Birinci Dünya Savaşı'na Katılan İhtiyat Zabitlerinin Otobiyografik Kayıtlarında Osmanlı-Alman İttifakı ve Alman Subayı İmgesi, Atatürk Yolu Dergisi, 70, (2022). (original) (raw)
Related papers
Alman Dışişleri Bakanlığı Belgelerinde Türk-Alman İttifakı Yorumları 1925-1926
Birinci Dünya Savaşı"nda Türk-Alman ittifakının kilit noktalarında görev almış olan diplomat ve subayların yayınladıkları eserler ve yorumlar 1920"li yıllardan itibaren iki ülke arasında gerçekleşen ortak yakın tarih tartışmalarının ana ekseninde yer almıştır. Birinci Dünya Savaşı"nın başlangıcında Osmanlı Devleti"nin Berlin Büyükelçisi Mahmud Muhtar Paşa"nın hatıratı ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk"ün mülakatı, makalemizin içeriğini oluşturan kaynaklardandır. Hatıratlarında, gerek Mustafa Kemal Atatürk gerekse Muhtar Paşa, Türk-Alman ittifakının dönemin askeri ve politik gelişmeleri dikkate alındığında Osmanlı için kaçınılmaz bir tercih olduğunu, fakat savaş öncesi ittifak kararının Enver Paşa tarafından tek başına verilmiş olması ve savaşın başlangıcıyla beraber-Osmanlı Devlet adamlarının onayı çervesinde-Osmanlı ordusunun kararlarının Alman askeri heyet mensupları ve generallerin tercihlerine terk edildiğininin ve ordu içerisinde alınan kararların Milli menfaatlere uygun kararlar olmadığının altını çizmektedir. İttifak tartışmalarının iki ülke basını tarafından bir siyasi polemiğe dönüştürülmesine engel olan Alman Büyükelçi Rudolf Nadolny, Türkiye ile Almanya arasında 1920"li yılların ortalarından itibaren gelişmekte olan ekonomik ilişkilerin bu tartışmalardan zarar görmemesi icin özel bir hassasiyet göstermiş ve tartışmaların daha da büyümemesi adına taraflarla yakın ve yapıcı bir diyalog kurmuştur. Makalemizin kapsamında incelenen eserlerden yola çıkarak Türk tarafindan ve Alman tarafindan ortaya atılan iddaları kuruluş aşamasında olan iki ulus devletin tarih yazımının bir parçası olarak yorumlayabiliriz.
Akdeniz İletişim, 2022
Birinci Dünya Savaşı sırasında Alman ulusal çıkarları doğrultusunda Alman İmparatorluğu’nun propaganda aracı gibi hareket eden ve Alman İmparatorluğu’nun İtilaf Devletleri’ne karşı mücadelesine geniş yer veren Kladderadatsch mizah dergisi, Osmanlı İmparatorluğu’nun Birinci Dünya Savaşı’na giriş sürecinde yaşananları da mizahi bir dille ele almıştır. Çalışmada Alman mizah dergisi Kladderadatsch’ın Osmanlı İmparatorluğu’nun Birinci Dünya Savaşı’na giriş sürecini ne şekilde ele aldığı incelenmiştir. Bu kapsamda mizah dergisi özelinde Osmanlı İmparatorluğu’nun savaşa giriş sürecinin Alman İmparatorluğu’nun propagandasındaki temsilinin ortaya koyulması amaçlanmıştır. Çalışmada konuya ilişkin karikatürler İngiliz dilbilimci Geoffrey Leech’ın anlamlandırmanın yedi türü üzerinden göstergebilimsel olarak analiz edilmiştir. Çalışmada elde edilen bulgular kapsamında dergide Birinci Balkan Savaşı’ndan yenilgiyle çıkan Osmanlı İmparatorluğu’nun Alman İmparatorluğu’nun askeri desteğini alarak güçlü bir ülke haline geldiğine yönelik algı oluşturulmaya çalışıldığı ortaya çıkarılmıştır. Diğer yandan dergide cihat ilanı ve İngiltere’ye karşı olası Süveyş Harekâtı üzerinden Osmanlı İmparatorluğu’nun İtilaf Devletleri’ne karşı önemli bir tehdit olarak sunulduğu, bu şekilde Alman İmparatorluğu’nun savaşta güçlü bir müttefike sahip olduğuna yönelik mesajın verilmeye çalışıldığı sonucuna ulaşılmıştır.
Birinci Dünya Savaşı'nda Kafkas (Doğu) Cephesi'nde İhtiyat (Aşiret) Süvari Alayları
Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlının Rus sınırı korumak ve sınır bölgesinde güvenliği tesis etmek üzere hudut hattında görevlendirilen Aşiret Süvari Alayları, 3. Ordu bünyesinde muharebelere iştirak etmişlerdir. Bu alaylar harp süresince Rus kuvvetlerini oyalayarak Osmanlı ordusuna zaman kazandırmak, düşman kuvvetlerine karşı keşif ve gözetleme faaliyetlerinde bulunmak, zaman zaman baskın ve taarruzlar yaparak düşmanı yıpratmak gibi önemli hizmetlerde bulunmuşlardır. Aşiret Süvari Alaylarının orduya verdikleri bu önemli katkılarının yanında silah ve teçhizat başta olmak üzere her türlü askeri donanımdan yoksun olan bu alaylar, ağır silahlarla donatılmış düşman karşısında büyük bir direnç gösteremeyerek kısa sürede dağılmışlardır. Cephe gerisine dağılan aşiret erleri kırsal bölgelerde gasp, soygun ve eşkıyalık gibi asayiş bozan faaliyetlerde bulunmuşlardır. Bu ise bölgede ciddi bir iç güvenlik zafiyeti doğurmuştur. Bu çalışmada, Aşiret Süvari Alaylarının cephe ve cephe gerisindeki faaliyetleri ele alınmıştır. Bu bağlamda aşiret alaylarının cephedeki görevleri, orduya katkıları hususunda başarılı olup olmadıkları, başarı ve başarısızlıklarının altında yatan sebepler ele alınmıştır. Ayrıca bu alayların cephe gerisinde ülkenin iç güvenliğini korumaya yönelik faaliyetleri üzerinde durulmuştur.
Birinci Dünya Savaşı'nın Osmanlı İstanbulu'nda Müttefik Almanlar
OSMANLI İSTANBULU IX - ed. Feridun M. Emecen – Ali Akyıldız, 2024
Bu metin Osmanlı Devleti ile Alman İmparatorluğu arasındaki müttefikliğin Birinci Dünya Savaşı yıllarında İstanbul’a yansımalarına, sosyal ve mekânsal izlerine yoğunlaşmaktadır. Osmanlı Devleti’nin başkenti İstanbul, stratejik önemi itibariyle Birinci Dünya Savaşı’nın daha başından itibaren gözlerin çevrildiği bir merkez olmuştur. Savaşın ilerleyen aylarında İstanbul, özellikle Osmanlı Devleti’nin Alman ve Avusturya-Macaristan ittifakına katılmasıyla birlikte İtilaf Devletlerinin ulaşmaya ve ele geçirmeye çalıştıkları bir hedef haline gelmiştir. Bunun en önemli göstergesi İtilaf Devletlerinin İstanbul’a ulaşabilmek için 1915 yılı başlarından itibaren aynı yılın sonuna kadar Çanakkale Boğazını geçmeye yönelik çabalarıdır. Diğer yandan ise İstanbul yine savaşın başlarından itibaren, ama özellikle de daha önce bir nevi kilitlenmiş durumda olan Balkan sevkiyat yolunun 1915 Sonbaharında açılması ve ittifak devletleri arasındaki bağlantının kurulmasıyla birlikte müttefik Alman varlığı ve etkinliğinin yoğunlaştığı bir merkez haline gelmiştir.
Milli Savunma Üniversitesi Yay.,, 2022
II. Abdülhamit döneminde Osmanlı Ordusunu ıslah için davet edilen Alman askeri müşavirler konusunda bir değerlendirmeyi içermektedir. Prusya tarzı askeri eğitim-öğretim usulüne geçiş, Harbiye Mektebindeki değişim ve dönüşüm, ordu teşkilat yapısındaki değişim ve dönüşüm ele alınmıştır.