İçsel Moti̇vasyon Ve Öznel İyi̇ Oluş Arasindaki̇ İli̇şki̇: İş Beceri̇kli̇li̇ği̇ Ve Akiş Deneyi̇mi̇ni̇n Seri̇ Aracilik Rolü (original) (raw)

Yönetsel Roller ve Beceriler Değişebilir mi? Endüstri 4.0 Bağlamında Keşifsel Bir Çalışma

Celal Bayar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2020

Bu araştırma, Mintzberg (1971;1973) tarafından tanımlanan yönetsel rollerin ve Katz'ın (1955) çalışmasında belirttiği yönetsel becerilerin, endüstri 4.0 kavramının tartışıldığı günümüzde değişip değişmediğini belirlemeyi amaçlamaktadır. Araştırma konusu derinlemesine görüşme tekniği kullanılarak kartopu örnekleme yöntemiyle nitel bir yaklaşımla sorgulanmış ve içerik analizi yapılarak değerlendirilmiştir. Sonuçta, Mintzberg (1971;1973) tarafından tanımlanan yönetsel rollerin bazılarının önemini yitirdiği ve bazılarının daha önemli hale geldiği bulunmuştur. Ayrıca liderlik, motive etme, insiyatif alma, güvenilir olma, öz güven, öz yönetim, zamanı iyi yönetme, teknik uzmanlık, müşteri odaklı olma, kalite odaklılık, insan odaklılık, takım çalışması, esneklik, dijital uyum sağlama yeteneği, organize etme, risk alma, yaratıcılık, hayal gücü, deneyime açıklık, merak, empati kurabilme, problem çözme, stratejik düşünme yeteneği, ömür boyu öğrenme, araştırmacı olmak, karar verme, modelleme, programlama, dijital okur yazarlık, dijital vizyon, adanmışlık, kişilerarası iletişim, M2M iletişimi, kültürel farkındalık, IT teknoloji becerisi, büyük veri kullanımı, disiplinlerarası çalışma, network teknoloji, veri-network güvenliği, iş süreci yönetimi ve işbirliği becerileri önemli hale gelmiştir.

ARCS Kategorileri İle Bütünleşmiş Bilişsel Öğrenme Modelinin Öğrencilerin Çokgenler ve Üçgenler Konusundaki Öğrenme Düzeylerine ve Motivasyonlarına Etkisi

Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi, 2021

Özet-Bu araştırmada, ARCS kategorileri ile bütünleşmiş bilişsel öğrenme modelinin beşinci sınıf öğrencilerin çokgenler ve üçgenler konusundaki öğrenme düzeylerine ve motivasyonlarına etkisinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Araştırmada son test kontrol gruplu model kullanılmıştır. Deney grubu 137 ve kontrol grubu 137 öğrenciden oluşmuştur. Deney grubu öğrencilerine, çokgenler ve üçgenler konusu ARCS kategorileri ile bütünleşmiş bilişsel öğrenme modeline dayalı olarak, kontrol grubu öğrencilerine geleneksel öğretim yöntemine dayalı olarak işlenmiştir. Araştırmada, geometri başarı testi ve geometri kavram algılama testi kullanılmış ve geometri motivasyon ölçeği ve geometri motivasyon profili ölçeği geliştirilerek veriler toplanmıştır. Verilerin analizinde t testinden yararlanılmıştır. Araştırma verilerinin analizi sonucunda, deney grubu öğrencilerinin kontrol grubu öğrencilerine göre başarı ve kavram algılama düzeylerinin daha yüksek olduğu görülmüştür. Kontrol grubundaki öğrencilerin deney grubundaki öğrencilere kıyasla geometri dersinde kendilerini yetersiz gördüğü ve korkularının daha fazla olduğu tespit edilmiştir. Diğer bir sonuç ise deney grubu öğrencilerinin kontrol grubu öğrencilerine kıyasla doyum puanlarının yüksek olması ve geometri dersine yönelik dikkatlerinin daha fazla olmasıdır.

Tersyüz Edilmiş Sınıf Ortamında Yazma Becerileri Açısından Efl Öğrenci Başarılarının ve Algılarının İncelenmesi

Kastamonu Eğitim Dergisi, 2020

Bu çalışmada, temel olarak tersyüz edilmiş sınıf modelinde İngilizce yeterliliği alt orta düzeyinde olan birinci sınıf öğrencilerinin yazma becerileri açısından algılarında ve onların yazma performanslarında önemli bir gelişme olup olmadığını tespit etme amaçlanmaktadır. Çalışma, aynı zamanda tersyüz edilmiş model uygulamasında cinsiyete göre, hem öğrencilerin algılarında hem de yazma performanslarının iyileştirilmesinde anlamlı bir fark olup olmadığını tespit etmeye çalışmıştır. Bu amaçla, öğrencilere yazmayı öğrenmelerini sağlamak için on hafta süren tersyüz edilmiş bir öğrenme modeli uygulanmıştır. Model, öğretici videolardan ve çevrimiçi öğrenme materyallerinden oluşmaktadır. Araştırmaya Türkiye'nin doğusunda yer alan bir devlet üniversitesinden 101 öğrenci katılmıştır. Yazmadaki performanslarını tanımlamak için iki ön test ve son test ve algılarını incelemek için de hem anket hem de öğrenci günlüklerini tamamlamışlardır. Yazmadaki test puanları, SPSS 22 üzerinde puanlama değerlendirme tablosu ile ölçülmüştür. Ayrıca, anket sonuçları da SPSS 22'de hesaplanmıştır. Öte yandan, öğrenci günlükleri dört kategori kodlama sistemi ile ölçülmüştür. Bulgular, öğrenciler lehine ortalama puanlar arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar göstermiştir. Aynı zamanda, elde edilen sonuçlar, yazma performansındaki bu gelişmenin, büyük ölçüde tersyüz edilmiş sınıf modeli metoduna atfedildiğini göstermiştir. Öğrencilerin tersyüz edilmiş modele ilişkin algılarının olumlu olduğu belirtilmiştir. Buna rağmen, tersyüz edilmiş sınıf modelinde cinsiyet konusunda, öğrencilerin algıları ve yazma performanslarının gelişimi açısından anlamlı bir fark bulunamamıştır.

İlköğreti̇m Öğretmenleri̇ni̇n Matemati̇k Okuryazarliği Öz-Yeterli̇k Düzeyleri̇ni̇n Çeşi̇tli̇ Deği̇şkenler Açisindan İncelenmesi̇

Adıyaman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2015

Bu araştırmada ilköğretim matematik, fen bilgisi ve sınıf öğretmenlerinin matematik okuryazarlığı öz yeterlik inançlarının cinsiyet, yaş, çalışılan kurum türü, branş, kıdem, mezun olunan kurum ve lise türü bakımından farklılık gösterip göstermediği incelenmiştir. Araştırmanın katılımcılarını Adana ilinde ilköğretim okullarında çalışan ilköğretim matematik, fen bilgisi ve sınıf öğretmenliği branşlarındaki toplam 176 öğretmen oluşturmaktadır. Araştırma tarama modelinde betimsel bir çalışma olup veri toplama aracı olarak Matematik okuryazarlığı öz-yeterlik ölçeği kullanılmıştır. İki bölümden oluşan bu ölçeğin birinci bölümünde demografik bilgiler sorulmuş ikinci bölümünde ise 5'li likert tipinde 25 maddeden oluşan Matematik okuryazarlığı öz-yeterlik inançlarını ölçen sorular kullanılmıştır. Verilerin analizinde Mann-Whitney U ve Kruskal-Wallis H testleri uygulanmış olup araştırma sonucunda, öğretmenlerin matematik okuryazarlık öz-yeterlik inançlarının branşlara ve çalışılan kurum türüne göre farklılaştığı ancak cinsiyet, yaş, kıdem, mezun olunan kurum türü ve lise türüne göre farklılaşmadığı ortaya çıkmıştır.

Makine Öğrenmesi Tekniklerini ve Kolb Öğrenme Stilleri Envanterini Kullanarak Öğrencilerin Öğrenme Stillerinin Belirlenmesi için Bir Model Önerisi

Kastamonu Eğitim Dergisi, 2019

Öz Öğrenme stillerini önceden belirlemek, öğrenme ortamının tasarımında, öğretim üyesinin ders içeriğini hazırlamasında ve özellikle öğrencinin öğrenme sürecinde önemli bir rol oynamaktadır. Kolb Öğrenme Stilleri Envanteri (KÖSE), öğrenme stillerini belirlemede en yaygın kullanılan araçlardan birisidir; ancak diğer araştırmalar, ölçekler veya psikolojik testlerde olduğu gibi KÖSE'nin de uygulama ve değerlendirme aşamalarında, soruların yanlış anlaşılması veya boş geçilmesi gibi bazı problemlerle karşılaşılabilir. Bu çalışmada; makine öğrenmesi teknikleri ve KÖSE Versiyon III (KÖSE-III) kullanılarak öğrencilerin öğrenme stillerini belirlemeye yönelik bir model önerisi geliştirmek ve bu modeli temel alan, web ve mobilden erişilebilen bir uygulama geliştirmek amaçlanmaktadır. Bu amaçla, KÖ-SE-III'te verilen durumlara yönelik Kolb'un orijinal değerlendirme yönteminden farklı olarak öğrencilerden kendilerine en uygun gelen seçeneği seçmeleri istenmiş ve öğrencilerin yaş ve cinsiyet bilgileri de alınarak araştırmanın veri seti oluşturulmuştur. Makine öğrenmesi tekniklerinden k-En Yakın Komşu Algoritması, C4.5 Karar Ağacı Algoritması ve Naive Bayes Sınıflandırıcısı kullanılarak en iyi performansı gösteren model seçilmiştir. Araştırma kapsamında geliştirilen uygulama e-öğrenme sistemlerine kolaylıkla entegre edilebileceğinden; öğreticilerin, öğrencilerin öğrenme stillerini belirleme süreçlerini kolaylaştırması, buna bağlı olarak eğitim etkinliklerinin öğrenci merkezli tasarlanmasına imkân tanıması ve daha çok öğrenciye ulaşılan bilimsel çalışmaların yapılabilmesi açısından bu çalışmanın önemli olduğu düşünülmektedir.

Antrenörlük Eğitimi Alan Öğrencilerin Eğitimleri Süresince Uygulamalı Derslerin Bazı Fizyolojik ve Motorik Özelliklerine Etkisinin İncelenmesi

Turkiye Klinikleri Journal of Sports Sciences, 2013

Çalışmanın amacı, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Antrenörlük Eğitimi Bölümü öğrencilerinin eğitim-öğretim sürelerince almış oldukları uygulamalı derslerin, bazı fizyolojik ve motorik özelliklerine etkisini incelemektir. G Ge er re eç ç v ve e Y Yö ön nt te em ml le er r: : Boylamsal çalışma olması sebebiyle özel yetenek sınavları sonucunda Kırıkkale Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Antrenörlük Eğitimi Bölümünde öğrenim görmeye hak kazanıp, öğretimlerini aynı bölümde tamamlayan ve aktif olarak spor yapmayan 11 kadın-11 erkek olmak üzere, 22 gönüllü öğrenci ile çalışma tamamlandı. Araştırmaya katılan erkek öğrencilerin öğrenim süreleri içinde seçtikleri özel alanları tenis, futbol, voleybol ve badminton iken, kadın öğrencilerin özel alanları tenis, hentbol, voleybol, badminton ve jimnastik olarak dağılım gösterdi. Deneklere birinci yarıyıl başında ve sekizinci yarıyıl sonunda Anaerobik Güç (Wingate), sürat (30 m ve 400 m), Max VO2 (Shuttle Run) ve Kuvvet (el pençe ve bacak) testleri uygulandı ve istatistiksel olarak karşılaştırıldı. B Bu ul lg gu ul la ar r: : Aktif olarak spor yapmayan grupta dört yıllık eğitim-öğretim döneminin anaerobik güç-kapasite ve bacak kuvveti değerlerinde istatistiksel olarak anlamlı bir artış gösterirken, 400 m ile maksimal oksijen kullanımı miktarında (Max VO 2) ise istatistiksel olarak anlamlı bir düşüş tespit edildi. S So on nu uç ç: : Antrenörlük eğitimi bölümü öğrencilerine uygulanan müfredat programlarının kadın ve erkek öğrencilerin anaerobik güç ve kapasite, 400m sürat, pençe ve bacak kuvveti değerlerini geliştirdiği, VO 2max değerinde ise düşüşe sebep olduğu görüldü. Diğer bir deyişle kısa süreli anaerobik performanslarda pozitif performans etkisi, orta ve uzun süreli performanslarda negatif performans etkisi görüldü. Bu çalışma, özel yetenek sınavlarına, farklı müfredat programlarına, Beden Eğitimi Bölümlerinin uygulama derslerindeki eğitmen beklentileri konusunda farklı bir pencere açabilmek amacıyla boylamsal olarak kurgulanıp uygulandı. A An na ah ht ta ar r K Ke el li im me el le er r: : Antrenörlük eğitimi; müfredat; anaerobik güç, kapasite; aerobik; boylamsal araştırma A AB BS ST TR RA AC CT T O Ob bj je ec ct ti iv ve e: : The purpose of this, was to examine study aims to examine the effects of applied courses taken by the students from the department of coaching education department of the school of physical education and sports throughout their education on their physiological features and biomotor abilities. M Ma at te er ri ia al l a an nd d M Me et th ho od ds s: : The present research is longitudinal study and the study group consisted of total 22 volunteer students (11 women, 11 men) who were entitled to have education in the department of coaching education. Special fields of students' are tennis, soccer, volleyball, badminton, handball, and gymnastics.. Anaerobic power-capacity (Wingate), Sprint (30m and 400m), Max VO2 (Shuttle Run) and Strength (handgrip and leg) were applied at the beginning of the 1 st term and at the end of the 8 th term. R Re es su ul lt ts s: : While significant increase was observed in the values of anaerobic power-capacity and leg strength in the group that did not actively sport, statistically significant decrease was determined in maximal oxygen consumption (Max VO2), and 400 m. C Co on nc cl lu us si io on n: : The curriculum which is applied to the students of coaching education department of physical education and sports has developed anaerobic power and capacity, 400 m sprint, hand and leg strength values. On the other hand, it caused a decrese in VO2max. In other words, curriculum has a positive effect on short term anaerobic performances but negative effect on middle and long term performances. This study was designed longitudinally in order to offer a new perception about the expectations of educators of applied courses in Physical Education Schools.

Timoshenko Kolonu Olarakmodellenen Tek Katli Çerçeveleri̇n Zemi̇n Fleksi̇bi̇li̇tesi̇ Di̇kkate Alinarak Serbest Ti̇treşi̇mi̇

fbe.dumlupinar.edu.tr

ÖZET Çerçevelerin dinamik analizinde sıkça kullanılan kabullerden birisi hareket denklemini kat hizasında topaklanmış kütleye göre yazmak ve kolonları rijitlik elemanı olarak modellemektir. Ancak gerçekte, kolonlar yayılı kütleye ve rijitliğe sahiptir ve çerçevelerin zeminle bağlantı noktaları, pratikte, dinamik yük sırasında zeminin elastik davranışına bağlı olarak bir miktar dönebilmekte ve ötelenebilmektedir. Bu durumda, çerçevelerin mesnetlerinde dönmeye ve ötelenmeye karşı elastik yaylar kullanılarak, elastik mesnet davranışı modellenebilir. Bu çalışmada, elastik mesnetli Timoshenko kolonu olarak modellenen tek katlı çerçevelerin serbest titreşimi kolonların dönme ataleti de dikkate alınarak incelenmiş ve farklı yay sabitleri için doğal frekanslar elde edilmiştir.

Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Fen Öğretimine Yönelik Zihinsel Modelleri, Öz Yeterlik İnançları ve Öğrenme Yaklaşımları

Ondokuz Mayis University Journal of Education Faculty, 2014

Bu çalışmanın amacı, fen bilgisi öğretmen adaylarının fen öğretimine yönelik zihinsel modellerini sınıf düzeyine göre tespit etmek ve fen öğretimine yönelik zihinsel modelleri ile fen öğretimine yönelik öz yeterlikleri arasında anlamlı bir ilişkinin olup olmadığını belirlemektir. Çalışmanın bir diğer amacı ise fen öğretimine yönelik zihinsel modellerin ve öğrenme yaklaşımlarının, fen öğretimine yönelik öz yeterlikleri ne düzeyde yordadığını tespit etmektir. İlişkisel tarama yönteminin kullanıldığı bu araştırmanın örneklemini Adnan Menderes Üniversitesi Eğitim Fakültesi Fen Bilgisi Eğitimi programında öğrenim gören 262 fen bilgisi öğretmen adayı oluşturmuştur. Öğretmen adaylarının 43'ü birinci, 78'i ikinci, 79'u üçüncü ve 62'si dördüncü sınıf öğrencisidir. Öğretmen adaylarının fen öğretimine yönelik öz-yeterlikleri "Fen Bilgisi Öğretimine Yönelik Öz-yeterlik İnancı Ölçeği" ile öğrenme yaklaşımları "Öğrenme Yaklaşımları Ölçeği" ile ve zihinsel modelleri "Fen Öğretmeni Çizim Testi-Kontrol Listesi" ile belirlenmiştir. Öğretmen adaylarının çizim testinden aldıkları puanların ortalamasına göre inançları öğretmen merkezli ve öğrenci merkezli öğretim modelinin arasında geçiş aşamasında belirlenmiştir. Sınıf düzeyi ilerledikçe fen öğretimiyle ilgili inançların öğretmen merkezli öğretimden, öğrenci merkezli bir öğretime doğru değiştiği görülmektedir. Hem Fen Öğretiminde Kişisel Öz-yeterlik İnancı faktörü için hem de Fen Öğretiminde Sonuç Beklentisi faktörü için, fen öğretimine yönelik öz yeterlikleri öğretmen merkezli öğretim modelinden öğrenci merkezli öğretim modeline geçtikçe artmaktadır. Öğretmen adaylarının öz-yeterlikleri, zihinsel modelleri ve öğrenme yaklaşımları arasındaki ilişki alt boyutları dikkate alınarak tartışılmış, önerilerde bulunulmuştur.

Ortaokul öğrencilerinin okuma iç motivasyonları, akademik başarıları, okuma tutum ve alışkanlarının arasındaki ilişkinin incelenmesi

RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi

Ortaokul öğrencilerinin okuma iç motivasyonları, başarıları, okuma tutum ve alışkanlıklarının arasındaki ilişkinin incelenmesi amaçlanmaktadır. Bu amaçla nicel araştırma yöntemi çeşitlerinden biri olan ilişkisel tarama modeli kullanılarak çalışma desenlenmiştir. Araştırmanın örneklemini basit seçkisiz örnekleme yöntemi ile seçilen 1137 ortaokul öğrencisi oluşturmaktadır. Bu araştırma ortaokul öğrencilerin okuma iç motivasyonu, okumaya yönelik tutum ve alışkanlıkları ve başarıları arasındaki ilişkiyi incelemeyi amaçlamaktadır. Bu nedenle, çalışmada Okuma İç Motivasyonu Ölçeği ve Okumaya Yönelik Tutum ve Alışkanlık Ölçeği kullanılmıştır. Araştırmada kullanılan ölçekler Google Forms aracılığıyla öğrencilere uygulanmıştır. Verilerin analiz edilmesinde betimsel analiz değerleri için aritmetik ortalama, standart sapma ve frekans değerleri hesaplanmıştır. Ayrıca, araştırma verilerinde normallik dağılımı varsayımı sağlandığından dolayı değişkenler arasındaki ilişki Pearson Korelasyon Katsay...

Devleti̇n Endüstri̇ İli̇şki̇leri̇ndeki̇ Rolleri̇ Ve Memurlarin Toplu Pazarlik Süreci̇

Fırat Üniversitesi Uluslararası İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, 2020

Devlet, endüstri ilişkilerinin üç temel aktöründen biri olmakla birlikte, değişik durumlarda farklı rolleri yerine getirmektedir. Bu çalışmada kamu görevlilerinin toplu pazarlık süreci, devletin endüstri ilişkilerindeki rolleri kapsamında değerlendirilmiştir. Neoliberalizm ve özelleştirme uygulamalarına rağmen hala büyük bir işveren konumunda yer alan devletin çalışanlarına sağlayacağı sosyal ve ekonomik imkanlar onların refahını artıracaktır. Devlet, endüstri ilişkileri sürecinde almış olduğu kararları hem düzenleyen hem de uygulayan konumunda olmasından dolayı sosyal devlet ilkesine aykırı hareket edebilmektedir. Nitekim kamu görevlilerinin toplu pazarlık sürecinde kendilerine fayda sağlayabilecek grev hakkının olmaması ve uyuşmazlık halinde zorunlu tahkime gidilmesi mecburiyeti gibi hususlar sosyal devletin görevini yerine getirebilmesinde önemli eksiklikler olarak değerlendirilebilir.