunmaktadır.
the Journal of Academic Social Sciences, 2016
Küresel ısınma ve iklim değişikliği son yıllarda üzerinde çok tartışılan çevresel problemlerin başında gelmektedir. Bu önemli çevresel sorununun temel nedeni insan kaynaklı seragazı emisyonlarıdır. Seragazları içinde en büyük payı ise karbondioksit emisyonu almaktadır. Bu çerçevede çalışmanın amacı, Kırılgan Beşli ülkelerinde (Brezilya, Endonezya, Güney Afrika, Hindistan, Türkiye) karbondioksit emisyonu ile gayrisafi yurtiçi hasıla değişkenleri arasındaki ilişkileri incelemektir. Çalışmanın dönemi 1970-2016 yıllarını kapsamaktadır. Değişkenler arasındaki ilişkileri incelemek için Bootstrap Panel Granger Nedensellik Testi kullanılmıştır. Elde edilen sonuçlara göre, Brezilya ve Endonezya'da kişi başına düşen gayri safi yurtiçi hasıladan kişi başına karbondioksit emisyonuna doğru, Güney Afrika ve Türkiye'de ise kişi başına karbondioksit emisyonundan kişi başına gayri safi yurtiçi hasılaya doğru tek yönlü nedensellik ilişkileri bulunmaktadır. Hindistan'da ise değişkenler arasında çift yönlü bir nedensellik ilişkisi olduğu görülmektedir.
Gaziantep University Journal of Social Sciences
Bu çalışmanın amacı, MİST ülkelerinde insani gelişme, şehirleşme ve kadın istihdam oranı gibi sosyoekonomik göstergelerin gelir dağılımı üzerindeki etkisini hem ekonometrik hem de makine öğrenmesi yöntemleriyle incelemek ve bu değişkenlerin gelir dağılımı kestirimindeki performanslarını ortaya koymaktır. Ekonomi yazınında büyüme ile ilgili çokça çalışma olmasına rağmen gelir dağılımı olması gerektiği kadar yer bulamamıştır. Bu boşluğu doldurmak için olsa gerek son zamanlarda büyüme ile gelir dağılımı arasındaki çalışmaların yoğunluğu artmıştır. Bu amaçla MİST ülkelerinin 1990-2019 yılı Gini katsayıları, İGE, şehirleşme ve kadınların iş gücüne katılımı verilerine ulaşılarak, panel veri yöntemi ve makine öğrenmesi yöntemlerinden biri olan Destek Vektör Regresyonu yöntemi aracılığı ile iki ayrı analiz yapılmıştır. Yapılan analizler sonucunda tesadüfi etkiler modelindeki tüm belirleyicilerin gelir adaletsizliği üzerinde istatistiksel olarak anlamlı etkiye sahip olduğu anlaşılmıştır. Modelde İGE ve kentleşme %5 düzeyinde anlamlıyken kadınların iş gücüne katılımı ise %0,1 oranında anlamlı çıkmıştır. Tüm açıklayıcı değişkenlerin işaretleri negatiftir ve dolayısıyla gelir adaletsizliğini azaltıcı yönde etkilerinin olduğu söylenebilir. Kısaca çalışmanın sonucunda MIST ülkelerinin 1990 yılından bu tarafa İGE, şehirleşme ve kadınların işgücüne katılım değerleri iyileştikçe Gini katsayıları iyileşmiş, yani bir başka ifadeyle bu ülkelerin gelir dağılımı daha adil olmuştur. Bu çalışmada literatürde tespit edilen çalışmalardan farklı olarak Destek Vektör Regresyonu modeli de kullanılmış ve özellikle gelir adaletsizliğinin tahmini için daha uygun bir model ürettiği gözlemlenmiştir.
2023
Sanayi devrimlerinin beraberinde getirdiği teknolojik gelişmeler ekonomik ve sosyal hayat üzerinde önemli etkiler yaratmıştır. Dijitalleşmenin ivme unsuru olarak kabul edilen dördüncü sanayi devrimi teknolojilerinin, günümüzde kullanım alanlarının genişlemesinden iş gücü piyasası da etkilenmektedir. Bu çalışmada; dijitalleşme ve dijital dönüşüm kavramları özetlendikten sonra iş gücü piyasalarına ilişkin teoriler incelenmiştir. Analiz bölümünde ise; Avrupa Birliği ülkelerinin 2002-2018 yılları arasındaki istihdam oranları Rutin Yoğunluk Endeksi'ne göre bilişsel, manuel ve rutin olarak gruplandırılarak analizin üç ayrı bağımlı değişkeni oluşturulmuştur. Avrupa Birliği'nin bilişsel, manuel, rutin istihdam oranları ile dijitalleşme arasındaki ilişki üç ayrı model üzerinden ayrı ayrı incelenmiştir. Sistem GMM tahmincisi ile çözümlenen panel veri analiz sonucunda dijitalleşmenin iş gücüne etkisinin bilişsel istihdam oranını arttırıp, rutin istihdam oranını azalttığı gözlemlenmiştir.
Küreselleşmeni̇n Geli̇r Eşi̇tsi̇zli̇ği̇ Üzeri̇ndeki̇ Etki̇si̇: G7 Ülkeleri̇ Panel Veri̇ Anali̇zi̇
İktisadi idari ve siyasal araştırmalar dergisi, 2019
Bu çalışmanın amacı küreselleşmedeki artışın gelir dağılımı üzerindeki etkisini G7 ülkeleri kapsamında incelemektir. Bu amaçla çalışmada 2003-2013 yılları arasındaki küreselleşme ve serbestleşme verileri ile gelir eşitsizliği ilişkisi panel veri analizi yöntemiyle analiz edilmiştir. Çalışmanın sonuçları küreselleşme değişkeninin %95 güven düzeyinde negatif yönlü ve istatistiksel olarak anlamlı olduğunu ortaya koymaktadır. Buna göre küreselleşmede meydana gelecek bir birimlik artış gelir eşitsizliğini 0.59 oranında azaltacaktır. Bu sonuç küreselleşmedeki artışın gelir eşitsizliğini azaltacağı şeklindeki hipotezi desteklemektedir. Çalışmada kontrol değişkeni olarak belirlenen sermaye açıklığı değişkeni ile gelir eşitsizliği arasında %95 güven düzeyinde istatistiksel olarak anlamlı bir ilişkiye ulaşılmıştır. Ayrıca çalışmada yer alan diğer kontrol değişkeni olan gayri safi yurtiçi hâsıla değişkeni de %90 güven düzeyinde istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur.
Kurumlar Ve Ekonomi̇k Geli̇şme: Panel Veri̇ Anali̇zi̇ İle Bi̇r Değerlendi̇rme
2017
North’un kavramsallastirmasi ile "oyunun kurallari" olarak tanimlanan kurumlar, bireylerin davranis kaliplarini belirleyen kisitlari koyan birer yapi olarak tanimlanmaktadir. Bu kisitlar resmi veya gayri resmi nitelikte olabilmektedir. Insan davranislari uzerindeki etkisi her gecen gun daha fazla kabul goren kurumlar, iktisadi ve siyasi olarak sistemin isleyisini, sistemin kazanan ve kaybedenlerini de belirleme gucune sahiptir. Kurumlarin isleyisi bircok arastirmaci tarafindan farkli yonleri ile incelenerek kavramsallastirilmistir. Kurumlarin gelismislik duzeyi uzerindeki etkisini ele alan bircok kuram gelistirilmistir. Bu kuramlar, makroekonomik politik ekonomi yaklasimlarindan mikroekonomik islem maliyetleri yaklasimina kadar uzanmaktadir. Literaturde kuramsal cercevesi tartisilan kurumlarin olculmesi de kurumlarin tanim ve islevleri konusunda uzlasma saglanamadigindan kisitlar iceren bir diger konudur. Bu calismanin amaci panel veri analiziyle 127 ulkenin 2006-2010 yill...
2019
Bu calismanin amaci ekonomik karmasiklik seviyesinin ekonomik buyume uzerindeki etkisini olcmektir. Calismada, Avrupa kitasinda yer alan 13 gecis ulkesinin (Arnavutluk, Bulgaristan, Cek Cumhuriyeti, Estonya, Hirvatistan, Kuzey Makedonya, Letonya, Litvanya, Macaristan, Polonya, Romanya, Slovakya, Slovenya) 1995-2017 donemine ait yillik verileri kullanilarak panel zaman serisi analizi yapilmistir. Gelismislik seviyesine gore ulkeleri iki gruba ayirarak yapilan analizde birimler arasi korelasyonun test edilmesi amaciyla Pesaran (2015) CD NT Testi uygulanmistir. Degiskenlere ait birim kokun varligi Im, Pesaran ve Shin (IPS) testi ve Yatay Kesit Genisletilmis Im, Pesaran ve Shin (CIPS) birim kok testleri ile sinanmistir. Modelde parametrelerin homojenligi Swamy S testi ile, birimler arasi korelasyon ise Breusch-Pagan LM testi ile arastirilmistir. Model, birimler arasinda korelasyon ve heterojenitenin oldugu modellerde en iyi sonucu veren Gorunurde Iliskisiz Regresyon (SUR) tahmincisiyle...
Turkish Studies-Economics,Finance,Politics, 2021
There are many factors that indicate the level of development of a country. The main factors are economic and financial factors such as economic growth, inflation, CDS (Credit Default Swap) premiums, exchange rate and portfolio investments in the country. These factors are influential in the investment decisions of foreign investors as well as the determinant of economic policies. Therefore, it is important to examine the cause-effect relationships between economic and financial indicators and to determine whether these relationships differ in terms of developed and developing countries. The purpose of this study is to investigate the causality relationship between financial and economic indicators such as CDS (Credit Default Swap) premiums portfolio investments, inflation, exchange rate and economic growth rate in the context of developed and developing countries. In this context, heterogeneous panel causality anaylsis was carried out with data from a total of eighteen developed and developing countries between the periods 2009:1-2019:3. The findings obtained reveal similar and different aspects of the causality relationships between financial and economic indicators in developed and developing countries. Exchange rate, inflation and CDS premiums were determined as the reason for portfolio investments for both country groups. In addition, it was observed that the main difference between developed and developing countries was in the growth rate variable. While the growth rate variable is the cause of the portfolio and exchange rate variable in developing countries, this relationship was not found in developed countries. Furthermore a one-way causality relationship was found between inflation and growth rate in developing countries. The results of the study are expected to be beneficial to policy makers and international investors.