The Satires of The Sultans in The Classical Turkish Literature (original) (raw)

Tarihî Bir Sahsiyetin Edebî Eserlerdeki Izdüsümleri: Kösem Sultanlar

Sosyal Bilimler Dergisi, 2008

Özet Herhangi bir tarihî dönemi konu alan edebî eser, yazıldığı devrin paradigması, ideolojisi ve bakış açısıyla konu edindiği vaka hakkında edinilen malumat ve bilgilere dayanarak, tarihi yeniden yorumlama ve kurmadır. Bu noktada tarihi bir şahsiyet olan Kösem Sultan'ın Türk edebiyatı tarihi içinde edebi eserlerdeki bir hayli fazla ve çeşitli olan görünümleri tarihi konu alan edebi eserler sınıfına girer. Bu eserlerin bilinen en iyi ve eski örneği Şahabeddin Süleyman ve Tahsin Nahid'in müştereken kaleme aldığı Kösem Sultan adlı tarihi piyesidir. II. Meşrutiyet döneminde kaleme alınan bu eser, hem kurgusu hem de mevcut dönemdeki beklentileri karşılayan konusuyla başarılı bir tarihi piyestir; çünkü II. Meşrutiyet döneminde kaleme alınan tarihi piyeslerin büyük bir kısmının konusunu bir önceki dönem olan II. Abdülhamid devrinin baskısı, yolsuzlukları ve jurnalleri oluşturur. Hal böyle olunca da mevcut dönemdeki tarihi piyesler bir edebi eserden beklenen lirizmi ve bireyi yakalayamayan birer hitabet kürsüsü haline gelir. İşte gerek izleyici gerekse okuyucu üzerinde etkisi kısa süren bu tarihi piyeslerin içinde sadece Kösem Sultan ve Selim-i Sâlis beklentileri karşılayacak derecede başarılı bulunduğundan bahsi geçen kitleler üzerinde etkisini uzun süre devam ettirmiştir.

KLASİK TÜRK EDEBİYATINDA PADİŞAHLARA YAPILAN YERGİLER THE SATIRES OF THE SULTANS IN THE CLASSICAL TURKISH LITERATURE

ÖZET Klasik Türk edebiyatında şairlerle yöneticiler arasında genel olarak himaye ve iltifat üzerine kurulu karşılıklı bir ilişki vardı. Şairler kendilerini koruyan ve sanatlarını takdir eden başta sultanlar olmak üzere devlet yöneticilerine iltifat etmişler ve onların olumlu propagandalarını yapmışlardır. Ne var ki zaman zaman bazı şairler bu genel durumun aksine yöneticileri bazı sebeplerden dolayı eleştirmişlerdir. Bu eleştiriler kimi zaman dolaylı bazen de doğrudan yapılmıştır. Şairler ve yazarların padişahlara karşı tenkitleri diğer devlet adamlarına nazaran çok daha seviyeli ve hafiftir. Bu makalede divan şairlerinin padişahlara dönük tenkitlerinin klasik Türk edebiyatındaki genel görünüm içindeki yeri incelenmeye çalışılmış, hiciv örneği metinler üzerinden eleştirilerin sebepleri, şairlerin padişahlara karşı eleştirel ifadelerinin karşılığı gibi durumlar üzerinde durulmuştur. Bütün bu eleştirilerin Osmanlı tarih kaynaklarıyla kısmi ilişkisi de incelenmiştir. Şairin doğrudan veya dolaylı yergisi sadece memduhun şahsına değil aynı zamanda bozuk işleyen devlet düzenine karşı halkın genel nazarını aksettiren bir tepkidir. Bu metinlerde bireysel kırgınlıkların ve öfkelerin yanı sıra âdil bir devlet ve huzurlu bir toplum düzenine dönük arzular ve hakkaniyet istekleri de dillendirilir. Bu hicivler bu yönüyle tarih metinleriyle edebî metinler arasındaki paralelliğin veya edebî metinlerin tarih araştırmaları için kaynak olabilirliğinin de göstergesidir. ABSTRACT There was a mutual relationship based on patronage and compliment between the poets and governors in the Classical Turkish Literature. The poets have paid compliments to the state governors especially to the sultans who protect them and appreciate their arts and made positive propaganda of the sultans. However, unlike this general situation some poets sometimes criticized the governors for some reasons. These criticisms were sometimes made directly and in some cases indirectly. The criticism of the poets and writers toward the

Klasik Türk Şiirinin Sultanları

İKSAD, 2021

KLÂSİK TÜRK ŞİİRİNİN SULTANLARI Ramazan ARI * Klâsik Türk şiiri, geleneğin belirlediği sınırlar çerçevesinde, dikey yönde gelişen bir şiir anlayışına sahiptir. Dar ve mahdut bir alanda şiir yazan/söyleyen şairler, şiirlerine dâhil ettikleri kavramları, özgünlüğü yakalamak adına, birçok farklı bağlamda ve en ince anlam alanlarına kadar derinlemesine işlerler. Klâsik Türk şiirinin gelişimi, temelde bu anlayış üzerinedir.

Klâsik Türk Edebiyatı Geleneğinde Hiciv / Satire in Classical Turkish Literature / GAMZE DEMİREL

SÖZLÜKLER‹N, ana hatlar›yla, bir toplumu, toplumun yap› tafl› olan bireyleri, onlar›n davran›fllar›n›, inan›fllar›n›, kusurlar›n›, alayl› bir üslupla tenkit et-mek… fleklinde tan›mlad›¤› hicvi, ‹ngilizcede ve Frans›zcada satire [yergi] kelimesi karfl›lamaktad›r. Türkçeye Arapçadan geçmifl olan "hiciv" kelimesinin, "(…) Türkçesini bulma çabalar›, Eski Anadolu Türkçesi'nde de bulunan ve 'zemmetmek, kötülemek, be¤enmemek, hor görmek, çekifltirmek' anlam›na gelen ve hicvin kavram alan› içinde de¤erlendirilebilecek bir anlama sahip bulunan 'yermek' fiilinden 'yergi'nin türetilmesine yol açm›flt›r. Ancak hiciv konusunda yazan kimi araflt›rmac›lar, 'yergi'nin hiciv kavram›n› tam olarak kar-fl›lamad›¤› kan›s›ndad›r." 1 Hiciv, her ne kadar mizah›n bir alt dal› olarak de¤erlendirilse de aralar›nda kullan›lan üslubun yan› s›ra insanlar üzerinde b›rakt›-¤› etki ve bunu yazan kiflinin niyeti aç›s›ndan da birtak›m farklar›n oldu¤u bilinmektedir. Ço¤unlukla, latife, mutayebe ve mülatafa, flaka, flakalaflma, mizah, hezl, nükteyle kar›fl›k alay, flaka aras›nda k›nama anlamlar›na gelmesine ve birini ötekinden ay›ran özellikler bulunmas›na ra¤men" yine de hepsinde "alaya alma, muhatab›n› küçük düflürme" fleklinde ortak bir payda söz konusudur. Klâsik edebiyat›m›zda, "(…) yergi karfl›l›¤› yaln›zca hiciv, sataflma ve tafllama karfl›l›¤› ta'riz, alay ederek küçük düflürme karfl›l›¤› tehzil, k›nama kar-fl›l›¤› zemm ve sövme karfl›l›¤› olarak da fletm ve kadh›n kullan›lm›fl oldu¤u görüflünün yan› s›ra, günümüzde hiciv karfl›l›¤› kullan›lan yerginin, hiciv kavra-m›n› tam olarak karfl›lamad›¤› görüflü de vard›r." 2

The Sultans and Their Periods of Royal from the Viewpoints of 18th Century Ottoman Poets

2012

Named after a 6-centuryold literature and harboring many poems of the poets especially the kasîde and the gazel (odes), the divan meets us not only as a work of art but also as an important source which reflects community and active political life of the period. Especially, it seems possible that being historical documents, the historical stanzas in the divan which was written because of an event and on that sense * Sakarya Ü., Eski Türk Edebiyatı Doktora Öğrencisi, El-mek: asiyan_43@hotmail.com 1076 Mesut Bayram DÜZENLİ Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 7/3, Summer, 2012 can be the witness of the period, contains significant information that we can’t face in history books. Witnessing to ages, divan poems aren’t objective like historical sources therefore the poets can’t be expected to behave like a chronicler. Because circumstances of the poet would affect and change his view towards people and events. Reg...

Şair Osmanlı Padişahlarına Dair Bir Eser: Kelâmü'l-Mülûk Mülûkü'l-Kelâm / A Work About the Poet Ottoman Sultans: Kelamü’l-Müluk Mülukü’l-Kelam

This paper dwells on the work . Ali Nureddin begins its work by introducing each sultan and his poetry individually by one or two sentences dedicated to them. Then, he provides examples from the poems of each sultan under an introductory title dedicated to the respective sultan. Considering the fact that the work titled Cevâhirü'l-Mülûk, written by Ali Emîrî Efendi about the poet sultans was published in 1319 (1901 A.D. -1902 A.D.), the work by Ali Nureddin is considered to be the first work of its kind based on our current knowledge. In this paper, the aforesaid work by Ali Nureddin will be introduced and then some of the examples of the poems written by the said poet sultans will be provided.

Latîfî Tezkiresine Göre Sultan Şairlerin Özellikleri

Anemon Muş Alparslan Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi

Tezkireler, şairlerin biyografilerinin anlatıldığı, edebî yönlerinin belirtildiği ve şiirlerinden örneklerin verildiği eserlerdir. Latîfî de XVI. yüzyılda kaleme aldığı eserini Kanuni Sultan Süleyman’a sunmuştur. XVI. yüzyıl Osmanlı Devleti’nin gelişimini tamamladığı, en büyük sınırlara ulaştığı bir zamanı teşkil eder. Dolayısıyla sınırları genişleyen, ekonomik ve siyasi üstünlüğü elinde tutan bir devletin sanatını ne yönde geliştirdiğinin delillerini örnekleri ile barındıran tezkireler oldukça mühimdir. Devletin büyüklüğü ile edebiyatının orantılı bir şekilde yükselişe geçip geçmediğini gösteren bu eserler edebiyat tarihimiz açısından başvuru kaynaklarıdır. Makalede; Rıdvan Canım tarafından doktora tezi olarak çalışılan metin esas alınmıştır. Bu nüshada toplam 334 şair yer alır. Bu şairler arasında II. Murad itibariyle Kanuni Sultan Süleyman’a kadar sultan ve şehzâde şairlerden de bahseder. Çalışmada sultan ve şehzâde şairlere yer verilen bölümler ele alınmış ve Latîfî’nin onları n...

The Fatwas in verse in Ottoman and its literary values

Journal of Turkish Studies, 2012

OSMANLIDA MANZUM FETVÂLAR VE EDEBÎ DEĞERLERİ Muhittin ELİAÇIK  ÖZET Fetvâ, şeyhülislâm veya müftülerin müşkil konularda kendilerine yöneltilen suallere verdikleri güçlü cevaplardır. Fetvâ kelimesi de zaten Arapça genç, kavî, güçlü anlamındaki fetâ kelimesinden türemiştir. Osmanlıda beş asırlık bir sürede 129 şeyhülislâm görev yapmış ve verdikleri fetvâlar zor meselelerde en çok başvurulan kaynaklar arasında yer almıştır. Bu fetvâlar içinde manzum biçimde verilenler de görülmüş ve daima dikkat çekici bulunmuştur. Bu fetvâlar, kalem ve kelamları güçlü şeyhülislâm şairlerce yazılmış olduklarından şekil, muhteva ve edebî yönden diğer fetvâlardan ayrılmış ve sanat yönleri de bulunmuştur. Manzum fetvâlarda vezin ve kafiyece gözetilen bir itina ve özenle seçilmiş kelimelerin yanısıra edebî sanatlar da başarılı biçimde kullanılmıştır. Bu makalede, bu fetvâların daha ziyade, edebî değerleri incelenmektedir. 1