Pediatrik Olguda EDTA’ya Bağlı Psödotrombositopeni (original) (raw)

EDTA-Dependent Pseudöthrömböcytöpenia in a Pediatric Case

2020

Ethylene-diamine-tetra-acetic acid (EDTA) is widely used as anticoagulant in laboratory. EDTA-dependent pseudothrombocytopenia is a rare phenomenon in children. The detection of these cases is extremely important for prevention of the wrong treatments and practices. The aim of this pediatric case report was to draw attention to EDTA-dependent pseudotyhrombocytopenia.

Neonatal tuz kaybı tablosunun nadir bir nedeni: Primer psödohipoaldosteronizm

SiSli Etfal Hastanesi Tip Bulteni / The Medical Bulletin of Sisli Hospital, 2015

Tuz kaybı tablosu, vücudun sodyum tutma özelliğini kaybederek böbreklerden ya da diğer ekzokrin bezlerden sodyum kaybetmesi sonucu görülen hiponatremi, hipernatriüri ve dehidratasyon tablosudur. Psödohipoaldesteronizm, aldesterona periferik direnç sonucu gelişen bir tuz kaybı durumudur. Periferik direnç; primer olarak mineralokortikoid reseptörü veya epitelyal sodyum kanalındaki mutasyon sonucu reseptör defekti nedeniyle olabileceği gibi, sekonder olarak enfeksiyon, üropati ve ilaçlara bağlı reseptör direnci olarak da gelişebilir. Genellikle yenidoğan döneminde hiponatremi, hiperkalemi ve metabolik asidoz ile bulgu verip yapılan tetkiklerde belirgin olarak yükselmiş plazma renin aktivitesi ve aldosteron seviyelerinin saptanması ile tanı konur. Yenidoğan döneminde tuz kaybı tablosuna bağlı ağır dehidratasyon ile başvuran 11 günlük kız bebek, oldukça nadir rastlanan primer psödohipoaldesteronizm tanısı alması nedeniyle sunuldu.

Çocuklarda Psödotümör Serebri̇ni̇n Kli̇ni̇k Ve Nörogörüntüleme Bulgulari

Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2018

hidrosefali veya meningial kontrastlanma olmaksızın, normal beyin omurilik sıvısı içeriği ile birlikte, intrakranial basınç artışının belirti ve bulgularının olması ile karakterizedir. En sık doğurganlık çağındaki kadınları etkilemesine rağmen, çocuklar ve erkeklerde de nadir değildir. Bu çalışmanın amacı, çocuklarda psödotümör serebrinin klinik ve nörogörüntüleme bulgularını gözden geçirmektir. Gereç ve Yöntem: Haziran 2014-Kasım 2017 yılları arasında, çocuk nöroloji kliniğimizde psödotümör serebri tanısı almış hastalar geriye dönük olarak analiz edilmiştir. Bulgular: Toplam 14 hasta (7 kız, 7 erkek) çalışmaya dahil edildi. En sık görülen belirti başağrısı olup, hastaların tamamında kaydedildi. İki hastada dural venöz sinüs trombozu vardı. On bir olguya beyin MRG yapıldı. Bu 11 olgunun ikisinde görüntüleme bulguları normal idi. Optik sinirlerin çevresindeki subaraknoid mesafe genişlemesi en sık rastlanan görüntüleme bulgusu idi (%64). Bütün hastalara medikal tedavi verildi. Olgulardan sadece birinde endoskopik optik kılıf fenestrasyonu ihtiyacı doğdu. Sonuç: Çalışmamızda, erken tanı konulup uygun tedavi ve takip edildiği taktirde, psödotümör serebrinin prognozunun iyi olduğu gösterilmiştir. Objective: Pseudotumor cerebri is characterized by symptoms and signs of elevated intracranial pressure with normal cerebrospinal fluid composition in the absence of intracranial mass, structural lesion, hydrocephalus, or meningeal enhancement on neuroimaging. Although this syndrome most commonly affects female patients at childbearing age, it is also not rare in men and children. We aimed to review the clinical and neuroimaging findings in children in the present study. Material and Methods: The records of the patients who were diagnosed with pseudotumor cerebri in our pediatric neurology department between June 2014-November 217 were retrospectively analyzed. Results: A total of 14 patients diagnosed with pseudotumor cerebri (7 female, 7 male) were included in the study. The most common symptom was headache and it was recorded in all of the patients. Two of the patients had dural venous sinus thrombosis. Brain MRI was performed in 11 patients. Two of these 11 patients had normal imaging findings. Enlargement of subarachnoid space around the optic nerves was most common imaging findings (64%). All patients were treated medically. Only one patient in the series required endoscopic optic sheath fenestration. Conclusion: It is shown that the prognosis of pseudotumor cerebri is good provided that early diagnosis is made and appropriate treatment and follow-up are accomplished.

Türkiye’ de Pediatrik Nötropenik Hasta İzlemi

Journal of Pediatric Infection

The prevention and control of infection contributes to the improvement of the prognosis of patients with hematological malignancies. Physicians must be aware of the infection risks and take precautions for infectious complications through the neutropenic period and standard protocols should be established and implemented for patients with hematological malignancies.

İdiopatik Trombositopenik Purpuralı Çocukların Değerlendirilmesi

2009

Son 4 yıl içerisinde ITP tanısı almış pediatrik hastalarda başvuru ve klinik özelliklerinin tanımlanması, klinik gidişat, tedavi şekli ve komplikasyonların değerlendirilmesi; infeksiyon öyküsü, yaş, cinsiyet, tedavi şekli ve başvuru trombosit sayısının kronikleşme ve relaps üzerine etkilerinin belirlenmesi amaçlandı.

Çocukluk Çağinda İlaçlara Ve Bi̇tki̇sel Ürünlere Bağli Geli̇şen Hepatototoksi̇si̇te

2016

Cocukluk caginda karaciger ilaclardan, bitkisel icerikli karisimlardan, hastaliklardan ve daha bircok olaydan etkilenmektedir. Cogu zaman etkilenme basit karaciger fonksiyon testleri yuksekligi seklinde olmakta, bazen de olay akut karaciger yetmezligi, siroz ve karaciger kanserine kadar ilerlemektedir. Ilaclara ve bitkisel urunlere bagli karaciger hasari intrinsik ve idyosenkratik mekanizmalarla gerceklesmekte; hepatotoksik zedelenmenin sonucunda klinikte hepatoseluler hasar, kolestaz ve her ikisinin bir arada oldugu miks formlar seklinde ortaya cikmaktadir. Kullanilan maddenin hepatotoksik olma potansiyeli, varsa diger ilaclarin etkilesimi, genetik ve cevresel faktorler karacigerde ortaya cikacak hasari belirlemektedir. Hepatotoksisite hakkinda yapilan calismalar daha cok ilaclar hakkinda olup bitkisel urunler ve diger maddeler konusunda bilgiler sinirli miktardadir. Biz bu yazimizda gunluk pratikte sik karsilasilan, buna ragmen az bilinen ve ayni zamanda cok genis bir konu olan co...

Türkçe Konuşan Oti̇zm Spektrum Bozukluğu Olan Çocuklarda Bi̇çi̇mbi̇ri̇mbi̇lgi̇si̇

İnönü Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 2021

This study aims to examine the morphological properties of Turkish-speaking children with Autism Spectrum Disorders (ASD). Researches on morphology in children with Autism, who speak mostly in English or other Indo-European languages, reveal different views on the morphological performances of the language. Hence, it has been thought that examining the morphology performance of children with ASD who speaks Turkish, which is a language outside the Indo-European language family, will contribute to the literature. Eighteen children with ASD and eighteen nonverbal IQ and chronological age-matched typically developing (TD) peers are the participants. The measurements, errors, and linguistic mazes obtained by analyzing the spontaneous language samples constitute the results. Looking at the findings, children with ASD make more mistakes in using morphemes than their TD peers. Also, children with ASD have lower mean length utterances (MLU) and less maze use. As a result, Turkish-speaking children with typical development performed almost flawlessly in verb and noun suffixes. On the other hand, it determined that children with ASD made more mistakes in both verb and noun suffixes. It has been found that unlike children with ASD who speak Indo-European languages, Turkish-speaking children make much more mistakes in their noun suffixes, especially in name case suffixes.

Süt Çocukluğu Döneminde Bir Pansitopeni Nedeni: B12 Vitamini Eksikliği

Turkish Journal of Pediatric Disease, 2015

Önceden sağlıklı dört aylık kız hasta yüksek ateş ve aralıklı öksürük yakınmaları ile hastanemiz Çocuk Acil Polikliniğine getirildi. Hastanın öyküsünden yakınmalarının 3 gündür olduğu, sadece anne sütü ile beslendiği, ek gıda almadığı öğrenildi. Fizik muayenesinde genel durumu orta-kötü, bilinci açık, halsiz ve soluk görünümde, vücut sıcaklığı 39.9°C, solunum sayısı 60/dk, kalp tepe atımı 120/dk, sO2 %98'i. Dinlemekle solunum sesleri sağ tarafta azalmıştı, diğer sistem muayeneleri doğaldı. Laboratuvar incelemelerinde Hemoglobin (Hb) 4.92 g/dL, beyaz küre sayısı 5.500 /μL, trombosit 39.000 /μL, MCV:97, kırmızı küre:1.52, RDW:16.5 Retikülosit:%1.4, periferik kan yaymasında eritrositler hipokromik, çift çekirdekli normoblast, %83 ile lenfosit hakimiyeti, mutlak nötrofi l sayısı 360 /μL ile nötropenisi vardı. Trombositleri nadir ve tekli idi, atipik hücresi yoktu. C-reaktif protein 77 mg/L (N:0-8 mg/L), kan biyokimyası karaciğer GİRİŞ B12 vitamininin kaynağı hayvansal gıdalar, özellikle kırmızı ettir. B12 vitamini eksikliği sıklıkla yetersiz alım sonucunda olmakla birlikte; pernisiyöz anemi, gastrit, intrinsik faktör gen mutasyonu, total gastrektomi, Crohn hastalığı, tropikal veya nontropikal sprue, Imerslund-Grasbeck sendromu, transkobalamin II eksikliği diğer nedenler arasında sayılabilir. Beslenme öyküsünde; kırmızı et, süt, deniz ürünleri tüketimi ve vejeteryan beslenme olup olmadığı araştırılmalıdır. Çocukluk döneminde B12 vitamin eksikliği nadir görülür. Genellikle özgül olmayan hematolojik veya nörolojik bulgularla hastaneye başvururlar (1). Gelişmekte olan ülkelerde anne sütündeki B12 vitamini eksikliği nedeniyle ilk 2 yaşta bulgu verebilir (2). Burada pansitopeni etiyolojisi araştırılırken B12 vitamini eksikliği tanısı alan 4 aylık bir olgu sunulmuştur. ÖZET Çocukluk döneminde B12 vitamin eksikliği nadir görülür ve hastalar genellikle özgül olmayan hematolojik veya nörolojik bulgularla hastaneye başvururlar. B12 vitamini eksikliği sıklıkla yetersiz alım sonucu oluşmaktadır. Gelişmekte olan ülkelerde, sosyoekonomik düzeyi düşük olan annelerde B12 vitamin eksikliği yüksek oranda gelişir. Anne sütündeki B12 vitamin eksikliği ilk 2 yılda semptomlara neden olmaktadır. B12 vitamini eksikliğinin tedavisi, iyi klinik yanıt alınması ve kalıcı nörolojik hasarların önlenmesi nedeniyle önemlidir. Burada pansitopeni etiyolojisi araştırılırken B12 vitamini eksikliği tanısı alan bir olgu sunulmuştur.

Akut poststreptokoksik glomerülonefritli bir çocuk hastada idiyopatik trombositopenik purpura

Türk Pediatri Arşivi, 2011

A Ak ku ut t p po os st ts st tr re ep pt to ok ko ok ks si ik k g gl lo om me er rü ül lo on ne ef fr ri it tl li i b bi ir r ç ço oc cu uk k h ha as st ta ad da a i id di iy yo op pa at ti ik k t tr ro om mb bo os si it to op pe en ni ik k p pu ur rp pu ur ra a I Id di io op pa at th hi ic c t th hr ro om mb bo oc cy yt to op pe en ni ic c p pu ur rp pu ur ra a i in n a a c ch hi il ld d w wi it th h a ac cu ut te e p po os st ts st tr re ep pt to oc co oc cc ca al l g gl lo om me er ru ul lo on ne ep ph hr ri it ti is s

Servi̇kal İntraepi̇telyal Ezyona Eşli̇k Eden Plasental Si̇te Nodül ( İki̇ Vaka Sunumu)

Zeynep Kamil Tıp Bülteni, 2017

Giriş: Plasental Site Nodül (PSN) koryonik tip intermediate trofoblastların oluşturduğu benign gidişli hücresel proliferasyondur. Genellikle üreme çağında, insidental olarak saptanır. Görüldüğü en sık lokalizasyon sırasıyla endometrium ve servikstir. Biz burada servikal yerleşimli ve servikal lezyona eşlik eden iki PSN vakamızı sunuyoruz. Olgu: Vakalarımızdan ilki 25 yaşındadır. İnfertilite tedavisi sonrası doğum yapmış ve rutin takip sırasında vajinal smearde LSIL (low grade skuamöz intraepitelyal lezyon) gelmesi üzerine endoservikal kanal küretajı ve servikal punch biyopsi yapılmıştır .İkinci vakamız son doğumunda postpartum kanama nedeniyle subtotal histerektomi yapılan 50 yaşındaki hastamızdır. Aynı şekilde rutin kontrolde vajinal smearde HSIL (High grade skuamöz intraepitelyal lezyon) gelmesi üzerine endoservikal kanal küretajı ve servikal punch biyopsi yapılmıştır. Her iki vakada da küretaj materyalinde servikal dokuların arasında iyi sınırlı nodüler lezyon görüldü. Her iki nodül de mikroskobik boyutluydu ve hyalinize matriks içinde nukleusları düzensiz hücreler içermekteydi. Mitoz görülmedi. Uygulanan immunhistokimyasal çalışmada nodülü oluşturan hücrelerde inhibin ile immunpozitiflik saptandı, PLAP ve hPL fokal pozitif idi, hCG ile boyanma görülmedi. İyi sınırlı ve mikroskopik boyutlu olması inhibin ile pozitif boyanması nedeniyle bu nodüller PSN olarak rapor edildi. Ayrıca her iki vakada da farklı derecede servikal intraepitelyal lezyon saptandı. Sonuç: Servikal intraepitelyal lezyonlar plasental nodüllere nadir de olsa eşlik edebilir. Bu birlikteliğin altında yatan nedenlerinin aydınlatılması için araştırmalara ihtiyaç vardır.